Korkmamız gereken petrol krizi değil, jeopolitik bir kriz

0
36

Daha önce yine bu sayfalarda kaynaklarımı da paylaşarak 2013 itibariyle sosyal olayların, 2014 itibariyle de çatışmaların artacağına dair matematik modellerini paylaşmıştım. Bu modeller söz konusu tarihler itibariyle henüz daha yeni yeni yukarıya döndü. Dolayısıyla şu ana kadar gördüğümüz sorunlar buz dağının sadece görünen kısmı. 2015’in sonundan itibaren global ekonominin de yeniden yavaşlamaya başlaması ile buz dağı heybetini daha net bir şekilde gösterecek. Yani sosyal olaylar artacak, ülkeler arası çekişmeler büyüyecek ve yerel çatışmalar hız kazanacak.

Ancak elbette yatırımcılar bugünden 2020 tarihini düşünmüyor. Şu anda asıl sorun Irak ve bu ülkede yaşananların petrol fiyatlarını ne oranda etkileyeceği. Bu soruya makul bir cevap verebilmemiz için dengeleri iyi bilmemiz gerekiyor.

OPEC mayıs ayı verilerinden aldığım rakamlara göre Irak’ın kapasitesi günlük 3,65 milyon varil. Mayıs ayında bu kapasitenin büyük kısmı zaten kullanılmış. Yani piyasadan çekilmesi durumunda net bir eksiklik hissedilebilir. Ancak hepimiz Irak’ta çatışmaların şimdilik, kuzeyde yaşandığını fakat üretim ve ihraç tesislerinin güneyde olduğunu biliyoruz. Çatışmaların bu bölgeye veya komşu ülkelere sıçramayacağı varsayımı ile analizi sürdürüyorum.

Suudi Arabistan 12,5 milyon varil ile en büyük üretici olarak görünüyor. Nitelik, talep ve sürdürülebilirlik gibi konuları bir kenara bırakırsak Suudi Arabistan’ın elindeki atıl kapasite tüm Irak petrollerine denk diyebiliriz. Ancak genelde görülen potansiyelin yüzde 10’u zaten tamir, geliştirme gibi nedenlerle yıl boyunca atıl kalmak durumunda. Yani Suudi Arabistan sadece kısa bir süre için 11 milyon varil pompalayabilir. Buna rağmen açıklanan verilerde görebileceğiniz gibi OPEC üretimi 29,99 milyon varilde seyrederken kapasite 36,58 milyon varilde bulunuyor. Yani Irak piyasadan çekilse bile boşluk doldurulabilir.

Gelelim ikinci güvenlik supabına. 2011 Libya vakasından hatırlarsınız IEA (Uluslararası Enerji Ajansı) stratejik rezervlerini önce piyasayı sakinleştirmek için masa üstüne koymuş ve ardından da piyasaya getirmişti. Bu IEA’nın rezervlerini açtığı tek vaka değil. Peki söz konusu rezervler nereden geliyor? Türkiye dahil IEA ülkeleri 1974 tarihli bir anlaşma uyarınca minimum 90 günlük rezerv tutmak durumunda. Kurumun sitesinden ülkeler bazında rezerv miktarını inceleyebilirsiniz. Kısacası olası bir kısa vadeli şokta IEA arzı rahatlıkla dengeleyebilir.

Son olarak farklı tiplerde olsa da ABD üretiminden bahsetmemiz gerek. Üç yıl önce 5,5 milyon varil seviyesinde olan günlük üretim şu anda 8,5 milyon varilde ve bu son 40 yılın en yüksek seviyesi. Birkaç yıl içinde de bunun 10 milyon varile yükselmesi bekleniyor. Kısacası Irak’ta olan biten bu hali ile global ekonomiyi rahatsız etmez. Ancak daha büyük ve kalıcı bir kriz zaten zayıf büyüyen ekonomileri çok hızlı ve derin şekilde resesyona sokabilir.

Önceki enerji krizleri ve ekonomilerin cari durumuna bağlı olarak Goldman Sachs’ın yaptığı bir analizi paylaşarak yazımı bitiriyorum. Bu çalışmaya göre petrol krizlerinden bir ay sonra ortalamada en büyük kayıp Türk Lirası’nda, yüzde 3 ile yaşanıyor. Ardından Kolombiya Pesosu ve Hindistan Rupisi geliyor. Güney Afrika Randı, Macar Forinti ve Polonya Zloty ise en fazla değer kazanan kurlar.