Yapısal reform dedikleri nedir acaba?

0
35

Editörlerimi kızdırma pahasına bu yazıyı yazmak için Yunanistan’ın kreditörleri ile yapacağı ve son şans olarak tabir edilen 21 Haziran toplantısının sonuçlarını bekledim. Zira köprülerin atılması durumunda olacaklar üzerine çok ilginç bir yazı yazmak mümkündü. Ancak toplantının sonucu Yunanistan’a son bir 48 saat daha tanınması oldu ki benim 48 saatim olmadığından klavye başına oturmak durumunda kaldım. Toplantının sonucu ne olursa olsun cari politikaların Yunanistan’ı düzlüğe ulaştırması zor. Buna eski bir IMF çalışanı olan Peter Doyle’un dikkat çektiği bir nokta ile örnek vermek istiyorum. Avrupa ülkelerinde 50-74 yaş grubundaki erkeklerin işgücüne katılım oranına baktığımızda Yunanistan en düşük ülkelerden bir tanesi. İşte hep anlatılan ama ne olduğunu kimsenin net söylemediği “yapısal reform” “Ben buradayım ben buradayım” diye hoplayıp zıplıyor.

Katılım oranı neden düşük olabilir? Elbette erken emeklilik veya yüksek emekli maaşları nedeniyle olabilir. Bunun dışında kayıt dışı istihdam, yapısal işsizlik, düşük ücretler vs de rol oynamıştır. Tabii IMF bu noktayı kaçırmıyor ve yıllardır yapısal reformlar talep ediyor. Erken ve kıyak emeklilik ortadan kaldırılmalı, Yunanistan AB standartlarına çekilmeli. Rakamlara bakıldığında çok belli ki önceki reformlar yetersiz kaldı ve daha fazlasını talep ediyor.

Atılan adımlardan önce ve sonra işsizlik oranına baktığımızda ise aynı yaş grubunda (aslında diğerlerinde de) çok çarpıcı bir resim ortaya çıkıyor. Oran genel sıralama içinde 2009 öncesinde ortalarda yani makul bir seviyede bulunurken krizle beraber çok sert ve diğer tüm ülkeleri geride bırakan bir yükseliş yaşanıyor.

Bu durumda katılım oranının düşüklüğü sadece insanların iş aramaktan umudu kesmesine de bağlı olamaz. Ücretlerde, emeklilik katkı paylarında vs yüzde 30-40 düşüşe rağmen katılım oranında çok belirgin bir artış olmadığı gibi işsizlik oranında istemeyen bir artış var. Çok büyük bir verimlilik artışı gibi istihdam piyasasında yapıyı kökten değiştiren bir gelişme de yok. Ana fikir “bazı yapısal reformların” büyümeyi tetiklemeyeceği ve sorunun istihdam “arz piyasasında” değil “talep” tarafında olduğu. Yani reform başka bir tarafta yapılmalı ve büyüme aracılığı ile iş gücüne talep yaratılmalı.

Gelelim benim konuya yaklaşımıma… Tüm suçun Yunanlılara yüklenmemesi gerektiğini basit bir örnekle gösterebilirim. Sosyal güvenlik harcamaları 2011 yılında GSYH’nın yüzde 10,5’ine gelirken tüm tasarruf tedbirlerine rağmen 2014 yılında ancak yüzde 9,6 seviyesine geriliyor. Gerçek neden Yunanlıların başarısız olması mı dersiniz? Hayır, ekonominin çok daralması, oranın gerçek anlamda düşmesini engelliyor. Yani Yunanistan’ın büyümeyi sağlayan bir reçeteye ihtiyacı var.

Genel olarak euro’da kalma veya çıkmanın tartışıldığı şu günlerde sermaye kontrolleri AB ideali için aynı derecede büyük bir darbe. Yunanistan ilk aşamada euro’dan çıkmadan çeşitli önlemlerle borçlarını ödememeyi tercih edebilir. Hepsi için de önce sermaye kontrolleri gerekiyor. Ancak euro bölgesi idealinin temelinde “mal ve hizmetler ile sermaye ve iş gücünün serbest dolaşımı” var. Şayet Atina’daki euro herhangi bir işlem için Berlin’deki euro kadar serbest değilse bu ideal çökmüştür. Güney Kıbrıs’ta çöktüğünü gördük ancak önemi yoktu. Yunanistan’ın ekonomik büyüklüğü geri kalanı rahatsız etmeyecek
kadar önemsiz olabilir. Ancak sembolik büyüklüğü çok daha fazla olacaktır. California temerrüde düştüğünde doların dolaşımının durması söz konusu bile olamaz. Cari programlarla Yunanistan’ın düzlüğe çıkması çok zor bu nedenle olumlu karşılanacak her türlü haberin geçici olacağını düşünüyorum.