Şimşek: Merkez Bankası hedeflerini tutturabilecek

0
24

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, enflasyon hedefine ilişkin, “Bu sene öyle görünüyor ki Merkez Bankamız hedeflerini tutturabilecek. Bu son liradaki değer kaybının etkisini bile dikkate alırsak, umut ediyoruz ki yüzde 7,5 civarında uzun bir süre sonra ilk defa hedefler tutturulmuş olacak.” dedi.

Şimşek, A Haber’de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Enflasyon rakamlarını nasıl değerlendirdiğinin, yıl sonu enflasyon tahminin tutup tutmayacağının sorulması üzerine Şimşek, bu sene Merkez Bankasının hedeflerini tutturabileceğinin öngörüldüğünü söyledi.

Enflasyonda yıl sonu hedefinin yüzde 7,5 olduğunu hatırlatan Şimşek, “Şu anda yüzde 7,2 civarındayız. Dolayısıyla bu son liradaki değer kaybının etkisini bile dikkate alırsak, umut ediyoruz ki yüzde 7,5 civarında uzun bir süre sonra ilk defa hedefler tutturulmuş olacak.” dedi.

Bunun önemli olduğuna, hedefleri tutturarak kredibilite inşasının mümkün olduğuna işaret eden Şimşek, son aylardaki trendin destekleyici ve olumlu olduğunu söyledi.

Bankaların faiz indiriminin büyümeyi ne kadar etkileyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, kalıcı düşük faizin, makul fiyatlarda finansmana erişimi, yatırımları, büyümeyi destekleyeceğini, ancak yatırımları belirleyici tek değişkenin faiz olmadığını vurguladı. Şimşek, şunları kaydetti:

“2003-2007 döneminde Türkiye’de reel faizler yıllık yüzde 14-15 civarındayken yatırımlar reel olarak bir kattan fazla artmış, ama 2008-2016 döneminde reel faizlerin yüzde 1,5-2 civarında olduğu yani 10 kat daha düşük olduğu bir dönemde maalesef yatırımlardaki artış yüzde 30 civarında. Dolayısıyla bütün dünyada yatırımlarda bir zayıflama var çünkü talep zayıf, belirsizlik çok. Yani talebe ilişkin belirsizlikler, yatırım yaparsanız elde edeceğiniz getiriye ilişkin kaygılar, yatırımların önündeki en büyük engeldir. Türkiye olarak biz yatırım teşviklerini devreye soktuk. Yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik önemli adımlar attık, finansmana erişim noktasında da aslında çok önemli bir reformu ekim ayında yaptık. “

Dünyada birçok ülkede faizlerin şu anda sıfır ya da eksi olduğuna işaret eden Şimşek, “Fakat o ülkelerde yatırımlarda tık yok. Dolayısıyla tek başına yeterli değildir. Geleceğe ilişkin güven, olumlu beklentiler, kar marjları, talebe ilişkin beklentiler daha belirleyicidir.” görüşüne yer verdi.

Dolardaki artış
Şimşek, dolardaki artışa ilişkin bir soru üzerine de günübirlik piyasa hareketleri üzerine yorum yapmanın anlamlı olmayacağını söyledi. Geçen sene gelişmekte olan ülkelerde 650 milyar dolarlık fon çıkışı olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye’den de fon çıkışı olduğunu belirtti. Bu sene gelişmekte olan ülkelerden yaklaşık 250 milyar dolarlık fon çıkışının öngörüldüğüne dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti:

“Yani gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahı zayıf, fon akışı nispeten zayıf. İkinci konu Türkiye’nin ciddi bir cari açığı var. Cari açığı azalttık, ama hala arzuladığımız, sürdürülebilir bir seviyede değil. Onun için zaten yapısal reformlardan bahsediyoruz. Bir de buna  ek olarak çevrede olup bitenler, jeopolitik gerginlikler… Bu çerçevede bakarsanız, kısa vadede piyasa, yani bir esnek kur rejiminiz var, piyasa şartları kuru belirliyor, fakat orta ve uzun vadeli perspektif takınırsanız, reel olarak büyüyen Türkiye, liranın reel olarak güçlü olacağı bir Türkiye’dir. Yeter ki biz ticaret ortaklarımızdan daha hızlı büyüyelim, daha doğru şeyler yapalım. Onun için geleceğe ilişkin inancımız tamdır. Kısa vadede tabi ki bu belirsizlikler, bu gelişmeler ister istemez etkili oluyor. Merkez Bankamız bu konuda elinden geleni yapıyor, gereken tedbirleri alıyor, ama bunların da sınırı var. Orta ve uzun vadeli bir perspektifle bakmak lazım. Ben günübirlik hareketleri yorumlamanın çok faydalı olduğu kanısında değilim.”

“Türkiye’nin uzun vadeli geleceğine güven devam ediyor”
ABD’nin FETÖ’nün darbe girişimine bakışının sorulması üzerine Şimşek, başlangıçta darbe girişiminin dışarıdaki algısının farklı olduğunu, ancak bugün gelinen noktada Avrupa’nın da Amerika’nın da diyalog kurulduktan sonra çok daha iyi bir şekilde Türkiye’nin tezlerine kulak açtıklarını, o tezleri satın almaya başladıklarını söyledi. Bu ülkelerin Türkiye’yi daha destekleyici bir noktaya geldiklerini dile getiren Şimşek, başlangıçta söz konusu ülkelerin iyi bir sınav vermediğini belirtti.

Şimşek, Avrupa ve Amerika’dan Türkiye’ye yapılan ziyaretlerin gerçekleri daha iyi anlamalarına yol açtığına dikkati çekerek, FETÖ’nün kriminal bir network olduğunun çok daha iyi anlaşıldığının altını çizdi.
Türkiye’nin uzun vadeli geleceğine olan güven ve inancın devam ettiğini vurgulayan Şimşek, fakat gerek olağanüstü halin olması, gerekse Türkiye’ye ilişkin algının son yıllarda sistematik bir şekilde bozulmuş olmasının bu durumu etkilediğini bildirdi. Şimşek, “İyi bir reform momentumu ile bu süreç daha güçlü bir demokrasi ve daha güçlü bir hukuk devleti çerçevesinde yürütülebilirse inanıyorum ki Türkiye tekrar güçlü bir şekilde yatırımcı ilgisine sahip olacaktır.” dedi. 

Şimşek, Amerika’daki görüşmelerinden, FETÖ’nün nasıl bir tehdit olduğunu giderek daha iyi anladıklarına dair bir izlenim edindiğini belirterek, “(Fethullah Gülen’in) İade süreci ayrı bir süreç. O konu Adalet Bakanlığı tarafından götürülüyor. Zaten Türkiye o konuda gerekeni yapıyor.” diye konuştu.

“Başkanlık sistemi en büyük reformlardan biri”
Şimşek, başkanlık sisteminin ekonomiye etkisinin sorulması üzerine de yönetimde istikrarı, temsilde adaleti sağlamak açısından sistemin en büyük reform olduğunu söyledi. Başkanlık sistemi tartışmalarının kişiler üzerinden yürüdüğü ve başka taraflara çekildiği için bu hususların ön plana çıkmadığını belirten Şimşek, “Eğer Türkiye iyi bir kurguyla başkanlık sistemini oturtursa bu idarede istikrar demektir. Sonunda bir şahıs başkan olacak, ekibini kuracak ve 5 yıl bu ülkede programını uygulayacak. Bu istikrarı ve var olan hükümet programının güçlü bir şekilde uygulanmasını garanti altına alır.” ifadelerini kullandı.

Haziran seçimlerinin ardından hükümetin kurulamadığına dikkati çeken Şimşek, o dönemde terör örgütlerinin palazlandığını, neredeyse şehirleri işgal etme noktasına geldiklerini kaydetti. Şimşek, “Ekonomi bu kadar reform yapılmasaydı bu şokları kaldıramazdı.” dedi.

Şimşek, seçim ve referandumların ister istemez bir miktar öngörülebilirliği azalttığını belirterek, en öncelikli konulardan birinin başkanlık sistemini getirmek olduğunu ifade etti.