Turizmde Sofra Ekonomisi: Yemeği Olaylaştırmak

By Fortune Türkiye

Gastronomi artık yalnızca mutfakta değil; turizmde, marka iş birliklerinde ve yerel anlatılarda da güçlü bir unsur hâline geliyor. Bu dönüşüme yakından tanıklık ettiğim Gault&Millau Türkiye Turu’nun “Signature Dining Experience” serisindeki ikinci buluşması, Bodrum’da gerçekleşti. Menünün bir hikâyeye dönüştüğü, şeflerin kimlik aktardığı ve mekânların kendini yeniden konumladığı bu organizasyonda, yemeğin nasıl çok yönlü bir deneyime dönüştüğünü yerinde gözlemledim. – Zeynep Aktaş

Turizmde klasik ürün tanımları dönüşüyor. Otel yıldızları, deniz manzarası ya da konaklama konforu artık tek başına belirleyici değil. Yerel anlatı, kimlikli mutfak ve sahici deneyim gibi kavramlar ön plana çıkıyor. 15 Temmuz’da Karma Bodrum’un ev sahipliğinde gerçekleşen Gault&Millau Türkiye Turu kapsamındaki “Signature Dining Experience” serisinin ikinci buluşması, bu değişimi somutlaştıran örneklerden biri oldu. Ben de bu eğilimi sahada gözlemleme imkânı bulduğum. Etkinlik, yemeği sadece beslenme eylemi olarak değil; kültürel aktarım, mekân konumlandırması ve marka iş birliği olarak yeniden tanımladı.

Şefler üzerinden anlatılan kimlikler

Organizasyon, hem Türkiye’den hem yurtdışından üç farklı şefi aynı menüde buluşturdu:

  • Antalya’dan 7 Mehmet restoranının üçüncü kuşak temsilcisi Mehmet Akdağ,
  • Tiflis’in Littera Restaurant’ından Gürcü mutfağının yenilikçi ismi Tekuna Gachechiladze,
  • Beyrut’tan uluslararası danışman ve deneyimli şef Joe Barza.

Menüdeki her tabak, bu üç ismin mutfak kimliğini yansıtırken, aynı zamanda ev sahibi Karma Bodrum’un işletmecilik vizyonunu tamamlayıcı rol oynadı. Başlangıçlarda yer alan Zeytinyağlı Beyaz Asma Yaprağı, Ahtapotlu Acılı Humus, Datça Güzeli ve Kişnişli-Sirkeli Marine Levrek gibi tabaklar, coğrafya ile lezzet arasında bir bağ kurmayı başardı. Tatlılar ise tamamen Karma Bodrum imzalıydı: Yoğurt Dondurması ve Kıtır Karamelli Muhallebi.

Her biri farklı coğrafyayı temsil etse de şefler ortak bir anlatıya hizmet etti: Kültür, tabak üzerinden aktarılabilir.

Sözen Grup CEO’su Gökmen Sözen, Littera Restaurant Kurucusu & Şefi Tekuna Gachechiladze, Karma Bodrum’un Sahibi Mahmut Gökkaya, Uluslararası Danışman Joe Barza

Sofranın etrafında şekillenen değer

Etkinlik yalnızca şeflerin başarısı üzerinden değil, mekân ve organizasyonun bütüncül yapısı üzerinden de okunmalı. Gündüz The Bodrum Edition’da başlayan program, akşam Karma Bodrum’daki kokteyl ve yemekle devam etti. Bu geçiş, sadece lokasyon değil, deneyim kurgusu açısından da önemliydi. Her ayrıntı, gastronominin nasıl bir “hikâye yönetimi” aracı olarak konumlandığını göstermesi açısından önemliydi.

Etkinliğin organizasyonunu üstlenen Sözen Group CEO’su ve Gault&Millau Türkiye Temsilcisi Gökmen Sözen, bu dönüşümü yorumlarken, “Gastronomi artık sadece lezzet değil. Yer, anlam, hikâye ve stratejik duruş demek. Biz bu projeyle şefleri, şehirleri ve işletmeleri ortak bir deneyim çatısı altında buluşturmayı hedefliyoruz.” dedi.  Bu yaklaşım, özellikle turizmin sadece bir sezona sıkışmadığı, yıl boyunca etki yaratacak marka anlatılarına dönüştüğü bir süreci işaret etmesi açısından dikkate değer.

Rakamlarla menü detayları

Etkinlik menüsü, toplam 11 tabağın dört aşamada sunulduğu çok yönlü bir yapıya sahipti. Menüde 4 soğuk başlangıç, 2 sıcak başlangıç, 3 ana yemek ve 2 tatlı yer aldı. Bu yapı, hem şeflerin özgün mutfak kimliklerini sergilemelerine hem de gastronomik deneyimin aşamalı biçimde inşa edilmesine olanak tanıdı.

Tabaklar sadece lezzet değil, coğrafi ve kültürel çeşitlilik açısından da dikkat çekiciydi. Antalya’dan gelen Mehmet Akdağ, geleneksel mutfağı rafine sunumla birleştirirken; Gürcistan’dan Tekuna Gachechiladze, bölgesel tatları modern tekniklerle aktardı. Lübnanlı şef Joe Barza, Akdeniz’in doğu kıyılarından gelen aromatik unsurları yorumladı. Mekân sahibi Karma Bodrum ise hem ev sahipliği yaptı hem de menüye katkı sağlayarak yerel bağlamı vurguladı.

Etkinlikte, Gault&Millau rehberinde 3 Toque ile değerlendirilen iki şefin – Mehmet Akdağ ve Tekuna Gachechiladze – yer alması, içeriğin yalnızca gösterişli değil; değerlendirme sistemlerine göre de yüksek nitelikte olduğunu gösteriyordu.

Yemeğin ötesinde bir anlatı

“Yemeği olaylaştırmak” ifadesi, yalnızca teatral bir sunum değil; sektörel bir dönüşümün özeti. Bodrum’daki bu buluşma gösterdi ki gastronomi, artık yalnızca damakta değil; ekonomide, pazarlamada ve şehir markalaşmasında karşılığı olan bir faktör.

Turizmde sofra ekonomisi, yeni nesil yatırımların ve destinasyon stratejilerinin en görünür alanlarından biri hâline geliyor. Bu nedenle artık bir tabak, yalnızca servis edilen bir yemek değil; iyi yönetilmişse, o mekânın kaderini de yeniden yazabilecek bir anlatı olduğunu işaret ediyor.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...