Ciro primlerinin KDV oranı ne olmalı?

0
607

Firmalar zaman zaman satışlarını artırmak, mal veya hizmetlerinin rekabet gücünü geliştirmek, pazara daha fazla intibak edebilmek, müşteri sadakatini ödüllendirmek için belirli birtakım stratejiler uygular. Bu ayki yazımda bu stratejilerden biri olan ciro primlerini vergisel açıdan ele almak istiyorum.

Satıcı tarafından müşterilerine, dağıtıcı, toptancı ve bayilerine, belirli dönemler itibariyle, teşvik maksadı ile bir çeşit risturn olarak verilen ciro primlerinin vergisel uygulaması bir anlamda kanıksanmış, oturmuş, kabullenmiş bir uygulamaydı. Ciro primleri ile ilgili ilk düzenleme bundan yaklaşık 27 yıl önce 1987 yılında mevzuatımıza girmiş ve daha sonra fazla bir değişiklik yaşanmamıştır. Ancak, Maliye Bakanlığı Ocak 2012’de ciro priminin KDV karşısındaki durumunu, dolayısıyla buna bağlı uygulamayı kökten değiştirmiştir. Bakanlık öteden beri ciro primi adı altında yapılan ödemelerin doğrudan satılan mal veya hizmetle ilgili olmadığı, bu tür ödemelerin aslında satılan mal veya hizmetten bağımsız, tamamen ciro primini elde eden firmaya yapılan bir hizmet olduğu görüşündeydi. Bu nedenle de söz konusu ciro primleri yüzde 18 oranında KDV’ye tabi tutuluyordu. Örneğin yüzde 8 oranında KDV’ye tabi bir gıda ürününün satışı ile ilgili olarak bayilere verilen ciro primi için bayiler tarafından yüzde 18 oranında KDV hesaplanmaktaydı. Her ne kadar yüzde 10’luk farkın belirli şartlar altında iade olarak alınması mümkün olsa bile Maliye Bakanlığı’nca ortaya konan çeşitli teknik kısıtlamalar bu farkın çok az bir kısmının iade olarak alınmasına neden olmaktaydı. Dolayısıyla söz konusu fark işletmelere önemli miktarda ek finansman yükü getiriyor, firma bilançolarında büyük oranda KDV alacağı oluşmasına sebep oluyordu. Ayrıca mükellefler ciro primi tutarının tamamını doğrudan doğruya gelir olarak kayıtlarına almaktaydılar. Özetle ciro primi elde edenler açısından satın alınan malların bir kısmı henüz daha stoklarda dururken ciro primi toplamı üzerinden vergi ödenmekteydi.

Maliye Bakanlığı’nın yeni görüşüne göre fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, belli bir dönem sonunda, ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan prim ödemelerine uygulanan KDV oranının, esas itibariyle, asıl işleme ilişkin KDV oranı ile aynı olduğu kabul edilmiştir. Başka bir ifade ile bayi, dağıtıcı ve diğer satıcılara satılan mallar hangi oranda KDV’ye tabi ise, ciro primleri de aynı oranda KDV’ye tabi kılınmıştır.

Yazımızın önceki bölümünde yer alan örneği tekrar ele alırsak KDV oranı yüzde 8 olan bir gıda ürününün satışı ile ilgili olarak bayilere verilen ciro primi için düzenlenecek ciro primi faturalarında KDV oranı artık yüzde 18değil yüzde 8 olarak hesaplanacaktır. Böylece bayiye satılan ürünün KDV oranı ile bayi tarafından düzenlenecek prim faturasında yer alan KDV oranı aynı olacak, KDV oran farkından doğan sorunlar çözülmüş, firmaların herhangi bir finansman yükü altına girmemesi sağlanmış olacaktır.

Peki bayi almış olduğu ciro priminin tamamını gelir olarak kaydedecek midir? Ekonomik açıdan ciro primi bir nevi satın alınan malın maliyet bedelini değiştiren bir işlemdir. Ticari malların maliyet bedeli ile değerlendirilmesi gerekliliğinden hareketle dönem sonlarında, yıl içinde satın alınan ve stoklarda yer alan mallara ilişkin olarak hesaplanan ciro primlerinin, söz konusu malların maliyet bedelini azaltıcı bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla dönem sonlarında stoklarda yer alan mallara isabet eden ciro prim tutarları gelir olarak dikkate alınmayıp satın alınan ilgili mal maliyetinden düşülmelidir. Böylelikle ciro primi alan birçok işletmenin, ciro primini satın almış olduğu mallar satılmadan, gelir kaydetmesinin önüne geçilecektir. Ancak bakanlığın bu konuda kamuya açıklanmış herhangi bir görüşünün bulunmaması bir eksikliktir. Bu bakımdan idarenin ticari işlemlerde önemli yer tutarı ciro primlerinin stok maliyetleri ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyeceğine yönelik bir düzenlemede bulunması yerinde olacaktır.