Sanayide Yeni Teknoloji Kullanımı Yetersiz

By Fortune Türkiye

Sanayi kuruluşlarımızın yüksek katma değerli üretim hedefleri, ne yazık ki arzu edilen seviyelerin çok gerisinde. İstenilen düzeye ulaşamamaları, birçok nedenin karma bir sonucu.

Halen toplam ihracatın yüzde 60’dan fazlası orta-düşük ve düşük teknoloji ürünlerinden oluşuyor. Dış ticarette katma değer yerine fiyat odaklı rekabete dayalı bir politika izleniyor. Katma değerli ürün pazarlarında özellikle, savunma sanayi, biyoteknoloji, ilaç, medikal cihazlar gibi stratejik alanlarda ise zayıf bir temsiliyet ile düşük ihracat payı bulunuyor. İşte bu ve benzeri olguların iyi analiz edilmesi gerektiğini vurgulayan İzmir Ekonomi Üniversitesi Araştırma İş Birlikleri ve İnovasyon Koordinatörü Prof. Dr. Fazilet Vardar, “Şirketler bazında olduğu kadar öncelikli hedefler konusunda mutabakat sağlanarak, ulusal politikalar bazında da yol haritalarının hazırlanması gerekiyor” diyor.

Süreç Nasıl Olmalı?

Şirketlerimiz çok dinamik bir yapıya sahip sosyo-ekonomik bir ekosistemin içinde varoluş mücadelesi verdiklerine dikkat çeken Vardar, “Ancak teknolojik düzeyde rekabet, uzun vadeli, sabır, ekonomik stabilite ve kaynak isteyen bir süreçtir. Yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi Kritik teknolojilerin kullanım yaygınlığı ile doğrudan ilişkilidir. Ancak, yapılan çalışmalar ve istatistikler, yeni ve ileri teknolojilerin işletmeler tarafından kullanımının yaygın olmadığını göstermektedir. Söz konusu engellerin bir kısmı işletmenin öz kaynakları ve organizasyonel yapısı ile ilgili iken, bir bölümü ise ulusal Ar-Ge, Yenilik ekositeminin sistemik sorunlarıdır” diyor. Kritik teknolojilerin işletmeler tarafından kullanımını arttırabilmek için mevcut mekanizmalarının iyileştirilmesi ve etkinleştirilmesi hedefi altında İstanbul Kalkınma Ajansı’nın “Yenilikçi İstanbul Mali Destek Programı” tarafından desteklenmiş olan “Yenilikçi Üretim İle Katma Değer: YAY-YUKA Platformu Projesi” kapsamında yapılan anket çalışmasında kritik/yeni teknoloji kullanım oranının Türkiye genelinde yüzde 83 civarında olduğu saptanıyor. Ankete katılan 550 firmadan yüzde 95’i gelecek beş yıldaki gelişim stratejilerinde “kritik teknoloji”lerden birini kullanmayı planladıklarını belirtmişler. Ancak ülkemizde Teknoloji ithalatına bağımlılık çok yaygındır ve yüksek teknoloji gerektiren ürünler ve bunlarla ilişkili ara ürünler genellikle dışarıdan ithal edilmekte, yerli üretim yeterince desteklenememektedir Küresel tedarik zincirlerine entegrasyon da sınırlı olduğundan, ürünlerin rekabet gücü düşük kalıyor.

Kaynaklar Yetersiz

Konunun mali boyutta incelendiğinde, uzun vadeli yatırım kaynaklarının yetersizliğinin ilk sırada olduğunu belirten Vardar, sözlerini şöyle sürdürüyor: Katma değerli üretim için gereken yatırımlar yüksek maliyetli olduğundan özellikle yenilikçi ve teknoloji odaklı yatırımlar ve girişimler için uzun vadeli, düşük faizli finansmana erişim büyük bir engeldir. Ayrıca, ara ürünler açısından dışa bağımlı üretim yapısı kur oynaklığı ve ekonomik istikrarsızlıktan olumsuz etkileniyor. Ulusal sanayimizin kendi markasını yaratma ve pazarlama kapasitesi düşüktür, uluslararası markaları sınırlıdır ve genellikle fason üretim yapılıyor. Bunu da nedenlerinin başında düşük verimlilik ve niteliksiz üretim gelmektedir.  Sanayide dijitalleşme düzeyinin sınırlı olması, mesleki eğitim eksiklikleri ve yaşam boyu öğrenme kültürünün eksikliğinden kaynaklanan nitelikli işgücü açığı özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin verimliliğini olumsuz etkilemektedir. Enerji yoğun sektörlerde yüksek enerji maliyetleri de verimsizliği etkilemekte ve katma değer yaratmayı zorlaştırıyor. Bunların yanı sıra, yüksek katma değerli ürünler için özgünlük ve fikri mülkiyet ile konum çok önemlidir. Şirketlerimizin Ar-Ge harcamalarının ve dolayısı ile patent ve faydalı model tescillerinin düşük olmasının yanı sıra,  Üniversite-sanayi iş birliği kültürünün zayıf olması,  özgün ürünlerin geliştirilmesi için gerekli olan bilimsel bilgi ve deneyim birikiminin ticarileşmesi ve laboratuvardan fabrikaya geçiş önünde çok önemli bir engeldir. Tüm bu zorlukları aşarak geliştirilmiş yüksek katma değerli ürünler ise uluslararası pazarlarda yerlerini alabilmeleri için genellikle kalite ve güvenlik sertifikalarına gereksinim vardır. Bu konuda şirketlerin altyapıları ve ulusal merkezler yetersiz olduğundan kalite standardizasyonunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.

Ar-Ge İnovasyon Stratejisi

Şirketlerimizin, yüksek katma değerli ürün potrföylerini geliştirip, küresel rekabet platformlarında pazar payı alabilmeleri ve bunu uzun vadede koruyabilmeleri için bu bahsi geçen konu başlıklarında uzgörülü, planlı ve sistematik bir Ar-Ge inovasyon stratejisi izlemeleri zorunludur. Şirketlere düsen bu sorumlulukların yanında ulusal düzlemde de ciddi bir kararlılıkla uygulanması gereken stratejiler bulunuyor. Ulusal düzlemde, Yerli üretim yerine ithal girdilere dayalı montaj sanayi ağırlıklı yapılar, katma değeri düşük bırakmaktadır. Sanayi politikalarındaki süreklilik eksikliği ve sık değişen teşvik sistemleri ve uygulama kararsızlıkları özel sektörde uzun vadeli yatırımlar konusunda çekingenlik yaratmaktadır. Yenilikçi ürün geliştirme süreçlerinde yasal prosedürlerin karmaşıklığı ise girişimcileri caydırıyor. Sonuç olarak, sanayide yüksek katma değerli üretime geçiş; sadece teknoloji yatırımı değil, bütüncül bir ulusal sanayi dönüşüm stratejisi gerektirir. Bu stratejinin unsurları arasında,  yerli üretim odaklı teknoloji politikaları, ihracat odaklı ve markalaşma hedefli ve yeterli Ar-Ge ve inovasyon teşvikleri, güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ve girişimcilik ekosistemi ve nitelikli insan kaynağı sayılabilir.”

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...