‘Tasarrufları Artırıp Yatırımların Önünü Açmalıyız”

    0
    92

    İktisatçı ve gazeteci Süleyman Pehlivan Türkiye’nin maliyet enflasyonuyla mücadele etmesi gerektiğini, tasarruflarını artırıp yeni yatırımların önünü açarak bu sarmaldan çıkacağını söylüyor.

    2010 YILINDAN itibaren parlak bir ekonomik performans gösteren Türkiye, son yıllarda enflasyon, kur ve faiz sarmalı ile mücadele ediyor. Arka arkaya gelen zamlar vatandaşları bunaltıyor, ancak hükümet cephesi iyimser; 2020’de pozitif gelişmeler yaşanacağının sinyallerini veriyor. Ama herkes ekonomiyi konuşuyor. Türkiye ekonomisi ne durumda? Bütçe açığının nedeni ne? Refaha nasıl ulaşırız? Ve gençler ne yapmalı? Biz tüm bu soruları iktisatçı ve gazeteci Süleyman Pehlivanoğlu’na sorduk.

    Sayın Pehlivan önce sizi tanıyalım. Kendinizden bahseder misiniz?
    İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü’nden mezunum. Uzun yıllar gazetelerde köşe yazarlığı yaptım. Yine on yıl kadar yerel bir televizyonda program yapımcısı olarak çalıştım. Emekli olduktan sonra öğrencilerle ilgili faaliyetlerim devam etti. Uzun süredir çeşitli öğrenci toplulukları ve sivil toplum kuruluşlarının seminer ve konferanslarına katılıyorum.

    Gençlere neler tavsiye edersiniz?

    Katıldığım seminer ve konferanslarda gençlerin Türkiye ve dünyanın sorunlarını merak ettiklerini görüyorum. Benim gençlere en önemli tavsiyem, kitap okumaları. Çünkü bilgi artık vahiyle gelmiyor, okuyarak bilgiye ulaşabilirler. Kendi ilgi alanlarıma göre gençlere kitap listeleri veriyorum. Akademik camiada şöyle bir söz vardır; ‘Dipnotlu olmayan bir bilgi bizim için hükümsüzdür’. Sosyal medyadaki bilgiler dipnot olmadığı için, gençler algı operasyonuna yenik düşebilirler. Bakın kitaplar dipnot ve kaynak gösterirler. Bende onun için sosyal medya değil, kitap öneriyorum.

    Bir iktisatçı olarak Türk ekonomisini nasıl görüyorsunuz?

    Bugün için söylersem Türkiye ekonomisi iyi bir yolda. Bakın etrafımızda bir kazan kaynıyor. Onun için savunma ve silah sanayine öncelik verildi. Ama Türkiye yaklaşık 20 yıldır yatırıma yönelik pek bir şey yapamadı. İktisatçılar ‘Kalkınma iki hamleden ibarettir’ derler. Bunlar tasarruf ve yatırımdır. Tasarruf sermayeyi gerektirir, sermaye olmadan da yatırım yapamazsınız. Şu anda tasarruf oranlarımız yüzde 12 ve bu çok düşük. Batı Avrupa’da yüzde 40’lara, Amerika’da yüzde 47’lere ulaşıyor. Tasarruf oranlarımızın bu kadar düşük olmasının sebebi, enflasyonla mücadelede izlenen yanlış politika. Talep enflasyonu olduğunda, talebi kesebilmek için mutlaka sıkı para politikalarıyla mücadele edilir ve bu doğru bir yöntemdir. Ama talep enflasyonu bittiğinde kalan kısmın çoğunluğu maliyet enflasyonu ise, maliyet enflasyonu ile mücadele gereklidir. Siz talep enflasyonu ile mücadele ederseniz sanayici ve esnafı çok düşük karla veya maliyetine satışa zorlarsınız. Bu da tasarruf oranlarını düşürür. Bundan dolayı da Türkiye’de yatırımlar çok azaldı. Oysa istihdamı ve kalkınmayı yatırım geliştirir. Ben şu anda ülkemizin yapısal sorunlarını; bütçe açığı, cari açık ve tasarruf oranlarının çok düşük olması şeklinde sıralıyorum.
    Bütçe açıklarının bir başka sebebi de, 4-5 senedir görülen küresel anlamda ekonomik saldırıdır. Dövizin yükselmesi ve piyasalarla oynanması Türkiye’ye büyük darbeler vuruyor. Ülkemizi korumak adına dış operasyonlara büyük paralar harcıyoruz. Devlet de bu dengeleri kurmakta zorlanıyor. Ama bu dengeleri kurup, bütçe açıklarını kapatıp, maliyet enflasyonu ile mücadele ettiğinde muhakkak tasarruf oranları yükselecektir. Bu da yeni yatırımların önünü açar. Türkiye o zaman feraha ulaşacaktır.