Yabancı Algısı Değişiyor

    0
    106

    Borsada işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri TL bazında ilk defa 1 trilyonu aşarak 1 trilyon 31 milyar TL’ye ulaştı. Piyasaya yönelik ilgi, şirketlerin değerini artırırken yabancı kurumlardan olumlu yönde değerlendirmeler geliyor. Goldman Sachs, Fitch, Citi ve IIF mayıs ayından bu yana piyasalarda gözlenen istikrara vurgu yaparken, bu seyrin sürmesinin yabancı para akışının önünü açabileceğini dile getiriyor. Peki piyasalarda kalıcı istikrar sağlanabilir mi?

    Borsa İstanbul Kasım ayında 1,5 yıl aradan sonra ilk defa 106 bin seviyesinin üzerine çıktı. Hisse senetlerinin toplam piyasa değeri ise 1 trilyon 31 milyar TL’ye yükseldi. Kurdaki oynaklık azalırken Türkiye’nin kredi risk primi geriledi. İşte tam bu sırada gerçekleşen Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin (TSPB) dördüncüsünü düzenlediği  Sermaye Piyasaları Kongresi’nde bir araya gelen yabancı kurum temsilcileri önemli açıklamalarda bulundu. Goldman Sachs, Fitch, Citi ve IIF, Türkiye ekonomisinin son bir yıllık dengelenme sürecine atıfta bulunurken yaz ayından bu yana fiyatlarda istikrarın söz konusu olduğunu, bunun korunmasının beraberinde yabancı para akışının önünü açabileceğini dile getirdi

    Değerlendirmeler, Türkiye ekonomisindeki son verilerde görülen iyileşmenin olumlu yankı bulduğunu gösteriyor. Buna bağlı olarak beklentiler de revize ediliyor.

    Goldman Sachs Yönetim Direktörü Zeynep Yenel, Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelere göre şanslı olduğunu söylerken bunun nedenini istikrarsız kur konusunda para politikaları ile bir denge sağlanmasına dayandırmakta. Şirketlerin kaynaklarını çeşitlendirmesinin önemine vurgu yaparken sadece kısa vadeli kredilere odaklanılmasını sorunlu buluyor. Yenel, yabancı yatırımcının kaynak çeşitliliğini önemsediğini dile getiriyor.

    Türkiye’ye yönelik yabancı algısını gösteren önemli göstergelerden biri olan CDS oranlarına bakıldığında ise olumlu sinyaller ürettiği görülmekte. Mevcut kredi risk primi azalma eğiliminde ve bu da yatırımcıyı memnun ediyor. Şimdilerde risk primi 307 seviyesinde ve 29 Mayıs’ta risk priminin 519’lu seviyelerde olduğu göz önüne alındığında ciddi bir gerilemenin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

    Tüm bunlardan ayrı olarak yabancı kurumların yeni hisse senedi değerlendirme raporlarında yatırım vurgusu öne çıkmakta. HSBC Global Research, kasım ayının son haftasında Türk bankalarına ilişkin bilgilendirici bir değerlendirmede bulundu. Banka, üçüncü çeyrek bilançolarının açıklanmasının ardından bazı aşağı yönlü revizyonlara rağmen 2020 ve 2021 yılları için güçlü kar beklentilerini koruduğunun altını çizdi. Bununla birlikte uzmanlar piyasalarda kalıcı bir düzeltmenin yaşanması için sabırlı olunması gerektiğini belirtiyor.

    Uluslararası Finans Enstitüsü Genel Müdürü ve Baş Ekonomisti Robin Brooks ise yaz ayından bu yana yaşanan gelişmeleri olumlu değerlendirmekle birlikte Türkiye ve yurtdışındakilerin biraz sabırlı olması gerektiğini söylüyor. Brooks, Türkiye›nin her yıl 1 milyon istihdam yaratabilmesi için yüzde 5 büyümesi gerektiği yönünde bir istatistik olduğunu hatırlatıyor. 2020’de bu yakalanamasa bile yüzde 4’lük büyümenin de olumlu bir sinyal olacağını söylüyor. Asıl üzerinde durulması gerekenin ise finansal kurumlar olarak Türkiye’deki tüketime dayalı ekonominin nasıl dönüştürüleceğine dair finansmanın konuşulması, diyor. Döviz kurundaki oynaklık riskine vurgu yapan Brooks, hedge etme maliyetinin düşük olması gerektiğini vurguluyor.

    Ekonomi Yönetiminin önümüzdeki yıla ilişkin beklentisi yüzde 5 büyüme yönünde. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) de Türkiye ekonomisine ilişkin 2019 ve 2020 büyüme öngörülerini yukarı yönlü güncelledi. Raporda, Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 0,3 büyüyeceği öngörüsüne yer verildi. Söz konusu oran, bir önceki raporda negatif yöndeydi. Türkiye ekonomisinin 2020’de yüzde 1,6 büyüyeceğine yönelik tahmini ise yüzde 3’e yükseltti. Raporda Türkiye ekonomisindeki büyümenin 2021’de toparlanarak yüzde 3,2’e çıkacağı kaydedildi.

    Türkiye ekonomisi açısından en büyük risk ilave jeopolitik risklerin gündeme gelmesi. Böylesi bir durumda paranın adresi güvenli limanlar dolar ve altın olmakta. Riskli varlıklardan kaçış, TL’de ve borsada satışın yaşanmasına neden oluyor. OECD’nin küresel büyümeye ilişkin öngörülerinde de fazla bir değişiklik yok. Hatta 2020 için büyüme tahmini yüzde 3 seviyesinin altına düşürüldü. Raporda, dünya ekonomisi için eylül ayında yayımlanan ara nottaki yüzde 2,9’luk 2019 büyüme tahmini korunurken yüzde 3’lük 2020 büyüme öngörüsü ise yüzde 2,9’a çekildi.

    Fitch Ratings EMEA Ülkeleri Direktörü Ed Parker’a bakılırsa, “2020’de Türkiye yüzde 3 civarında büyüyebilir.” Parker, Türkiye ekonomisinde son 18 ayda önemli bir iyileşme yaşandığını söylüyor. Ekonominin yeniden dengelenmesi, enflasyonun tek haneye inmesi, cari dengenin fazla vermesi büyümenin de önünü açtı. Bununla birlikte gelişmekte olan ülkelere henüz çok fazla bir sermaye akışı olmadığının da altını çiziyor.

    Türkiye ekonomisinde mayıs ayından bu yana yaşanan dengelenme, gerek yurt içi gerekse yurt dışından olumlu tepkilere olanak tanıyor. Ekonomide 2020, iyimserliğin daha fazla öne çıkacağı bir yıl olacak. Şirketlerin verimliliğinin ve kârlarının artması iyileşmeyi de hızlandırabilir. Bu nedenle piyasalarda iyimserliğin artması şaşırtıcı olmayacak.