Sanal Gerçeklik Turizmin Rotasını Galataport’a Çevirir mi?

By Fortune Türkiye

Galataport, Müzeverse hamlesiyle bir liman olmanın ötesine geçip dijital ile fiziğin birleştiği bir deneyim merkezine dönüşüyor. Tarih öncesi ormanlardan Orta Çağ kalelerine uzanan bu yolculuk, eğitimi ve eğlenceyi yeni bir kültür ekonomisine taşıyor. Peki ziyaretçiyi bir zaman yolcusuna dönüştüren bu teknoloji, geleneksel müzeciliğin yerini alabilir mi?

Galataport İstanbul’un modern mimarisine yerleşen O2 Binası, bugünlerde Boğaz’ın serinliği yerine 3,5 milyar yıl öncesinin sisli ve gizemli ormanlarına açılıyor. İçeride, şehrin gürültüsü yerini dev ağaçların arasından süzülen altın tonlara ve tarih öncesi dünyanın dingin havasına bırakıyor.

Mor ve mavi tonlarıyla bezeli devasa bir Triceratops, yavrusuyla birlikte sanal ormanı ağır adımlarla arşınlarken, hemen yanı başındaki ziyaretçiler fiziksel dünyanın sınırlarından kopup tarihin canlı birer tanığına dönüşüyor.

Türkiye’nin ilk sanal gerçeklik müzesi Müzeverse, bu atmosferde ziyaretçilerini Yaşamın Köklerinden Orta Çağ’a, Piramitlerden geleceğe uzanan bir keşfe götürüyor. Kültürel içerik dijital bir arayüze taşınırken, deneyimin ekonomik değeri de görünür hale geliyor.

Peki, dijital kodlarla yaratılan bu zaman makinesi, geleneksel müzeciliğin ve turizmin yerini alacak yeni bir para birimi olabilir mi?

Sorunun cevabını, dönüşümün mimarlarından öğreniyorum.

VR Future Kurucusu Fahad Rehman – Galataport İstanbul Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali – VR Future Kurucu Ortağı Virgile Mangiavillano

Ziyaretçi artık hikayenin bir parçası

Kültür sanat endüstrisi, teknoloji şirketlerinin girişiyle kabuk değiştiriyor. Müzeverse’in UNIQ İstanbul’dan Galataport’a geçişi, bu iş modelinin niş bir hobi alanından çıkıp kitlesel ve ölçeklenebilir bir gelir kapısına dönüştüğünü işaret ediyor.

VR Future Kurucusu Fahad Rehman, stratejik lokasyon hamlesinden bahsediyor:

“Müzeverse’in Galataport İstanbul’a taşınması, dijital kültür deneyiminin şehir yaşamının merkezine yerleştiğini gösteriyor.”

Sözleri, sanal gerçekliğin (VR) erişilebilirliğinin, ticari sürdürülebilirlik için önemli olduğu anlamına geliyor.

Şehir merkezinden uzak teknoparklar yerine, insan trafiğinin kalbine inmek, aynı zamanda teknolojiyi bir tüketim ürününe dönüştürüyor.

Fahad Rehman, teknolojinin insanla kurduğu yeni ilişki biçimini önemsiyor:

Ziyaretçiler tarihi anlatıları sadece izlemekle kalmıyor, onların bir parçası haline geliyor, ” diyor.

Geleneksel müzecilikteki dokunmak yasaktır kuralı, yerini içinde yaşa prensibine bırakıyor.

Deneyim ekonomisi tam da burada devreye giriyor. Tüketici artık bir nesneye para vermiyor. Hissettiği duyguya, o ormanda dinozorla göz göze gelme anına para ödüyor.

Dijital ile fizik Galataport’ta buluşuyor

İstanbul’un turizm haritasında Galataport, sadece bir kruvaziyer limanı olarak değerlendirilmemeli. Artık aynı zamanda dijital kültürün fiziksel dünyayla buluştuğu “phygital” (fiziksel+dijital) bir merkez olarak konumlanıyor.

Galataport İstanbul Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali, bu birlikteliğe değiniyor:

“Galataport İstanbul’un ilham veren bir buluşma noktası olma vizyonu, Müzeverse’e ev sahipliği yaparak güçleniyor.”

Bahsettiği vizyon, modern yaşam merkezlerinin perakende kadar nitelikli ve teknolojik içerikle ziyaretçi çekme ihtiyacına işaret ediyor. Ziyaretçi artık sadece alışveriş yapmaya gelmiyor, benzersiz bir hikâye satın almak istiyor.

Mehmet Bali, projenin turizm potansiyeline değiniyor:

“Buna tarihle teknolojiyi buluşturan Müzeverse’i eklemek bizi heyecanlandırıyor.”

Türkçe dahil yedi farklı dilde sunulan hizmet, şehrin turist profilindeki çeşitliliğe doğrudan hitap ediyor.

VR Future Kurucu Ortağı Virgile Mangiavillano ise lokasyonun stratejik önemini vurguluyor:

“Şehrin kalbindeki bu yeni adres, yerli ve yabancı ziyaretçilerin İstanbul’un kültürel çeşitliliğiyle etkileşime geçmesini kolaylaştırıyor.”

Böylece İstanbul’a gelen bir turist, şehrin fiziksel güzelliklerinin yanı sıra, sanal ortamda sunulan küresel standarttaki bir prodüksiyonu da tüketim sepetine eklemiş oluyor.

Eğitim ve eğlence hibritleşiyor

Müzeverse’in sunduğu Yaşamın Kökleri, Orta Çağ’ın Keşfi veya Piramitlere Yolculuk gibi içerikler, eğitim ve eğlence kavramlarını birleştiren yeni bir pazarın ekonomik büyüklüğünü gözler önüne seriyor.

Virgile Mangiavillano, bu içeriklerin duygusal ve öğretici boyutuna dikkat çekiyor:

“Bizim için önemli olan, her yaştan insanın tarihle ve sanatla duygusal bir bağ kurmasını sağlamak.”

Fransız Ulusal Doğa Tarihi Müzesi gibi bilimsel otoritelerle yapılan iş birlikleri, bu deneyimi basit bir oyundan ayırıp güvenilir, satılabilir bir eğitim materyaline dönüştürüyor.

Mangiavillano, teknolojiyi amaç olmanın ötesinde araç olarak değerlendiriyor:

“Amacımız, kültür sanat deneyimini teknolojinin diliyle daha fazla insana ulaştırmak.”

Bahsettiği yaklaşım, karmaşık bilimsel verilerin ve tarihi olayların halka indirilmesinde VR’ın ticari gücünü gösteriyor.

Mehmet Bali ise eğitim kurumları ve aile ekonomisi için yarattığı fırsata değiniyor:

“İlham verici ve eğitici yönünden dolayı okullarla yapılan iş birliklerini çok önemsiyoruz.”

Böylece hafta içi okul grupları, hafta sonu aileler ve her daim turistlerle beslenen, 7/24 yaşayan, sürdürülebilir bir kültür ekonomisi modeli ortaya çıkıyor.

Gözlüğü çıkardığınızda, o mor Triceratops tarihe karışsa da, yarattığı ekonomik değer bugünün gerçeği olarak duruyor. Anlaşılan o ki, geleceğin müze kuyrukları bilet gişelerinde değil, server kapasitelerinde oluşacak.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...