Sessizliğin efendisi

0
25

Son dönemde fındık konusunu incelerken Fairmont Quasar’ın baharat mucit şefi Umut Karakuş, kendisinde de çıkan fındık alerjisinin yaygınlığı nedeniyle yemeklerinde fındık kullanmadığını söyledi. Bundan yaklaşık bir ay kadar sonra Electrolux Doğu Avrupa, Küçük Ev Aletleri ve Ev Konfor Ürünleri Genel Müdürü Heinz Daxecker ile Wyndham Grand’de sohbet ederken konu, bizim kuşağın ciddi sorunu haline gelmeye başlayan alerji konusuna geldi. Daxecker, “Bu alerji konusu, bizim sektörümüzde önemli bir konu. Bu yüzden hayvan ürün hattımızın içinde bir alerji serisi oluşturduk. Bu hayvan bakımı yapılan mekanlarda hayvanları değil ama mekanın temizlenmesini hedefliyor. Evde kediniz ya da köpeğiniz varsa, bunların kılları nedeniyle halılarınızı ve diğer zeminlerinizi temizlemede farklılık ihtiyacınız oluşuyor; filtreleme tarafında da farklı bir sistem gerekiyor” şeklinde konuşuyor. Bu farklı filtreleme, tozun filtrelenmesini de içeriyor.
 
Alerji dışında da Türk halkının algısında elektrik süpürgesi ile sağlık arasında güçlü bir ilişki var. Philips Türkiye’nin Ipsos işbirliğinde yapılan Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması, katılımcıların yüzde 47’si elektrikli süpürgeyi sağlıkla özdeşleştirdiğini ortaya koyuyor. Bu oran, ev temizliği ve evdeki temiz hava ise sağlıklı yaşam üzerinde olumlu etki yarattığını düşünen yüzde 70’lik kitlenin üçte ikisi hacminde.

Ancak Electrolux’ün ve elektrikli süpürge kategorisinde 2012 yılından bu yana ciro bazında sekiz kat büyüme yakalayan Electrolux Türkiye’nin insanları etkileme konusunda daha fazla güvendiği bir kozu var: Sessizlik. Daxecker, “Biz sessizliğin sahibiyiz. Babaanneme “Biz 50 desibelde çalışıyoruz” desem bir şey anlamaz ama bu sessizlik, siz zemini süpürürken bebeğinizin uyumaya devam edebilmesi anlamına geliyor. Sessizliğin tanımı bu: siz bu işi yaparken bebeğinizin uykusu kesilmeyecek” şeklinde konuşuyor. Geç baba olmuş biri olarak Daxecker’in bu konudaki deneyimi oldukça taze.
 
Electrolux’un sessizlikteki krallığı, sadece dünyanın en sessiz elektrik süpürgesine sahip olmakla sınırlı kalmıyor. Şirket, en sessiz ürünü olan ultra sessiz Sans’tan klasik sessizlik kriterini yerine getiren modellere kadar uzanan bir portföyü oluşturuyor. Electrolux, sessizliği 70 desibelin altındaki her düzey için kullanıyor. Normal konuşma düzeyimizin yaklaşık 75 desibel olduğunu bilmek bu rakamın anlaşılmasını kolaylaştırıyor. Electrolux’ün 8 bin kişi ile yaptığı ve Türkiye’den de 800-900 kişinin katıldığı araştırma, en rahatsız edici ürünün elektrik süpürgesi olduğunu gösteriyor. Daxecker, “Hepimiz yetişkin insanlarız ve elektrik süpürgesinin seksi bir ürün olmadığını biliyoruz.  O bir elektrik süpürgesi ancak onu daha cazip hale getirmemiz gerekiyor ve tüketicilerin yüzde 32 ila 38’i bize en rahatsız edici yanının gürültü düzeyi olduğunu söylüyor. Biz de bu noktada sessizliğin sahibi olmakla gurur duyuyoruz” şeklinde konuşuyor.

Geçmişteki filmlerin otel sahnelerinde kulaklık takmış olarak katları ve odaları süpüren görevliler hatırlandığında bunun aslında yaşam tarzını da değiştiren önemli bir inovasyon olduğu anlaşılıyor. Daxecker, “Benim evimde yaşanan bu değil” diyor ve sessizliğin yaşam tarzındaki büyük değişimin sadece küçük bir parçası olduğunu kaydediyor. Ayrı bir şirket haline gelmeden önce Electrolux bünyesinde yer alan ve Türkiye’de de fındık üreticileri tarafından kullanılan Husqvarna’da Türkiye’yi de içeren bölgede çalışan Daxecker’in fındık tartışmasında Türkiye’nin global pozisyonunu özetlemesinin rastlantı olmadığı anlaşılıyor. Daxec’in 25 yıllık deneyimine dayanarak yaptığı yorum, “Bu 25 yılda bir anlayış değişimi olduğunu gördüm. Çevreye daha fazla önem vermeye başladık. Siyasi ve ekonomik gelişmeler, her şeyin daha yeşil bir hal alması ve ağaçları kesmeye karşı olmak; sürdürülebilirlik. Bu Türkiye toplumu için de böyle. Biz, Kuzey Avrupa’daki kadar aşırıya kaçmış değiliz: İskandinavya’da biz son derece yeşiliz” şeklinde konuşuyor ve ekliyor: “Electrolux’un Eco serisinde yer alan ve geri dönüşümlü malzemeden üretilmiş elektrik süpürgelerimiz ile sürdürülebilirlik mesajını verdiğimizde bunun satın alma kararını etkileyebildiğini görüyoruz. Bu temalar belki çocuklu ailelerin ilgisini çekiyor olabilir ama rakamsal olarak baktığımda Eco ürün gamının son iki yıldır yıllık yüzde 12 büyüyerek toplam yüzde 8‘e ulaştığını görüyorum” diyor. 

Sürdürülebilirlik, Electrolux’un sadece elektrik süpürgelerinin özellikleri ile hedeflediği bir alan değil: Taste the Waste konsepti altında gıda israfını engellemek de şirketin öncelikleri arasına girmiş durumda. İki küçük çocuğu nedeniyle bu alan, Daxecker’in de özel ilgi alanında.  

Daxecker, “Yemek işinde iyi olduğumu söyleyemem ama cumartesi günleri evdeki şef haline geldiğimde yaratıcı olabiliyorum. Bir şeyleri çöpe atmak en kolay yol. Bizim buradaki odağımız para değil, daha çok yaratılabilecek etki” diyor. Daxecker ile bir gün öncesinden kalan kahvaltı artıkları ile ertesi gün yapılan sahanda yumurtanın mükemmel olduğu konusunda hemfikiriz ama o daha büyük resme bakıyor: “Otellerdeki kahvaltı büfelerine bakın. Çocuklarıma sürekli küçük tabaklar doldurmalarını ve doymamaları durumunda gerekirse beş kere gitmelerini söylüyorum. Bu eğlencelidir de; tabağı doldururken insanlarla karşılaşır sohbet edersiniz. İlk tabakla doymazsanız, ikinciyi doldurun. Tabakta kalanlar atılıyor ve çevremizdeki insanlara bakınca bunu yapma hakkımız olmadığını düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.

Electrolux, “Taste the Waste” olarak adlandırılan bu uygulamayı bütün pazarlarına götürme konusunda çalışanlarına görev vermiş durumda. Bunun hızlı gerçekleşmediğini ama yol almak için bir yerden başlamak gerektiğini ifade eden Daxecker, “Burada farkındalık yaratabilmek için yaratıcı olmak gerekiyor” şeklinde konuşuyor. Şirketin bu konularda yaratıcı olmak ile ilgili sorunu yok. Eco serisinde geri dönüştürülmüş malzeme ile üretilen ürünler dikkat çekici.  

Bu dinamikler, Electrolux Türkiye’nin de 2018’de 2012’ye göre on kat büyüme ve 2020’de bugünkü ciroyu iki katına çıkarma hedeflerine ulaşmak için dikkate alması gereken unsurlar. Zaman içinde bunların daha önemli hale geleceğini düşünmek yerinde olur çünkü Z ya da Millenial kuşağı, bu konuda çok hassas bir kitle olarak piyasaya geliyor. Daxecker, “Ekibimde iki Millenial var. Asla otomobil satın almayacaklarını biliyorum. Herşeyleri paylaşım ekonomisi üzerine. Tamamen farklı bir kuşak ve sürdürülebilirlik konularına çok duyarlılar. Ben çocuklarım nedeniyle eğitildim ama ekibimdekiler tamamen farklı bir kuşak” diyor.

Geçmişin güçlü görünen ağır sanayi ürünü elektrik süpürgelerine göre tasarımın daha yumuşadığı ve elektrik tüketiminin azaldığı yeni modellerinde kalite standartlarını tutturmak için Ar-Ge’ye önemli yatırım yapıyor. Stockholm’de ve Şanghay’da tasarım ortakları olan Electrolux’ün Macaristan’da da bir tasarım ortağı ve üretim tesisi bulunuyor. “Şu anda ayrıntılarını veremiyorum ama Mart 2018’de en iyinin iyisi olan bir elektrik süpürgesi tanıtacağız. Belki 10-15 yıl önce dev bir canavar yapmak gerekiyordu ama artık mağazanın rafında durduğunda ‘benimle konuş, ben seninim’ diyecek ürünler daha doğru görünüyor” diyor.

Daxecker’in büyüme perspektifi, seri üretim pazarına gitmek yerine enerji tüketimi, tasarım ve sessizliğe dayanan bu tasarımdan kaynaklanan rekabet gücü ile değer ekseninde hareket etmek. Regülasyon bu yaklaşımı destekliyor. Daxecker, “Eylül 2017’de hayatımıza giren enerji etiketi uygulamasının ikinci fazıyla performans ve sessizlik iki temel kriter olarak öne çıkıyor. Bu iki kavramı sahiplenen bir marka olarak büyüme ivmemizi inovatif ürünlerle daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyoruz” diyor.

Elektrikli süpürgede gücün düşürülmesini getiren regülasyonla birlikte daha iyi performans almak için birçok Ar-Ge yatırımı yapılması gerekiyor. Daxecker, genel durumu ve kendi konumlarını “Bu yatırımlarda tabii ki ilk önce ürünün zeminle temas eden başlıklarının performansına önem vermek gerekiyor ki daha düşük “Watt”lı motorlarla tozu toplayabilsin. Elektrikli süpürge grubumuzda yer alan tüm ürünlerin performansları yenilenen motor gücü ve başlıklar sayesinde üst seviyeye taşındı. Halı performansında A sınıfını yakalamak oldukça zor bir kriter olmakla birlikte dünyada 4A’yı  (AAAA) yakalayan ilk firmayız ve bunu da ürün başlığı ve motor teknolojisiyle yapıyoruz. Enerji etiketinde yer alan sessizlik kavramı da çok önemli bir hale geliyor” şeklinde konuşuyor. 80 desibel ses seviyesi üzerindeki ürünlerin satışının yapılamıyor hale gelinmesi ise Electrolux’ün sessizlik krallığını daha önemli bir rekabet gücü haline getiriyor.