Riske Karşı Sigorta Sermayesi

0
59

2018’de tüm dünyada yaklaşık 4 trilyon dolarla rekor seviyelere ulaşan şirket birleşme ve satın alma işlemlerinde patent, marka ve teknoloji gibi fikri mülkiyet statüsündeki gayri maddi varlıklar, en belirleyici etken olarak kabul ediliyor .Aon’un Financial Times ile birlikte hazırladığı Şirket Birleşmeleri ve Satın Almaları Raporu, sigorta şirketlerinin risk öngörüleri ve sermayelerinin birleşme ve satın alma işlemlerinde kullanılması yönünde bugüne kadar pek kullanılmayan fırsatlara dikkat çekiyor. Sigorta sermayesi, özellikle de garantiler ve tazminatlar kapsamındaki risklerin azaltılmasında bir unsur haline geliyor.

Risk, emeklilik ve sağlık konularında veri ve analizlerden faydalanarak profesyonel hizmetler sunan Aon’un Şirket Birleşmeleri ve Satın Almaları Raporu’na göre, 2018 yılında tüm dünyada şirket birleşmeleri ve satın almaları değerinin toplamda 3,8 trilyon dolara ulaştığı görülüyor. Bu rakamın, 2015’ten bu yana görülen en yüksek rakam olduğu belirtiliyor. Finansal hizmetler alanında faaliyet gösteren Dealogic’in verileri de şirket birleşmeleri ve satın alma faaliyetlerinin 2019’un ilk çeyreğinde 1 trilyon doları aştığını gösteriyor.

Riskin doğası değişiyor

Şirket birleşme ve satın alma işlemlerindeki risklerin doğası ve kapsamı da değişiyor. Bu durum, ‘due diligence’ ve riskin azaltılmasına yönelik geleneksel yaklaşımların hâlâ amacına hizmet edip etmediği sorusunu akıllara getiriyor. Dijitalleşme, çevresel ve politik değişimler, yeni iş modellerinin getirdiği riskler gibi yıkıcı güçler yeni operasyonel tehditler ve stratejik riskler doğuruyor. Örneğin, yapılan yeni bir araştırma NASDAQ’a kayıtlı bir grup şirketin yaşadığı veri ihlallerinden üç yıl sonra bile NASDAQ endeksinin altında performans sergilediğini ortaya koyuyor.[1]

Risk radarı genişliyor
Değişen risk ortamında ayakta kalmaya çalışan şirketler, büyük veri ve ileri analiz yöntemlerinden yararlanıyor. Ancak veri odaklı öngörülerin işlem modellerine uygulanması konusunda pek çok şirket yetersiz kalıyor. Halbuki, satın alan konumundaki  şirketlerinin altındaki gelişmiş araçlar ve uzmanlıkla hedeflerindeki şirketlerin risk durumuna yönelik daha net bir tablo elde edebilirler.

Aon Türkiye Eş CEO’su Selda Oknas Tanbay, “Risk durumlarına yönelik daha net bir görünüm elde etmek isteyen şirketlerin riskleri modellerken risk radarını geniş tutmaları gerekiyor. Enerji sektöründeki riskleri ölçümlemek için hava örüntülerine yönelik verilerden yararlanmak ya da ulaşım ve lojistik alanındaki işlemler için trafik kazaları verilerini finansal modellere entegre etmek gibi veri ve analiz yöntemiyle şirketlerin ‘bilinen bilinmeyenleri’ hatta ‘bilinmeyen bilinmeyenleri’ öngörme gücü her geçen gün artıyor” diye konuştu

Birleşme ve satın alma işlemlerinde sigorta önemli bir rol oynuyor
Aon’un EMEA bölgesindeki şirket birleşme ve satın alma sigortası talebine ait verileri, 2014’ten bu yana hem özel sermaye şirketlerinin hem de kurumsal alıcıların miktarının giderek yükseldiğini gösteriyor.

Öte yandan, birleşme ve satın alma işlemlerinde hedef şirket hakkında verilen beyan ve taahhütlerden doğacak olası finansal zararları teminat altına alan Şirket Birleşme ve Satın Alma Sigortası farkındalığı da her geçen gün artıyor. Oknas Tanbay, “Sigorta çözümlerinin birleşme ve satın alma işlemlerinde nasıl konumlanabileceğine dair farkındalığın artırılmasında Aon yol gösterici görevi üstleniyor” dedi.

Şirketler fikri mülkiyet statüsündeki varlıklara yatırım yaparken ‘due diligence’ kavramı da gelişiyor
Günümüzde şirketlerin faaliyet gösterdiği piyasa koşullarının hızla değişmesi işlem öncesi ‘due diligence’ (ayrıntılı inceleme) süreçlerine yeni boyutlar kazandırıyor. İş modellerini dijital dönüşüme uygun hale getirmede yeterince hızlı olamayan şirketler geride kalırken, FAANG olarak adlandırılan Facebook, Amazon, Apple, Netflix ve Google gibi dijital devler sıçramalı büyüme fırsatlarından faydalanıyor. Dijital dönüşüm ve beraberinde getirdiği siber riskler ise, tüm sektörlerden üst yöneticilerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan birini teşkil ediyor.

Son yıllarda teknolojinin ilerlemesiyle özellikle varlık değerleme konusunun daha da karmaşık bir hal aldığı görülüyor. İnorganik büyüme stratejisine sahip şirketler, artık fikri mülkiyet statüsündeki gayri maddi varlıkları değerli olan şirketleri satın almayı tercih ediyor. 2019’da S&P 500’deki şirketlerin toplam piyasa değerinin yüzde 85’ine tekabül eden 19 trilyon dolarını, marka, patent ve teknoloji gibi fikri mülkiyet kapsamında değerlendirilen “gayri maddi” varlıklar oluşturuyor.

Aon’un raporu, önümüzdeki yıllarda fintech, dijital sağlık, e-ticaret, robotik ve yazılım alanlarında şirket birleşmesi ve satın alma faaliyetlerinin yoğun olarak devam edeceğini öngörüyor. Bu sektörlerin kârlılık getirisi yüksek fikri mülkiyet varlıklarına sahip olması, onları şirket birleşme ve satın almaları için oldukça cazip birer aday haline getiriyor.