Dijital reklamda ezberi bozmak

0
48

Bazı evlilikler dikkat çekicidir; insanlar sadece nikahta bulunmanın cazibesine kapılmaz, ileride doğacak çocuklarla ilgili akıl yürütmenin de tadına varır. MIT Technology Review tarafından dünyanın en ezberbozan (disruptive) 50 şirketi arasında gösterilen InMobi ile butik bir network ve medya pazarlama ajansı olarak 2013’ten bu yana faaliyet gösteren -bu işin Z Kuşağı diyebiliriz- Bullseye Worldwide arasında imzalanan münhasır ortaklık anlaşması da bu tür etki yaratan gelişmelerden biri oldu.

Güney Asya’daki merkeze bağlı olarak bölgedeki bütün InMobi satış ofislerinin sorumluluğunu üstlenen InMobi Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Satış Müdürü Andy Powell’ın -Türkiye’de daha iyi tanınan ABD’li devlet adamı Colin Powell ile akraba değil- ilk söyledikleri, satış ağının daha etkili hale getirilmesinden öte bir şey gibi görünmüyor. 2012’den beri bölgede faaliyet gösteren dünyanın en büyük bağımsız mobil reklam ağı InMobi’nin ağına sadece Aralık 2015’te 1,4 milyar mobil cihazın erişimi -ve 1 milyarın üzerinde kullanıcı oturumu- gerçekleşmişken Türkiye’nin önemini fark etmeleri ve Bullseye Worldwide ile hızla anlaşma yapmaları bu algıyı değiştirme konusunda güçlü bir etki yapıyor.

Sekiz yıl önce Hindistan’da Güney Asya, Çin ve benzer ülkelerde yaşanan gelişmeleri takip edip bu pazara hizmet etmek için kurulan şirket, bu bölgenin en büyüğü olmayı başarırken bu bölgedeki ve ABD’deki ofisleriyle gerçek anlamda global bir şirkete dönüşüyor. 17 ülkede 24 ofisinde binin üzerinde çalışanı olan şirketin hikayesinde bu şekliyle ezber bozma bulmak mümkün değil. Zaten şirket, aradan sekiz yıl geçmesine karşın dört kurucusunu bünyesinde tutabilmiş olmasıyla da ezber bozmaktan çok istikrarın bir göstergesi gibi görünüyor.

Ezber bozmanın başlangıç noktası, InMobi’nin kendisini bir mobil reklam şirketi olarak değil, “teknoloji temelli bir mobil şirketi” olarak tanımlaması. Bu, InMobi’nin erişebildiği kitleyi kişi ya da segment sayısı ile değil, yüzde 70’i InMobi’nin yazılım geliştirme paketi (SDK) kullanılarak oluşturulmuş 30 bin uygulamanın sahibi olarak ifade etmesini sağlıyor. Bu, günümüzde -maalesef- hâlâ popüler olmayı sürdüren, bir biçimde trafik oluşturup gösterimden para kazanma mantığıyla alakası olmayan bir yaklaşım.

InMobi, sadece bölgenin değil dünyanın da en büyük bağımsız mobil reklam ağı konumuna ulaşırken bu özelliği ile müşterilerine kendi uygulamaları aracılığıyla birinci elden sağladığı veriyi sunarak kendisini ayrıştıran özelliği yaratmayı ve korumayı başarıyor. Bu, olur olmaz zamanda insanların önüne çıkan (intrusive) reklamcılıktan farklı bir iş modelini geçer akçe haline getiriyor.

Powell, “Burada bizim sırrımız InMobi Creative Studio adını verdiğimiz ve dünyanın her yanındaki müşterilerimizin markaları için zengin ve uygulama içi (native) reklam içerikleri üretmesini sağlayan uygulama. Bu, mobilin bu hızda yükseldiği bir dünyada, en önemli noktalardan biri olarak insanlara rahatsızlık vermeden reklam yapmayı sağlıyor” diyor.

Bu, InMobi’nin dünyanın çeşitli bölgelerinde ödüller almasını sağlarken Bullseye Worldwide anlaşması ile Türkiye’nin odağa yerleştirilmesini sağlayan önemli veri, Türkiye nüfusunun yüzde 42’sinin 24 yaşın altında olması. Powell bunu “bütün bir nesli ‘önce mobil’ ürünleri ve teknolojisi ile kucaklamalarına olanak tanıyacak bir durum” olarak adlandırıyor.

Bugün Türkiye’de bulunan yaklaşık 30 milyon akıllı telefon da -2019’da bu sayının 35 milyonu aşması bekleniyor-, mobile ilgi duyan, kuşak ayrımlarından muaf bir kitleye kapı açabilmek anlamını taşıyor. Mobile ilgi, inMobi’nin Türkiye’ye herhangi bir ciddi yatırım yapmadan Türkiye’de aktif 14 milyon 500 bin mobil cihaza erişimini sağlamış durumda.

InMobi’nin Aralık 2015’te Türkiye’den aldığı reklam talebi 675 milyon olurken, İstanbul’da gerçekleşen mobil reklam görüntülemelerinin sayısı 317 milyona ulaştı.

Bullseye ile imzalanan anlaşma kapsamında InMobi, ulaştığı kitlenin yanı sıra coğrafi bölge hedeflemesi, pazarlama ve yaratıcı (creative) taraftaki gücünü de işbirliği sisteminin cephaneliğine aktaracak. İşbirliği, InMobi’nin Türkiye’de farkına vardığı gelişimi güçlü bir yerel ortakla hedeflemesini sağlarken, önümüzdeki süreçteki hareket hattını InMobi’nin takipçilere ve farklı reklam tiplerine odaklı stratejisi belirleyecek.
Bu, iki şirketin 70 farklı takipçi segmentine ve coğrafi hedefleme ile 500 metrelik bir alandaki takipçilere ulaşabileceği bir altyapıya sahip olarak çalışabilmesi anlamına geliyor. İşbirliği anlaşmasının öncesinde, geçen yıl birlikte çalışmalar gerçekleştiren şirketler birbirleri için iyi birer ortak olduğu kanaatini edinmiş durumda ve sürtünmesiz bir süreçle işlerin devam edeceğini düşünüyor. Powell, “Sadece mobil alandaki birikimimiz ile değil, bu alanı büyütme iddialarımızın ortaklığı ile de birbirimize uygun eşler olduğumuzu gördük” diyor.

Bu, tecrübe ve bilgiden Türkiye’deki mobil ekosistemi geliştirme niyetine kadar uzanan bir zemindeki ortaklaşmaya işaret ediyor. Özellikle son bölüm dijital ekonominin gerektirdiği altyapının önemli bir unsuru olarak dikkat çekiyor. Türkiye’de mobil ekosistemin, 2014-2015 döneminde yüzde 69,9 oranında büyüme kaydetmesi, bu hedef açısından güçlü bir konumda bulunulduğunu gösteriyor.

Bullseye Worldwide Kurucu Ortağı Afşın Avcı, InMobi tarafında hem katma değer hem de ezber bozucu bir unsur olarak var olan teknoloji için “Günümüzde hem masaüstünde hem de mobilde reklam trafiği var ve erişilebilir. Siz bugün bireysel olarak dünyanın her tarafındaki bir gösterim alanına erişebilirsiniz. Fakat burada fark yaratan, hedefleme algoritmaları gibi teknolojiler. InMobi’nin burada yarattığı farklılaşma bizim için çok önemli. Bu, bizim herhangi bir diğer mobil reklam ağı ile yapabileceğimiz anlaşma ile aradaki farkı da oluşturuyor” diyor.
Bullseye Worldwide’ın yapılmış olan anlaşmayı bir reklam ağı ile değil de bir teknoloji şirketi ile yapılmış kabul etmesine neden olan bu durum, InMobi içinde, geçen yıllarda büyük reklam gruplarından aldığı tekliflere karşın bağımsız kalma kararını vermesine neden olacak kadar büyük bir rekabet avantajı olarak görülüyor. Bunun en önemli bileşenlerinden biri, masaüstü tarafı olmayan sadece mobil bir teknoloji olması.

Powell, buradaki formüllerini, mobil reklam ağını kurarken yayıncıların InMobi’nin mobil SDK’larını kullanması konusunda son derece katı olmalarıyla ilişkilendiriyor. Bunun yapılması kullanıcılara “en uygun zamanda en uygun mesajı” vermeyi sağlıyor. Uygulamanın SDK’sı üzerinden toplanan veri, şirketin bunu yapabilmesini sağlıyor.

Bunun boyutlarının iyi örneklerinden birini, kullanıcılara evde mi yoksa ofiste mi olduklarını bilerek reklam gösterilmesi oluşturuyor. Aynı zamanda son günlerde havaalanında olan, bir otel ilanına bakan ya da seyahatle ilgili bir uygulamaya giren birine de seyahatle ilgili reklam yöneltilebiliyor. Bunu sağlayan uygulama yayıncılarının uygulamalarının içinden gelen bilgiler. Bu, reklam ağını kullanarak tüketicinin ilgi alanlarının bir resmini oluşturmayı sağlıyor.

Ağın üzerindeki en dikkat çekici uygulamaları arasında BBC, Sky ve Daily Mail gibi medya uygulamaları dikkat çekiyor ancak çok sayıda dikeydeki uygulamalar da bunlara ekleniyor. Powell, “Bizim için önemli konulardan biri de ağımızdaki oyun uygulamalarına erişimimiz. Bazı reklam ağları oyun için reklamlarla ilgili kuşkular taşıyor ama biz teknolojimiz sayesinde o kişinin cihazındaki belki 20 uygulamadan büyük resmi alabildiğimiz için tatmin edici sonuçlar yaratabiliyoruz” diyor.

InMobi’nin servis ettiği reklamların yüzde 90’ının uygulama içi olması, mobil internetteki reklamların engellenmesini sağlayan Adblocker yazılımlarından da korunaklı bir alan elde etmeyi sağlıyor. Temel özelliklere sahip telefonların ağırlığının yüksek olduğu Nijerya ve Kenya gibi ülkelerde bu tür sorunlarla karşılaşmak mümkün ama uygulama odaklı global bir şirket olarak InMobi bu kısıtlamadan etkilenmekten oldukça uzak.
Teknoloji aynı zamanda günümüzün favori konularından biri olan lokasyon bazlı servisler tarafında da ilgi çekici uygulamalar yaratabiliyor. Bunların arasında en basiti, yeni çıkan bir cep telefonu için kampanya yapmak. 500 metrelik mesafede olanları yakalayabilmek tatmin edici sonuçlarla ürüne yönlendirmeyi sağlayabiliyor. Powell burada daha yakında olanları etkilemenin daha kolay olduğunu söylüyor. Bir firmanın sponsor olduğu bir konseri duyurmak için de konser alanına yakın kişilere tanıtım yapması söz konusu olabiliyor.

Ancak ABD’de otomotiv sektöründe yaşanan örnekler bu kadar basit değil. Powell, “Otomobil firmaları, rakiplerinin galerilerinin çevresindeki kişilere kendi modelleri ile ilgili kampanyaları göstererek müşteri kaydırmayı deniyor” diyor. Maslak’ta yeni açılacak Lexus showroom’u için ilgi çekici bir çalışma olup olmadığı akla ilk gelen soru oluyor ancak bu konuda şu anda bir görüşme ya da çalışma yok.

Bununla birlikte InMobi’nin geçmişte çalıştığı veya şu anda çalışmakta olduğu firmalar uzun bir liste oluşturuyor: Samsung, Steinlager, Lifebuoy, Stovetop, HTC, Spirit, Unilever, AXE, Ben & Jerry’s, Adidas, Kia, Slimfast, Paramount, Ford, Bravo, Macy’s, Sega, Degree, Levi’s and Dove Saç.
Avcı, InMobi sistemi ile uygulama içinden toplanan bilgiler sayesinde bir ATM’nin önünden geçerken bir kredi teklifi yapmanın ya da birinin cep telefonu satın alma kalıbını çıkararak “Yakındaki şu cep telefonunda kampanya var” reklamı göstermenin mümkün olduğunu söylüyor. Bu, SMS göndermekten farklı olarak uygulama içinden ulaşan bir reklam.

Bu reklamı gören birinin “Big Brother tepkisi gösterme” ihtimali sistemin yumuşak karnı olabilir ancak Facebook’un, Google’ın ve daha genel olarak veriyi iyi kullanmayı bilen bütün şirketlerin bunu yapabilmesi gelecek endişelerini azaltıyor. Z kuşağının kullanım alışkanlıklarına bakıldığında ise endişe yerini InMobi ve BullsEye Worldwide açısından daha çok büyüme umuduna bırakıyor.