TwentyfourSeven ile DEPOfilm, stratejik bir iş birliğine imza attı. TwentyfourSeven’ın değer odaklı küresel yaklaşımıyla DEPOfilm’in 20 yıllık yerel birikimi ve yenilikçi üretim kültürünün tamamen örtüştüğü gördüklerini söyleyen DEPOfilm & RIDERSfilm Founder – Executive Producer Ender Sevim, “Bu uyum, sıradan bir iş ortaklığından çok, Türkiye ile dünya arasında sürekli fikir ve yetenek akışı sağlayan bir yaratıcı köprü oluşturdu. Bu sayede global iş ortaklarımız İstanbul’da hızlı ve dünya standartlarında prodüksiyona erişirken; Türkiye’deki markalar ve yaratıcı ajanslar da TwentyfourSeven’ın uluslararası ağı üzerinden dünyanın her yerine aynı kaliteye ulaşma imkânı kazanıyor” dedi.
TwentyfourSeven × DEPOfilm ortaklığı nasıl ortaya çıktı ve bu iş birliğini iş dünyası açısından stratejik kılan unsurlar neler?
TwentyfourSeven’ın değer odaklı küresel yaklaşımıyla DEPOfilm’in 20 yıllık yerel birikimi ve yenilikçi üretim kültürünün tamamen örtüştüğünü gördük. Bu uyum, sıradan bir iş ortaklığından çok, Türkiye ile dünya arasında sürekli fikir ve yetenek akışı sağlayan bir yaratıcı köprü oluşturdu.
Bu sayede global iş ortaklarımız İstanbul’da hızlı ve dünya standartlarında prodüksiyona erişirken; Türkiye’deki markalar ve yaratıcı ajanslar da TwentyfourSeven’ın uluslararası ağı üzerinden dünyanın her yerine aynı kaliteye ulaşma imkânı kazanıyor.
Bu birliktelik, Türkiye’yi küresel prodüksiyon ekosisteminde stratejik bir merkez hâline getiriyor.
Türkiye’nin reklam prodüksiyonunda yeniden öne çıkan bir merkez haline gelmesini nasıl yorumluyorsunuz? Bu yükselişi hangi yapısal dinamikler besliyor?
Türkiye’nin yükselişi aslında bir “yeniden doğuş” değil; uzun süredir var olan prodüksiyon olgunluğunun nihayet küresel ölçekte görünür hale gelmesidir. Dizi ve sinemadan gelen uluslararası bilinirlik, güçlü teknik altyapı ve geniş prodüksiyon ağı, Türkiye’yi reklam dünyasında markalar ve yaratıcı ajanslar için nadiren bulunan bir yaratıcı destinasyon yapıyor.
Buna ek olarak Türkiye’nin yaratıcı problem çözme kültürü ve üretim çevikliği, uluslararası projelerde gerçek bir rekabet avantajı sağlıyor. TwentyfourSeven ile kurduğumuz ortaklık ise bu ivmeyi daha da büyüterek Türkiye’yi sadece bir çekim noktası olmaktan çıkarıp; reklam, dijital içerik ve çok platformlu kampanyalar için stratejik bir sınır ötesi üretim merkezi haline getiriyor.
Bu ortaklık Türkiye’yi Avrupa–Orta Doğu–Asya aksında nasıl bir üretim köprüsü haline getiriyor? Bölgesel stratejiniz nasıl şekilleniyor?
Bu iş birliği Türkiye’yi tam anlamıyla çift yönlü bir üretim köprüsü haline getiriyor. Uluslararası kampanyalar İstanbul’da çok daha hızlı, esnek ve rekabetçi maliyetlerle hayata geçerken; Türkiye’den çıkan projeler de DEPOfilm ve TwentyfourSeven’ın global ağı sayesinde Avrupa’dan Latin Amerika’ya uzanan geniş bir coğrafyada güçlü bir yapım kapasitesine kavuşuyor.
Hedefimiz, yaratıcılık ve zanaatin ülkeler arasında özgürce dolaştığı, sürekli öğrenme ve sinerji üreten bir ekosistem kurmak. 2026 itibarıyla Türkiye’yi bu geniş aksın tartışmasız prodüksiyon merkezi haline getirirken, Türkiye’de geliştirilen birçok fikri de yurt dışında uygulayan bir yaratıcı güç olmayı amaçlıyoruz.
Türkiye’den dünyaya ve dünyadan Türkiye’ye kurulacak iki yönlü prodüksiyon akışı nasıl işleyecek? Bu model sektöre nasıl bir değer katacak?
Model çok net işliyor: Türkiye’den çıkan fikirler, projeler ve yetenekler TwentyfourSeven’ın küresel ağıyla buluşarak dünyanın farklı bölgelerinde hayata geçecek. Aynı şekilde uluslararası projeler, yaratıcı ekipler ve yönetmenler ihtiyaç duyduklarında Türkiye’nin güçlü prodüksiyon altyapısına erişebilecek.
Bu çift yönlü akış, hem DEPOfilm hem de TwentyfourSeven için yetenek dolaşımını hızlandıran, üretim kalitesini yükselten ve sektöre sürdürülebilir değer katan bir yapıyı beraberinde getiriyor.
Uluslararası markaların prodüksiyon taleplerinin hız, esneklik ve kültürel bağlam üzerinden şekillenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu beklentilere nasıl yanıt veriyorsunuz?
Uluslararası markaların prodüksiyon talepleri artık hız, esneklik ve güçlü bir kültürel bağlam etrafında şekilleniyor. Markalar ve yaratıcı ajanslar sadece tek bir film değil; duygusal derinliği olan, kültüre dokunan ve tüm platformlarda tutarlı bir şekilde nefes alan bütünsel kampanyalar talep ediyor.
Biz prodüksiyonu parçalara ayırmadan, aynı hikâyenin her mecrada tutarlı, anlamlı ve yaşayan bir deneyime dönüşmesini sağlıyoruz. DEPOfilm’in yerel duyarlılığı ile TwentyfourSeven’ın küresel vizyonu birleştiğinde, ortaya gerçekten “buraya ait” hissi veren otantik işler çıkıyor.
Bu yaklaşım markalara sadece prodüksiyon hizmeti değil, gerçek bir yaratıcı ortaklık sunuyor.
Yapay zekânın kreatif ve operasyonel üretim süreçlerini dönüştürdüğü bu dönemde prodüksiyonun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Teknoloji ve insan yaratıcılığı arasındaki denge nasıl kurulacak?
Yapay zekâ bugün görselleştirme, pre-viz, referans toplama ve erken karar alma süreçlerini olağanüstü hızlandırıyor; bu hız da içerik hacmi ve kalitesi açısından büyük bir avantaj yaratıyor. Ancak markalar, yaratıcı ajanslar ve tüketiciler hâlâ “verimli üretilmiş” ile “insan eli değmiş” iş arasındaki farkı çok net hissediyor.
Gelecek hibrit modellerde: AI verimlilik ve ölçek sağlarken; insan yaratıcılığı işe anlam, duygu ve niyet katacak. TwentyfourSeven × DEPOfilm olarak biz bu dengeyi bir taviz alanı değil, en güçlü rekabet avantajımız olarak görüyoruz. Bu nedenle AI ve teknolojinin her bir katkısını da sektörümüze ve yaratıcılığa değer katan doğal bir evrim olarak benimsiyoruz.
Global prodüksiyon rekabetinde Türkiye’nin diğer ülkelerle karşılaştırıldığında en güçlü olduğu alanlar sizce neler? Türkiye’yi bugün yeniden “tercih edilir” kılan kritik noktalar hangileri?
Türkiye’yi bugün öne çıkaran şey aslında çok net bir üçgen: teknik olgunluk, yaratıcı yetenek, kültürel ve coğrafi zenginlik ve rekabetçi maliyet avantajı. Bu kombinasyon, global prodüksiyon dünyasında Türkiye’yi önemli oyunculardan biri haline getiriyor.
Diğer yandan TwentyfourSeven × DEPOfilm ortaklığıyla bu yetenek ve hız sadece Türkiye’de değil, yeni küresel ağımız üzerinden dünyanın her yerinde aynı kalite ve tutarlılıkla sunulabilir hale geliyor. Böylece markalar ve yaratıcı ajanslar projelerini ister Türkiye’ye getirdiklerinde ister dünyanın farklı ülkelerinde hayata geçirdiklerinde, hem güvenilir hem de çoğu zaman beklentilerinin ötesinde yaratıcı sonuçlar elde ediyorlar.
Türkiye’deki prodüksiyon ekosisteminin bu ortaklıktan nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz? Yerel ekipler ve yaratıcı yetenekler için ne tür yeni fırsatlar doğacak?
Türkiye’de yıllardır en iyisini üretme motivasyonuyla çalışan çok güçlü bir yetenek havuzu var. Bizim vizyonumuz da her zaman ekiplerimizin ve iş ortaklarımızın küresel brief’lere ve uygulama kalitesine erişmesini sağlamak oldu. TwentyfourSeven ortaklığı tam da bu noktada Türkiye’deki üretim ekosistemini güçlendiren büyük bir fırsat yaratıyor.
Bu iş birliğiyle hem yerel ekipler hem de yaratıcı yetenekler, sınır ötesi projelere, uluslararası yapım standartlarına ve daha geniş bir iş ağına doğrudan erişecek. Ortak masterclass’lar, eğitim programları ve uluslararası proje paylaşımlarıyla yetenek akışını çift yönlü hale getirmeyi hedefliyoruz.
Türkiye zaten reklam, dizi ve film alanında “yaratıcı yetenek ihraç eden” bir ülke; ancak bu ortaklık bu başarıların sayısını artıracak, know-how birikimini büyütecek ve sektörün global görünürlüğünü kalıcı olarak yukarı taşıyacak.
• Yaratıcılığın ve yeteneğin global ağımızın içinde özgürce dolaştığı sınır tanımayan prodüksiyon modeli
• Yapay zekâ ve teknoloji destekli iş akışları ve deneyimsel/dijital içerik liderliği
• Türkiye merkezli kalmayıp küresel varlığımızı hızla genişletmek
• Çok platformlu kampanyalar, dizi,film ve belgesel içerikler üretimi
• Kısa süre içinde bu coğrafyanın ve beraberinde global ağımızın içinde en bağlantılı, en esnek ve küresel ölçekte en yetkin prodüksiyon ortaklığı olmak
Son söz olarak; TwentyfourSeven × DEPOfilm sadece bir prodüksiyon birleşmesi değil; hem “Türkiye’den dünyaya” hem de “dünyayı Türkiye’ye getiren” canlı, çift yönlü bir yaratıcı akış. Uzun vadede bizi farklı kılacak olan da, bu durmaksızın akan enerji ve sinerjidir.
