Piyasaların Oynak Dönemi

0
62

Kış mevsiminin yaklaşmasına rağmen sonuçlanmayan aşı çalışmaları pandemide yeni dalga olasılığını güçlendiriyor. Artan jeopolitik
riskler ise endişeleri büyütüyor. Yatırımcılar kaygı ve beklenti arasında gidip gelirken piyasalardaki oynaklık yükselecek. Zeynep Aktaş
YENI TIP KORONAVIRÜS (COVID-19) vakalarının yeniden artmaya başlaması ülkelerin tedbir amaçlı faaliyetlerini tekrar
gözden geçirmelerine sebep oluyor. Fransa’da, 24 Ekim itibarıyla gece sokağa çıkma yasağı uygulanacak bölge sayısı 54’e çıkarıldı.
Öte yandan yerli ve yabancı kurumların ekonomistleri sık sık mali teşviklerin yarattığı olumlu havaya dikkat çekerek pandemi sonrası
görülen V şeklindeki toparlanmanın kesik bir V olacağını ve ekonomilerin dördüncü çeyrekte üçüncü çeyrektekinden çok daha yavaş
bir büyüme gerçekleştireceğini dile getirmekteler. Bu yaşanan dopingli dönemin geride kalması biraz daha gerçekçi rakamların
görülmesini sağlayacak. Uluslararası Para Fonu(IMF) ise Koronavirüs salgınının etkisiyle Türkiye ekonomisinin bu yıl yüksek
oranda gerilemesini ve gelecek yıl toparlamasını bekliyor. IMF’nin yayınlanan 2020 yılı Sonbahar Dönemi Dünya Ekonomik
Görünüm Raporu’nda, Türkiye’nin bu yıl yüzde 5,0 olan daralma tahmini ile gelecek yıl yüzde 5,0 büyüme tahmini aynı şekilde
kaldı. Raporda 2025 yılı için uzun dönemli büyüme tahmini yüzde 3,5 olarak açıklandı. Gelişmeler zorlu ekonomik sürecin küresel
bazda devam edeceğini, pazar kayıplarının devam edebileceğini, rekabetin artacağını ve bu süreçte piyasaların da oynak seyrinin
devam edeceğini gösteriyor. Böyle bir ortamda yatırımcıların reel getiri arayışları devam edecektir. TCMB’nin ekim Para Politikası
Kurulu(PPK) toplantısında faizi artırmayarak haftalık repo faizini yüzde 10,25 seviyesinde tutması dolar kurunun 8 TL sınırına
dayanmasına neden oldu. Dolar kurunda 7,97 seviyesi test edildi. Yıllık enflasyon oranının (TÜFE) yüzde 11,75 seviyesinde
bulunması yatırımcıların TL varlıklardan uzak durmasına neden oluyor. Merkez Bankası faiz koridoru ile en yüksek borç verme oranı
olan (GLP) arasındaki marjı artırarak 300 baz puana çıkardı ve GLP oranını yüzde 14,75’e getirdi. Ancak buna rağmen politika
faizinin mevcut seviyesini koruması döviz cinsi varlıkları daha fazla ön plana çıkarıyor. TCMB’den yeni adımlar gelmemesi halinde
kurlardaki yüksek seyir devam edecektir. Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, Merkez Bankası’nın direkt sıkılaşma patikasından,
arka kapı politikasına doğru kayması ve bunu devam ettirme durumunun fiyat istikrarı açısından risk oluşturabileceğini ve enflasyon
beklentilerinde ilave bozulmaya yol açabileceğini düşündüklerini, söylüyor. Yerli yatırımcıların ve kurumların döviz pozisyonları ise
korunuyor. Dövizde yükseliş beklentilerinde bozulmaya neden olabilecek yeni adımlar gelmedikçe TL cinsi varlıklardan çıkış süreci
devam edebilir.