Kordsa Global’den yeni yatırım stratejisi

0
113

Kompozit ve inşaat alanındaki yatırımlarını bu yıl tamamlayan Kordsa Global, önümüzdeki yıl bu yatırımlarının meyvelerini toplamayı hedefliyor. Güçlendirme pazarının teknoloji lideri olan Kordsa Global yatırım stratejisiyle de yatırımcılarını mutlu edecek bir yöntem benimsemiş durumda. Küçük yatırımlarda sağlıklı büyüyerek temettü ödemelerine devam edecek olan şirket, BIST’te de önemli adımlar atıyor.

Kordsa Global CEO’su Cenk Alper, Kordsa’nın piyasalardaki dalgalanmalardan nasıl etkilendiğini, gelecek hedeflerini ve global bir şirket olarak yaşadıkları problemlerden nasıl avantajla çıkmayı başardıklarını Fortune Türkiye’ye anlattı.

Türkiye ve dünya gündemi son dönemde çok yoğun. Gerek dünyanın gerekse Türkiye’nin günümüz konjonktüründen Kordsa nasıl etkilendi?
Türkiye’de olan olaylar sonrasında, Türkiye’nin ekonomisinin daha çok güçlenmesinin gerekliliği herkes tarafından anlaşıldı. Reel ekonominin güçlenmesinin gerektiği öne çıktı. Hükümetimiz de o günden itibaren ekonomiyi desteklemek için gerekli hareketleri yapmaya başladı. İhracata dayalı, katma değeri yüksek alanlara yatırımlar yapılıyor olmasının hem ülke hem de şirket ekonomilerini daha sağlıklı hale getireceği ortaya çıktı.

Gelişmiş ülke para birimlerindeki yükseliş şirkete nasıl yansıdı?
Biz Kordsa Global olarak avantajlı bir şirketiz. Çünkü satışlarımızın yüzde 77’si dolar, yüzde 23’ü euro bazında. Dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet gösteriyoruz. Bu senenin başında ihracat ödülü aldık. Sadece Türkiye’de değil, Endonezya’da da ihracatçı ödülü aldık. Kordsa globalliğinin avantajını kullandığından daha korunaklı bir şirket. Şimdi Trump hareketinin de avantajını görüyoruz. Trump ile ABD daha içine kapanacak ve kendi ekonomisini daha hızlandıracak. ABD, Çin’den ya da Asya Pasifik’ten ithalatı biraz kesecek gibi gözüküyor. Bizim ABD’de fabrikalarımız var. O ABD’deki fabrikaların canlanacağını görüyoruz. Bizim Asya’lı rakiplerimizin stratejisi tek lokasyondan tüm dünyaya hizmet göndermekti, şimdi Trump eğer bu ticareti azaltmak için engeller koyarsa, bu Kordsa gibi dünyanın her bölgesinde faaliyet gösteren bir şirketi daha avantajlı hale getirecek.
Küresel anlamdaki bu gelişmeler Kordsa’ya arkadan rüzgar veriyor diyebiliriz. Gelişmiş para birimlerinin değerlenmesi borsadaki değerimizi artıracak çünkü TL raporluyoruz dolayısıyla her çevrimin bize avantajı var. Yerel ekonomilerde örneğin ABD’de kapasite kullanımımız görece düşüktü, şimdi kapasite kullanım oranlarımız artacak. Asya için yatırımlarımızı yaptık dolayısıyla orada rekabetçi olarak devam edebiliyoruz. Bunlar hepsini topladığınızda bizim için olumlu olacağını düşünüyorum.

Türkiye ve şirketler açısından döviz borcuyla bu rüzgara yakalanmak önemli bir sıkıntı olabilirdi. Kordsa da burada çok avantajlı bir dönemde. Geçen seneden bu seneye büyük miktarda borç kapattık. Bu borçları kapatmış olmanın, bir kısmında yerel para birimlerine dönmüş olmanın avantajını yaşayacağız. Bu konjonktür Kordsa’ya daha fazla yardım edecek gibi gözüküyor.

9 aylık bilançonuzu açıkladınız. 3. çeyrek rakamlarınızın geçen yıla göre farkını nasıl değerlendiriyorsunuz?  
3. Çeyrek rakamlarıyla geçen yıl arasındaki farkın iki tane sebebi var. Birincisi, lastik sektöründeki dönemsellik. Yazın hep bir gevşeme olur. Bu sektörde, yılın başında çok iyi bir dönem, ortasında düşüş, yılın son ayında envanter optimizasyonu yaşanır. Dolayısıyla kısmen o düşüşü gördük sonuçlarda çünkü çok iyi ilk iki çeyrek geçirdik. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında aslında geçen yılla paraleliz diyebilirim. Hatta satışlar biraz daha iyi. O anlamda bunu bir kriz olarak görmüyoruz, sezonsal değişim olarak görüyoruz. İkincisi, Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nin açılması nedeniyle açılış ve ilk devreye alma masraflarımız oldu, bu da faaliyet öncesi karımızı düşürdü. Hem kur hem de Teknopark açılışındaki vergi avantajlarımızdan dolayı net kar olarak baktığımızda geçen yılın çok çok üstündeyiz. 9 aylık kıyaslamada geçen senenin yüzde 71 üzerindeyiz.

4. çeyrekte bir yükseliş bekliyor musunuz? Yoksa bu etkiler sürer mi?
Kısmen bir yükseliş bekliyoruz. Şu an planlarımızla aynı. Bizim açıklamalarımız yılsonunda yüzde 10 civarında satış gelirlerimizde, yüzde 20-30 arası da faaliyet öncesi karda artış beklediğimiz yönündeydi. Bu bantları tutturacağız gibi gözüküyor. Yüzde 10 satış hedefimiz daha fazla, faaliyet karımız ise yüzde 20-30’un belki biraz daha aşağı kısmında olabilir.

2017 yılından beklentileriniz neler?
Bütçemiz henüz onaylanmadığından kesin rakamlar verip açıklayamam tabii ki. Müşterilerle gerçekleştirdiğimiz konuşamalara göre bu seneden kötü olmayacakmış gibi gözüküyor. Bizim avantajımız büyümeyle ilgili yatırımlarımızın büyük kısmını bu sene tamamlamamız. Bu sebeple 2017 bunların meyvelerini toplama yılı olacak. Asya’da kapasitemizi doldurduk, hatta o kapasiteye bir ay önde açıkladığımız 29,5 milyon dolarlık Türkiye ve Endonezya’ya yapılan iki tane polyester hattı yatırımını ekledik. Bunları 2017 sonu 2018’e yetiştirmeye çalışıyoruz. Fabrikalarımızda tüm kapasite kullanımını artırmaya çalışıyoruz. Yeni iş alanlarımızla yani kompozit ve inşaatla ilgili yatırımlarımızın büyük çoğunluğunu tamamladık. Dolayısıyla bunun satışlara olumlu katkısı olmasını hedefliyoruz. Toplamda bu seneden iyi bir satış olarak göreceğiz gibi geliyor. Karlılık tarafına bakarsak, karlılıklarımızı korumaya çalışacağız diyebilirim. Ama ham madde tarafında bir fiyat yükselişi olacak. Orada da başarımız ham madde fiyat yükselişlerini satışlara ne kadar yansıtabileceğimizle bağlantılı olacak. Baktığınızda bizim için hedef karlılığımızı koruyarak büyüyebilmek. Önümüzdeki yıl karlılıkta iyi bir noktaya geldiğimiz için artık ciroyu artırma yolunda daha önemli adımlar atacağımız bir yıl olacak.

Kordsa Global dünyanın çok yerinde faaliyet gösteriyor. Faaliyet gösterdiğiniz Asya ve Avrupa pazarları arasında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?
Dolar/euro paritesi en önemli göstergelerden bir tanesi. Doların euro’ya karşı nasıl değer kazanıp nasıl kaybedeceği önemli. Özellikle lastik işinde, Asyalı üreticilerin maliyette etkin saldırıyor olmasından dolayı Avrupalı Michelin, Pirelli, Continental gibi oyuncular yüksek performans lastikleriyle, yüksek katma değerli lastiklerle, kış lastikleriyle olabildikçe farklılaşmaya çalışıyorlar. Orada işin içine teknoloji giriyor. Avrupa’da oyunun adı düşük maliyet değil, farklılaşma. O nedenle bizim teknoloji kaslarımızın çok kuvvetli olması bize avantaj sağlıyor. Avrupa’daki tüm lastik oyuncularıyla çok ciddi yeni ürün projelerimiz var ve bunları adım adım hayata geçiriyoruz. Yeni ürün satışlarımız 50 milyon doları geçti. Bunun büyük çoğunluğu AB ve ABD’ye. Bu durum önümüzdeki dönemde daha da artacak. Burada rekabetin adı değer yaratmak öbür tarafta rekabetin adı düşük maliyet diyebiliriz.

Teknoloji kaslarınızın kuvvetli olduğunu aktardınız. Bunu sağlayan Ar-Ge yatırımlarınızdan bahsedebilir misiniz?
2007 yılından beri Ar-Ge’ye ciddi yatırım yapıyoruz. Aslında boyut olarak küçük ama etkinlik olarak büyük bir Ar-Ge merkezimiz var. Toplam 85 kişinin çalıştığı bir merkez. Senede yaklaşık 10-15 milyon dolar arasında yatırımımız var. En önemli kısmı açık inovasyon konsepti içerisinde çalışmamız. İşbirliği yaptığımız dış kurum sayısı çok fazla. Üniversiteler ve sektörde rakip olabilecek oyuncularla ortak projeler yapıp kendi boyutlarımızın çok üzerinde bir yeni ürün potansiyeli yaratabiliyoruz. 369 patent başvurumuz mevcut ve 330 yaşayan patentimiz var. Bunlardan 119’u da tescil edilmiş durumda. Patentlerin bir kısmı üniversite hocalarıyla ortak patentler. Son 6 yıldır tekstil sektörünün en iyi Ar-Ge merkeziyiz. Son 3 yıldır da tüm sektörler içinde ilk 3’teyiz. Kordsa Global’in teknoloji inovasyon kabiliyeti sadece Türkiye değil artık global çapta da olgun bir noktaya geldi. Bugünkü teknoloji rekabetinde zaten saklamak değil, daha hızlı üretmek önemli. Ne kadar hızlı üretip diğerlerinin önünde gidebildiğiniz önemli. Biz kendimiz ürettiğimiz teknolojileri Çin gibi pazarlara lisanslayabilir miyiz diye konuşuyoruz. Çok yakın bunun gerçekleşmesi. Böylece üreterek değil teknoloji patent haklarını satarak ülkemize döviz getiriyor olacağız. 

Yeni satın alma ve yatırım planlarınız var mı?
Biz aslında tüm işlerimizde yeni bir yatırım moduna geçiyoruz. Bu da smart investment (akılcı yatırım) dediğimiz yatırım büyüklüğünün küçüldüğü bir şey. Dünyada tüm pazarlar çok değişken hale geldi. Bu değişkenlikle ileriyi öngörümüz giderek kısalıyor. Örneğin, 5 yıl için 300 milyon dolarlık bir yatırım yapacağım dediğinizde bu yatırımı yaptıktan sonra o kapasiteyi doldurmanız aslına bakarsanız büyük bir risk. Biz bu yatırım çeşidinde her yatırım adımımızın boyutunu küçültüyoruz. Eskiden kord bezi için bir seferde 18 kilotonluk yatırım yaparken artık 6 kilotonluk yatırımlarımızı fizibil hale getiren süreçler geliştirdik. Bu yatırım şekli yatırımcıları mutlu edecek. Çünkü yatırım yapıldığı sene görece olarak temettü azalıyor. Ben yatırımımı ne kadar azaltırsam sağlıklı büyümeme devam ederken temettü ödemeye de devam edebileceğim. Biz bu yöntemle küçük ama sürekli adımlarla büyüyor olacağız. Bu kapsamda da önümüzdeki sene yine 50 milyon dolarlık yatırımımız var.

Tabi ki sektörün lideri olarak satın almaları yakından takip ediyoruz. Onları birinden olur da bir fırsat doğarsa o zaman yeni bir ülkeye ya da aynı ülkedeki başka bir tesise giriyor olabiliriz. Ama bugün illa burada olmamız gerekir diye bir durum söz konusu değil. 

Kordsa’yı uzun gelecekte nerede görüyorsunuz?
20-20-20 diye bir üçlü hedefimiz var. Karlılıklarımızı yüzde 20’ler seviyesinde tutmak, yeni ürün satış ciromuzu toplam ciromuzun lastik için en az yüzde 20’sine getirmek ki yarısına vardık ve yeni iş kollarından yani kompozit ve inşaattan gelen katkıyı da ciromuzun yüzde 20’sine getirmek. Bu hedefler için çaba sarf ediyoruz. Birincisini gerçekleştirdik. İkincisinin yarısına geldik, üçüncüsünün de yatırımlarını yaptık. Şimdi adım adım bunları büyütüyor olacağız. Kordsa Global küçük ama emin adımlarla yatırımcısına temettü ödemesini devam ettirirken pazarla birlikte büyüyen bir şirket olacak. En önemlisi Kordsa Global güçlendirme pazarının teknoloji lideri bir şirket olmaya devam edecek. Yani biz bu konudaki teknoloji liderliğimizi kimseye kaptırmayı düşünmüyoruz.

Amerika, Tayland, Endonezya, Brezilya gibi bir çok ülkede faaliyet gösteren global bir şirket olarak, bu ülkelerdeki sorunlar sizi nasıl etkiliyor?
Kriz yönetmeye alışık bir şirketiz. Hem doğal, hem siyasi krizlerden bugüne kadar başarılı çıktık. Türkiye’de deprem oldu, Tayland’da sel oldu, Brezilya’da siyasi problemler oldu, Mısır’da Arap Baharı oldu, Endonezya’da sürekli depremler oluyor bunların her birisiyle ilgili bizim risk durumunda ne yapacağımızı belirleyen yerel seviyede, global seviyede ve Sabancı Holding seviyesinde hazır planlarımız var. Bu durumları da artık fırsata çeviriyoruz diye düşünüyorum ben. Riskin olduğu yerde aslında fırsatta var. Bu ülkelerde meydana gelen olaylar arasında bizim için en zoru Tayland’dı. Fabrikamız 1.5 metre suyun altında kaldı. Tüm makineleri yeniledik. Ama oradan bir ödülle çıktık. En büyük müşterimiz Michelin uçak lastiklerini üretiyor ve biz Tayland’da üretilen uçak lastikleri için gerekli bezleri ABD’den ileterek üretimlerinin durmasını engelledik. Michelin burada büyük bir zarardan kurtuldu ve bizi yılın en iyi tedarikçisi seçti. 

Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk anlamında Kordsa ne gibi çalışmalar yapıyor?
Sürdürülebilirlik bizim yatırım yaptığımız alanlardan. Farklılaşma alanımız hem çevre hem sosyal sorumluluk hem de ekonomik anlamda sürdürülebilir bir gelecek yaratmak. Bu anlamda BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne girdik. Altıncı ay sonuçlarında da BIST 50’ye girdik. BIST’te önemli adımlar atıyoruz diyebilirim. Bulunduğumuz her ülkede çevremize ciddi katkılar yapıyoruz. Türkiye’de bir yandan üniversitelerin girişimcilik projelerini destekliyoruz. Bu yıl ikincisini gerçekleştireceğimiz okul yenileme projemiz var. Şimdi ABD’de bir okulu kardeş okul seçtik onlarla birlikte bir yenileme faaliyetine girdik. Endonezya’da daha okullara gelemedik çünkü çevremizde çok büyük bir yoksulluk var. Orada belli kriterlere göre evleri seçip evleri yeniliyoruz. Brezilya’da çok yetim çocuk var. Yetimlere destek veriyoruz. Türkiye’deki Sabancı markasını bu anlamda artık globale taşıdık diyebiliriz. Her ülkede sosyal çevremize katkıda bulunmak, Sabancı Holding’ten aldığımız mirası daha büyük bir çevreye yayma çabası bizim için.