Gemide isyan çıktığında… Ya da FED’de neler oluyor?

0
37

FED eski başkanı Ben Bernanke’nin “The Courage to Act” adlı kitabı FED’i ve ABD piyasalarını takip edenler açısından çok yeni bilgiler içermiyor. Ancak gerek ABD gerekse global piyasaların en çalkantılı dönemlerinden birine ışık tutması açısından konuya amatörce ilgisi olanlar için ideal bir kitap. Diğer yandan FED başkanının ve üyelerinin düşünce tarzı, karar mekanizmasının işleyişi ve politik dünya ile olan ilişkileri açısından önemli detaylar da içeriyor. Bu detaylar sadece geçmiş ilişkileri, çatışmaları ve çözümleri değil bundan sonra olacakları da kapsadığı için “Bernanke sonrası” dönem bakımından da önemli.

Dikkatimi çeken ve Yellen önderliğindeki FED’in geleceğinde de yaşanacağını düşündüğüm bir anekdotu paylaşmak ve günümüze bağlamak istiyorum. Anlaşılan “tapering” konusu, yani tahvil alımlarının sonlandırılması, FED üyeleri arasında fırtınalar estirmiş. Bernanke kitabında üç yönetim kurulu üyesinin enflasyon ve piyasalarda bozulma tehlikesini öne sürerek kendisine isyan bayrağı açtığını ve “tapering”in ertelenmeden hemen başlatılmasını talep ettiklerini söylüyor. Ve bu talebi de “üç yönetim kurulu üyesinin şerh koyduğu bir FED’de başkanlığım sorgulanırdı” gerekçesi ile kabul ettiğini veya boyun eğdiğini yazmış. Oy birliği veya sadece bir üyenin itirazı ile alınmış gibi görünen kararlarda bile kapalı kapıların ardında şiddetli tartışmalar yaşandığını gösteren güzel bir örnek. Ve sadece 2013 yılı ile sınırlı da olmayabilir…

Son birkaç haftada FED üyelerinin yaptığı konuşmalarda Başkan Yellen’ın da benzer bir noktaya doğru ilerlediğini ve liderliğinin sorgulanabileceğini düşünüyorum. Ekim ayı içinde piyasanın yeterince önem vermediği ancak kritik önemde bir konuşma yapıldı. Yönetim kurulunun nispeten yeni üyelerinden Brainard faiz artırmak bir yana, uzun süre beklenmesi gerektiğini paylaştı. Bu görüş yeni veya orijinal bir görüş değil elbette. Ancak gerek başkanın gerekse başkan yardımcısı Fischer’in net bir şekilde Aralık 2015’e işaret ettiği bir ortamda meydan okuma içeren bu konuşma en basitinden “sıra dışı”. Eski kuşak, yani Phd’lerini yüksek enflasyon döneminde yapmış, başkan ve yardımcısına karşı yeni kuşak Brainard (Phd’sini 1989’da yapmış), yönetim kurulu üyeleri zira diğer bir yönetim kurulu üyesi Tarullo da Brainard ile aynı görüşte. Yani eylül toplantısı sonrasında eksi faiz ile sembolize edilen ve gır gır konusu olan Kocherlakota artık o kadar da çılgın görünmüyor…

Ancak bu ayrışma daha da kötü bir hal alabilir. Muhtemelen medyada veya kurumların raporlarında ekim toplantısı sonrası veya aralık gibi göreceksiniz, ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da bazı FED başkanları oy hakkını kaybederken kenarda duranlar da oyuna girecek. Kimler bunlar: Mester (Cleveland) , Rosengren (Boston), Bullard (St. Louis), George (Kansas). 2016 yılında oy hakkına kavuşacak bu yeni başkanlardan Rosengren hariç diğer üçü şu anda şahin kampında nitelendirilebilir. Bu durumda Yellen güvercin bir yönetim kurulu (yönetim kurulu üyeleri her zaman oy hakkına sahiptir ve bir nevi atanan üyelerdir) ve şimdilik daha şahin bir FED başkanları grubu ile karşı karşıya kalacak. Bu durumda karışık veri akışı devam ederse piyasanın da sık sık çift yönlü (şahin/güvercin) şerhlerle karşı karşıya kalması söz konusu olacaktır

St. Louis FED’in sitesine giderek “A history of FOMC dissents” yani “FOMC tarihindeki şerhler” başlıklı kayıtlara gittiğimizde 1957-2013 döneminde yönetim kurulu üyelerinin 241 kez, FED başkanlarının ise 208 şerh koyduğunu görüyoruz. Ancak 1994-2013 döneminde koyulan 76 şerhin 72’si başkanlardan gelmiş. Yani bir yönetim kurulu üyesinin itirazı dikkat çekici bir gelişme. İki yönetim kurulu üyesi itiraz ediyorsa çok ciddi bir gelişme yaşanıyor demektir. Öyle ki Bernanke başkanlığını sorgulamak zorunda kalmış. Bu tip bir gerginliğin kapalı kapılar arkasında değil de FOMC açıklaması ve tutanaklarına yansıması hem Yellen’ın ağırlığını hem de FED’in etkinliğini azaltacaktır.