OTOKAR, Çeşitlilik İle Dönüşüyor

    0
    49

    Nisan 2019’da tanıttığı Akrep IIe ile elektrikli ve zırhlı araç teknolojilerini birleştiren Otokar, izi düşük ve bilgi işleme kapasitesi daha yüksek bir aracı savunma sanayiine kazandırmış oldu. Akrep’in tarihçesi, Otokar’ın ürünlerini müşteri ihtiyaçlarına göre tasarlama ve dönüştürme gücüne işaret eden bu örnek, satış gelirlerinin ağırlığını yurtdışına kaydırırken karlılığını yükselten şirketin hikayesinin önemli bir alt metni.  KEREM ÖZDEMİR

    Savunma teknolojileri şu anda Türkiye’nin en sıcak faaliyet alanlarından biri. Dünya pazarı da bu alanda önemli vaatlerde bulunuyor. Buna paralel olarak yeni siyasi gerilimlerin, eskiden üçüncü dünya savaşını çıkaracağı kehanetlerinde bulunulan enerji ve su kadar giderek daha fazla yenilik içeren askeri teknoloji ve teknolojik ürünlerden kaynaklandığına tanık oluyoruz. Bu dünyada büyük olmak ve standardı belirlemek, savunma sanayii alanında faaliyet gösteren şirketler açısından büyük önem taşıyor. Herkesin kendi çöplüğünde ötmesinin daha rahat olduğu yeni dünya düzeninde uluslararası alanda kabul görmek, çok farklı ve daha fazlasını vaat eden bir avantaj olabilir.

    2018’de ihracatını ikiye katlayarak dış pazarlarda gücünü artıran Otokar, sivil teknoloji tarafındaki gücü de düşünüldüğünde hem ürün kategorisi hem de pazarlar anlamında yakaladığı çeşitlilik ile önemli bir rekabet avantajını yakalamış görünüyor. Buna bağlı olarak türbülanslardan uzaklaşmayı başaran şirket, kendi rakamlarını oluştururken iki yönlü olarak fırsatları değerlendirme şansına sahip oluyor.

    Otokar’ın ürün gamını, bir taraftan ticari piyasaya yönelik toplu taşımacılık hizmetleri ve servis taşımacılığında tercih edilen minibüs, midibüs ve otobüs tipi araçlar oluştururken, diğer taraftan savunma sanayi hizmetlerine yönelik çeşitli tiplerde 4×4 arazi tipi araçlar, taktik tekerlekli-paletli askeri araçlar ile tank ve türevleri oluşturuyor. Şirket nakliye ve lojistik sektörü için Atlas markası ile hafif kamyon da üretiyor.

    Şirket 2018’de ihracatını bir önceki yıla göre ikiye katlayarak 211 milyon dolara ulaştırırken bunu hem ticari hem askeri alanda atılan olumlu adımlara bağlayarak bu olgunun altını çiziyor. Bir diğer önemli nokta ise, Otokar’ın ihracatının ciro içindeki payının bir önceki yıla göre yüzde 31’den yüzde 65’e çıkarması oldu. İhracatın içinde en büyük payı alan ise, askeri ürünler oldu.

    Kendisini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin öncü kara araçları tedarikçisi olarak tanımlayan Otokar açısından uluslararası pazarlardaki bu büyüme dikkat edilmesi gereken bir gelişme. Beş kıtada 60’tan fazla ülkede kullanılan ürünlerinin fikri mülkiyet haklarının Otokar’a ait olması bu yaygınlığı daha katme değerli hale getiriyor. Bu durum şirkete, pazar ihtiyaçlarına göre ürün geliştirebilme özgürlüğü ve yurt dışına teknoloji ihracatı potansiyelini kazandırıyor. Bu, günümüzde teknolojik gelişmelerin yeniden şekillendirdiği dünya pazarlarında rekabet edebilmek için önemli bir koz.

    2018’de Türkiye’de satılan her üç otobüsten birini üreten Otokar açısından askeri tarafta büyümek ve bunu yurtdışı ağırlıklı olarak gerçekleştirmek önemli ancak bunun ilk olarak yapılan bir iş olmadığını görmek gerekiyor. Şirket 30 binden fazla ürünü halihazırda Türkiye’nin yanı sıra, beş kıtada 30’dan fazla dost ve müttefik ülkenin silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçleri tarafından aktif olarak kullanılıyor. Bu ürünlerin terzi işi üretilmesi fikri mülkiyet tarafındaki değeri artırıyor. Kullanım amacı, kapasite ve koruma seviyelerine göre farklılık gösteren ürünler, sipariş esasına göre üretiliyor.

    Fikri mülkiyetine sahip olduğu ürünlerle niş pazarlarda faaliyet gösterme gücü Otokar’ın sürdürülebilir büyüme sergileme konusunda sahip olduğu en önemli silah olarak görülüyor. Bunun devamı olarak ihtiyaca yönelik özellikler sunabilme kapasitesi, müşteri memnuniyetini sağlama noktasında benzer bir silah oluşturuyor. Otokar’ı günümüzün pazarlarında sözü geçen bir oyuncu haline getiren diğer özellik ise, yeni ürün geliştirme ve pazara sunma hızını yükselten Ar-Ge olanakları ve esnek üretim yeteneği. Bu olanaklar ve Ar-Ge esnekliği önemli finansal maliyetleri üstlenmeyi gerektiriyor. Otokar’ın 2018 sonuna kadar geçen süredeki Ar-Ge harcaması 1 milyar lira oldu. Tabii bu tür bir işte üretim esnekliği dışında başka esnekliklere de sahip olmak gerekiyor.

    Otokar’ın 2018 faaliyet raporunda yer alan örnekler bu esnekliğin ürün ve coğrafya boyutları hakkında fikir veriyor. Özellikle yoğun Ar-Ge yatırımı ile ortaya çıkarılan Altay tankındaki birikimin başka bir örneğe transfer edilmesi, dikkat çekici bir nokta. Altay tankının birikimi ile geliştirilen Tulpar hafif tank, Avrupa’da girdiği atış testlerini başarıyla tamamlayarak iki farklı kullanıcı tarafından test edilmeye başlanmış durumda. Otokar, 2018’de savunma araçları konusundaki gelişmeleri şu şekilde özetliyor:

     • Birleşik Arap Emirlikleri Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı kapsamında Rabdan 8×8 zırhlı araçların seri üretimi Otokar’ın fabrikasında başlamıştır.

    • Üretilen ilk Rabdan zırhlıları, fabrikada yapılan kabul testlerinin yanı sıra, Körfez’de yapılan yüzme ve atış testlerini başarıyla tamamlamış, ilk parti teslimatları 2018’in sonunda yapılmıştır.

    • Altay ana muharebe tankı projesinden edinilen deneyim sonucunda tasarlanan Tulpar hafif tank ilk kez Fransa’daki savunma sanayisi fuarı Eurosatory’de sergilenmiştir.

    • Bir Asya ülkesinden Cobra II siparişi alınmasının yanı sıra, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ilk kez Cobra II’yi envanterine katmıştır. Cobra II yakın zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Havan Tespit Radarı olarak da göreve başlamıştır.

    OTOKAR yönetim kurulu başkanı Ali Koç, 2018 faaliyet raporunda “2018 yılında Sakarya’daki fabrikamızda başlayan seri üretimle birlikte, Rabdan 8×8 zırhlı araçları atış ve amfibik kabiliyetler dahil tüm kabul testlerini başarıyla geçti, ilk teslimatlar yıl sonunda başladı. Önümüzdeki dönemde teslimatlarına devam edilecek projenin şirketimiz için özel önemi ise Otokar’ın savunma sanayisinde artık sadece ürün üretip satan değil, bilgi birikimini ihraç eden, teknoloji transferi yapan bir konuma ulaşması oldu” yorumunu yapıyor. Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapılan bu ihracat, Türkiye’nin tek kalemde imzalanan en büyük kara sistemleri ihracatını oluşturuyor.

    Benzer bir gelişme de sivil araçlar alanında yaşanırken bir Türk otobüs markasının tek kalemde aldığı en büyük otobüs ihracat anlaşmasının Otokar’ın bir iştirakinin özellikleri sayesinde imzalanması dikkat çekti. Ali Koç bu gelişmeyi “Otokar’ın ihracat faaliyetlerimizde öne çıkan en önemli ikinci gelişme ise otobüs alanında gerçekleştirildi. İştirak şirketimiz Otokar Avrupa’nın yıllar içinde bayi ve satış sonrası ağını genişleterek yapılandırmasını hızlandırması neticesinde Avrupa başta olmak üzere şehir içi toplu taşımacılık ihalelerini de yakından takip etmeye başladık. Bunun neticesinde Bükreş Belediyesi’nin 400 adet şehir içi otobüs ve sekiz yıl boyunca bu otobüslerin satış sonrası hizmetlerinin de sağlanmasını kapsayan ihalesini kazandık” şeklinde özetliyor.

    Bu gelişmeler, Otokar’ın gelirlerinin dağılımını çarpıcı bir biçimde değiştirmiş durumda. 2016’da 1,635 milyar lira satış geliri elde eden Otokar’ın yurtiçi gelirleri 1,193 milyar lira olurken gelirin sadece 442 milyon lirası dış pazarlardan geliyordu. 2018’de satış gelirleri fazla değişmeden 1,679 milyar lirada kalırken 1,093 milyar lirası yurtdışından ve 586 milyon lirası yurtiçinden geliyordu.

    Bu dağılım, Otokar’ın geliştirdiği yeni ve çarpıcı ürünlerin daha etkili olmasını sağlayabilir. 2018’de geliştirdiği Tulpar hafif tank ile küresel çapta istediği etkiyi yaratmayı başaran Otokar, Nisan 2019’da tanıttığı Akrep IIe ile Türkiye’nin ilk elektrikli zırhlı aracına imza atmış oldu. Akrep IIe’nin Otokar’ın savunma sanayiinde global bir marka olma hedefine ilerlemesinin cesur adımlarından biri olduğunu ifade eden Otokar Genel Müdür Serdar Görgüç, “ İlk versiyonu Türkiye’nin ilk elektrikli zırhlı aracı olan Akrep IIe, bize elektrikli araç teknolojisinin askeri araçlara uygulanmasına yönelik bilgi ve tecrübe kazandırırken, Türkiye’nin askeri tip elektrikli, hibrit ve otonom araçlar konusunda ilk adımları olacak” şeklinde konuşuyor.

    “Otokar, Akrep IIe ile elektrikli araç teknolojisinin zırhlı araçlara uygulanması yönünde eşsiz bir bilgi birikimi kazanmıştır. Bu gelişme, geleceğin hibrit ve otonom zırhlıları için ilk adım niteliği taşımaktadır. Hedefimiz, Akrep II’nin Türkiye’nin teknoloji ihracatında öncü ürünlerden biri olmasıdır” şeklinde konuşan Görgüç, “Geleneksel zırhlı araçlara kıyasla çeviklik, düşük termal iz, yüksek hız ve sessizlik avantajlarını bir arada sunan Akrep IIe, tüm dünyada orduların zorlu isterlerini karşılayabilecek yeterlilikte bir elektrik motora sahip. Taktik performans beklentilerine de en iyi şekilde cevap veren Akrep IIe, özellikle yakıt verimliliği, hareket, beka kabiliyeti ve entegre lojistik destek anlamında da avantajlar sunuyor” diyor.

    Teknolojik gelişmelerden biri olan alternatif yakıtlar alanını da dikkate alarak Akrep II’yi elektrik motoru ve gelişmiş pillerle donatarak alternatif güç gruplarına da uygun olarak tasarlayan Otokar’ın Akrep’te yarattığı dönüşüm şirketin gelecekte ulaşacağı nokta konusunda da fikir veriyor. Görgüç, bütün bu evrime hakim olarak hikayeyi anlatmak için iyi bir isim.

    Görgüç Akrep ile Akrep II arasındaki geçişi, “Kullanıcılarımızda her türlü keşif ve gözetleme görevleri başta olmak üzere birçok silah sistemi entegrasyonuna imkân veren düşük siluetli, yüksek balistik korumalı bir zırhlı araç ihtiyacının geliştiğini gözlemledik. 1995’te ürün ailemize eklediğimiz, yurtiçinde ve dışında başarılar gösteren Akrep aracımız, silueti küçük, üç kişilik bir platformdu. Güncel beklenti ve gelecekteki tehditlere karşı, sahip olduğumuz bilgi birikimimizi ve yüksek teknolojiyi kullanarak yeni nesil Akrep II’yi geliştirip, ürün ailemize ekledik. Akrep II’nin yüksek atış gücü, üstün koruma ve beka kabiliyeti, yüksek hareket kabiliyeti, düşük silueti, çevikliği ile özellikle ihracat pazarlarında başarı göstermesini bekliyoruz” sözleriyle anlatıyor. Bu ifadeler ürünün geliştirilmesi ve konumlanması konusuna ışık tutuyor.

    Bu sektör ilk anda garip karşılanabilse de, Otokar’ın dijitalleşen dünyada bütün sektörlerde önem kazanan müşteri odaklılığı yansıtan iş modeli şirketin gelecekteki pozisyonu konusunda olumlu düşünmeyi sağlıyor. Görgüç, “Muharebe alanı koşulları ve kullanıcı beklentileri sürekli değişiyor. Ordular, teknolojinin operasyonel avantajları ve lojistik verimliliğinden en üst düzeyde faydalanmak istiyor. Bu nedenle modern ordularda yeni nesil araç ve çözüm beklentisi artıyor. Daha fazla verimlilik ve performansı artıracak teknolojik çözümleri kullanmak istiyorlar. Tüm bu beklentileri göz önünde bulundurarak Akrep II’yi her türlü güncel ve gelecek teknolojik alt yapıya entegrasyon imkânı yaratacak şekilde tasarladık. Örneğin, uzun soluklu keşif ve gözetleme sistemlerine uygun ekipmanlarla donatılan bir Akrep II, yüksek tespit ve tanıma imkânı ile bu verileri eş zamanlı olarak dijital bilgi sistemlerine aktarabilecek. Bu yönüyle Akrep II ileri teknolojileri askeri sahaya taşımada öncü olacak” şeklinde konuşuyor.

    İleri teknolojinin sahaya taşınması, birçok sektördeki mobil uygulamalara ışık tutacak yansımalar yaratabilir. Kaldı ki, Görgüç’ün Akrep II için anlattığı gerçek zamanlı veri işleme platformu olma özelliği, birçok diğer alana uyarlanabilecek bir birikim olarak karşımıza çıkıyor. Fikri mülkiyet sahipliği, geliştirme gücü ve üretim esnekliği ile öne çıkan Otokar, bu özelliklerinin yanına sektörlerarası teknoloji uyarlama yeteneğini de eklerse şaşırtıcı olmayacak. Şirketin satış geliri 2016 ile 2018 arasında fazla değişmese de karının 2016’daki 70 milyon liralık düzeyinden 2018’deki 164 milyon liraya ulaşması, şirketin birikimini kara tahvil etmedeki yeteneğini zaten gösteriyor. Bunda iştirakler ile yurtdışının yerlisi olma adımlarının da etkisini görmekte yarar var.

    Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, “Yurt dışındaki bağlı ortaklık ve iştiraklerimizin 2018 yılında şirketimizin kârlılığına önemli katkısı oldu. Otokar için hem kârlılık hem de ihracat artışına etkisi yüksek iki sözleşme, finansal olduğu kadar stratejik olarak da özel öneme sahipti” derken 2019 için sarf ettiği “2019 yılında iç pazarda otobüs sektöründeki lider konumumuzu korumayı, yeni geliştirdiğimiz ürünlerle ticari araçlarda hedef pazarlarımızdaki payımızı artırmayı, askeri araçlarda mevcut kullanıcılarımızda envanterdeki ürün sayımızı artırırken yeni pazarlara açılmayı amaçlıyoruz” sözleri Otokar’ın planlarını şeffaf bir biçimde ortaya koyuyor. Ancak Otokar’ın geleceği ile ilgili yorum yapmak gerekirse Koç’un en dikkat çekici sözleri “Değişen koşulları, müşterilerimizin beklenti ve ihtiyaçlarını doğru yorumlayarak teknolojideki hızlı değişime ayak uydurmayı ve dijital teknolojilerin sunduğu fırsatlardan faydalanırken katma değeri yüksek ürün ve hizmetleri en etkin şekilde üretmeyi hedefliyoruz” şekline karşımıza çıkıyor. Bu yaklaşımın herhangi bir sektöre uyarlanmasının başarılı sonuçlar yaratacağı konusunda kuşku bulunmuyor.