‘Otomotiv sektöründe büyüme yavaşlayacak’

0
41

Denetim, vergi ve danışmanlık şirketi KPMG Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri ve Denetim Bölümü Şirket Ortağı Ergün Kış liderliğinde KPMG Türkiye tarafından bu yıl üçüncüsü hazırlanan araştırmada, otomotiv sektörü yöneticilerinin gelecek 5 yıla yönelik beklentileri ve görüşlerini değerlendirildi.
 
Kış, araştırma sonuçlarına ilişkin düzenlenen basın toplantısında, katılımcıların, sanayiyle pazar arasında daha net ve doğrudan bir bağlantı kurduğunu belirterek, sanayinin istenen yüksek seviyelere ulaşmasında iç pazar büyümesinin sektör açısından önemini vurguladı.
 
Araştırmada sektör yöneticilerinin otomotiv pazarının büyümesinde önceliği “vergi yükünün azaltılmasına” verdiğini aktaran Kış, 2014 yılında Türkiye’de otomotiv pazarının yüzde 10 küçülmesine karşın, gelecek 5 yıl içinde büyümeye geçmesinin beklendiğini söyledi.

>> Binek ve ticari araç pazarı nisanda yüzde 72 büyüdü
 
Vergilerden özellikle kısa dönemde vazgeçilmesinin mümkün görünmediğini belirten Kış, şöyle devam etti:
 
“Otomotiv sektörü en azından orta vadede bu vergilerle yaşamak zorunda kalacak. Bu durumda pazarı genişletmek için milli gelir artışı, hurda araç programı, benzer satış teşvikleri ve çevre dostu araçların sektörde payının artırılması konularını önümüzdeki günlerde daha fazla konuşacağız. Yeni yatırım yapılması beklentisi hala olumlu, ancak azaldı. Bu durumun sebepleri arasında iç pazarın yeterli seviyede olmaması ilk sırada… 2013 yılında Türkiye’ye 5 yıl içinde yeni bir yatırım gelmesini beklediğini bildiren sektör yöneticileri yüzde 61 iken bu araştırmada yüzde 55’e geriledi.”
 
Sanayi ve iç pazar dengesi, ülkenin dış ticaret dengeleri de dikkate alınarak iyi bir şekilde oturtulursa, Türkiye otomotiv sektörünün önünün açık olacağını dile getiren Kış, Türkiye’de halihazırda yatırım yapmış olan üreticilerin, yatırımlarını artırdıklarını açıkladı.
 
Geçen yıl araştırmaya katılan otomotiv üreticilerine göre “iç pazarın yetersizliği”nin her 3 kişiden biri tarafından en önemli engel olarak gösterildiğini aktaran Kış, bu yıl katılımcıların yüzde 93’ünün bu engel konusunda hemfikir olduğunu kaydetti.
 
“ÜRETİCİLER GELECEK 5 YILDA ÜRETİMİN ARTACAĞINDAN YÜZDE 100 EMİN” 
Ergün Kış, yöneticilerin yüzde 88’inin pazarın büyüyeceğini öngördüğünü, ancak büyümenin yavaşlamasının beklendiğini söyledi.
 
Özellikle vergi kaynaklı zorluklar doğrultusunda büyüme beklentilerinin eskisi kadar iyimser olmadığının altını çizen Kış, “ÖTV, KDV gibi satışa bağlı vergilerin yüksekliğinin araç satış fiyatlarını artırıp satışları azalttığı, pazarı daralttığı bir gerçek. Sanayinin istenen seviyelere gelebilmesi için pazarın büyümesi önemli. Yüksek satış vergileri sektörün büyümesi için dikkate alınması gereken bir konu. Burada sanayi ve iç pazar arasında bir dengenin sağlanması gerekiyor. Bu denge kurulduğu zaman Türkiye otomotiv sektörünün önü açılacaktır” diye konuştu.
 
Kış, sektör yöneticilerinin, 2014 yılında toplam üretimin 1,2 milyon, kapasitenin ise 1,7 milyon adet olarak gerçekleştiği Türkiye otomotiv sanayisinde gelecek 5 yılda üretiminin artacağından yüzde 100 emin olduklarını vurguladı.
 
Kapasite artışında daha düşük bir seviyeye doğru eğilimin gözlemlendiğini belirten Kış, “2014 yılında yüzde 93’lük bir kapasite artışı beklentisinin 2015 yılında yüzde 87’ye gerilemesinin, gelecek dönemde yeni ve stratejik yatırım beklentilerinin azalmasından kaynaklandığı söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
 
Kış, araştırma sonuçlarının Ar-Ge ve kritik teknoloji yatırımlarının ana sanayi ve tedarik sanayisi tarafında öne çıkan konular olduğunu dile getirerek, Türkiye’de otomotiv sanayisinde katma değerin artması için Ar-Ge’ye verilen önemin 2015 yılında yüzde 80 civarında önem kazandığını söyledi.
 
“PAZARA GİREN YENİ OYUNCULAR DEĞİŞİMİ HIZLANDIRIYOR”
Sektörde yeni teknolojiye yapılacak yatırımın önemine değinen Kış, “Geleceğin teknolojilerinde bir oyuncu haline gelmek de hedeflenebilir. Ana ve yan sanayi iş birliği inovasyon ve doğru teknoloji seçimi için önemli. Pazara giren yeni oyuncular değişimi hızlandırıyor. İnternet sektöründen piyasaya girenler bu kadar önemli farkı nasıl oluşturuyor? İnternet ortamında hız tamamen farklı. Yazılımlar ve bağlanırlık gibi konular giderek önem kazandığı için internet şirketleri otomotiv sektörüne girmeye başladı.”

Ergün Kış, araştırmaya göre ihracat pazarlarının büyütülmesi için öncelikli konuların başında AB dışındaki pazarlarla Serbest Ticari Anlaşmalarının (STA) gerçekleşmesi geldiğini ifade etti.
 
AB-ABD’nin dünya ticaret hasılasının yaklaşık yarısını, dünya ticaretinin de üçte birini oluşturduğu gibi karşılıklı yatırımların mali boyutunun trilyonlarca doları bulduğunu aktaran Kış, şöyle devam etti:
 
“AB ve ABD, dünya ticaret düzeninde büyük değişime yol açacağı öngörülen ve yeni bir ticari oluşum yaratacak olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması müzakerelerine devam ederken, anlaşmanın dünyanın geri kalanı ve Türkiye açısından olası sonuçları ve ticaret hacmine etkileri büyük önem arz ediyor. Ülkemizin bu anlaşma kapsamı dışında kalması durumunda AB’ye yapılan ihracat verilerine olumsuz yansıması mümkün. Türk şirketleri tarafından yatırım yapılması planlanan ülkeler arasında ilk sırada yüzde 21 ile yer alan Rusya, krizin etkisiyle önceliğini bir ölçüde kaybetmiş görünüyor. Buna karşın Çin ve Doğu Avrupa ülkeleri önemli bir artış göstermiş durumda.”
 
Araştırmada, Almanya’nın yatırım yapılması beklenen ülkeler arasında bu yıl ilk defa önemli oranla belirtilmesini de değerlendiren Kış, Almanya’nın teknolojisi gelişmiş, işçilik maliyeti ise yüksek bir ülke olduğunu vurguladı. Kış, Türkiye’deki tedarikçilerin mevcut teknoloji transferi için Alman OEM ve Tier 1 şirketlerine yaklaşma planları olabileceğini belirterek, Türkiye’nin özellikle otomotiv tedarik sanayisinde ciddi üreticilere sahip olduğunu ifade etti.
 
Dünyadaki ekonomik ve jeopolitik konjonktüre bakıldığında gelecek 10 yıl içinde geçmişteki kadar hızlı büyüyemeyecek bir Rusya ve Çin’in öngörüldüğünü belirten Kış, şunları kaydetti:
 
“Bu ise hem bu ülkelerdeki ekonomilerin küresel platformda daha katı rekabetçi olacaklarına hem de Türkiye gibi ülkeler için yeni fırsatların doğacağına işaret ediyor. Fakat Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin önündeki en büyük engel, markalı ürünlerinin yaygın bir şekilde bulunmaması. Rekabetçiliği ucuz işçilikle idame ettirmek de uzun vadede sürdürülebilir bir durum değil. Bunun bilincinde olan Türkiye, Turquality adında bir marka koçluk ve teşvik programı geliştirdi. Hem işletmeden tüketiciye hem de işletmeden işletmeye mal ve hizmet üreten ve küresel bir marka olma potansiyeli taşıyan Türk şirketleri Turquality sürecine başvurmayı stratejilerinin önemli bir parçası haline getirmelidir.”