Kriptopara Yılı

0
23

Geride bıraktığımız yıla Bitcoin damgasını vurdu. Yıla 960 dolardan başlayan Bitcoin, bir ara 20 bin doları aştı, bu yazı yazıldığı sırada 16,500 dolarlara geriledi. Son fiyatından bakıldığında bile 17 kat değeri artmış olan bir “Hayal değerden” söz ediyoruz. “Hayal değer” diyorum zira para deseniz tam anlamıyla bir para değil, tam bir değişim aracı değil. Meta deseniz, meta değil; altının bile endüstriyel kullanımı varken, kriptopara için bu da söz konusu değil. Menkul kıymet deseniz o da değil; ne temettüsü ne de faiz getirisi var! Belki apayrı bir “varlık/değer” olarak sınıflandırmak daha doğru olacak.
 
Kriptoparaları bu yıl da çokça konuşacağız. O yüzden “Kripto Yılı” olacak önümüzdeki yıl diye düşünüyorum. Ya kırdıkları rekorlardan dolayı ya da patlayan balonları nedeniyle de olsa gündemimizde hayli yer tutacak. Bu yazının yazıldığı 20 Aralık tarihinde sayıları 1,370’e, toplam piyasa değerleri 600 milyar dolara ulaşmıştı. Bitcoin’deki daha önceki birkaç sıçrama; ülkelerin yurt dışına para çıkışına engel koymaları sırasında ‘açık unuttukları bu kapıdan para çıkabilmesi’ nedeniyle olmuştu. Son sıçramaysa ABD’deki iki ayrı borsada; CME ve Cboe’de; Bitcoin vadeli kontratlarının (Futures) işleme başlamasıyla oldu. Bitcoin artık “ana akım finans” dünyası tarafından kabul edilmiş, bir anlamda legalize olmuştu.
 
Geçtiğimiz yıl boyunca yaşanan bu rallinin arkasında her zamanki gibi insanoğlunun ‘açgözlülüğü’ vardı. Ancak buna yapılabilecek bir şey yok, böyleyiz…
 
Kriptoparaların arkasındaki asıl teknoloji Blockchain teknolojisi. Dağıtılmış onay mekanizması ve P2P olarak anılan taraflar arasında karşılıklı ve güvenli işlem yapılmasına imkan tanıması nedeniyle, çok farklı bir dünyanın kapılarını açıyor. Kriptoparalar gündemi çok fazla meşgul ediyor olsalar da arkasındaki Blockchian teknolojisi; internet ve e-mail’den sonra yeni bir devrim olarak anılmaya başladı bile! Merkezi yönetim anlayışını ve klasik tek merkez bankalı para sistemlerini tehdit edebilecek kadar önemli bir değişime tanıklık ediyor olabiliriz.
 
Dijital dünyadaki bu gelişmeler henüz küresel nüfusun küçük bir kesimini etkiliyor. Daha geniş kesimler için geleneksel ekonomi tarafında özellikle Trump’ın vergi paketinin olası etkileri; Fed 3 mü yoksa 4 mü faiz artıracak ya da 2’de mi kalacak soruları daha öncelikli olacak. Vergi paketi yılın ilk çeyreğinde; ABD’li şirketlerin yurt dışındaki karlarını ülkeye getirmeleri durumundaki ödeyecekleri verginin düşürülmesi sebebiyle; doların rağbette olmasına neden olacak gibi görünüyor. Bu durum bir yandan kurlar üzerinde dolar lehine baskı yaratırken, diğer yandan da küresel dolar likiditesinde dalgalanmalar yaratacaktır.
 
Trump’ın bu adımı ABD ekonomisinin büyümesine yüzde 0.3-0.5 ek katkı yapması bekleniyor. Geçtiğimiz yılda sağlıklı bir toparlanma gösteren ABD ekonomisinin; yeni Fed başkanı Powell ile 3 faiz artışına gitmesi ihtimali olduğunu, ancak sonuncusunun yine yılın son toplantısında gelecek olması nedeniyle etkisinin ‘2,5 gücünde’ olacağını varsayabiliriz.
 
AB tarafında da ekonomik büyümede görülen toparlanmalar ile ECB’nin önce parasal genişlemeyi ve ardından da ‘negatif faizi’ sonlandırması olasılığı yüksek.
 
Hal böyle olunca önümüzdeki yılki büyümenin finansmanın Türkiye için yükselecek görünüyor. İçeride alınabilecek tedbirlerin sınırlı olması; bazılarının da doğrudan enflasyonist etkilerini de göz önüne aldığımızda; yurt dışı finansman maliyetlerini azaltabilecek temel politika değişikliklerine gidilmesinin gerekliliği ortaya çıkıyor. Özellikle AB ve ABD ile olan ilişkilerin yeniden rayına oturtulması (Rusya ile bu kadar yakınlaşırken zor olsa da!) büyük önem taşıyor. Olası bir erken seçim ise bu konuları bir anda ikinci plana atabilir.
 
Her şeye rağmen…
 
Çok güzel bir yıl olsun…:)