‘Sektörün Gelişmesi İçin Yerli Üretici Desteklenmeli’

0
505

Yaklaşık 36 farklı iş kolu, 500’den fazla üyesiyle AYSAD, ayakkabı yan sanayi alanında sektörün en önemli temsilcisi olarak, üyelerinin sektörel ve global gelişmelere adaptasyonlarını sağlayacak programları hayata geçirmek üzere çalışıyor. AYSAD Başkanı Sait Salıcı, Fortune’a gelecek döneme ilişkin hedefleri anlattı.

Sayın Sait Salıcı önce bize AYSAD’ı tanıtır mısınız?

AYSAD (Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği), 1988 yılında ayakkabı yan sanayicilerini tek bir çatı altında birleştirmek amacıyla kuruldu. Ayakkabı üretiminde kullanılan her türlü malzemenin üretici, mümessil, ithalat ve ihracatçı firmaları ile ayakkabı tasarımcılarını, yenilikçi ve  dinamik yaklaşımı ile kucaklayan sektörün ilk  ve tek sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet göstermektedir.
AYSAD yurt içi ve yurt dışındaki fuarlar, sektöre özel eğitim programları, ürün tanıtımları, mesleki sorunların çözülmesi ve benzeri pek çok konudaki organizasyon ve girişimleri ile ortak ve daha güçlü bir ses için üyelerinin en etkin şekilde temsil edilmesine odaklanmıştır. Yaklaşık 36 farklı iş kolu, 500’den fazla üyesiyle, girdiyi bir araya getiren benzersiz yapısıyla AYSAD, ayakkabı yan sanayi alanında sektörün en önemli temsilcisi olarak, üyelerinin sektörel ve global gelişmelere adaptasyonlarını sağlayacak programları hayata geçirmek ve uygulamak amacıyla faaliyetlerini yürütmektedir.

 İhracatta 2023’ün ikinci altı ayında bir önceki yıla göre sürekli gerileme ve yıllık olarak da bir önceki yıla gerileme olduğu görülüyor. Bunların nedenleri nedir?

Bu durumun tek değil birden fazla nedeni var. Türkiye’deki üreticilerin işçilik ve girdilerindeki artış, maliyetlerini döviz bazında yükseltti. Pandemi sonrası, önce yüksek talep, sonrasında düşük ve orta gelirli tüketicinin alım gücünün ve ihtiyacının düşmesi sektörün daralmasına sebep oldu.

Rusya ve Ukrayna Türkiye’den önemli ölçüde ithalat yapan iki ülkeydi. Aralarında çıkan savaş, nedeniyle Ukrayna’dan ciddi oranda talep düşmesine neden olurken, Rusya’nın özellikle Çin ile olan ticaret artışı ayakkabı ve tekstil sektörümüze olumsuz etkiledi. İklim değişiklikleri de çok önemli bir faktör.

Bunların yanı sıra, başta Z kuşağı olmak üzere, trend değişimi nedeni ile daha hafif, kumaş veya suni deri ayakkabılar tercih edilmeye başlandı. Bu da, deri ve deri ayakkabı konusunda tecrübesi olan ihracatçılarımıza olan talebin azalmasına neden oldu.

2023 yılında ithalatta önemli bir sıçrama ve dış ticarette açık ortaya çıktı. İthalattaki bu ani ve büyük artışın nedenlerini bizimle paylaşır mısınız?

İşçilik ve maliyetlerdeki artış sebebi ile, ülkemizden tedarik edilebilen yan ürünlerin maliyeti toplam üretime yansıması olarak özellikle Uzak Doğu ülkelerinden tedarik edilen ürünlere göre yüksek kaldı. Bu nedenle, perakendeciler Türkiye’de üretmek yerine Uzak Doğu’dan ithal etmeyi tercih etmeye başladı. Ayrıca 2023 yılındaki navlun fiyatlarındaki düşüş de ithalatı tetikledi.

2023 yılında ayakkabı sektörü ihracatı değer olarak yüzde 7,6 düşüş ile 1 milyar 124 milyon dolar seviyesine gerilerken daralma miktar bazında ise yüzde 20’ye ulaşmıştı. Yüksek maliyetler nedeni ile fiyat odaklı markaların Türkiye’den çekilmesi, sektörde kg başına ihracat değerinin 7,9 dolardan 9,1 dolara yükselmesine yol açtı. 2023’te ayakkabı ithalatı ise bir önceki yıla göre yüzde 47 artış ile 962 milyon dolardan 1 milyar 416 milyon dolar seviyesine yükseldi. Böylece sektör uzun süre sonrası ilk kez dış ticaret açığı verdi ve yılın tamamında açık 147 milyon dolara yükseldi. Miktar olarak bakıldığında ise geçen yılın tamamında 55 milyon çifte yakın ayakkabı ithalatı gerçekleştirildi.

Siz üretici ve ihracatçılar, ithalatın sektöre verdiği zarara karşı ne gibi tedbirler alınmasını istiyorsunuz. Bu konuyu ekonomi yönetimi ile konuştunuz mu? Nasıl yanıt aldınız?

Öncelikle ithal ayakkabıdaki vergi oranı arttırılması gerekiyor. Bakanlık tarafından seçim sonrasında ilave gümrük vergileri konulması ve taklit ile mücadelede yeni düzenlemeler üzerinde çalışıldığını biliyoruz. Marka ayakkabıların taklidi ile mücadele edilmesi de çok önemli. Yerli pazara girmek isteyen markaların üretimlerinin bir bölümünü Türkiye’ye taşımaları de beklenebilir. Bu konuda farklı sektörlerde uygulamalar olmuştu, ayakkabı ve yan sanayinde de yapılabilir. Bu durumun hem yerli üretime faydası olacaktır hem de yerli pazara girmek isteyen global markaların yerli imalatçı ile buluşmasını sağlayacaktır.

Yerli üreticinin korunması ve üretiminin desteklenmesi için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Ekonomi yönetiminden yeterli destek alabiliyor musunuz?

Bu konuda dernek olarak sistemli bir şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Her şeyden önce “Ayağımızı yere yerli basalım” diyoruz. Herkes yaklaşık 2 sene sadece yerli üretim ayakkabı giyse sektör hem dönüşür hem gelişir. Bu konuyu her ortamda gündeme taşıyorum. Sektörümüzün gelişmesi için yerli üreticinin dönüşmesi için 2 sene desteklenmeye ihtiyacı var. Bu konudaki çalışmalarımızı ilerleyen günlerde kamuoyu ile de paylaşacağız.

Yerli üretimin ana sorunları nelerdir? Finansmana kolay ulaşılabiliyor mu, tecrübeli personel kolaylıkla bulunabiliyor mu?

Finansman bulunduğumuz dönemde büyük bir sorun. Yurtdışı taleplerinde düşüş mevcut. Bu durum yerli üreticimizi ve ihracatçımızı çok zorluyor.

Diğer bir konuda nitelikli üretim elemanı sorunu. Gençlerimizi ayakkabı ve tekstil üretimi konusunda eğitim verilen okullara, meslek liselerine yönlendirmemiz ve teşvik etmemiz gerekli. Ayakkabı ve ayakkabı yan sanayi sektöründe yaklaşık 15.000 işletmede 350 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Bu işletmelerin 6 bin tanesini ayakkabı yan sanayicileri oluşturuyor. Ancak gençler tarafından ne yazık ki çok fazla tercih edilen bir sektör değil. Sektörü daha dinamik, daha teknolojik daha katma değerli hale getirmeye çalışıyoruz ki sektörü büyütebilelim. Bu sebeple TASEV olarak, YÖK ile yaptığımız anlaşma ile, Gazi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora programları açıldı. Programların başarılı olması ve ilgi görmesi halinde daha fazla üniversitede bu imkanları sağlayacağız. 2002 yılında kurduğumuz TASEV Ayakkabı ve Saraciye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemizden bugüne kadar yaklaşık 2500 öğrenci mezun oldu. Yine 2006 yılında kurduğumuz TASEV Akademi’de sektör çalışanlarının mesleki bilgi ve becerilerini profesyonel ve teknik eğitim vererek destekliyor ayrıca meslek edinmek isteyenlere eğitim ve sertifika veriyoruz. Ama tabi ki yeterli değil.

Mayıs’ta yapacağınız fuardan beklentilerinizi anlatır mısınız? Bu fuar uluslararası alanda yeterince ilgi görüyor ve tatmin edici bağlantılar kurulmasını sağlıyor mu?

AYSAF Fuarı, İtalya’da düzenlenen Lineapelle’den sonra, ayakkabı yan sanayi konusunda en büyük ve köklü uluslararası fuar. Deri, taban, makine, ayakkabı tekstil, suni deri kimyasalları gibi kısaca ayakkabı üretiminde ihtiyaç duyulan tüm ürünlerin sergilendiği bir fuar. Ülkemizin konumu sayesinde komşularımızın da sık ettiği bir organizasyon. Ayakkabı sektörünün ve ülkemizin mevcut koşullarını göz önünde bulundurduğumuzda önceliğimiz, fuarımızı, yurt dışı ziyaretçisi ve katılımcısı açısından en iyi noktaya getirmek. Bu kapsamda daha fazla yabancı ziyaretçi ve katılımcı çekmek için Portekiz, İtalya, Almanya, Rusya, Özbekistan, Polonya, Dubai, Mısır, İran, Ukrayna, Kuzey Afrika, Balkanlar gibi ülkelere Dernek yönetimi olarak bizzat gidiyor, yüz yüze görüşmeler, tanıtımlar yapıyor, katılımcı ve ziyaretçileri çeşitlendirmeye ve zenginleştirmeye çalışıyoruz. Mayıs ayında 69’uncusunu düzenleyeceğimiz AYSAF fuarı katılımcılarımıza ve ziyaretçilerime fayda sağlıyor ki bugünkü seviyesine ulaştı. En son fuarımıza 55’i yabancı olmak üzere 371 marka katıldı.