Sompo Japan yeni yatırımlara hazırlanıyor

0
104

irketin bu başarılı performansı Japon sermayedar tarafından da ilgiyle izleniyor. Sompo Japan Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, şirketin bu başarısı nedeniyle Japonlar’ın Türkiye’ye bir fırsat ülkesi olarak baktıklarını söylüyor. Sompo Japan, Türkiye’de satın almalarla ilgileniyor. Diğer yandan Dalaş, tarife yapma konusundaki başarılarını Sompo’nun 32 ülkedeki yatırımlarına da aktaracaklarına dikkat çekiyor.
 
Bu yılsonunda 250 milyon TL kâr hedefi bulunan Sompo Japan Sigorta, yılı beklentilerinin üzerinde 300 milyon TL’nin üzerinde kapatmayı öngörüyor. Böylece, şirket sektörde kârlılık anlamında ilk üç içinde yer alacak. Türkiye Sigorta Şirketleri Birliği verilerine göre, sektördeki toplam prim üretimi temmuz sonu itibariyle yüzde 21.2’lik artışla 31.9 milyar TL’ye ulaştı. Sompo Japan Sigorta, 1 milyar 430 milyon TL prim üretimiyle yüzde 5.20 pazar payına sahip bulunuyor. Hatırlanacağı gibi 2001 yılında Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin’in 3 milyon dolar sermaye ile Fiba Sigorta adıyla kurduğu şirket, 2010 yılında 350 milyon dolara Sompo Japan’a satılmıştı. Şirket, satıştan bu yana faaliyetlerine Sompo Japon Sigorta olarak devam ediyor. Sompo Japan Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, şimdi yeni bir dönemden geçen şirketin aynı başarı hikâyesini sürdürdüğünü söylüyor.
Sompo Japan’ın sektörün en hızlı büyüyen ve aynı zamanda en kârlı şirketi olduğuna dikkati çeken Dalaş, “İkisini bir arada yapmak önemli. Hem kârlı olup hem hızlı büyüyen şirket olmanın dünyada bile örneği az. Sompo Japan son iki yıldır yüzde 40 sermaye kârlılığı olan bir şirket olarak dikkatleri üzerine çekti. Bu, sermayedar için önemli bir gelişmedir” diyor.
 
İYİ RİSK KÖTÜ RİSK AYRIMI…
 Dalaş’ın verdiği bilgiye göre, Sompo Japan Türkiye’nin motor sigortalarındaki başarısı ve tarife yapma yeteneği nedeniyle Japonya başta olmak üzere, Sompo Japan’ın tüm dünyadaki yatırımlarına örnek gösteriliyor. Dalaş, tarife yapma konusundaki başarılarını Sompo’nun tüm yatırımlarına aktaracaklarını söylüyor. Sektörün en iyi ekibi ile çalıştıklarını belirten Dalaş başarılarının sırrını ise şu cümleyle özetliyor: “Sigortacılık iyi riskle kötü riski ayırabilmektir.” Dalaş bir diğer sırlarının da sağlam bir kurum kültürü olduğunu söylüyor: “Bizim şirketimizde ifade özgürlüğü ve demokrasi var. Katı bir hiyerarşiden yana değiliz. Örneğin üstler astları değil, astlar üstleri değerlendirip puan veriyor.”
Trafik sigortasında geliştirdikleri metodoloji sayesinde Sompo Japan’ın bulunduğu 32 ülkeye metodoloji ihraç ettiklerini, Türkiye biriminin geliştirdiği metodolojinin Japonya’dan daha iyi kabul edildiğini ifade eden Dalaş bu durumun Japon sermayedarı Türkiye için cesaretlendirdiğini dile getiriyor.
Japonya’nın en büyük sigorta şirketi Sompo Japan’ın, dünya genelinde faaliyet gösterdiği 32 ülke arasında gerek bileşik rasyo, gerekse operasyonel verimlilik açısından Sompo Japan Sigorta Türkiye, ilk sırada yer alıyor. Bu başarı nedeniyle Japonlar’ın Türkiye’ye bir fırsat ülkesi olarak bakmaya devam ettiklerini belirten Dalaş, “Japonlar’ın Türkiye’ye güveni devam ediyor. Ama bunun temel sebebi Türkiye’deki bu yatırımın başarısı ile doğru orantılıdır. Türkiye’yi iş yapılabilir ülke olarak görüyorlar. Türkiye’de bize değer katacak şirket olursa satın alma düşüncemiz her zaman var. Ama bize değer ve hacim katması önemli bir kriterimiz” diyor. Dalaş, önümüzdeki dönemde inorganik büyüme fırsatlarını kollayacaklarını kaydediyor.
 “Türkiye sigorta pazarında her 100 TL’lik poliçenin şirkete maliyeti 103 TL. Mali kârları işin içine katarsak, genel olarak yüzde 8-10 kârlılıktan söz etmek mümkün. Fakat yabancı sermayedarların bu kâr oranlarından çok memnun oldukları söylenemez. ‘Yatırım bankaları şu şirket satılıyor, ilgilenir misiniz?’ diye kapımızı çalıyorlar” diyen Dalaş, şöyle devam ediyor: “Sompo Japan Sigorta olarak sektörde teknik kâr edilebileceğinin bir örneğiyiz. Edemeyen varsa yönetim kalitesinin düşük olmasından kaynaklanıyordur. 25 yıldır bu sektördeyim, hiç zarar etmedik. Demek ki kâr etmek mümkün.”
Sompo Japan Sigorta olarak bu yılsonunda 300 milyon TL’lik kâra ulaşmayı öngördüklerini belirten Recai Dalaş, özkaynak kârlılığında sektördeki liderlik pozisyonunu korumayı öngördüklerini, 6 aylık sektör verilerine bakıldığında, vergi öncesi kâr olarak 4’üncü sırada yer aldıklarını belirtiyor. Dalaş, “Hayat dışı sektör şirketlerinin geneline bakıldığında ise teknik olarak 500 milyon TL civarında bir zarar söz konusu iken, faizlerdeki artışın sağladığı olanakla, mali kâr sayesinde, toplamda vergi öncesinde konsolide 1.85 milyar TL bir kâr görüyoruz” diyor.
Teknik kârlılıkta halen sorun yaşayan sektörün bileşik rasyoda 103.8’lik konsolide rasyo ile zarar ettiği göze çarparken, ilk 10 şirket içinde, tamamen banka sigortacılığı yapan bir kamu şirketi hariç tutulduğunda Sompo’nun halen en iyi bileşik rasyoya sahip şirket olduğu dikkat çekiyor. Dalaş, sektörün lokomotifi sayılan motor branşlarında kaskodaki önde gelen oyuncu rolünü önümüzdeki yıllarda da sürdürmeyi hedeflediklerini söylüyor. Dalaş, “2019 yılında da özellikle kasko branşında yine sektörün en kârlı şirketlerinden olmayı hedefliyoruz” diyor.
Şu anda şirketin proje fabrikası gibi çalıştığını kaydeden Dalaş hedeflerini şöyle anlatıyor: “Bu şirketi sektörün mükemmelliyet merkezi haline getirmek istiyoruz.”
 
KURLAR SEKTÖRÜ NASIL ETKİLİYOR?
 Kurlarda yaşanan hareketliliğin sektörü nasıl etkilediği konusunda ise Dalaş şu değerlendirmede bulunuyor: “Dövizdeki artış sonrası ağustos ayında temmuz ayına göre hasar maliyetinin yüzde 27 arttığını gördük. Maliyetler daha da artacak. Bu nedenle kasko primlerinde yüzde 10-12’lik bir fiyat artışı oldu. Diğer yandan, araç fiyatları da yüzde 30 zamlandı. Bu nedenle sigorta bedeli zaten o kadar arttığı için prim artmış göründü. Sektörün genel dinamiklerini etkileyecek henüz bir küçülme söz konusu değil. Vatandaşların en değerli gördüğü şeylerin başında otomobilleri geldiğinden henüz o sigortadan vazgeçmiyorlar.”
Sektörde sermaye yetersizlik sorunu olduğunu düşünen Recai Dalaş, özellikle, bu sorunu yaşayan küçük ve orta ölçekli şirketlerin döviz artışından önce nispeten düşük primlerle içeri aldıkları poliçelerdeki hasar maliyetlerinin aşırı artışını tolere etmede önemli güçlükler yaşayabileceğini öngörüyor.
Özellikle trafik branşında tavan primin altında satılan poliçelerin 2019 ve sonrasında şirketlerin mali yeterliliklerini tehdit edecek boyutta riskler doğuracağı uyarısında bulunan Dalaş, bu şirketlere ilişkin ortaya çıkabilecek olası önemli risklerin gerçekleşmemesi için bilhassa sermaye yeterlilikleri yazım riski açısından çok daha sıkı denetlenmesi gerektiğini söylüyor. Dalaş şöyle devam ediyor: “Bu şirketlerin Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yakından takip edildiğini düşünüyorum. Yükümlülüklerini yerine getiremeyecek şirketler takip ediliyor olmalı. Ama tüketicilerin içi rahat olmalı, sektör ile ilgili hiç bir endişe duymamalılar. Güvence Hesabı, olası mağduriyetlerin yaşanmaması için kurulmuştur. Hiç kimse mağdur olmaz.”
Sigorta poliçelerinde özellikle dövizdeki artış sonrası yeniden değerlemenin öneminin ortaya çıktığına vurgu yapan Recai Dalaş, “Sigortalılarımızın mağdur olmamaları için poliçelerdeki teminat tutarlarını gözden geçirmeli ve eksik sigorta varsa ek prim ile yeni bedellerden poliçelerini revize etmeleri gerekiyor. Biz şirket olarak ve acentelerimiz kanalıyla sigortalılarımızı bu konuda uyarıyoruz. Sigortalılarımızın birçoğunun da bu konuda bilinçli olduğunu gördük” diyor.
 
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GÜNDEMDE…

 Küresel riskler arasında en büyük riskin tüm dünya ve Türkiye adına iklim değişikliği ve buna bağlantılı çevresel riskler olduğunu düşünen Recai Dalaş’a göre, iklim değişikliği artık her geçen gün etkisini daha da artırarak hayatımızı etkileyen büyük bir gerçek ve bugün işimizi yapmazsak etkileri daha uzun süre bizimle kalacak. ‘Dünya Ekonomi Forumu 2018 Küresel Risk Raporu’, küresel riskler arasında çevreyle ilişkili risklerin ağırlığını arttığını ortaya koyuyor. Rapora göre uzmanlar, 30 küresel risk arasında bir öncelik sıralaması yapıyor. Bu sıralamaya göre şiddetli hava şartları, biyo-çeşitlilik kaybı ve ekosistemde çöküş, büyük doğal afetler, insan eliyle yaratılan çevre felaketleri ve iklim değişikliği olmak üzere iklim değişikliği odaklı beş riskin üst sıralarda yer aldığı belirtiliyor.  Recai Dalaş, Sompo Japan Sigorta’nın önümüzdeki dönemde bu alanda gerçekleştireceği sosyal sorumluluk projeleri ile iklim değişikliği konusunu sahipleneceğine dikkat çekiyor.
İklim değişikliğinin etkisiyle artan sel ve dolu nedeniyle hasarlara da değinen Dalaş şöyle devam ediyor: “İklim değişiklikleri nedeniyle sigorta yaptırmanın önemi bir kat daha arttı. Dolu hasarları sırasında bedavaya verdiğimiz bir teminat olmasına rağmen dolu hasarlarında çok ciddi maliyetlerle karşılaşmış olmamıza rağmen, sigortalılarımızı mağdur etmedik. Hâlâ dolu teminatlarını poliçe içerisinde ilave ücretsiz sigortalılarımıza sunmaya devam ediyoruz. İklim değişiklikleri ve ekonomik çalkantılar sırasında sigortanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Çünkü tüketicinin alım gücü zayıfladığından, zorluklar ortaya çıkabilir. Örnek olarak, vatandaşımız otomobilini iki yıl çalışarak aldıysa aynı vatandaşımız aynı otomobilini şimdiki şartlarda 3-4 yıl çalışarak alabileceğini bilmelidir. Bu nedenle sigortadan vazgeçilmemelidir.”
  
SİGORTA SEKTÖRÜNDE HAREKETLİLİK BEKLENİYOR
 Geçtiğimiz 10-15 yıl içinde sigorta sektörü yabancılar için gözde bir sektördü. Şu anda da sektördeki prim üretiminin büyük çoğunluğu yabancı şirketlerden geliyor. Şimdi sigorta sektöründe yeni bir hareketliliğin daha yaşanması bekleniyor. Sompo Japan Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, ekonomik dalgalanmalarda pazardan çıkmak isteyen şirketler olduğu kadar, sigorta sektörünü fırsat olarak görüp Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancıların da olduğuna dikkat çekiyor.
Hatırlanacağı gibi İngiliz Howden, ACP Sigorta ve Reasürans Brokerliği’ni bünyesine katmıştı. Liberty Sigorta’nın yüzde 99.44 hissesi de T   alanx tarafından satın alındı. İngiliz Bupa da Acıbadem Sigorta’yı satın aldı. Önümüzdeki dönemde sektörde daha fazla satın alma haberleri göreceğiz gibi görünüyor.
 
FONLAR TÜRK LİRASINDA DEĞERLENİYOR
 Önümüzdeki dönemde sigorta sektörünün temel dinamiklerini sarsacak bir küçülme beklemediğini ifade eden Dalaş, sigorta eğilimlerinde büyük bir düşüş öngörmediğini, sektörün şoklara dayanıklı olduğunu ve yabancı sermayeli oluşunun da bir avantaj olduğunu kaydediyor. Recai Dalaş, “Elimizde para var ve bu paranın da getirisi var. Diğer yandan sermayedar ağırlıklı olarak yabancı. İstenildiği zaman sermaye artırımı yapılabilir” diyor. Türkiye’de ekonomide yaşanan sorunların ilk aşamada konut ve otomotiv sektörlerini etkilediğine dikkat çeken Recai Dalaş, sigorta sektörünün sıralamadaki yerinin daha gerilerde olduğunu belirtiyor.
“Dünya ekonomi tarihine bakıldığında bu tür ekonomik olarak riskli dönemlerin ardından hızla güçlenen ve yenilenen sektörlerin başında ilk sıralarda banka ve sigorta sektörlerinin olduğu görülüyor. Bankacılık daha fazla kendini yenileme çabasına girerken, sigortacılık ise insanların varlıklarını koruma güdüsünün artmasıyla hızlı bir büyüme trendi yaşayabiliyor” diyen Dalaş, bugün Türkiye’de bu iki sektörün de çok güçlü ve dünyanın birçok gelişmiş ekonomisiyle yarışabilecek durumda olduğunu kaydediyor.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) verilerine göre, sigorta sektörünün yarattığı fon miktarı 133 milyar lira ve şirketlerin yüzde 85’i fonlarını Türk lirasında tutuyor. Sigortacılık sektörü 160 milyar lira aktif büyüklük ile bankacılık sektöründen sonra ikinci büyük sektör konumunda ve GSMH’nın 35 katı tutarında, 90 trilyon liraya yakın teminat vererek yatırımları koruyor. 2018 yılı Temmuz sonu itibarı ile toplam prim üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21.2 artış ile 31 milyar 967 milyon TL olarak gerçekleşti. Enflasyondan arındırıldıktan sonra sektörün reel prim üretim artışı ise söz konusu dönemde yüzde 4.6 oldu. Toplam üretim içinde 27 milyar 484 milyon TL’lik üretim hayat dışından gelirken, 4 milyar 482 milyon TL’lik üretim ise hayat branşından oldu. Hayat branşında 7 ayda reel büyüme sadece yüzde 0.1 oranında gerçekleşti. Hayat dışında reel prim artışı da ise yüzde 5.4 oldu. Hayat dışında en büyük üretim kaynağı olan kara araçları sorumluluk sigortalarında toplam üretim 8 milyar 992 milyon TL’yi aşarken, söz konusu branşta reel büyüme ilk 7 ayda yüzde 15.3 oldu. Kasko da ise 4 milyar 343 milyon TL üretim olurken, söz konusu branşta yüzde 2.4’lük bir küçülme yaşandı.