Zeynep Aktaş – Mart 2025 itibarıyla reel sektörün döviz yükümlülüğü 325,6 milyar dolara ulaştı. Bu, son yedi yılın en yüksek seviyesi. Net döviz pozisyonu açığı ise 153,9 milyar dolar. TCMB verileri, yurt içi bankalardaki mevduat ve ihracat alacaklarında artış olduğunu gösterse de ithalat borçlarındaki yükseliş dışa bağımlılığın sürdüğünü ortaya koyuyor. Kur oynaklıkları karşısında şirket bilançolarında dayanıklılık test ediliyor.
En Sert Tahvil Alımı
16 Mayıs haftasında yabancı yatırımcılar devlet tahvillerinde net 1,9 milyar dolarlık alım gerçekleştirdi. Söz konusu alım, son bir yılın en yüksek seviyesini işaret ediyor. Aynı hafta hisselerde de 245,2 milyon dolarlık net alım yapıldı. Son beş haftada toplam 882 milyon dolarlık hisse senedi yatırımı dikkat çekiyor. Yabancı ilgisi, ekonomi politikalarının küresel yatırımcı nezdinde karşılık bulduğunu ve risk algısında gevşeme yaşandığını söylüyor.
Faiz Cephesinde Sürpriz Gelebilir
Morgan Stanley analistleri, TCMB’nin haziran ayında faiz indirimi yapabileceği görüşünde. Enflasyon tahminlerinde değişiklik yapılmaması ve net rezervlerdeki artış bu görüşü destekliyor. Dolar talebindeki zayıflama ve KGF paketinin sınırlı tutulması, para politikasında esneklik sağlıyor. Banka ayrıca dolarda kısa pozisyon alınabileceğini düşünüyor.
Şimdi Yatırımcı Ne Yapmalı?
Döviz açığının yükseldiği bir dönemde, döviz borcu yüksek şirketlerin riskini artırabilmekte. Tahvile yönelik artan yabancı ilgisi ve olası faiz indirimi, TL bazlı sabit getirili enstrümanlarda fırsat olanağı veriyor. Risk almak isteyen yatırımcılar için carry trade stratejileri cazip görünürken, korumacı yatırımcılar için seçici tahvil pozisyonları ve kamu borçlanma araçları öne çıkıyor.
Döviz Açığına Karşı Savunma
Reel sektörün artan döviz borcu, yatırımcıları bilançoları daha dikkatli okumaya zorluyor. Kur riskine karşı en kırılgan sektörler; ithalata bağımlı, ihracat geliri sınırlı ve yüksek borçlu yapılarla öne çıkıyor. Bu noktada, net döviz fazlası olan veya kur riskini hedge eden şirketler öne çıkıyor. Özellikle sanayi, teknoloji ve enerji gibi dış gelir üretebilen sektörlerde seçici olmak avantajlı. Portföylerin yapısal kırılganlıkları dikkate alarak güncellenmesinde yarar var. TL Varlıkta Fırsat Var mı? Yabancıların tahvil alımları ve korunan reel faiz, TL bazlı sabit getirili enstrümanları cazip hale getiriyor. Düşen faiz ortamı, özellikle uzun vadeli tahvillerde değerlemeyi destekleyebilir. Aynı zamanda kısa süreli al sat fırsatları, risk alabilen yatırımcılar için kazanç imkânı olabilir. Ancak bu pozisyonlar, makro verilerin dikkatle izlenmesini gerektiriyor. Faiz, kur ve risk primi üçgeninde esnek ve veri odaklı bir yaklaşım daha güvenli olacaktır.