Borç sorunuyla boğuşan Yunanistan’ın nisan ayı sonuna kadar uluslararası kreditörleriyle anlaşmaya varamaması halinde borcunu ödeyemeyeceğini deklare edebileceği belirtiliyor.
Financial Times’ta yer alan habere göre, kamu sektörü çalışanları ve emekli maaşlarını ödemekte zorlanan hükümet, herhangi bir anlaşmaya varılamaması halinde mayıs ve haziran aylarında IMF’ye ödemesi gereken 2,5 milyar dolarlık borcu askıya almayı kararlaştırdı. Hükümetten bir yetkili “yolun sonuna geldik… Avrupalılar kurtarma paketine razı olmazlarsa temerrüt dışında seçenek yok” dedi.
Yunanistan’ın borcunu ödeyememesi Avrupa’nın 16 yıllık euro bölgesi için tam bir şok anlamına geliyor. Bu arada, temerrüt uyarısı Yunanistan’ın kreditörlerden olabildiğince en uygun koşulları koparabilmesi için bir taktik olarak da yorumlanıyor.
Kısa vadede temerrüt, Avrupa Merkez Bankası’nın Yunan finans sektörüne likidite yardımını askıya almasına yol açabilir. Bu da Yunan bankalarının kapanması, sermaye kontrolleri ve daha geniş çaplı ekonomik istikrarsızlık demek. Bu durum Yunanistan’ı otomatik olarak euro bölgesinden düşürmeyecek olsa da, Alexis Tsipras hükümetinin ülkeyi uzun vadede burada tutabilmesini zorlaştırır.
Öte yandan, Almanya ve diğer euro bölgesi ülkeleri ise her ne kadar bölgenin Yunanistan’ın temerrüdünün sonuçlarına dayanabilecek güçte olduğunu söyleseler de bazı analistlere göre, bu tür bir olumsuz gidişat belirsizlik yaratacaktır.
Yunanistan Maliye Bakanı, hükümetin her halükarda kreditörleriyle anlaşmaya varmak için çalıştığının altını çiziyor. Yunanistan halen Atina ve Brüksel’de kreditörleriyle görüşmelerde bulunuyor.
Yunan hükümeti bu ay ödemesi gereken 2,4 milyar euro tutarındaki emekli ve kamu sektörü çalışanları maaşları için kaynak arayışında.
Geçen yıl Atina hükümetiyle Avrupalı kreditörler ve IMF arasında ekonomik ve siyasi reformlar konusunda anlaşmazlık yaşanmasının ardından 7,2 milyar dolarlık yardım paketinin askıya alınması mevcut fon krizinin kısmi nedeni.
Kreditörler Yunanistan’a kredi vermek için emekli maaşlarında kesinti yapılmasını ve kitlesel işten çıkarmalara gidilmesini şart koşuyorlar.
