Teknoloji, Sigorta Sektörüne Yeni Yaklaşımlar Getirecek

By Fortune Türkiye

Aon Türkiye’nin gündeminde dijitalleşme ile birlikte siber risk konusu var. Aon Türkiye Eş-CEO’su Ferhan Özay, kimlikavı, dolandırıcılık gibi günümüzde sıklıkla karşılaşılan zararlı yazılım saldırılarına karşı, farkındalık yaratacak işlere imza atacaklarının altını çiziyor.

Şule Laleli

“Kurumların sürdürülebilirliği artık sadece finansal güçlerine değil dijital mecrayı ne kadar etkin kullandıklarına, çevrimiçi iş yapma ve hizmet verme modeline ne kadar uyum sağlayabildiklerine de bağlıdır” diyen Özay, Fortune Türkiye’ye yönetimlerin gündeminde uzun süre yer alacak önemli konuları ve dijitalleşme ile birlikte sigorta sektöründe gerçekleşecek senaryoları anlattı.

Risk, emeklilik ve sağlık konularında Aon Sigorta 2020 yılını nasıl tamamladı? 2020 yılında ön plana çıkan başlıca kurumsal riskler neler oldu?

İyi başlayan yıl, Mart ortasından itibaren hepimizin bildiği büyük belirsizlikleri beraberinde getirdi. Belirsizlikler, anında işlerimizin akışına etki etmemiş olsa da bizleri beklentiler konusunda daha temkinli olmaya itti. Bizim için sevindirici olan ise gerek devam eden projelerin katkısı gerekse de karışıklık içinde daha ümit veren alanlara odaklanmamız neticesinde yılı salgın öncesi hedeflediğimiz doğrultuda kapatabildik. Salgın riski, Aon’un iki yılda bir, büyük küresel şirketlerin tepe yöneticilerine sorarak hazırladığı küresel risk raporunda ilk 20 risk arasında bile değildi. Ancak COVID-19 sadece insan sağlığı üzerinde değil, işyerlerinin kapatılması, sokağa çıkma yasakları gibi sebepler nedeniyle ekonomiye dünya çapında ağır darbe vurdu. Bundan kimi sektörler daha fazla kimi sektörler daha az zarar gördüler. Kurumsal açıdan baktığınızda, faaliyetlerin (özellikle üretim) yapıldığı tesislerde herhangi bir fiziki zarar meydana gelmeden iş durmaları, tedarik zincirinde aksamalar ve akabinde gelir kayıpları yaşandı. Bunlar dünyanın pek çok bölgesinde çoğunluk sigortasız olarak taşınan risklerdi. Bu riske ilişkin her ne kadar belirli bir ölçüde sigorta koruma kapsamları hazırlanmış olsa da fazla rağbet görmemişlerdi ama maalesef kara kuğu etkisi kendisini gösterdi.

2021 yılı siber risk çağı. Buna göre veri güvenliği konusunda kurumlar siber dayanıklılığa yatırım yapmak adına hangi önlemleri almalı? Nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerin gelişimi sigorta sektörünü hangi açılardan etkiliyor?

Aslında konuyu 2021 ile sınırlandırmamak gerekiyor. Salgın ile daha hızlı bir geçiş ve adaptasyon süreci yaşadığımız çağ teknoloji, veri ve dijitalleşme çağıdır. Kurumların sürdürülebilirliği artık sadece finansal güçlerine değil dijital mecrayı ne kadar etkin kullandıklarına, çevrimiçi iş yapma ve hizmet verme modeline ne kadar uyum sağlayabildiklerine de bağlıdır. Yönetimlerin gündeminde uzun süre yer alacak ilk 5 maddeden biri dijitalleşme ile birlikte artan siber riskler olacaktır. Bu riski yönetebilmek için kurumlara;

• Mutlaka bir siber güvenlik stratejisine sahip olmalarını,

• Kapsamlı bir tarama çalışması yapmalarını, sistem zafiyetlerini tespit etmelerini ve ağ güvenliklerinde ileri seviye kontroller uygulamalarını,
• Siber saldırıya müdahale ve kriz yönetim planları ile olası bir girişime karşı hazırlıklı olmalarını,

• Kimlik avı, dolandırıcılık gibi günümüzde sıklıkla karşılaşılan zararlı yazılım saldırılarına karşı çalışanlarının farkındalığını artıracak eğitimleri sürekli kılmalarını öneriyoruz.

Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer etken ise yoğun iş ilişkisi içinde olunan tedarikçiler, üçüncü şahıs hizmet sağlayıcıları ve iş ortaklarının kendi sistem zaafiyetleri nedeni ile karşılaşılabilecek siber güvenlik ihlalleridir. Teknolojik gelişmeler, doğru veri işleme yöntemleri ve nesnelerin interneti ile birlikte sigorta sektöründe risklerin belirlenmesi, önlenebilir kayıplardan kaçınma gibi alanlarda gelişmeler sağlanacağına inanıyoruz. Bir işyeri yangınını erken tespit edebilecek sistemler, bir konut hasarını erken uyarı ile bildirecek akıllı evler, güvenli çalışmayı artıracak sensörler gibi örnekler ile teknolojinin sigorta sektörüne de yeni yaklaşımlar getireceğine inanıyoruz. Diğer yandan kesintisiz ve hızlı hizmet verilmesi adına basit hasarlarda yapay zeka kullanımına dair yapılan denemeleri duyuyor ve sonuçlarını ilgi ile takip ediyoruz.

Sigorta sektöründe yerel ve küresel olarak gelecek beş yıl içinde ön gördüğünüz riskler neler?


Bugüne kadar alışık olduğumuz risklerin dışında (doğal afet vb.) iklimsel ve teknoloji ile ilişkili risklerle daha sık karşılaşacağımızı öngörüyoruz. Siber riskler elbette gündemde kalmaya artarak devam edecek. Bunlarla birlikte gerek uyum yasaları gerekse Türkiye’deki hukuki düzenlemeler sebebiyle sorumluluk riskleri de daha dikkatli şekilde ele alınması gereken riskler olacaktır. Ayrıca küresel piyasalardaki yeni dünya düzeni kavramı ile birlikte gelen siyasi ve ekonomik gelişmeler özellikle orijin ülkeleri dışında yatırım yapan/proje geliştiren firmaların da politik risk gibi konulara daha
da önemle eğilmelerini gerektirecektir. Yerel piyasanın başta teknik manada veya rakam olarak çok yüksek bedelli özel risklere konu olan karmaşık işlerde sınırlı iştahla risk taşıma yaklaşımı ve dolayısıyla reasürans tercih etmesi artarak sürüyor ve daha da sürecek gibi duruyor. Buna paralel olarak fiyat ve kapsam olarak yerel ve küresel piyasalar arasındaki fark gitgide artıyor bu da beraberinde gelecekte bazı sigortalar için daha fazla prim ödenmesini gündeme getirecektir.

Risk taşıma kapasitesi, hasar ödeme konularında Türkiye’nin sigorta sektöründeki geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Risk taşıma kapasitesinde önemli bir sıkıntı ya da daralma öngörmüyoruz. Ancak çok uluslu markaların Türkiye’de bulunan ofislerinin fiyatlama yaparken yetkilendirme konusunda yaşadığı sıkıntılar (risk primine mukabil müşterilerin bekledikleri prim) hissedilebiliyor.Hayat dışı (elementer) branşlarda son on yıla gerçekçi (enflasyondan arındırılmış) bir gözle baktığımızda karlılık anlamında şirketlerin yeni yeni olumlu bir döneme girmekte olduğunu düşünüyoruz. Gerek çok uluslu gerekse de yerel şirketler yönetim kurulları tarafından daha fazla karlılık baskısı görüyorlar. Kârlılık en basit anlamda daha yüksek prim veya daha az hasar olarak düşünülebilir. Sigorta şirketleri son yıllarda özellikle hasarın yönetilmesi konusundaki maliyetlerini, süreçlerini ve yan maliyetleri kontrol ederek oldukça iyileştirdiler. Ancak fiyat alanındaki acımasız rekabet hasar ödemesi konusunda şirketleri daha titiz, daha sorgulayıcı ve yer yer pazarlıkçı hale getiriyor. Bunun sigortalılar üzerinde olumsuz etkileri olsa da bu noktada sigortalılar da primleri ana bir tasarruf kalemi olarak görmekten vazgeçip devamlılığa ve sadık müşteri olmaya önem verirlerse işletmeleri için sadece bugün değil, yarın için de daha faydalı bir iş yapmış olurlar.

Diğer yandan sigorta şirketleri de frekans hasarlarında yani sık olan ama bedeli çok yüksek olmayan hasarlarda düzgün bir çağrı merkezi ve ekspertiz ağı altyapısıyla, hasar görmüş müşteriyle
empati kurabilen ve müşterisinin yanında olduğunu hissettiren bir yaklaşımla bir adım öne çıkacaklardır. Tamamen ayrı bir kulvar olarak, sektörde satın alma ve birleşmelerin önünün kesilmediğini de söyleyebiliriz.

Aon Türkiye’nin 2021 ve sonrası için gelecek planlarında neler var? Hangi konularda ve hizmetlerde farklılık gösterecek? 2020 yılı net ciro ve büyüme oranı küresel ve yerelde ne oldu?


Aon olarak 2021 yılı içinde hatta ilk yarısında gerçekleşmesi planlanan, küresel ölçekte devasa bir yatırımımız, birleşmemiz var ve bu yönde çalışmalarımız son hızıyla devam ediyor. Bu yeni dönemde, başta sigorta, reasürans ve veri analitiği olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz tüm sahalarda profesyonel risk danışmanı kimliğimizi iyice perçinlemek ve daha fazla kişi ve firmaya ulaşmak istiyoruz. Salgın döneminde teknoloji desteğini en iyi şekilde kullanarak müşterilerine kesintisiz hizmet ve destek veren bir şirket olarak, yeni yılda bu gücün de verdiği destek ve birleşmenin de yaratacağı sinerji ile büyümemizin daha da hızlanacağını düşünüyorum. Ülkemiz jeopolitik açıdan maalesef pek huzurlu bir bölgede değil, bu alanda yaşanacak sıkıntılar normalleşme sürecini sekteye uğratma potansiyeline sahip görünüyor. Süreçlerimizi yeni normale göre daha verimli hale getirmek, akışımızı sorunsuz bir şekilde yönetebilmek için bilgi işlem ve nitelikli istihdam manasında da bazı ilave projelerimiz var. Küreseldeki büyüme rakamları henüz netleşmedi fakat Türkiye olarak yüzde 25 civarında bir büyüme yakaladık.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...