‘Özkaynakları büyütmede ciddi sıkıntı yaşıyoruz’

0
21

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, “Sektör 700 milyar lira daha kredi verebilecek durumda ama özkaynaklarımızı büyütmek konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıyayız” dedi.
 
TBB’nin 58. Olağan Genel Kurulu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
 
Genel Kurul’un açılışında konuşan Aydın, dünyada ve Türkiye’de ekonomik gelişmeler, bankacılık sektörünün performansı, düzenlemelerin sektöre etkisi ve gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Aydın, dünyada belirsizliğin yüksek ve risk iştahının da zayıf olduğuna işaret ederek, problemlerin çözümüne yönelik uygulanan genişletici para politikalarının artçı şoklarının bugün daha net görüldüğünü kaydetti.
 
Reel faizlerin sıfıra yakın seyrettiği bir dönemde büyümede problemlerle karşılaşılmasının çözülmesi gereken bir konu olduğuna dikkati çeken Aydın, “Türkiye gelişmekte olan gruptan ayrışıyor. Türkiye’de 2015 yılında büyümede yavaşlama görülürken, büyümeye devam etti. Ancak, dünyadaki bu problemlerden küresel bir oyuncu olması nedeniyle etkilendi. Sermaye hareketlerindeki dalgalanma, düşük dış talep, Avrupa Birliği’ndeki problemler, yüksek jeopolitik riskler ve tasarruf oranlarındaki düşüklük büyümemizi etkiliyor” diye konuştu.
 
Aydın, Türkiye’nin böyle bir ortamda güçlü ve sağlam bir kamu kesimi dengesi, genç nüfusu, esnek iş talebi, güçlü bankacılık sektörü, ekonomik olaylara proaktif yaklaşan bir ekonomi yönetimi olduğunu dile getirdi.
 
Bütçe disiplini sürerken, kamu borç stokunun milli gelire oranının azaldığını anlatan Aydın, “Türkiye bu duruşunu koruduğu sürece, Türkiye için geleceğin çok daha parlak ve aydınlık olacağını görüyoruz” dedi.
 
“BİLANÇOMUZUN 4’TE 3’ÜNÜ KREDİLER OLUŞTURUYOR”
Aydın, bankacılık sektörünün tek başına iyi olamayacağını, ülke büyürse sektörün gelişme kaydedebileceğini vurgulayarak, “Bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü 2015 itibarıyla 2 trilyon 128 milyar liraya ulaştı. Toplam aktifin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranı son 10 yılda iki katına çıktı. Toplam aktiflerimiz GSYH’nin yüzde 118’ine ulaştı. Geldiğimiz nokta başarılı bir nokta” dedi.
 
Bankacılık sektörü olarak bilançolarının 4’te 3’ünü kredilerin oluşturduğunu, reel sektörü ve bireyleri finanse ettiklerini anlatan Aydın, bunun ülkeye güvenlerinin bir göstergesi olduğunu ifade etti.
 
Kredilerin GSYH’daki payının yüzde 74’ler seviyesinde bulunduğu bilgisini veren Aydın, burada AB ve dünya ortalamalarına göre gidilecek yol olduğunu bildirdi.
 
Aydın, ekonomi yönetiminin üretime dayalı sektörleri daha fazla finanse ettirmeye ağırlık vermesi ve bu konuda aldığı önlemler doğrultusunda, bireysel kredilerde yavaşlayan bir büyüme görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
 
“Ancak kurumsal kredilerde yüzde 24’lük bir büyüme görüyoruz. Bunun yüzde 22’si KOBİ’lerde. Büyük işletmelerdeki ayrışma da yabancı para biriminin büyük işletmelerde daha yoğun bir pay tutması ve kurlardaki son değişimi gösteriyor. Biz, üretim, istihdam, ihracata dönük çalışan reel sektörü finanse etme konusunda gayet başarılı olduk. Bu yıl kredilerde geleceğimiz nokta, ekonomi yönetiminin arzu ettiği yüzdelere ulaşmış durumda.
 
KOBİ kredilerinin yüzde 85’lik bölümü TL, yüzde 15’lik kısmı ise yabancı para cinsinden verildi. Büyük işletmelerin kredilerinin yüzde 44’ü TL, yüzde 56’sı yabancı para cinsinden oluşuyor. Bu yabancı para cinsinden kullandırdığımız kredilerin tamamını Türk bankacılık sektörünün kullandırdığı kredilerden müteşekkil görmemek lazım.”
 
“PROJE FİNANSMANLARINA TALEP ARTACAK”
Hüseyin Aydın, proje finansmanları için sektörün 228 milyar liralık bir taahhüdünün olduğunu aktararak, “Bu taahhüdün yüzde 80-85’lik bölümü kullandırıldı. Yaklaşık 140-150 milyar liralık bölümü nakdi kredi, bir bölümü gayri nakdi kredi, bir bölümünü de bundan sonra kullandıracağız” dedi.
 
Proje finansmanlarına sadece Türkiye’de değil tüm dünyada talebin artacağını aktaran Aydın, burada özel sektörün finansmana katılımının önemli olduğunu, menkul kıymetleştirme işleminin yapılması gerektiğini söyledi.
 
Aydın, tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranının, tüketici kredilerinde yüzde 2,5, kurumsal kredilerde yüzde 2,6, KOBİ’lerde yüzde 3,5 ve kredi kartlarında da yüzde 7,7 olduğunu aktararak, Türk bankacılık sektörünün nitelikli kredi vermeye devam ettiğini vurguladı.
 
“HER 100 LİRALIK KREDİ İÇİN 12 LİRA ÖZKAYNAK GEREKİYOR”
Aydın, bankacılık sektörü kredi artışının 2003-2015 döneminde yaklaşık 900 milyar lira olduğunu, bunun 590 milyar lirasının mevduattaki artıştan kaynaklandığını belirterek, “Kullandırdığımız kredilerin 225 milyar lirası, yani 4’te 1’inin kaynağı devletin iyi yönetiminden arta kalan menkul kıymetlerin net itfasından oluştu. Devletin borçlanma ihtiyacı azaldıkça, buradan dönen kaynağın özel sektör eliyle kalkınma adına, Türk bankacılık sektörü kredi kullandırmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
 
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, mevduatın tamamını krediye verdiklerine değinerek, şöyle devam etti:
 
“Mevduat bulmak tek başına yeterli değil. Kredi vermek için şart olan şey sermaye. Sermayeniz olmadığı zaman kredi veremezsiniz. Dolayısıyla, sermayeyi muhafaza etmemiz gerekiyor. Yeni finansal mimaride, hem yüksek hem de kaliteli sermaye aranıyor. Her 100 liralık kredi için 12 lira özkaynak gerekiyor. Şu anda bankacılık sektörü aktiflerinin yüzde 11’ini, kredilerin yüzde 18’ini özkaynaklarıyla finanse ediyor. Mevcut düzenlemeler çerçevesinde sektör, hazıra dağ dayanmamakla birlikte sektör 700 milyar lira daha kredi verebilecek durumda ama özkaynaklarımızı büyütmek konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıyayız.”

“SERMAYE YETERLİLİK RASYOSU HIZLA AŞAĞI YÖNLÜ HAREKET EDİYOR”
Aydın, bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun yasal sınırın üstünde olduğunu ancak çok hızlı aşağı yönlü hareket ettiklerini belirtti.
 
Sermaye yeterliliklerini de muhafaza etmek adına özkaynaklarını artırmayı arzu ettiklerini dile getiren Aydın, yakın dönemde yapılan düzenlemelere bağlı olarak aracılık maliyetinin artmasıyla büyümenin düştüğünü, kaynağın daha pahalı hale geldiğini anlattı.
 
Bunun da ekonomiye, hissedarlara ve daha pahalı kaynak kullanan müşteriye etkisi olduğunu ifade eden Aydın, sözlerine şöyle devam etti:
 
“Aracılık maliyetleri artınca bankalar yabancı para borçlanmaya gitti. Aynı şekilde şirketler de başka türlü sermaye arayışına gittiler. Sermaye getirisi düşüyor, özkaynak büyümesi düşüyor. Bankanın piyasa değeri düşüyor. Son beş yılda alınan önlemlerin parasal etkisi, yıllık beş milyardan 25 milyar TL. Bu, sektörün bir yıllık karına eşit. Şirketlerin döviz riskinin doğru ölçülmesi ve raporlanması spekülatif değerlendirmeleri önleyecektir. Türk bankacılık sektöründe döviz riski yönetilebilir düzeyde ve yasal sınırların altındadır. 
 
Bankaların çok karlı olduklarına ilişkin algının nedeni; banka karlarının her ay konuşulurken, banka dışı sektörlere ilişkin verilerin neredeyse hiç konuşulmamasıdır. Borsa İstanbul’da işlem gören 100 şirketin sektörler itibarıyla karşılaştırıldığında özkaynak getirisi birbirine yakındır, hatta bankacılık daha düşüktür. Nitekim, özkaynak karlılığı 100 şirket için yüzde 12, imalat sanayi için yüzde 12,1, bankacılıkta yüzde 11’dir.”
 
“SEKTÖRÜN TOPLAM GELİRİ İÇİNDE ÜCRET VE KOMİSYON GELİRLERİNİN PAYI YÜZDE 15”
Aydın, alınan önlemlerin etkisiyle sermaye getirisindeki düşüşün piyasa değerine de yansıdığını vurgulayarak, finansal kurumların piyasa değerinin 2010 yılında 113 milyar dolar iken bu yılın ilk çeyreği sonunda 65 milyar dolara gerilediğini söyledi.
 
Finansal kurumların piyasa değerinin Borsa İstanbul’daki şirketlerin toplam piyasa değerine oranı yüzde 37’den yüzde 28’e düştüğünü belirten Aydın, bankaların sadece kredi veren kuruluşlar olmadığını aynı zamanda hizmet de verdiklerini anlattı.
 
Yaptıkları hizmetlerin karşılığında da bütün dünyada olduğu gibi müşterilerden ücret ve komisyon aldıklarını ifade eden Aydın, şöyle devam etti:
 
“Eksik alıyoruz, fazla alıyoruz, doğru alıyoruz, yanlış alıyoruz. Ekonomi yönetimi ile hükümet bu konuyla ilgili bir düzenleme yaptı. Bu düzenleme Ekim 2014’te uygulamaya geçti. İşin çerçevesi belirlenmiş oldu. Müşterilerin hizmet ve ürünler ile bunlara ilişkin ücret ve komisyonlar konusunda önceden bilgilendirilmesini, değişiklikler hakkında haberdar edilmesini olumlu buluyoruz. Ancak, bankaların bütün parayı bu işten kazandığı gibi bir algı var. Aslından sektörün toplam geliri içinde ücret ve komisyon gelirlerinin payı yüzde 15. Yüzde 85’i faiz gelirinden elde edilmiş. Bu gelirlerin faiz dışı giderleri karşılama oranı yüzde 50. Avrupa Birliği’nde bu yüzde 130.
 
 “İHTİLAFLAR AZALMAYA BAŞLADI”
İhtilafların azalmaya başladığını aktaran Adın, halen şikayetler varsa bunların stoklardan geldiğini kaydetti.
 
Geriye dönük, 10 yıla kadar ücret ve komisyonlarla ilgili taleplerle karşı karşıya olduklarını dile getiren Aydın, hakem heyetlerinde bankacılar olmadığından bütün kararların bankaların aleyhine verildiğini ifade etti.
 
Hakem heyeti kararlarının bankalara tebliğ edilmeden icra takibine konulduğunu belirten Aydın, ücret iadelerinde, vergi iadesi veya mahsubuna izin verilmediğini söyledi.
 
Aydın, finansal tüketiciler için finansal tahkim komisyonun kurulması gerektiğine dikkati çekerek, “Borç yapılandırma ekonomik bir ihtiyaçtır. Yapılandırma ile ilgili bankacılık kanununda herhangi bir düzenleme yok. Yeniden yapılandırmanın kuralları Bankacılık Kanunu’nda düzenlenmelidir. Karşılık yönetmeliği daha esnek olmalıdır” dedi.
 
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, bu yıl geçen yıla göre daha olumlu bir beklenti içinde olduklarını belirterek, “Görüşümüzü destekleyen temel unsurlar, ekonomik performans için kritik öneme sahip göstergelerden enflasyon beklentisinde iyileşme olması, cari işlemler açığının gerilemesi, kamu borçlanmasının düşük seyrini devam ettirmesi ve bankacılık sektörünün sağlıklı yapısı olmuştur” dedi.
 
Bütün bu olumlu göstergelere rağmen iç ve dış talebin zayıf olduğunu, bu nedenle büyümenin bir miktar potansiyelin altında kalabileceğine işaret ederek, “Büyüme hızının bu yılın öngörüsü olan yüzde 4’e ivmelenmesi için politikalarımızda makul esnekliklerin olduğunu düşünüyoruz” dedi.
 
Aydın, KOBİ kredilerinde, ihracat ve döviz kazandırıcı kredilerde, sigortalanmış alacaklarda, proje ve yatırım kredilerinde, konut ipotekli kredilerde, ihtiyaç kredilerinde ve kredi kartlarında daha düşük risk ağırlığı istediklerini dile getirdi.
 
 “ZORUNLU TL VE YABANCI PARA KARŞILIKLARA PİYASA FAİZLERİ KADAR FAİZ ÖDENMELİ”
Büyük ölçekli kamu ihalelerinin finansmanında kullanılan sendikasyonlarda Hazine’nin üstlendiği borç anlaşmalarının teminat olarak kabul edilmesi önerisinde bulunan Aydın, şöyle devam etti:
 
“Genel karşılık uygulamasının da hafifletilmesini talep ediyoruz. İlave genel karşılık ayrılmasın istiyoruz. Bu, proje kredilerinde daha düşük olabilir. Ayrıca, genel karşılıkların belli bir oranı vergi matrahından düşülmeli. Yeniden yapılandırmada mutlak esneklik sağlanmalı. Zorunlu TL ve yabancı para karşılıklara piyasa faizleri kadar faiz ödenmelidir. Şube harçları sadece yeni açılacak şubelerden alınmasını istiyoruz. İhtiyaç kredilerinde taksit sayısı 36 aydan daha uzun vadeli olmalı, kredi kartlarında ise minimum ödeme oranı yeniden değerlendirilmelidir. Bunları; sermayeyi korumak ve güçlü tutmak, aracılık maliyetini düşürmek, KOBİ kredilerini özendirmek için istiyoruz.”
 
Aydın, makro dengelerin sağlam kalması için yapısal reformların önemine işaret ederek, “Yüksek tasarruf, düşük enflasyonda fiyat istikrarı, kamuda disiplin, güçlü bankacılık, yatırım ortamının iyileşmesi, girişimcinin moralinin yüksek olmasının bir zorunluluk olduğunu biliyoruz. İstikrar içinde sürdürülebilir bir büyümeden yanayız. Biz, öngörülebilirliğin artması, güvenin pekişmesi, yüksek kredi notu ve düşük risk primi ödediğimiz zaman çok daha iyi bir ortama sahip olacağımızı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
 
Türkiye’de büyümenin lokomotifinin bankacılık olduğunu vurgulayan Aydın, ekonomide istikrar sürdükçe bankacılığı, ihtiyatlılık, disiplinli çalışma, yenilikçilik ve rekabetçilik prensipleriyle geliştirmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.