Euro güney-kuzey diye ayrılsa?

0
33

2012 yılının ortalarından bu yana Yunanistan’ın euro’dan çıkması konuşuluyor. Hatta buna “Grexit” adı bile konuldu. “Komşu”nun 20 Temmuz’a kadar IMF, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve vadesi gelen bonoları için 6,5 milyar euro’ya ihtiyacı olacağı hesaplanıyor. Bu arada İçişleri Bakanı Nikos Voutsis, ülkenin parasının kalmadığını ve bu nedenle IMF’ye olan borcun haziran taksitinin ödenmeyeceğini açıkladı bile.
 
Başta Almanya olmak üzere alacaklı ülkeler bir borç indirimine ve yeniden yapılandırmasına, böylesi bir anlaşmanın açacağı kapıdan İspanya başta olmak üzere diğer sorunlu ülkelerin gireceğini düşünerek razı olmuyorlar.
 
Diyelim ki komşu euro’dan çıktı, drahmi’ye geçti ve devalüasyon yaptı. Bu sayede zayıflamış olan sanayisi mi, turizm sektörü mü rekabetçi hale gelecek? Diyelim ki oldu. Ancak ortada halen daha bir sorun var! Borçlar euro olarak kaldığı sürece net borçlulukta değişen bir şey olmayacak ve devalüe edilmiş drahmi ile kazanılacak eurolarla aynı borçları ödemekte yine zorlanacaklar, nesiller boyunca bu borcu ödemeye devam edecekler demektir. Bu seçenek ancak ve ancak borçlar da yerel paraya çevrilirse anlamlı olur. Borçlar reel bazda (ya da euro bazında) devalüasyon oranı kadar azalacaktır. Ancak borç verenlerin buna da razı olmaları mümkün görünmüyor. Buna razı olacaklarsa komşuyu euro’dan atmadan da bunu halledebilirler!
 
Büyük olasılıkla da herkesin bıktığı müzakerelerde bu noktaya gelinecek. Görüşmelerin ne yönde geliştiğini anlama konusunda da size kolay bir “gösterge” önereyim. Yunanistan Başbakanı Tsipras borç silinmesi (veya yeniden yapılandırması) yapılmadan kravat takmayacağını açıkladı. Ne zamanki Tsipras kravat takmaya başladı, bilin ki sorun çözüm aşamasına gelmiş demektir.
 
AB için bir başka alternatif daha var: Euro’yu ikiye bölmek; güney euro – kuzey euro. Akdeniz’in güneyindeki sorunlu ülkeler (Yunanistan, İspanya, Portekiz, İtalya ve bunlara İrlanda da dahil edilebilir) güney euro bölgesine; ekonomileri sağlam, diğerlerini finanse eden kuzey ülkeleri de kuzey euro bölgesine dahil olacaklar. Her iki grubun borçları da kendi dahil oldukları para birimine çevrilecek.
 
Bu durumda doğal olarak güney euro’nun değeri bugünkü tek euro’ya göre düşecek; kuzey euro’nunki ise yükselecek. Bugünden bakıldığında güney euro’nun dolar karşısındaki paritesi diyelim ki 0,75 olurken, kuzey euro’nunkinin 1,50 olacağını varsayabiliriz. Değeri düşen güney euro sayesinde ağırlıklı olarak Akdeniz bölgesindeki ekonomiler reel olarak azalan borçları sayesinde bir nebze de olsa toparlanabilir. Böylelikle sorunlu ülkelere bir anlamda ortak bir “indirim oranı” belirlenmiş, görece olarak bir denge gözetilmiş olacak. Kuzey euro ülkeleri daha değerli bir para birimi ile bir süre yaşamak zorunda kalacaklar. Bu arada iki ayrı Merkez Bankası kurmak yerine ECB “paralel” bir yönetim metodu geliştirerek her iki para birimini de yönetmek durumunda kalacak. Tabii ki ekonomileri toparlanan ülkeler kuzey euro’ya geçebilecekken, tersi de söz konusu olabilecek. Bu işin futbol takımlarının Süper Lig’den, 1. Lig’e düşmesi kadar kolay olmadığının farkındayım. Bunun için çok ciddi çalışmalar yapılması, kurallar konusunda ansiklopedilerin yazılması gerektiğini biliyorum. Yine de bir alternatif olabilir. En azından Yunanistan’ın euro’dan atılarak drahmi’ye geçmesinden daha iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum. Bu fikri yaklaşık üç yıl önce ortaya atmış ve yazmıştım. Bugünlerde yeniden hatırlatmak gerektiğine inandım.
 
Aslına bakarsanız her iki alternatif de komşunun borçlarında “makul” bir indirim yapıp, kalan kısmını da düşük faizle ahir vadeye uzatmaktan çok daha pahalı! Halen daha “iskontolu bir yeniden yapılandırmanın” en iyi çözüm olduğunu, bunun için de tek koşulun, daha önce onlarca defa borçlarını ödememiş olan komşuya açılacak “yeni” kredilerin sınırlı olması, hatta mümkünse yeni kredi açılmaması olsa gerek!