Kaybedilen güven, kaybedilecek güven!

0
23

8 Ekim 2015 “Vasatlıktan Çıkış İçin İnsan ve Kültür, Geleceği Birlikte Kuralım” temalı İSO’nun 12.Sanayi Kongresi’nde Finlandiya eğitim sistemi “onur konuğuydu”. Finlandiya Ticaret Odası CEO’su Dr. Risto Pentille ve Helsinki Üniversitesi’nden Hannele Niemi’nin sunumlarının ortak noktası “güven kültürü”ydü.

“İlk defa tanıştığınız bir insana güvenir misiniz?” sorusu dünya üzerindeki değişik ülkelerin halkalarına sorulmuş. En yüksek oran yüzde 58 ile Finliler olmuş. (Bu oran Türkiye’de yüzde 4’ün altında!) Yani her 100 Finliden 58’i ilk tanıştığı birine güveniyor. Bunun temelinde aldıkları eğitim olsa gerek. Niemi’nin sunumunda bir tablo çok dikkatimi çekmişti. Beş daire bir kelimeyi çevreliyordu. Dairelerin içinde varlıklar, yerel özgürlük, değerlendirme sistemi, yüksek kalitede öğretmenler ve eğitmenin eğitimi yazıyordu. Eğitim sisteminin temel taşları olan bu unsurların çevrelediği kelime “güven” idi. Eğitim sistemi en başta eğitmenlerini eğitiyor ve onlara sonuna kadar güveniyor. Onları değerlendirmiyor, notlamıyor. Öğretmenler çok yüksek maaşlar almıyorlar ama toplum içindeki en saygın kişiler. Toplum onlara güveniyor, onlar öğrencilerine, öğrenciler de öğretmenlerine güveniyor. Güven üzerine kurulu bir toplum yaratmışlar. Ortak başarının temelinde de bu güven yatıyor.

Bakıldığında güven toplumların, ekonomilerin, finansal piyasaların bile dayandığı en önemli unsur. Ne zamanki güven zedeleniyor, ne zamanki güven azalıyor bunu yeniden tesis etmek çok ama çok zor oluyor.
Size kazık atmış birisine, bir kez daha güvenip de iş yapar mısınız? Verdiği sözü bir kez tutmamış, hadi bunun için makul bir mazeret öne sürmüş ve sizin de affettiğiniz birisi, size bir kez daha verdiği sözü tutmazsa bir daha ona güvenir misiniz? Ya da faizi “Şu şartlar gerçekleştiğinde artıracağım” diyen bir merkez bankası her seferinde bu şartları değiştirip, esnetip faiz artışını her seferinde bir bahara ertelerse güveniniz devam eder mi? Enflasyon hedefleri bir kez dahi tutmayan bir merkez bankası başkanına ne kadar güvenebilirsiniz?

Güven kristal bir topa benzeyen çok hassas bir “müessese”. Bir kez yere düşmeye görsün, tuz buz olur, asla yeniden bir araya getiremezsiniz. Aile içinde, eşler arasında belki “af mekanizması” çalışabilir ancak özellikle iş dünyası ve finansal piyasalar için bu durum çok geçerlidir. “Adı çıkmış” bir şirket veya finansal kurum neredeyse “ağzıyla kuş tutsa” kendisine duyulan güveni kaybettiyse, bunu kısa zamanda geri kazanamaz. Eğer haksız bir “dedikoduya” maruz kalmışsa, kendini anlatacak zamanı bulamadan batabilir bile. Yeterince güçlüyse belki kendini anlatacak zamanı bulabilir, güveni uzun uğraşlardan sonra (belki) yeniden tesis edebilir.

Bu durum ülkeler için de geçerli. Eğer uluslararası dış politika alanında size duyulan güven azalmış ve her adımınızda size duyulan daha da azalıyorsa, bunu yeniden tesis etmeniz için belki birkaç nesli feda etmeniz gerekebilecek. Ülkenin ekonomi yönetimi için de bu geçerli. Attığınız her adım güveni tesis etmek yerine yıpratıyorsa, verdiğiniz sözleri tutmuyor, bir de bunun üzerine uluslararası hukuk prensiplerini hiçe sayarak “keyfi” uygulamalara gidiyorsanız “kaybedilecek güvenin” dahi sonuna geliyorsunuz demektir.
Avrupa Birliği için bunlar geçerli olmayabilir. Ancak 2008 krizinden sonra Kıta Avrupası’nda dahi güven tesis edilemediğinden AB bir türlü toparlanamıyor. Bankalar şirketlere, şirketler geleceğe, çalışanlar hem geleceğe, hem şirketlere güvenmediğinden ekonomi tekliyor, doğru dürüst çalışmıyor.

Avrupa dahi “güven” nedeniyle toparlanamazken, ülke olarak bize duyulan güveni boşa çıkarmaya devam ettikçe, geleceği nasıl kuracağız? Kaç nesil geçmesi gerekecek güveni yeniden tesis etmek için? Siz bu yazıyı okuduğunuzda seçim sonuçlanmış olacak. Umarım sonuçları, yeni nesillerin bu yükünü azaltır!