Ttec’in global oyunu

0
210

Hızlı büyüyen mobil aksesuar pazarının hızını kesmesinin yarattığı şoku aşmak isteyen aksesuar üreticileri pazarların gelişmiş ülkeler kadar doymuş olmadığı gelişmekte olan ülkeleri yastık olarak kullanmayı akıllarına koymuş görünüyor. Uzun süredir ortada görünmeyen Jabra gibi markalar yeni ürünlerle piyasada yer almaya hazırlanırken halkla ilişkiler faaliyetleri distribütörlük tarafındaki hareketlenmeye işaret ediyor. Türkiye pazarında aksesuar savaşlarının önümüzdeki aylarda hız kazanacağı açıkça görünüyor.

TESAN Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Rüştü Arseven, çatışmaların kızıştığı bu dönemde gücünün daha büyük bölümünü yurtdışında genişleme planlarının hayata geçmesine harcayacak. Bunun zorlukları iç pazardakilerden daha az değil ama fırsatlar da aynı derecede değerli. Cep telefonu üreticilerinin kendi markaları ve Ttec gibi markalı ürünlerin Türkiye’de oluşturduğu aksesuar pazarının 2 milyar lira civarında olduğu tahmin ediliyor. Dünya mobil aksesuar pazarının 2015’te ulaştığı nokta ise 81,5 milyar dolar ya da yaklaşık 235 milyar lira düzeyinde. Derin suda yüzmenin daha kolay olduğu bir gerçek ve bu işin fırsat tarafını oluşturuyor.
TESAN, bu sulara şimdiden adım atmış durumda. Şu anda Almanya, İsviçre, Yunanistan, Polonya ve İran gibi pazarlar başta olmak üzere 13 ülkede 12 binden fazla noktada satış yapan şirketin ürünleri, Avrupa’da MediaMarkt’ta satılıyor. Yunanistan’da Vodafone mağazalarında satış için anlaşma imzalanmış durumda. Almanya, İngiltere ve Amerika’da Ttec ürünlerinin satışı için de Amazon ile anlaşıldı.

Ancak bu pazar son yıllarda yaşadığı hızlı büyümeden uzaklaşmasıyla da riskleri barındırıyor. ABI Research, 2012’deki hacmi 20 milyar dolar olan pazarın 2014’te 51 milyar ve 2015’te de 81,5 milyar dolara büyüdüğüne işaret ederken 2021 için tahminini 110 milyar dolarda tutuyor. Bu, balayının bittiği anlamına geliyor. Yüzde 10’lar ve tek haneli büyümelerle yola devam etmesi beklenen pazarda yıllık büyüme oranlarında yıldızın yüzde 9 ile Bluetooth kulaklıklar olması bekleniyor.

Bu pazar artık bulunmak için en iyi yer değil ancak Ttec’in burada yüzebilmesini sağlayacak bazı önemli avantajları var. TESAN olarak telefon üreten şirket, 1995’te Türkiye’ye cep telefonunun girmesiyle birlikte aksesuar işini başlatıyor. Yani bir hızlı balık ile karşı karşıyayız. Arseven, “Dinamikleri görme konusunda kendimize güveniyoruz. Hızla harekete geçebiliyoruz ama globalleşme bize başka uzmanlıklar da kazanmamız gerektiğini öğretti” diyor.
Ttec markasının hikayesi, bu derslerden önemli bir tanesini oluşturuyor. TESAN telefon markası olarak yüksek bir bilinirliği sağlamışken klavye, fare, PC ve notebook gibi ürünlerle bilgi teknolojilerine (BT) adım atan şirket Ttec markasını yaratıyor. Ancak bu markayı globalde tescil etmeye çalışıldığında gelen bir itiraz tekrar TESAN’a dönmeyi getiriyor. Telefon üreticisinin -ve sonu sanayiden gelen SAN ile biten markanın- BT alanında varlığını açılamasının zorluğu yeniden marka arayışını getiriyor. Burada önce ara çözüm olarak Ttec Plus markasına yönelinirken sonrasında bunun da kafa karıştırıcı olması karşısında Ttec markasının globalde satın alınmasıyla şirket başlangıçta yarattığı lokal marka ile globale de açılıyor.

Bu, TESAN için alışıldık olmayan bir deneyim. Şirket iyi planlama, uzmanlık geliştirme ve pazara çıkmaya dayanan bir modelde hızlı hareket etme alışkanlığından geliyor. TESAN bunun hiçbir noktasını da boş bırakmıyor. Arseven, “Çin’de yaptırdığımız üretimde, üretim bandında bile ekibimiz var. Bütün ürünler test ediliyor ve Avrupa’nın CE sertifikasyonu ile gidiyor. Bu fabrikaları belirlerken Çin ve Tayvan’da 120’nin üzerinde fabrika gezdik ve bu üç ay sürdü. Bunun ardından 3,5 şirket ile çalışmaya başladık” diyor. Bu, şirketlerden biri ile sınırlı bir alanda çalışmaya işaret ediyor. Bu durumun işaret ettiği bir diğer nokta ise, bütün operasyonun marka ve kaliteli ürüne odaklanması. Türkiye’nin markasız ve taklit ürünler tarafından bozulan pazarında sadece fiyat odaklı rekabetin yarattığı olumsuz sonuçları çok iyi analiz eden Arseven, bugüne kadar 60 milyon ürün satarak yeterli deneyimi elde ettiklerini kaydediyor.

Arseven, “Bugün geldiğimiz noktada artık Ttec’li olmak gibi kavramlar var. Ttec almak ayrıcalık gibi, bir statüymüş gibi görünüyor” diyor. Apple lisanslı ürünlerin üretimini 2015 cirosu 193 milyar dolar olan Foxconn’a yaptırmaları, bu noktaya nasıl gelindiğinin göstergelerinden biri. Ancak daha önemli bir gösterge, TESAN’ın ürün portföyünde kılıf, şarj cihazı ve powerbank gibi ürünlerin ardından gelen ekran koruyucuda en başından beri Japon ürünlerini kullanması. Arseven, “Fiyatı daha yüksek olmasına karşın Japon ürünleri, sekiz dokuz defa çıkarılıp takılabiliyor. Bir kere kenarı kalktı mı atmak gereken ürünlere göre bu, dikkat çekici bir farklılık” diyor.
Ttec markasının kimliğinin ortaya çıkmasını sağlayan temel bu yaklaşımla örülmüş durumda. Ancak bu sadece dile kolay bir hikaye. Arseven, “1995’ten beri piyasadan dayak yiyoruz. Her zaman pahalı görünüyorduk çünkü daha alt segment ürünler vardı ve onlarla karşılaştırılıyorduk. Ama aklımızda hep ihracat vardı ve buna odaklanmıştık. İhracatımız yokken bile ürünlere hem İngilizce hem Türkçe açıklamalar koyuyorduk” diyor.
Şu anda Apple lisanslı ürünlerde Foxconn gibi büyük bir oyuncu ile çalışmanın etkisi olduğu gibi, gelişme sürecinde Turkcell ile çalışmanın da Ttec markasının bugüne gelmesinde etkisi büyük. Arseven, bunun bir tarafını işlerin daha organize olması ve diğer tarafını da Turkcell gibi büyük bir şirketle çalışmanın getirdiği sorumluluklar olarak özetliyor. Bu ürünlerin sorunsuz çalışmasını ve bir sorun çıktığında da bunun hızla çözülmesini sağlamak olarak ifade ediyor. O zaman Turkcell’in rakibi Vodafone kırmızı rengi kullanmaya başladığı için başlangıçtaki kırmızı-beyaz renklerden turkuaza dönen Ttec’in bugün Vodafone ile görüşme noktasına gelmesi de atılmış önemli bir adım. Metro’nun kendilerine 200 metrekarelik bir alan vererek mağaza içinde mağaza konseptiyle kendi ürünlerini yerleştirmeyi istemesi de, Ttec markasının uluslararası alanda oluşturduğu algıya işaret ediyor. İstikrarlı bir şirket olmalarının kendilerine bu gelişme yolunu açtığını söyleyen Arseven, euro’nun dalgalanması dışında işlerini zorlaştıracak bir dinamik görmediklerini söylüyor. Bu da TESAN’ın lokal bir teknoloji şirketinden global bir oyuncuya ilerlediğinin göstergesi.