Sanal gerçeklik ameliyat odasında

0
168

Doktorlar ve tıp öğrencileri ameliyatlara hazırlanırken gittikçe daha fazla sanal gerçeklikten yararlanıyorlar.

Andrew Zaleski

BİR HASTANIN BEYNİNİ kesmek üzere ameliyat eldivenlerini giymeden birkaç gün önce, Stanford Üniversitesi’ndeki doktorlar riskli prosedüre hazırlanmak için sanal gerçeklik gözlüklerini takıyorlar. Konvansiyonel MR ya da CT taramaları hastanın beyninin yalnızca neye benzediğine dair çok şey söyleyebilir. Ancak bu görüntüleri sanal gerçeklik teknolojisine yüklediğinizde, cerrahlar beyni tüm lobları, damarları, çıkıntıları ve çatlaklarıyla 3 boyutlu olarak görebiliyorlar; böylece, operasyon odasına gitmeden önce ameliyatların simülasyonunu sağlayabiliyorlar.

Stanford Tıp’ta iki yıl önce Nöroşirürjikal Simülasyon ve Sanal Gerçeklik Merkezi’nin kurulmasına katkıda bulunan nöroşirürji uzmanı Gary Steiberg, “sanki önceden orada olmuşuz gibi, sürpriz olmadı” diyor.

Stanford Tıp sanal gerçekliği kucaklayan ve sayıları gittikçe artan hastane ve tıp fakültelerinden yalnızca biri. Amaç, becerileri hastalar için ölüm ve yaşam arasında fark yaratabilecek doktor ve cerrahlara daha iyi ve daha hızlı bir eğitim sunmak.

Tıpta sanal gerçekliğin benimsenmesi tam da son birkaç yılda teknolojide büyük çaplı gelişmelerin sağlanmasından sonra gündeme geldi. Daha önceki başlıklar ve yazılım bazı kullanıcılara bulantı veren bozuk görüntüler sunduğundan tıbbi eğitimden çıkarılmıştı.

O zamandan beri teknoloji o kadar gelişti ki, tıp öğrencileri gerçek bir akciğerinkine tıpatıp benzer dijital hologramının etrafında dolaşarak, anatomiyi öğrenebiliyorlar ve kapakçıkları, kanın nasıl pompalandığını görmek için kendilerini kalbin içine taşıyabiliyorlar.

Cleveland’da Case Western Reserve Üniversitesi’nde Case Center for Imaging Research’ten radyoloji profesörü Mark Griswold, sanal teknolojinin bir sonraki doktor kuşağının eğitiminde büyük yarar sağlayacağını belirtiyor. İnsan anatomisinin belli bir kısmını -örneğin, kol-öğrenmek için Microsoft HoloLens Sanal Gerçeklik başlıklarını  kullanan öğrenciler, aynı vücut parçasını yalnızca kadavralar üzerinde öğrenenlerin harcadıkları zamanın hemen hemen yarısı kadar bir sürede bu bilgiyi edinebiliyorlar.

Daha hızlı öğrenim, 2020 yılında toplamda 6 milyon yeni doktora ihtiyaç duyan Çin ve Hindistan gibi ülkelerde özellikle önemli. Bu arada, ABD’nin yaşlanan nüfusunu tedavi etmesi için ilaveten 20 bin cerraha daha ihtiyacı var. Burada soru, tüm bunların nasıl eğitileceğidir. Bunun cevabı, her ne kadar oldukça maliyetli olsa da, sanal gerçeklik olabilir.

Eczacılık devi Johnson & Johnson tüm dünyada cerrahlar için 24 sanal gerçeklik eğitim merkezi yerleştirmek üzere 2017 yılında başlattığı girişime milyonlarca dolar harcadı. Her ne kadar raftaki satışa hazır sanal gerçeklik donanımının fiyatı ucuzluyorsa da, konvansiyonel tıbbi görüntüleri 3 boyutluya dönüştüren gerekli yazılımla entegre etmek için hâlâ pahalı.

Bir sanal gerçeklik başlığının Johnson & Johnson’a ortalama maliyeti 10 bin dolar. Ana hastanesi ve dışardan bağışçıların fonladığı Stanford’un Nöroşirürjikal Simülasyon Merkezi’nin maliyeti 750 bin dolar.

Sanal gerekliğin iki önemli cazibesi var: Birincisi, kullanıcıların yalnızca bilgisayarda canlandırılmış bir ortam gördükleri kapsamlı ve içine tam olarak nüfuz edebilecekleri bir deneyim; ikinci olarak da, 3 boyutlu görüntülerin fiziki dünyaya yansıtıldığı karışık bir gerçeklik.

Doktorlar zaten çoktandır bir dizi tıbbi prosedürde sanal teknolojiyi kullanıyorlar; bunlar arasında, interaktif tümör haritaları oluşturmak suretiyle kanser tedavisi de var; ayrıca, fizik tedavisinde de hastaları hareket etmeye teşvik için onlara oyun oynatan sanal gerçeklikten yararlanılıyor. Ancak en büyük potansiyeli, belki de cerrahide.

Geleneksel olarak, tıp öğrencileri bir prosedürü ne kadar sürede uyguladıkları ölçülerek değerlendirilir. Ancak sanal gerçeklik devreye girdiğinde, tıp öğrencileri bir hata yapıp yapmadıklarına göre not alabilirler.

Seattle’daki Washington Üniversitesi’nden profesör cerrah Richard Stava sanal gerçeklik için “tıp öğrencilerinin öğrenmeleri gereken şeyleri öğrenip öğrenmedikleri hakkında hüküm vermemizi sağlayan bir yol sunuyor” diyor.

Stanford’daki Nöroşirürjikal Simülasyon Merkezi küçük bir sinema salonuna benziyor; salonda sanal gerçekliği kullanırken öğrencilerin ve cerrahların oturmaları için bardaklıkların da yer aldığı, dört adet sinema konforunda koltuk mevcut. Seyirciler duvara monte edilmiş devasa televizyon ekranlarını izleyebiliyorlar.

Doktorlara ve öğrencilere ek olarak, 400 nöroşirürji hastası prosedürlerden önce ameliyatları sanal geçeklikte görebildi. Stanford’dan Steinberg, sanal gerçekliğin cerrahlara ne yapacaklarını tam tamına göstererek onlara büyük kolaylık sağladığını belirtiyor.