‘Şirketleri dijital geleceğe hazırlıyoruz’

0
56

HER YENİ YILA yeni umutlarla girilse de 2017’nin dünya ve Türkiye için kolay bir yıl olmayacağı aşikâr. Kurumsal iş yazılımları ve verimlilik çözümleri sunan Logo Yazılım’ın İcra Kurulu Başkanı M. Buğra Koyuncu, şirket yönetiminin kritik rol oynadığı bir döneme girdiğimizin altını çizerek, “Bu kritik yılda da kaptanlık önemli” mesajını veriyor. Zor dönemlerde tüm şirketlerin ayakta kalmak ve büyümek için atacakları en doğru adımın, verimliliğe yatırım olduğunu vurguluyor. Logo Yazılım’ın verimlilik çözümleri üretiminde 33 yıllık deneyimine dikkat çeken Koyuncu, şirketin geçmiş verilerine bakıldığında, kriz dönemlerinden sonra ürünlerine yönelik talepteki artışın net görülebildiğini belirtiyor.

“Sarsıntılı krizlerden sonra, şirketlerde, eski finansal verilerine geri gelme dönemi yaşanıyor. Klasik sanayi şirketlerine göre, bizim gibi şirketler, eski finansal güçlerine üç-dört katı daha yüksek hızda erişebiliyor” diyen Koyuncu, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü şirketler, yazılım/teknoloji yatırımlarının bir çıkış yolu, rekabetçiliği ve verimliliği artırma aracı olduğunu görüyor. Yazılım ve BT yatırımlarını gözden geçiriyor ve aslında çok da doğru yapıyorlar. Zor zamanlarda ayakta kalmak için her şeyi kısıtlamak ve kesmek doğru bir yaklaşım değil. Tersine, doğru yerlere akıllı yatırımlar yapmak ve israfı azaltmak gerekiyor. Bu dönemler aynı zamanda,  şirketlerin kendilerine çeki düzen vermeleri, kendi değerlerini ortaya çıkarmaları ve odaklanmaları için bir fırsat.

Serbest piyasa ekonomilerinde krizleri, tıpkı sonbaharda yaprakların dökülmesi gibi doğal karşılamak lazım. Önümüzdeki 10 yılda hiçbir kriz, hiçbir iniş çıkış beklemiyoruz diye düşünmek gerçekçi değil. Realist olan, temkinli, dikkatli adımlar atmak, büyümeyi ve rekabetçiliği hiçbir zaman gözden kaçırmamak.”
 
ÇIKIŞ İÇİN FORMÜLLER
Teknolojinin iyi bir çıkış noktası olduğunu vurgulayan Buğra Koyuncu,  “Eğer Türkiye içinde bulunduğu sarmaldan kurtulacaksa, bu tür verimlilik projeleriyle kurtulacak. Türkiye’nin ihracatını, otomasyon düzeyini artırması gerek” diyor. Doğru zamanda doğru adımlar atmayı önemsediğini ise şöyle vurguluyor: “Endüstri 4.0 diyoruz, başka kavramlar konuşuyoruz. Şu anda Türkiye’deki BT altyapısı birçok Avrupa ülkesine göre iyi, çünkü son teknolojiye yatırım yaptık ve mimarilerimizi kurduk. Yarışa geç başlamamız avantaja dönüştü. Aynı durum yazılım için de geçerli. Yazılım, altyapı ve donanımda iyi duruma gelen bir ülkenin önünde açılan yeni fırsat penceresidir. Bu altyapı ve donanımın verimlilik üreten beyni yazılımlardır. Yazılım olmadan yapılan yatırımların hiçbir anlamı yok. Nitekim Türkiye, kamuda ve özel sektörde e-dönüşüm, yani e-fatura, e-arşiv ve e-defter uygulamalarında iyi durumda. Devlet buna öncülük etti, yasal düzenlemeleri yaptı, bunu gönüllülük esasına göre uygulayan birçok Avrupa ülkesine fark atacak şekilde ileri geçti. Türkiye’nin bunlara ihtiyacı var, çünkü öyle büyük değişim ve dönüşümler ki, bir şirketin kendi iç motivasyonuyla bu geçişi, dönüşümü başarabilmesi zor. Ülke olarak birtakım stratejilere ihtiyacımız var ve yakın geçmişe baktığımızda bu konuda iyi adımlar atıldı.”
 
HER YIL ORTALAMA YÜZDE 45 BÜYÜME
Kırılgan Türkiye ekonomisinde 1984 yılında kurulan ve bugünle re istikrarlı büyüyerek gelen Logo Yazılım, acaba kendi başarı hikayesini nasıl oluşturmuş. Kendisini, “Doğru zamanda doğru sektörde, doğru işler yapan bir kuruluş” olarak tanımlayan Logo Yazılım, her yıl yüzde 45’lerin üzerinde büyüyen, 90 bine yakın müşterisi ve ülkenin her noktasında yüzlerce iş ortağı olan, yurtdışında yatırım ve ihracat yapan, halka açık kimliğiyle kurumsal kaynak planlama (ERP) dediğimiz kurumsal iş verimliliği pazarında lider bir şirket. “Mikro düzeyde doğru işler yaparsanız, gerçekten verimlilik ve değer üretirseniz, bunun takdirini pazarda büyüme olarak görüyorsunuz. Bu temiz yaklaşımı her zaman korumaya gayret ediyoruz” diyen Koyuncu, şirketin bakış açısını şöyle ifade ediyor: “KOBİ’lere ve kurumsal şirketlere çok geniş bir yelpazede verimlilik çözümleri üretiyoruz. Bu yelpazemiz yıllar içinde genişliyor, çünkü yeni şirketler ve yeni çözümler satın alıyoruz. Ayrıca, kendimiz de yeni çözümler geliştiriyor, var olan çözümlerimizi iyileştiriyor, yeni trendlerle uyumlu hale getiriyoruz. Böyle olunca sunduğumuz verimlilik de artıyor.” Logo Yazılım, 2011 yılından bu yana sekiz şirket satın almış. Bunlardan biri TotalSoft isimli Romanyalı ERP üreticisi. Satın almalarla bir yandan müşteri portföyü ve satış ağı, öte yandan çözüm yelpazesi genişliyor.
 
GELECEK HİBRİT MİMARİDE
2017 yılına karamsarlıkla değil umutla başladıklarını ifade eden Buğra Koyuncu, büyüme hedefiyle yola çıktıklarını belirtiyor. Çünkü 2017 yılı, şirketlere yine teknoloji dönüşümü açısından yenilikler sunuyor. “Gelecek hibritte” diyen Koyuncu bunu şöyle ifade ediyor: “Önümüzdeki dönemde bir hibrit yaklaşım söz konusu. Gelecek öyle karmaşık hale geldi ki; bir çözümünüzü masaüstünden kullanacak,  bir çözümünüzü bulut hizmeti olarak alacak, bir çözümünüz için dış kaynak kullanacak, bazı uygulamalarınızı ise mobil takip edip yöneteceksiniz. Bütün bu çokkanallı, çokparçalı yapıyı bütünleşik olarak kontrol edip yönetmeniz gerek. Bulut, SaaS kavramları var. e-dönüşüm de bir paradigma değişimi. Entegrasyonlardan ve bilgilerin paylaşımından söz ediyoruz. Nesnelerin interneti (IoT) ve Endüstri 4.0, bütün imalat sanayisinde radikal değişikliklere yol açacak. Bunlar büyük stratejiler. Türkiye bu paradigmaların dışında kalamaz. Dünya yeni bir değişim dalgasına girdiği anda, bizim de ülke olarak bunu anlık takip etmemiz gerek. Bunun için de şirketlerin yardıma ihtiyacı var. Logo olarak, çözümlerimizle şirketlere bu esnekliği ve yönetilebilirliği güvenli şekilde sağlıyoruz.”
 
DİJİTALLEŞMEDEN VERİMLİ OLAMAZSINIZ
Buğra Koyuncu, dijital dönüşüm yolculuğunun, şirketleri yeni dünyaya taşımak için bir fırsat olduğunu ve böylelikle verimli bir yapıya kavuşturduğunu önemle vurguluyor:
 
Dijitalleşme neden iş dünyasının vazgeçilmezi oluyor?
Değişimin aşırı hızlandığı bir çağda yaşıyoruz. Asıl önemli olan değişimin hangi istikamette ve nereden geleceği değil, ne kadar etkili olduğudur. İş dünyasındaki eğilimlerde de radikal değişim var. Artık insanlar uzun yıllar boyunca tek bir şirkette çalışmıyor. Birçok sektör profesyoneli sık iş değiştiriyor, farklı uzmanlıklar ediniyor. İş yapma biçimleri hızla değişiyor. e-dönüşüm, dijitalleşme diyoruz, aslında bir sanallaşma var. İnsanların eskiden fiziksel üretim sahaları vardı; fiziksel işyerleri, depoları, dükkanları, vitrinleri, lojistik ağları vardı. Şimdi ise her fiziksel nesnenin bir de sanal ortamda eşdeğeri var. Kurumsal web siteleri, e-ticaret, sanal sevkiyat sistemleri, sanal aboneliküyelik sistemleri, bulut vs.

Kısacası herkes her işlemini sanallaştırıyor. Çünkü hem hacim olarak bir artış getiriyor hem daha ekonomik işlemler yapmalarını sağlıyor. Bu değişim ve dönüşümde Logo’nun çok önemli payı olduğunu düşünüyorum. Biz B2B pazarındayız ve ticari şirketlere uygulama yazılımları satıyoruz. Bu kurumların verimliliğini artırmaya yönelik çözümler sunuyoruz, bunların çekirdeğinde de ERP çözümleri yer alıyor. Bu çözüm satın alma, satış ve dağıtım, stok-envanter yönetimi, üretim, planlama, finans, banka, muhasebe vb. modüllerden oluşuyor. Bir ticari işletmenin,  ticari faaliyetleriyle ilgili bütün fonksiyonlarını temsil eden modüllerden oluşan büyük bir yazılım.  Bu yazılım artık şirketlerin kalbi olmaya başladı. Dolayısıyla bir işletme geleceğe yönelik projeksiyon yaparken bütçe, satış, satın alma işlemleri, finans, kredi gibi işlemleri için, kurumsal iş çözümlerinden yararlanıyor. Fiili olarak, tüm işlemlerini bu yazılımlar üzerinde kayıt altına alıyor. Burada inanılmaz bir veri ve bilgi birikimi oluşuyor. Bu veri üzerinden şirketler bütün gidişatını sorgulayabiliyor. Geçmiş ve geleceklerini karşılaştırabiliyor. Performans ve verimliliklerini izleyebiliyor. Performans indikatörlerini tarif edebiliyor. Bir şirket için analiz yeteneği, rekabette ayakta kalabilmek için çok önemli. Şirketin bütçesini yapmak, süreçlerini takip etmek, lojistiğini, envanter yönetimini planlamak ve yönetmek son derece karmaşık ve bu işin uzmanı olan uygulamalara ihtiyaç var. Nihayetinde, bu veriler üzerinden çok doğru ve sağlıklı raporlar çıkarmak ve analizler yapmak gerekiyor.
 
Şirketler verimli olduklarını nasıl ölçümleyecek? Verimliliği nasıl somutlaştırabiliriz?
Verimlilik nasıl ortaya çıkar? Birincisi daha çok iş yapar ve daha çok gelir elde edersiniz. İkincisi, aynı işi daha az maliyetle yaparsınız. Üçüncüsü, aynı işi daha az maliyetle ve daha az hatayla yaparsınız. Bu üç unsur şirketinize verimlilik sağlayabilir. Dönüşümler, dijitalleşme veya şirketlerin kendi süreçlerinde yazılım kullanması diye çok daha genel bir kavramdan bahsedelim. Bu üç alanda da yarar sağlıyor. Biri; şirketler var olan kaynaklarıyla; finans, satış, muhasebe, üretim ekipleriyle, yazılım çözümleri kullanarak ilave elemana ihtiyaç duymadan daha fazla işlem yapabiliyor. Örneğin, daha çok sipariş kesebiliyor, daha çok satış ve sevkiyat kontrolü yapabiliyor. Envanterini daha yüksek işlem sayılarında yönetebiliyor. Kısacası işlem hacmini artırabiliyor. İkincisi; işleri büyürken kaynaklarını aynı sayıda büyütmek zorunda kalmıyorlar. Yani envanter yönetiminde 30 bin kalem farklı malı yöneten büyük bir depoyu düşünün. Bu depo kalem sayısını 60 bine çıkardığı zaman eleman sayısını ikiye yükseltmek zorunda kalmıyor.
 
Eğer bir yazılım veya sistem kullanıyorsa, aynı sayıda elemanla, kalem sayısını veya envanter miktarını iki katına kadar çıkarabiliyor. Bu da maliyet ve işlem hacmi verimliliği sağlamak, süreçlerdeki hata paylarını minimize etmek demek. Bunu sadece kalite kontrol olarak almayın. Bir kişi sahada dolaşırken, siparişi manuel olarak alıyor ve bilgileri aktarıyorsa, sonunda belirli hata payları ortaya çıkıyor. Bunun da bir maliyeti var. Yazılım sistemleri kullandığınızda, işin içine onay ve kontrol mekanizmaları giriyor. Örneğin, büyük işlemlerde otomatik olarak yöneticinin onayını almak gibi. Sistem kendi içinde otomatik kontroller yapıyor. Örneğin bir sevkiyat yapacaksınız. Sisteme tanımlıyorsunuz; 1’den küçük, 3’ten büyük olamaz diye. Kullanıcı yanlış bir rakam girerse sistem kabul etmiyor. Fiyatları tanımlıyorsunuz;  bu fiyatların yüzde 10 artı-eksi sapması dışında bir fiyat girilemez diye, sistem bunu otomatik yapıyor. Bu tür otomatik sistemlerin olmadığını artık düşünmek bile istemiyoruz.

Tüm bu ticari faaliyetlerin bankalar ve devletin sistemleriyle konuşması gerek. Örneğin, otomotiv yedek parçası üreten bir şirketsiniz. Büyük bir otomotiv şirketine tedarikçi oldunuz. Bir sisteminiz yoksa ve onun sistemine entegre olup dijital olarak konuşmuyorsanız, bir şey yapamazsınız.

Dijitalleşmenin önemli özelliklerinden biri, herkesi ve her şeyi birbirine entegre etmesi. Bugün burada bir şey yapıyorsam, bundan iş yaptığım sistemdeki devlet ve banka gibi kurumların da haberdar olması gerekiyor.
 
Hangi verimlilik araçlarından söz edebiliriz?
Verimlilik takibinde yeni kavramlar ortaya çıkıyor. İş analitiği çözümleri bunların başında geliyor. Yani şirketlerin içinde biriken büyük veriden anlamlı sonuçlar çıkartmak gerekiyor. Yöneticiler şirketin stratejisini nasıl belirleyecek? Ne yaptığını, hangi alanlarda ne kadar başarılı olduğunu analiz etmesi gerek. İş zekası bunu sağlıyor. Müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) yani müşteri bilgisinin de her şeyle entegre çalışması gerekiyor. Sisteminizde satış, üretim yapıyorsunuz, personel çalıştırıyorsunuz. Tüm bunların müşteri ilişkileri yönetimiyle ilgisi var.

Sonuç olarak, bu tür çözüm ve entegrasyonlar şirketleri değişime zorluyor. Eğer şirketinizde bir yazılım projesi başlatacaksanız, önce bu disiplini, kültürü, iş yapışı yerleştirmeniz gerekiyor. Bizim yaptığımız çözümler birer araçtır. “Bir çözüm aldım ve bütün hayatımı değiştirecek” diye düşünmeyin, böyle bir şey yok. Bir şirket kendi iş süreçlerinin haritasını çıkaramıyor, ne yaptığını tarif edemiyor, birtakım iş kuralları koyamıyorsa, onay mekanizmaları tarifleyemiyorsa, yukarıdan aşağıya yapısal bir yönetim felsefesi geliştiremiyorsa, sağlanan hiçbir araçta gerekli dönüşümü yakalayamaz. Burada aslında döngüsel bir durum var. Şirket bu dönüşümü yapabilmek için araçlar alıyor; aldıkça bunlar onu daha fazla değişime zorluyor, gerçekten dinamik ve rekabetçi bir yapıya kavuşturuyor. Günün sonunda şirketler dünya ile rekabet edebilecek iş süreçlerine sahip oluyor.