Türkiye’de yerel seçimin ardından özel sektör ilgi bekliyor

0
95

Yerel seçimler sonrası sıranın ekonomide yapısal reformlara gelip gelmeyeceği tartışılıyor. Hükümet üyeleri biraz çekinceli, ihracatı artırmak istediklerini söylüyorlar ancak, daha çok faize odaklanmış durumdalar. Ekonomistler ve özel sektör temsilcileri ise üretim-istihdam ve ihracatın topyekun ele alınacağı ciddi yapısal reform beklentisi içinde.

Türkiye’de seçim dönemlerinde, başta ekonomi olmak üzere bir sürü olgu göz ardı ediliyor. Bu kez de farklı olmadı. 2014 yerel seçimleri yaklaştıkça ekonomi unutuldu ancak bedeli de hafif olmadı. Moody’s, Türkiye’nin devlet tahvili notu görünümünü “durağan”dan “negatif”e çevirdiğini açıklarken, aslında seçim süreci görünümünü de özetlemiş oldu: “Kısa vadeli büyüme görünümündeki yavaşlama, ülke içinde siyasi çalkantılarla beraber siyasi belirsizlik ortamında büyümeyi güçlendirici reform beklentisinin azalması nedeniyle, orta vadeli büyüme trendi üzerinde belirsizliğe neden oldu.”

Sorunsalın tanımı, Moody’s’in de vurguladığı gibi büyümeyi güçlendirici reformlar. Başbakan, büyümeden vazgeçmek istemiyor ancak bu çerçevede sadece faizlerin indirilmesinde ısrar ediyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de yüksek faiz oranlarının üretime, istihdama ve ihracata zarar vereceğine inanıyor ancak böyle bir konjonktürde reel faizlerin enflasyonun altında tutulmasının risklerinin öncelikle tartışılması gerekiyor. Çünkü küresel likidite artık geçmişteki gibi bol değil, cari açık yüksek ve tasarruflar da çok düşük seviyelerde.

Açık vermeden büyümek önemli
Ekonomist Mahfi Eğilmez, açık vermeden büyümenin önemine dikkat çekiyor ve bu amaç için iki yol olduğunu belirtiyor: “İç tasarrufları artırmak veya üretimin ithalata dayalı yapısını yerli girdilere yöneltmek gerekiyor. Eğer bu iki önlem alınıp da yapısal reform yapılamıyorsa o zaman tek çare büyüme hızını potansiyel büyüme düzeyi olan yüzde 5’lere düşürmektir. Bunun maliyeti ise işsizliğin düşürülememesinden başlayan birçok başka sorun olarak karşımıza çıkar.”

Bu denkleme rağmen seçim sonrası en azından hükümetin tercihleri konusunda beklentiler de artmış durumda. Tabii seçimlerden arındırılmış olarak. Cumhurbaşkanlığı seçiminin de siyasi çalkantıya yol açması, belli ki yapısal reformların daha da ertelenmesine yol açabilecek. 2015’in ise genel seçim yılı olması, hükümetin yapısal reformlarla ilgili “patinajının” süreceğine ilişkin fikirleri akla getirdiğinden olsa gerek; özel sektör temsilcileri, hükümeti reformlar konusunda uyarmaya devam ediyor.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,“Üretim ve ihracat maliyetlerinin azaltılması, reel sektörün üzerindeki yüklerin indirilmesi, girdi maliyetlerinin makul seviyelere çekilmesi öncelikli hedeflerimiz olmalıdır” derken, TÜSİAD’ın şu açıklaması, yeni dönem için AB’nin de unutulmaması gerektiğini gösteriyor: “Hızla ve partilerüstü bir anlayışla demokrasimizi, ekonomimizi ve sosyal yapımızı güçlendirecek reformlara yönelmeli, çözüm süreci ve Avrupa Birliği uyumuna hız kazandırmalıyız.”

CHP Milletvekili Faik Öztrak ise yatırım atağı için önerilerde bulunuyor. Risk priminin düşürülmesi, kamunun özel sektöre borcunu ödemesi, kurda istikrarın sağlanması ve hukuk devleti kimliğinin kazanılması gerektiğini belirten Öztrak, bunların yanı sıra işgücü ve enerji maliyetlerinin indirilmesi, teşviklerin bölgelere göre düzeylerinin artırılması, KOBİ’lere kolay kredi sağlanması ve organize sanayi bölgelerinde arsa maliyetlerinin düşürülmesini öneriyor.