Teknolojide Finans Dünyası Nereye Odaklanıyor?

0
7125

Fortune Türkiye’nin BrainstormTech etkinlikleri adı altında düzenlediği ve DE-CIX Türkiye’nin destekleriyle gerçekleşen “Finans Sektörü ve Bankacılıkta Birbirine Bağlantının Önemi” konulu toplantı, Sofitel Istanbul’da bankacılık ve teknoloji dünyasının önemli isimlerinin katılımıyla gerçekleşti. Fortune dijital hedeflerine ulaşmaya çalışan bankaların bulut bilişimi benimseme sürecinde hem hibrit hem de çoklu bulut yaklaşımlarını DE-CIX Türkiye’nin katkılarıyla ele aldı. Ayrıca, bulut bankacılığının BT stratejileri; maliyetleri, performansı, karmaşık düzenleyici kuralları ve sıkı siber güvenlik önlemlerine olan ihtiyacını, finans dünyasının birbirine bağlantı potansiyelini sektörün önemli yöneticileriyle gündeme taşıdı.
Bu özel toplantıdan sayfalarımıza yansıyan önemli başlıklar…

DE-CIX TÜRKİYE BÖLGE DİREKTÖRÜ
BÜLENT ŞEN

“Türkiye’yi Veri Üssü Yapmak İstiyoruz”

“Türkiye’nin veri trafiği ve bulut bağlantı konusunda çok büyük bir potansiyeli var” diyen DE-CIX Türkiye Bölge Direktörü Bülent Şen; DE-CIX’in çok sayıda farklı iş ortağı ile şirketlere güvenli ve yüksek performanslı çözümler sunduklarını söylüyor ve ekliyor: “Amacımız Türkiye’yi veri üssü olarak konumlandırmak. Bunun için de Türkiye’deki iş dünyasına yönelik hızlı, kolay ve en uygun maliyetlerle ulaşılabilen bulut hizmetlerine liderlik ediyoruz.”

“DE-CIX olarak son derece etkin, güvenli, esnek ve ölçeklenebilir bir sistemimiz var. Birbirine bağlantı hizmetlerini tüm farklı türdeki kurumlar ve iş kolları tarafından kolayca yararlanılabilecek hale getirdik. DE-CIX Türkiye olarak hem global hem de bölgesel bulut hizmeti sağlayıcılarımızla dijital ekosistemimizi genişletiyoruz. Diğer yandan DE-CIX, kurumların dijital dönüşüm yolculuğunda, onların ihtiyaçlarına göre tasarlanmış belirli hizmet türleri için de çalışıyor. Trafik açısından oldukça yoğun, çoklu bulut bağlantı stratejilerini destekleyen bir bulut rotası ile bulut değişimi veya yeni bir bulutlama, yönlendirme mantığı ile çalışıyoruz. Kaliteli telemetrik gibi avantajlarla kurumların trafikleri hakkında daha şeffaf, daha güvenli ve daha verimli olmalarını sağlayan Microsoft Azure Eşleştirme Hizmetleri ile geliştirdiğimiz özel hizmetlerimizle öne çıkıyoruz. Bu hizmetler DE-CIX platformlarındaki DDoS saldırılarından arındırılmış özel bağlantıları Microsoft 365 for Teams, CRM, ERP ve Microsoft Dynamics uygulamaları ile buluşturuyor.”

Kapalı Kullanıcı Grubu (CUG – Closed User Group) İşleri Kolaylaştırıyor

“DE-CIX Türkiye olarak hizmetlerimizi yurt dışı için çok geliştirdik. Aynısını Türkiye için de yapıyoruz. Sektörlerin sürdürülebilirliği, güvenliği ve birbirine bağlı olmaları çok önemli. Bu detaylar sunduğumuz özel sistemde farklı ayrıcalıklar sağlıyor.

Özel bir bağlantı ekosistemi olan “Kapalı Kullanıcı Grubu (CUG – Closed User Group)” ile tüm sistemi basit bir hale getirdik. Kapalı Kullanıcı Grubu; bankalar, otomotiv ya da lojistik şirketleri gibi kurumlar için DE-CIX platformlarında yönetilebilen, iş modeli ne olursa olsun, bir kuruluşun her gün birlikte çalıştığı tüm alıcılarının ve tedarikçilerinin yanı sıra, birlikte çalıştığı bulut hizmet sağlayıcıları, ISS’leri ve operatörleri de bu grubun bir parçası olmaya davet edebilen, yüksek verimlilik sunan özel bir sanal ekosistem. Kapalı Kullanıcı Grupları ile kurumlar, kümeleme yoluyla verimlilik, çoktan çoka, çoktan bire, hatta bir özel güvenli sanal ortam elde edebiliyorlar. Kurumlar, bu sayede güvenliği de artırabiliyor çünkü bu noktada doğrudan birbirine bağlantıdan bahsetmiş oluyoruz. Dolayısıyla duraklar, atlamalar, bilinmeyen üçüncü taraflar bulunmuyor; üstelik DDoS saldırılarına karşı da korunaklı bir yapı ortaya çıkmış oluyor.

Kapalı Kullanıcı Grubu, kurumun kontrolü altında oluyor. Kapalı Kullanıcı Grubu, genel internet bağlantısını atlıyor ve kurumun ağını doğrudan güvenilir iş ortaklarının ve müşterilerinin ağlarına güvenli şekilde bağlıyor. Öngörülen politika ve düzenlemelere uygunluk, kurumun kendi iş ortakları için ekosisteme katılım konusunda zorunlu bir ön koşul haline getirilebiliyor. Bu şekilde işletmeler, ekosistemin tüm üyeleri için politikalar belirliyor ve bunu sadece bir düğmeye tıklayarak yapabiliyor. Türkiye’de regülasyonlar ve diğer konular esneklik kazandığı zaman çok daha faydalı olacak. Henüz büyük ölçekli bulut operatörleri Türkiye’de yok; olduğunda rahatlayacağız. Bizim de buradaki rolümüz tüm sistemlere tek tek bağlanmaktansa bir platform üzerinden tek bir bağlantı ile ulaşabilme imkanı sağlamak.”

Büyük Bir Ekosisteme Liderlik Ediyoruz

“Bir diğer önemli konu ise buluttan buluta iletişimde birbirine bağlantı, yani “interconnection” konusu. DE-CIX olarak dünya çapında hizmet veriyoruz. Türkiye’deki iş ortaklarımız bulut sağlayıcı operatörler. DE-CIX, 1995 yılında kuruldu; bugün itibarıyla neredeyse 30 yılımızı tamamlamak üzereyiz. Bugün dünyanın en büyük ekosistemine doğru giden bir yolculuğa liderlik ediyoruz. Büyük ölçekli şirketlerin Türkiye’de mevcut olmamalarından dolayı buluta çok büyük talep oluşuyor. Tabii ki kurumlar, bu şirketlere internet üzerinden erişimlerini sağlayabiliyor ama bazı sorunlarla karşılaşmaları kaçınılmaz. Mesela güvenlik, gecikme, kapasitenin yeterli olmaması ya da aldıkları hizmetin herhangi bir SLA’sının yani hizmet sözleşmesinin olmaması gibi sorunlar…

İşte tüm bu sorunları aşmak için doğrudan bağlantı kurmaları çok önemli. Biz DE-CIX olarak bu noktada devreye giriyoruz ve çözümlerimizi iş ortaklarımızla beraber sunuyoruz. Bu durumda, müşterilerin performansları istedikleri seviyelere ulaşabiliyor, DDoS saldırıları başta olmak üzere güvenlik sorunları ortadan kalkıyor ve kurumların maliyetleri de düşüyor.

Şunu biliyoruz ki; teknoloji durduğu yerde durmuyor, her gün gelişimini sürdürüyor. Her geçen gün yeni hizmetlerle karşılaşıyor, bunları nasıl kullanabilir ve kendimizi geleceğe yönelik olarak nasıl en iyi şekilde hazırlayabiliriz, bu gibi konulara bakıyoruz. Doğrusu, nihayetinde her şey maliyete doğru dönüşüyor ve bizler de buna ayak uydurmak zorundayız.

Son olarak, DE-CIX yolculuğuna internet değişim noktası olarak başladı. Asıl müşterilerimiz operatörler, içerik sahipleri ve ISP’ler (internet servis sağlayıcıları). Ancak teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki müşterilerin talepleri de o hızda artıyor. Platformumuza 3 binin üzerinde şirket bağlı. Her kategori ve sektörden şirkete hizmet veriyoruz. Veri merkezi ve operatör bağımsız çalışan bir şirketiz. Herkesle iş ortaklığı kuran ve fırsatlar yaratan bir platformuz.

Her teknolojiyi bir arada kullanabiliyoruz. Amacımız Türkiye’yi veri üssüne çevirmek ve veri üssü olarak konumlandırmak. İş ortaklarımızla beraber, müşterilerimize erişebileceğimiz tek bir noktadan hizmet sunabilmek en büyük amacımız.”

BURAK AYDIN
AMAZON WEB SERVICES (AWS) TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ

‘Dünyadaki Bilgi Birikimini Türkiye’ye Getiriyoruz’

“Yapay zeka, makine öğrenmesi, veri analizini önceliğine alan bulut teknolojileri uygulamalarında AWS olarak önemli çalışmaları hayata geçirdik” diyen Amazon Web Services (AWS) Türkiye Ülke Müdürü Burak Aydın, iş stratejilerinde, temel ağ güvenliği ürünlerinin yanı sıra uç nokta, bulut platformları, IoT ve veri güvenliği ürünlerini geliştirerek hizmet verdiklerine değiniyor. Aydın, güvenlik mimarisini güçlendiren yeni ürünleri pazara sunarken, bilgi güvenliğinin farklı alanlarında bankacılık ve finans ekosistemine ayrıcalıklar sağlayarak ilerlediklerinin altını çiziyor.

“Öncelikle şunu söylemek gerek; insanın odakta olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bireyler çok daha kuvvetli. Bir kişinin mutluluğu veya mutsuzluğu dalga dalga yayılıyor. Finans sektöründe bir bankanın ATM’sine dokunduğunuz anda eğer ekran geç geliyorsa ya da mobil bankacılığa girdiğinizde eğer bir sorun yaşıyorsanız bu bir problem artık. Ya da call center’ı aradığınızda sesinizden sizi tanıyamıyorlarsa bu da bir problem çünkü tüketiciler hiç olmadığı kadar kuvvetli ve hiç olmadığı kadar seçenek sahibi. O yüzden bu dönemi, tüketicileri nasıl mutlu ederiz konusuna odaklandığımız bir dönem olarak tarif edebiliriz.

‘Bugünün Dünyası Hız ve Çevikliği Gerektiriyor’

Peki bu döneme AWS olarak biz nasıl hazırlanıyoruz ve hangi farklılıklarımızla öne çıkıyoruz diye baktığımızda en büyük farkımızın sunduğumuz servislerde olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle de genişlik ve derinlik olarak farklılaşıyoruz. Bugünün dünyasında hız, çeviklik önemli. Bugün artık projeleri nasıl daha hızlı, nasıl daha kusursuz, nasıl zamanında yapabilirize bakıyoruz. İşte tam da burada bulut teknolojileri devreye giriyor. Sadece çeviklik değil, yaygınlık da önemli hale geliyor. Bulut teknolojileri yatırımları son kullanıcının hayatını kolaylaştırıyor ve esneklik sağlıyor. Sistemlerin ayakta kalması çok önemli. Deprem bize bunu tekrar hatırlattı. Depremde sistemlerin bir an önce devreye alınması sadece işletmelerin devamlılığı için değil, afet bölgesindeki servislerin devamlılığı için de önemliydi. Bunu en yakından telefon operatörleri yaşadı. İletişim sekteye uğradı. İşte tam da bu noktada bulut teknolojileri, mobil networkler, felaket anında tüm akışın devam etmesini sağladı.

Türkiye’de bulut önemli bir ihtiyaç çünkü dünyanın iş yapış hızı arttı ve teknoloji geçişleri çok hızlı. Şimdilerde WEB 2.0’dan WEB 3.0’a geçiyoruz. Teknoloji geçişleri teknoloji süreçlerini tetikliyor. Metaverse’den bahsediyoruz. Şubesiz bankacılıkla Metaverse’in buluşması gündemde. Bu ne demek artık sanal ortamlarda müşterilerle bankacılık sektörü karşı karşıya geliyor bu da aslında yine teknolojinin yöneteceği, müşterinin tam merkezde olacağı bir dönüşüme işaret ediyor. Türkiye’de bu teknolojileri deneyimliyor, deniyor. Bugünün gelişmeleri bize; ‘Sadece günü yaşama, geleceği de planla ve yaşa’ diyor. Bunu yapmazsak müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayamayız, yeterince rekabetçi olamayız ve yaptığımız işi sürdüremeyiz.

‘Bulut Teknolojisini Türkiye Daha Fazla Kullanmalı’

Finans sektörü teknolojiye en fazla kaynak ayıran sektör. Türkiye’de bulut hizmetleri özellikle finans sektöründe KVKK nedeniyle kullanıma kapalı. Bunun değişeceğini ümit ediyoruz. Artık bankacılık sektörünün kullandığı uygulamalar da buluta kayıyor. Sektörün kullandığı güvenlik uygulamaları ve bu uygulamaların da buluta kayması, siber güvenlik noktasında ciddi problemler getiriyor. Türkiye’nin mutlaka bulut teknolojilerini daha fazla kullanıyor olması lazım. Bulut demek inovasyon demek. Dünya artık bu konu ekseninde büyüyor. Bulut bilişimin olgunluk endeksinde Türkiye çok gerilerde… Bankacılık sektörü Türkiye’nin en inovatif sektörlerinden biri o yüzden de Euromoney Mükemmellik Ödülleri’nde bir sürü ödülü Türk bankaları alıyor. Ama son beş senedir bu başarı hızının düştüğünü gözlemliyoruz. Bunun da sebebinin en yeni teknolojilerin finans sektörü kullanımına kapalı olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle acil olarak inovasyonun ve yeni teknolojilerin finans sektöründe kullanımının önünün açılarak Türkiye’nin başarı grafiğini yükseltmek üzere çalışmalar yapması gerekmektedir.”

DUYGU ATEŞ
MICROSOFT TÜRKİYE FİNANSAL HİZMETLER SATIŞ DİREKTÖRÜ

‘Teknolojiye Yön Veren Misyonumuzla Geleceği İnşa Ediyoruz’
“Dijital dönüşüme yatırım yapan, veriden anlam çıkaran ve inovasyon kültürünü benimseyen Microsoft, yenilikçi teknolojilere yatırım yapan şirketlere yön veriyor” diyen Microsoft Türkiye Finansal Hizmetler Satış Direktörü Duygu Ateş, teknolojilerin demokratikleşmesi ve yapay zekayla ilgili gelişmeler odağında büyüdüklerine dikkat çekiyor.

“Microsoft, Türkiye’de 30’uncu yılını kutluyor. Hem bankalarla hem de diğer endüstrilerle halihazırda devam eden bir kurumsal ilişkimiz var. Kurumların tüm teknolojik altyapılarında Microsoft olmazsa olmaz bir noktada. Uzunca bir süredir de teknoloji sağlayıcılığından daha ziyade değişimi birlikte nasıl gerçekleştiririz üzerine çalışıyoruz. Dijital dönüşümü hem kurumların kendisi için hem onların ekosistemleri için hem de Türkiye için nasıl gerçekleştirebiliriz konusuna odaklıyız.
Baktığımızda Türkiye’ye iki endüstri liderlik ediyor. Bunlar, finans kuruluşları ve telefon operatörleri. Bu iki endüstri aynı zamanda tüketiciye hizmet sunarken bir yandan da yetkin insan kaynağını kendi bünyesinde tutmak ve iyi insan kaynağını da kendi bünyesinde istihdam etmeye çalışıyor. Microsoft olarak bu verimliliği sağlamak için yapay zeka teknolojileri ile desteklenmiş imkanlar sunuyoruz. Kullanıcıların deneyimi çok önemli. Yani son kullanıcı olarak tüketici deneyimi önemli. Öte yandan tüketiciye en iyi sistemleri sunarken kendi çalışanlarımız için aynı deneyimi aynı dijital deneyimi sağlayabildik mi tabi buna da bakıyoruz. Çünkü çalışanların da teknolojiye olan ilgisini bir şekilde işteki verimliliğe dönüştürmek gerekiyor. Eğitim programlarıyla sunacağınız alt yapıyla ve teknolojinin aslında demokratikleşmesi ile yapılabilecek çok şey var. İş birimleri ve bilgi teknolojilerinin birbirinden ayrı iki dünya olması yerine teknolojiye ilgisi olan iş birimlerine olabildiğince teknolojiyi onların da üreteceği şekilde sunabilmek demokratikleştirmek gerekiyor. Bankaların tüm ekosistemi dönüştürmek gibi bir yükü var. Microsoft olarak biz de bu yükü paylaşıyoruz. Türkiye’ye bu konuda çok yatırım yapıyoruz. Startup’lara odaklanıyoruz.
‘Yeni Teknolojileri Hayata Geçiriyoruz’
Siber güvenlik konusunda teknolojik alt yapılar içerisinde, dünyadaki verilerden beslenerek yapay zeka ile makine öğrenmesini destekliyoruz. Son zamanlarda Open AI ile olan işbirliğinin neticesinde yeni servisler geldi. Teknolojiyi yakalamak için yazılım geliştiricilerle hayatı hem kolaylaştıracak hem hızlandıracak gelişmelere liderlik ediyoruz. Bu teknolojiye rağmen Türkiye’de bunların hepsini kullanabiliyor muyuz? hayır çünkü önümüzde regülasyon engeli var. Regülasyon nedeniyle bankaların teknoloji merkezlerine bu yenilikleri nasıl aktarabiliriz konusuna odaklanıyoruz. Bunun için de hibrit mimariler öne çıkıyor. Hibrit cloud teknolojilerine Microsoft çok ciddi yatırım yapıyor. Türkiye’nin taleplerini olabildiğince ürün geliştirme sorumluluğu olan ekiplere iletip, o teknolojilerin Türkiye için çalışmasını sağlamak önceliğimiz. İkinci olarak da tabi bütün bu regülasyonların dünyadaki, teknolojideki gelişmelere uygun olarak değişmesi için ilgili kurumlarla çalışıp onları revize etmek önceliklerimiz arasında.”

EMRE ERDEM
TURKCELL SUPERONLINE GENEL MÜDÜRÜ

‘Geliştirdiğimiz Yetkinliklerimiz ve Güçlü Ekosistemimizle, Dijitalleşme Yolculuğuna Değer Katıyoruz’

“Yüksek kalite ve hızda internet sağlayarak bireylerin yanı sıra kurumların da dijitalleşmesine katkı sağlayan Turkcell Superonline, Türkiye’nin bölgesel veri iletişim üssü olması için çalışıyor” diyen Turkcell Superonline Genel Müdürü Emre Erdem, gelecek dönemde sürdürülebilirlik ve yetenek yönetimi konularında önemli çalışmalara imza atacaklarının altını çiziyor.

“Türkiye büyük bir değişimden geçiyor. Finans ve telekomünikasyon sektörleri ise bu değişimde en çok yatırım yapan iki sektör olarak öne çıkıyor. Bu değişimin hızına uyum sağlarken Turkcell Superonline olarak biz de birkaç katmanda servis sunuyoruz. Tüketiciler ve kurumlar, teknoloji şirketlerinin sadece teknolojiyi sunmasını değil, aynı zamanda bu teknolojiyi topluma adapte etmesini ve öğretmesini de istiyor. Bunlara ek olarak veriyi işlemek ve anlamlı hale getirmek en önemli konumuz. Siber güvenlik konusunda ise bugün 150’nin üzerinde uzmanlaşmış personelle, bazıları tamamen AR-GE’sini kendimizin yaptığı 20’den fazla ürün ve çözümle hizmet veriyoruz.
‘Yedeklilik, Sağlamlık, Sürdürülebilirlik Odağımızda’
Gündemimizdeki önemli konulardan biri de tüketici beklentileri. Türkiye’de tüketici beklentileri çok yüksek düzeyde, özellikle de hizmet sektöründe. Aynı şekilde Turkcell’den de sadece bir iletişim şirketi olması beklenmiyor. Deneyimde, kalitede liderlik eden, sadeleştirilmiş ve dijitalleştirilmiş süreçlerle müşterilerinin taleplerine cevap veren büyük bir yapı olarak biliniyoruz. Baktığımızda üç yıllık bir planlama ile satış ve satış sonrası süreçlerimizin dönüşümünü gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Turkcell Superonline olarak yedeklilik, sağlamlık, sürdürülebilirlik ana konularına odaklıyız. Fiber yatırımlarımız 7,6 milyar TL’ye yaklaştı. Network olarak 59 bin kilometrenin üzerinde fiber network ağımız var. Sağlamlık, yedeklilik, sürdürülebilirlik ve data konusunda son beş yılda 3 milyar TL yatırım yaptık. Ankara, Gebze, İzmir ve Çorlu’da toplam 39 bin 500 m2 beyaz alanı olan veri merkezleri kurduk. Türkiye’nin en büyük data center servis sağlayıcısıyız. Bu konuda sektörümüzden çok ilerde olduğumuzu düşünüyoruz. Yaptığımız yatırımlarla rakiplerimizden önemli ölçüde ayrışma fırsatı bulduk. Bunu da bize gelen taleplerden anlayabiliyoruz.

‘Yetenek Yönetimi Gelecek Dönemin En Önemli Konusu’

Bir diğer konu siber güvenlik. Bu alana da çok fazla yatırım yapıyoruz. Siber güvenlik odaklı yeni bir şirket kurduk. Siber güvenlik alanındaki orkestrasyon ve otomasyon ihtiyaçlarını adresliyoruz. Bu alandaki hizmetlerimizi Turkcell ve Turkcell’in Türkiye’deki kurumsal müşterilerinin yanı sıra uluslararası müşterilerimiz de kullanıyor. Dünya değişiyor ve özellikle son beş senede ağır bir sınavdan geçtik. Global servislerin Türkiye’ye gelmesini istiyoruz bunu da elimizden geldiğince servislerimizle, yatırımlarımızla ve iş birliktelikleriyle yapmaya gayret ediyoruz. Finans teknolojileri sektöründe lider bir ülkeyiz ve birçok konuda referans gösteriliyoruz. Bunu devam ettirebilmek için konuyu çok hassas yönetmek gerekiyor. Dünya değişiyor, adapte olacağız ama bu arada ne kadar korumacı olacağız ne kadar teknolojinin önünü açacağız buna bakmak gerek.
Son olarak da yetenek, zaman ve maliyetlerin yönetimine odaklanmamız gerektiğini düşünüyoruz. Yatırımlarımızı, işlerimizi yaparken bu konuya ayrı bir önem veriyoruz. Çünkü yetenek oluşturma ayrı bir konu. Bu doğrultuda geçen yıl kaliteli yazılım geliştirmek ve kaliteli yazılımcı yetiştirmek amacıyla Atmosware adlı bir şirket kurduk. Anadolu’daki yeteneklere yazılım konusunda hem fırsat verdik hem de eğitimlerle gelişimlerine katkı sunduk. Aldığımız ilk sonuçlar oldukça iyi. Gelecek dönemde de üzerine eğilmemiz gereken en önemli konu yetenek yönetimi olacak.

FATİH BEKTAŞOĞLU
GARANTİ BBVA TEKNOLOJİ GENEL MÜDÜRÜ

‘Yetenek Yönetimi Süreçlerine Odaklı Büyüyoruz’

Garanti BBVA Teknoloji Genel Müdürü Fatih Bektaşoğlu; “Günümüzün en önemli konusu yetenek yönetimi ve yeteneklerin elde tutulması” diyor. Bektaşoğlu; bankacılığın geleceğini şekillendiren, teknoloji yatırımları ve dijital bankacılık vizyonuyla sektöründe öncü rol üstlenen Garanti BBVA’nın bu konuyu gündeminde en üst sırada tuttuğunu söylüyor.
“Garanti BBVA, Türkiye’de internet bankacılığı teknolojilerini gündeme getiren ilk banka olarak sektörde fark yarattı. Henüz Google’ın olmadığı dönemlerde internet bankacılığı yaptık. Bugün geldiğimiz noktada bankacılık işlemlerinin neredeyse yüzde 95’i tamamen dijital kanallardan geçiyor. Daha fazla müşteriye ulaşarak hem bankacılık alanında büyüdük hem de müşterilerimizin dijital bankacılık kanallarını daha fazla kullanmasının önünü açarak dijitalleşmelerine liderlik ettik. Bir taraftan yapay zeka teknolojilerini tüm bankacılık süreçlerine dahil etmek üzere yenilikçi projelere imza atarken, diğer taraftan bankacılık ekseninden çok daha geniş çerçevede, yapay zekâ ekosisteminin güçlenmesi için çalıştık.
Akıllı aksiyonları sürdürülebilir reflekslere dönüştürebilmek için iyi tasarlanmış süreç ve altyapılara ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Dijital dönüşüm ile birlikte müşteri ve işlemlerin hem çeşitliliği hem sayısı büyük bir artış gösterdi. Bununla birlikte müşterilerin davranış kalıpları da çeşitlendi ve önceden öngörülebilir olmaktan çıktı. Değişen müşteri ihtiyaçlarını hızlı, güvenli ve yaratıcı bir biçimde karşılayabilmek için gerçek zamanlı yapay zeka uygulamaları, derin öğrenme modelleri, süreç madenciliği, akıllı doküman işleme çözümleri ve robotik otomasyon gibi her gün çeşitlenen yeni teknolojileri gündemimize alıyoruz. Tüm bu çeşitlilik ve değişkenlik servis kalitemizin sürekliliğinin sağlanması, pik zaman dilimlerinin etkin ve verimli yönetimi gibi kritik zorlukları da önümüze getiriyor. Bilişim ve iletişim altyapısının ve bu alandaki yatırımların esnek ve çevik bir biçimde yönetilebilir olması bu zorlukları aşmak için anahtar önemde bir gereksinim. Bankacılık ekosisteminin bulut çözümlerine yönelmesini ve bu çözümlere yeni yatırımlar yapmasını da bu nedenle çok önemli buluyoruz. Garanti BBVA Teknoloji olarak sistemlerimizi bulut mimarisine hazır hale getirmek üzere gerekli altyapı ve bilgi birikimi yatırımlarını gündemimize yıllar öncesinde aldık ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Bugün gelinen noktada geliştirdiğimiz yeni nesil uygulamalarımızın bulut mimarisine hazır olması tasarımlarımızın temel bir kriteri durumunda.
‘Yetenek Yönetimi En Önemli Konulardan Biri’
Tüm bunların ekseninde en önemli odaklarımızdan biri yeteneği elde tutabilmek. Bugün son teknolojiyi ve iyi tasarlanmış iş süreçlerini çalışanlarınıza aynı anda sağlayamadığınızda problemler baş gösterebiliyor. Pandemi sonrasında yurtdışı bağlantılı çalışanların sayısı da arttı. Bunun da getirdiği zorluklar var tabii. Dünyadaki gelişmelere baktığımızda yeni servislerin ve ürünlerin öncelikle cloud üzerinde sunulduğunu görüyoruz. BBVA’nın dünyada yaygın sekiz büyük ülkede operasyonları bulunuyor. Grubun deneyimlerinden de faydalanarak çalışanlarımızla müşterilerin bireysel ihtiyaçlarına dokunmaya çalışıyoruz. Uçtan uca dijitalleşme önümüzdeki günlerde daha da hissedilir olacak. Biz de Garanti BBVA olarak genlerimizdeki hız ve çeviklikle hem çalışanlarımıza hem de müşterilerimize yaşattığınız deneyimi daha hızlı, daha güvenilir hale getirmeyi hedefleyeceğiz. Siber güvenlik konusuna ve davranış bazlı modellemelere dayanan yapay zeka sistemlerine yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Tüm bu gelişmeleri takip etmek hem bankacılık servisleri hem teknoloji servisleri hem de çalışanlar açısından çok önemli. Bu takibi yaparken de yeteneklere ihtiyaç var.

‘Müşterilerin Finansal Okuryazarlığına Yatırım Yapıyoruz’

Garanti BBVA olarak her alanda inovasyona açık olmayı, müşterilerimiz için yenilikçi çözümler ortaya koymayı temel bir öncelik olarak görüyoruz. Müşterilerin finansal okuryazarlığını daha fazla arttırmak üzere şubeye gitmeden danışmanlık veren bir sistemi yerleştirmeye çalışıyoruz. Doğal dil işleme yetkinliklerine düzenli yatırım yapıyoruz. Akıllı asistan uygulamamız Ugi ile müşterilerimize mobil uygulamamız içinden pek çok işlemi sesli komutlar aracılığı ile yapabilme imkânı sağlıyoruz. Yardım masasında çalışanlarımız yazı ve ses ile iletişim kurabilen, müşterilerimizin yaşadığı sorunlara anında çözümler üretebilen chatbot uygulamalarıyla destek veriyorlar. Ayrıca müşterilerimizin ve çalışanlarımızın beklentilerine uygun çeviklikte süreçler işletebilmek üzere robotik otomasyon olanaklarından daha da fazla faydalanmayı hedefliyoruz. Tüm bu süreçlerin desteklenmesi ve dijital iş gücüne yatırım yapmak bizim için çok kıymetli.
Bir diğer ana konumuz sürdürülebilirlik. BBVA’nın globalde de altını çizdiği konulardan biri bu. Müşterilerimizin karbon ayak izlerini takip etmelerine olanak sağlıyoruz. Bu konuda farkındalık kazanmalarını amaçlıyor ve sunduğumuz önerilerle karbon ayak izlerini azaltmalarına destek oluyoruz. Uygulamalarımız üzerinde oyunlaştırma kullanarak, müşterilerimizin kendilerine ekolojik görevler ve hedefler belirlemelerinin önünü açarak, sunduğumuz dijital slip, dijital ekstre ve makbuzsuz ATM işlemleri gibi sürdürülebilirlik uygulamalarımızın kullanımını teşvik ediyoruz. Bu sayede teknoloji alanındaki gücümüzü dünyanın sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak işlere imza atmak üzere kullanıyoruz.
Açık bankacılık konusu da gündemimizin önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Verinin bu yolla demokratikleşmesi ve müşterilerimizin farklı kurumlar nezdinde tutulan finansal verilerini tek noktada görme ve yönetme konforuna sahip olmaları bu alandaki temel önceliklerimiz.
Son olarak da iş sürekliliği en önemli odak alanlarımızdan biri durumunda. Büyük Marmara depremi Türkiye ekonomisinin yaklaşık %60-65’ini üreten bölgeleri doğrudan etkilemesi muhtemel görülen bir afet. Sektörel olarak tabi olduğumuz yasal yükümlülüklerin yanında topluma karşı sorumluluklarımızın da farkındayız. Garanti BBVA olarak bu bilinçle uzun zamandır doğal afetlere yönelik önemli projeler ve süreklilik planları üzerinde çalışıyoruz.
Sonuç olarak insana, teknolojiye ve inovasyona yaptığımız yatırımları önümüzdeki dönemde de artırarak sürdüreceğiz.”

GÖKHAN GÖKÇAY
AKBANK TEKNOLOJİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

Akbank, Yeni Nesil Ürün ve Hizmetleriyle Geleceğin Bankacılığını İnşa Ediyor
Akbank’ın dijital bankacılık alanındaki gücü ve deneyimiyle ürün ve hizmetlerde mükemmelleşmeye odaklandıklarını ve fark yaratan dijital çözümleri sunmaya devam edeceklerini ifade eden Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay; “Akbank olarak yeni nesil dijital ürün ve hizmetlerimizi daha da ileri taşımak üzere, güçlü insan kaynağımız, ileri teknoloji altyapımız ve yenilikçi mühendislik pratiklerinden aldığımız güç ile geleceğin bankacılığını inşa ediyoruz” diyor.
“Bulut teknolojileri gündemdeki en önemli konulardan biri. Bu konuda yapılan bir araştırmaya göre, kurumları bulut teknolojisi kullanmaya yönelten faktörlerin başında %72 ile ‘işe kattığı çeviklik ve hız’ geliyor. İkinci sırada %40 ile ‘modernleşme ve yenilikçi platform oluşturma’ ve üçüncü sırada ise yüzde %30 ile ‘global çapta en iyi uygulamaları kullanabilmek’ yer alıyor.
Akbank olarak ‘Türkiye’yi geleceğe taşıyan öncü banka olma’ hedefiyle ilerlerken, biz de bulut teknolojilerinin bu potansiyelini açığa çıkarmak üzere öncü çalışmalara imza atıyoruz. Bu doğrultuda, müşterilerimize mükemmel bir deneyim sunma hedefiyle sürdürdüğümüz teknoloji dönüşümümüzün temelini bulut bilişim ile oluşturduk. Böylece ölçeklenebilir, dayanıklı, güvenli ve sürdürülebilir teknoloji altyapıları kurarak müşterilerimize hızlı, hatasız, pürüzsüz, kolay ve esnek çözümler sağlıyoruz.
‘Dijitalleşme Sürecine Bulut Teknolojiler ile Hazırlanıyoruz’
Dijitalleşme ile birlikte müşteri sayımız, müşterilerimizin bankamızla etkileşime geçtiği frekans ve etkileşimlerindeki derinlik büyük bir hızla artıyor. Akbank mobilde geçen seneden bu yana yapılan işlem sayımız %70 arttı. Bu noktada sistemlerin kolay ölçeklenebilmesi ve gelen işlem trafiğinin yönetimi kritik. Bu amaçla bulut tabanlı uygulamalar geliştiriyoruz ve en iyi mühendislik pratiklerini kullanarak mevcut uygulamalarımızı modernize ediyoruz. Daha hafif, akışkan uygulamalar haline getiriyoruz. Geliştirdiğimiz bulut tabanlı uygulama ve hizmetleri daha hızlı ve verimli bir şekilde müşterilerimize sunabilmek için DevOps pratiklerinden yararlanıp orkestrasyon platformu kullanıyoruz.
Ölçeklenme konusu ile birlikte bizim için en önemli konulardan biri dayanıklılığımızı artırmak. Bulut servis sağlayıcılarının ortaya koydukları rolleri ve pratikleri kendi organizasyonumuza göre uyarladık ve uygulamaya aldık. 2021’in sonlarından itibaren uygulamaya aldığımız bu servis yönetimi yapısıyla müşterilerimize pürüzsüz, hatasız ve en iyi deneyimi yaşatmayı hedefliyoruz.
Teknolojide önemli bir diğer başlık olarak hız ve çevikliği söyleyebiliriz. Dijital dünyada yeni ürün/servis geliştirmede hızlı olabilmek gerekiyor. Bu doğrultuda çevik metodolojileri takip ederek çözüm geliştiren ekiplerimizin en iyi mühendislik pratiklerini kullanmasını hedefliyoruz. DevOps ve otomasyondan yararlanarak işlerimizi mümkün olduğu kadar az insan eli değecek şekilde, adeta tam otomasyonlu bir fabrika gibi yapmayı hedefliyoruz.
Ayrıca Almanya’da faaliyet gösteren iştirakimiz Akbank AG’nin teknoloji stratejisini revize ettik ve tamamıyla bulut teknolojisine geçecek şekilde çalışma planı oluşturduk. Şu anda Akbank AG’deki uygulamalarımızı bulut tabanlı çalışacak şekilde elden geçiriyoruz. Zengin kabiliyetleri olan servis modelinde çalışan uygulamalara taşınıyoruz. Bunu da iki bulut sağlayıcı üzerinden, Microsoft Azure ve Amazon ile gerçekleştiriyoruz. İki bulut sağlayıcı ile çalışmamızın nedeni çoklu bulutu deneyimleyebilmek.

‘Güçlü Bir Tasarım Kabiliyetimiz Var’
Müşterilerimize sunduğumuz servislerin yeni veya mevcut bir hizmetimiz olup olmadığına bakmaksızın sıfırdan “zero based” tasarım prensibiyle, dijital bakış açısıyla, bütünselliği koruyacak şekilde uçtan uca ele alarak tasarlıyoruz. Bunu sağlamak için teknoloji ve insana olduğu kadar tasarım pratiklerine de önemli yatırımlar yaptık. Akbank genelinde, biri servis tasarımı diğeri deneyim olmak üzere iki tasarım ofisimiz var. Bu ofisler tüm paydaşlarımızla birlikte çalışıyor.

‘Yeni Teknolojilerle Birlikte İnsan Kaynağına Yatırım Yapıyoruz’
Biliyoruz ki köklü dönüşümlerin ardındaki bulut yatırımları ancak yetkin ve adanmış bir insan kaynağı ile mümkün. Sadece teknolojiye yatırım yapmak tek başına yeterli değil, yenilik ve teknoloji odağında bir kültür inşa etmek şart.
Bu doğrultuda çalışma arkadaşlarımıza ihtiyaç duydukları bilgi, beceri ve deneyimi yoğun eğitimlerle sağlıyoruz. Ayrıca bu deneyimi ülkemizin hizmetine sunmak üzere de çeşitli çalışmalarımız mevcut. Örneğin; Türkiye Açık Kaynak Platformu’na Platin Üye olarak katıldık. 42 Okulları’nın ana destekçileri arasındayız. Amacımız başta bulut teknolojileri olmak üzere gençlerin geleceğin yetkinliklerini kazanmalarında aktif bir rol üstlenmek ve ülkemizde bu dönüşüme liderlik etmek.

‘Afetler Gibi Kriz Anlarında, Teknoloji İlk Müdahale ve İyileşme Sürecinde Önemli Bir Potansiyele Sahip’
Kriz anlarında teknolojinin kritik önemi yaşadığımız acı felaketle bir kez daha görünür oldu. Biz de Akbank olarak 6 Şubat’ta yaşanan depremin ilk anlarından itibaren yaraların sarılması için çalışıyoruz. Ayni ve nakdi yardımlarımızın yanı sıra finansal sağlık odaklı bankacılık çözümlerimizle bölgemizin yanındayız. Bu doğrultuda farklı finansalları içeren destek paketimizi teknolojiyle destekliyoruz ve güçlendiriyoruz. Örneğin; bu süreçte pek çok depremzede kimlik kartlarını, telefonlarını, kartlarını kaybettiler ve paraya ihtiyaçları oldu. Bu konuda büyük bir çeviklikle kimliksiz, kartsız müşterilerimize hizmet verebilmek için sistemlerimizde düzenlemeler yaptık ve onları zor zamanlarında desteklemeye çalıştık. Aynı zamanda mobil şubeler kurduk, ATM’lerimizi çalıştırdık. Öte yandan bugün beş Akbank teknoloji çalışanımız afet.org’ta gönüllü yazılımcı olarak çalışıyor, yetkinliklerimizle de bu zor sürecin atlatılmasında rol ve sorumluluk alıyoruz.

YAPI KREDİ TEKNOLOJİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
ÖZKAN DEMİR

‘Yenilikçi stratejilerimizle, dijital çağa uygun vizyonda ilerliyoruz’

Yapı Kredi Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Özkan Demir, dijital dönüşümün sürekli geliştirilmesi gereken bir yolculuk olduğunu söylüyor ve önümüzdeki dönemde ana öğenin veri ve verinin işlenmesi olduğuna dikkat çekiyor. Demir, Yapı Kredi Teknoloji’nin inovatif ürün, hizmetler, yapay zeka ve veri teknolojilerini kullanarak sektör için örnek ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlayacağını söylüyor.

“Yapı Kredi Teknoloji olarak dijitalleşme, stratejilerimizin başında yer alıyor. Üç sene önce bulut insiyatifini başlattık. 2020 yılı Şubat ayıyla beraber Yapı Kredi Teknoloji olarak veri merkezimizde bulut çözümleriyle yola çıktık. Üç sene önce çıkılan bu yolculuk bugün dijital bankacılık çözümlerimizin tamamı, bulut çözümleriyle çalıştırdığımız bir noktaya evrildi. Temel bankacılık ürünlerimizin en son yaklaşık yüzde 50’sini tamamladık. Bu ürünleri de bulut bilişim üzerinde ve kendi merkezimiz üzerinde çalıştırır hale getirdik. Hibrit ve çoklu bulut girişiminden faydalanarak hibrit cloud ve multi cloud sistemlerinden faydalandık. Yapı Kredi olarak yurtdışında Hollanda iştirakimiz ile temel bankacılık servislerimizi Azure üzerinde çalıştırmaya devam ediyoruz. Yapı Kredi Teknoloji olarak stratejilerimizi kurarken maliyet, performans, regülasyon, güvenlik konularına bakıyoruz. Bulut bilişim sağlayıcılarının çeşitliliği bizim için kritik.
Son birkaç yıldır üzerinde durduğumuz konulardan biri yetenek yönetimi. Bulut bilişim konusundaki yetenekleri nasıl yöneteceğiz? Hem yazılım hem de platform yönetim tarafında yeteneklerimizi geliştirmeye odaklıyız. Çalışanlarımız için farklı sertifikasyon programları, farklı eğitim programları uyguluyoruz. Bunların dışında hibrit cloud’dan faydalanabilmek için data center’lara odaklı büyüyoruz. Buna uygun olarak da BT stratejilerini güvenlik ve regülasyonlara uygun olarak yönetiyoruz. Önümüzdeki dönemde özellikle farklı lokasyonlarda yer alan veri merkezinde yer alan uygulamaları birbirleriyle uyumlu hale getirmek üzere stratejiler geliştiriyoruz. Kart servislerimizin yüzde 5’i, dijital bankacılık servislerimizin de yaklaşık yüzde 8’inin yükünü Ankara’daki felaket kurtarma merkezimizle karşılıyoruz. Sektörün gelişmesi ile beraber daha yönetilebilir bir yapıya geçeceğimizi düşünüyorum.
‘Felaket Kurtarma Merkezlerine Yatırlarımız Devam Edecek’
Gelecek dönem için müşteriyi ve müşteri deneyimini öne alan bir banka olarak mobil taraftaki uygulamalarımızı süper APP mantığında geliştirmeye devam edeceğiz. Deprem ve sürdürülebilirlik konusu bizim için çok kritik. Gelecek dönem felaket kurtarma merkezlerimize daha fazla yatırım yapıyor olacağız. Yazılım geliştirme süreçlerimizi bulut bilişime hazır hale getirdik ve şu anda da yazılım geliştirmede kullanıyoruz. Bulutun nimetlerinden faydalanmaya başladık. Mobil bankacılık tarafındaki servislerimizin sayısını arttırdık. 2023 ajandamızda servisleri daha da derinleştirmek var. Bulut bilişimin sağladığı servisleri, müşterilerimize nasıl daha iyi sunarız konusuna odaklıyız. Data en önemli konularımızdan biri. Datayı bölmek konusu gündemimizde. Bulut bilişimden, hibrit ve multi cloud’a servislerimizin datalarını merkezi bir yerde bulundurmamaya çalışıyoruz. Yeni nesil bankacılık mimarisi, dijital dönüşüm ve yeni gelişmeleri takip ediyoruz. Bulut bilişimden daha fazla faydalanmak için maliyetler konusunda çalışamlarımız olacak. Ürün bazlı bulut bilişiminde çalışan servislerimizi maliyetlendireceğiz. Son olarak da yeşil stratejiler üzerine yoğunlaşıyoruz. Çevresel ödevlerimize ağırlık veriyoruz. Teknolojiyi müşterilerimize en iyi deneyimlerle sunmak üzere çalışmalarımız devam edecek.”