Janet Yellen soruyor ancak cevaplamıyor

0
53

Bir borsacı için hayat Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantıları ve Janet Yellen’ın konuşmaları arasında olan bitendir dersem çok mu yanlış olur? Ayda bir iki kez sanki tüm dünyanın uzaydaki yolculuğu bu iki gelişmeye endekslenmişçesine hayatın durduğunu şahit oluyoruz. 22 Ağustos Jackson Hole toplantısı da buna bir örnekti. Dünyayı krize götürecek asıl problem üzerine pek çok kişinin kalem oynattığı Avrupa ekonomisi veya Çin’de yaşanacaklar olmasında rağmen piyasalar açısından Yellen’ın ne dediği her şeyden önde olmayı sürdürüyor.
 
Peki Yellen faiz kararlarının odağında bulunan istihdam piyasasını nasıl görüyor ve gerçek durum nasıl? Yellen pek çok soru soruyor ancak cevapları vermiyor. Aslında bu zekice. Zira belirsizliğin sürmesi faizlerin düşük olması demek. Sadece her şey net olduğu zaman faizlerin artması gerektiğini iddia edebiliriz… Ama birincisi FOMC tutanaklarını teyit ediyor: Toparlanma beklenenden hızlı. İkincisi, bu tempo devam ederse faiz artışı gelebilir. Ancak hemen bu noktada heyecanı düşürüyor: “İstihdam piyasasında bazı indikatörlerin yansıtmadığı bir atıl kapasite var ve bu ücretlerden de belli oluyor. Zira piyasa denge noktasında olsa ücretler üzerinde baskı olurdu. Ama artışların sınırlı olduğunu görüyoruz.” Fikrine baz olarak da 19 göstergeden oluşan bir FED modelinden bahsediyor.
 
Özetle bu model 1) İşsizlik 2) İstihdam 3) Çalışma süresi 4) Maaşlar 5) Açık pozisyonlar 6) İşe alma 7) İşten çıkarma 8) İstifa 9) Tüketici anketleri ana başlıklı göstergelerin alt başlıklarından oluşuyor.
 
Paylaştığım grafikte hemen gözünüze çarpması gereken şey bu gösterge tarihinde ilk kez beş yıl aralıksız artı seyretmeyi başarmış durumda. Bu gösterge ile ilgili bir başka gerçek ise 2009-2014 arası dönem kümülatif 290 skoru endeksin oluşturulduğu 1976 yılından bugüne en iyi ikinci skor. Aylık ortalama beş skoru toplamda dört olan ortalamadan hem yüksek hem de en iyi skorlardan birisi. Daha önce FED bu tarz bir performansta ne yapmıştı diye baktığımızda ise; voila! Faiz artırmış!
                                                                                                                                                  Endeks


Ancak Yellen bu noktalara değinmeden sadece endeksin işaret ettiği belirsizliğe vurgu yapıyor. Ücret artışlarının yaşanmama nedeni Yellen’ın dediği gibi olabilir ama bir de farklı senaryolar var. 1) Ücretler yeterince düşmemişti şimdi de yükseltilmiyor olabilir 2) Döngüsel değil kalıcı bir trend değişimi yaşanıyor olabilir 3) Artışların enflasyon göstergelerine etkisinde geçişkenlik gecikmeli yansıyabilir. Üstelik İstihdam Maliyet Endeksi gibi en güvenilir göstergeler artık kriz öncesi seviyelere yaklaşmış durumda. Kısacası Yellen faiz artırmamak için bahane üretiyor. Haksız mı? Pek değil. 

Şu anda enflasyonda hızlı bir artış yaşanırsa, ki ihtimali sıfır, FED’in elinde pek çok silahtan ilki faiz artırmak. Aksini düşündüğümüzde ise korkutucu bir görüntü var. Ekonomi yeniden yavaşlar veya resesyona girerse Yellen ne yapabilir? Bu sorunun cevabı yok. Faiz indiremez, QE dört trilyondan sonra bir işi yaramaz. Bu nedenle başkan iki kötü arasında daha tehlikesizi seçiyor. Zaten faiz artışı başladığında da yüzde 1 ve 1,5 seviyelerinin üstünü beklemiyorum. Global yavaşlama FED’in faizleri normal seviyelere yükseltmesini engelleyecektir. Ancak enflasyonun yüzde ikiye dayandığı bir ortamda da normal faiz sıfır değildir!
 
Peki yatırımcı neye odaklanmalı? Euro bölgesinde krizin sona ermediğinin altını mutlaka çizmek istiyorum. Bölgenin büyüme performansı 1929 sonrası dönemden bile daha kötü. Euro adeta altın standardına benzer bir rol oynuyor ve bölgeyi yavaş yavaş depresyona doğru götürüyor. ECB’nin şimdilik borçlanma maliyetlerini düşük tutabileceği bir gerçek. Ancak ödenmesi gereken borcun boyutu ne ekonomik olarak ne de siyasi anlamda “mantık sınırları” içinde değil.