2018: Verdiklerinden Daha Fazlasını Alabilir Mi?

0
38

Bu Ocak sayısında da her yıl olduğu gibi yine yeni yıl beklentilerim ve riskler üzerine yazacağım ancak önce siz değerli Fortune okuyucularının yeni yılını kutlarım. Yazımı hazırladığım sırada ABD vergi tasarısı henüz yasalaşmamıştı ancak ben sorun çıkmadığı var sayımında bulunarak ilerliyorum. Tabloda ABD’nin potansiyel ve gerçek büyümesini görüyorsunuz. Krizlerden sonra teorik ve pratikte yaşanan büyüme arasındaki makasın açıldığı mutlaka dikkatinizi çekmiştir. İşte bu ayrışma, tabii biraz da ekonomi teorilerine yaklaşımınıza bağlı olarak, aslında ekonomik paketlerin açılması için en doğru zamandır. Zayıf ekonomi ivme kazanır, işsizlik oranı düşer ve krizin etkisi silinerek gerçek potansiyele yaklaşır. Grafiğe tekrar bakarsanız Trump paketinin ABD potansiyel ve reel büyümesinin kavuştuğu seviyede devreye girdiğini göreceksiniz. Dolayısı ile 2018’in,bence, en az tartışılan ve fiyatlanan risklerinden bir tanesi birden hızlanmaya başlayan enflasyon olacak. Ve sadece ABD kaynaklı bir enflasyondan bahsetmiyorum, Japonya gibi dezenflasyondan uzun süredir mustarip ülkelerde bile konu gündeme gelebilir.  Bu risk bizi 2017 için de paylaştığım bir yatırım stratejisine yönlendiriyor: portföylerde bono ağırlığını azaltmak. Bir sıralama yapmak gerekirse gelişmekte olan piyasalar/junk bonolar, Euro bölgesi bonoları, ABD tahvilleri ve yüksek notlu şirket tahvilleri dizilişi ile pozisyonlar azaltılabilir.
 
Makaleyi grafiklerle doldurmak istemediğim için ikinci riskten sözel olarak bahsedeceğim. Bir süredir ABD getiri eğirişinde ciddi bir yataylaşma yani 2 ve 10 yıllık getiriler arasında var olan farkın azalması söz konusu. FED’in faizleri 125 baz puan artırması 2 yıllık tahvillere doğrudan yansırken 10 yıllık tahviller üzerinde fazla etkili ol(a)madı ve fark kapandı. Getiri eğirişinin yataylaşması değil ancak “invert” yani terse dönmesi sayısız kereler bir resesyonla sonuçlandığı için bu öncü hareket sarı alarm olarak değerlendiriliyor. Şayet FED enflasyon korkusu ile çok hızlı bir faiz artışına gider veya enflasyonda geride bıraktığımız on yıllarda dinamik değişti ve FED şimdiden gereksiz bir sıkılaştırmaya gitti ise 2018 sonuna doğru resesyon gerçek bir tehlike olabilir. Böyle bir durumda standart tavsiye bono almak olacaktır. Oysa bu kez devlet tahvillerinin olası bir krizde güvenli liman niteliğini koruyabileceğinden şüpheliyim.  ABD büyümesi dokuzuncu yılına girdiğinden, paket nedeni ile, 2018’de olmasa bile en geç 2020’ye kadar net bir yavaşlama çok yüksek bir ihtimal.
 
2017 yıl başında potansiyeli en yüksek hikâyelerden bir tanesi de Trump’ın başa gelmesi ile ABD ekonomisinde yaşanacaklardı. Vergi paketi, ObamaCare’in iptali , 3 FED faiz artışı, FED bilançosunun küçültülmesi vs vs… Beni de heyecanlandıran ve son derece dolar pozitif olmama neden olan bu senaryonun sahne performansı ise hiç etkileyici olmadı. 2018 yılına baktığımızda artık ABD kaynaklı tüm iyi haberleri ya tükettik veya çoktan fiyatladık diyebiliriz. Oysa Euro bölgesinde henüz varlık alımını bitirmemiş bir ECB var. Acaba 3. çeyrekte değil de Haziran sonunda bitirebilir mi? Veya ilk faiz artışı 2019 sonunda değil de başında gerçekleşebilir mi? İtalyan seçimlerinde popülistler yenilgiye uğrayabilir mi? Tıpkı 2017 dolar hikâyesi gibi 2018 Euro hikayesi de çok heyecanlı ve ciddi bir yükseliş potansiyeli barındırıyor. Özellikle de 1.22 seviyesi kalıcı bir şekilde aşılırsa. Ancak ben Euro bölgesi büyümesinin halen dengeli olmadığını, banka bilançolarının temizlenmediğini, popülistlerin kıtada güç kazanmaya devam edeceğini ve Euro bölgesi ekonomilerinin kuvvetli bir Euroyu kaldıramayacağını düşünüyorum. Bu nedenle kuvvetlenen bir Euro benim gözümde fırsat değil risktir. Ciddi bir risk.