Ortadoğu yatırım için ne kadar güvenli?

    0
    31

    Mart ayı ortalarında, çeşitli ülkelerden iş dünyasının VIP’leri, Mısır’da Kızıl Deniz’in kenarında daha çok kumlu sahilleri ve dalma aktiviteleriyle ünlü bir resort merkezi olan Şarm El Şeyh’te bir araya geldi. Demografik açıdan bakıldığında, gündem oldukça ilgi çekiciydi: 90 milyonluk nüfusu olan yükselen bir pazara nasıl yatırım yapılır? “Gelecek Mısır” başlıklı toplantıya katılanlar arasında General Electric CEO’su Jeffrey Immelt, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim ve İngiliz reklamcılık dünyasının ağır topu Sir Martin Sorrell gibi isimler vardı. Toplantı öncesinde Mısır 20 milyar dolarlık 30 yeni proje açıklayacağını bildirmişti. Bu da, kaotik birkaç yılın ardından dünyanın en kalabalık Arap ülkesinin nihayet iş dünyası için güvenilir bir ortama kavuştuğu anlamına geliyor.

    Petro dolarların aktığı ve hızla gelişen genç bir tüketici sınıfa sahip bölge yıllarca yabancı yatırımcılar için çok şey vaat eden pazarlardan biri oldu ancak kısa süre önceki kriz pek çok insanın risklerin potansiyel kârdan daha ağır basıp basmadığını sorgulamasına yol açtı. Bu sorgulama başka hiçbir yerde Mısır’daki kadar karmaşık değil; hükümet Şarm El Şeyh’in birkaç yüz kilometre kuzeyinde yer alan Sina yarımadasında gittikçe şiddetlenen köktendinci isyana karşı mücadele etmekle meşgul.

    Mısır’ın ticari merkezi olan Kahire de Arap Baharı’ndan dört yıl sonra hâlâ şiddetin spazmlarından muzdarip: Kısa süre önce, bir futbol maçındaki çatışmalar 20’den fazla insanın ölümüne yol açtı. Ocak ayında, Tahrir Meydanı’ndaki protestoların dördüncü yıldönümünde, kalabalık bir caddede bir şair ölenlerin anısına çiçek bırakırken polis tarafından vuruldu. Ve Mısır bölgenin parlak ülkelerinden biri.

    Ortadoğu’nun çok kötü bir 2014 yılını geride bırakmasının ardından her taraftan saldırıların sürdüğü sır değil. Suriye, Irak ve Libya’da süregelen iç savaşlar IŞİD gibi grupların desteğiyle daha da büyüyor. Yemen hükümeti isyancılara yenilirken, küçük bir devlet olan Ürdün, Irak, Suriye ve daha başka ülkelerden gelen mülteci akını altında ezilmiş durumda. IŞİD’in esir aldığı Ürdünlü bir pilotu yakmasının ardından Amman yönetimi IŞİD’e yönelik operasyonlarını tırmandırdı. Hatta petrol paralarıyla beslenen, yaşlı hükümdarların yönettiği, görece daha istikrarlı Körfez ülkeleri bile, aşağıya doğru seyreden petrol fiyatları ve Suudi Kralı Abdullah bin Abdülaziz’in ölümünün ardından sarsıldı.

    Bölge ülkelerinin çoğunun ücretleri artırmak, teşvikleri ödemek ve genel olarak insanları memnun etmek için kullandığı petrol paralarının akışı önemli derecede yavaşladı.

    Koşullar bölgedeki yabancı şirketler için kolay değil. Petrol şirketleri daha fazla risk alıp daha az kazanma durumuyla karşı karşıya kaldı. Örneğin, El Kaide aralık ayında, Yemen’de faaliyetleri olan ve burada iş yapan birkaç çok uluslu şirketten biri konumundaki Fransız enerji kuruluşu Total’i hedef alacağını duyurmuştu. Bu arada, petrol üretimi 2010 yılında günlük 1,8 milyon varilken şimdilerde 350 bin varile düşen Libya’da durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. North Africa Risk Consulting Başkanı Geoff Porter, “Geçen yıla kadar petrol tesisleri tehlikeli sınırda değildi” diyor.

    Ancak tehlikeye rağmen bölgeden çıkan iş pek yok. Genç nüfusun gittikçe artması -15-30 yaş aralığındaki nüfus 100 milyon- Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı özellikle Sony ve Coca-Cola için çekici hale getirmiş durumda; her ikisi de bölgeyi en hızlı büyüyen pazarlar arasında sayıyor. (Coca-Cola halen Irak ve Gazze’deki üretim kapasitesini artırmakla meşgul.) Altyapı projeleri ise bir başka çekim merkezi: Bechtel, Riyad’da iki metro hattı inşaatı için 10 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza attı. Ayrıca Ortadoğu global havacılık için yeni bir kavşak ve ilaç üreticileri için de elverişli bir alan olarak görülüyor.

    Bechtel Avrupa, Afrika ve Ortadoğu Bölgesi Başkanı David Welch, “Körfez bölgesi bölgedeki faaliyetlerimizin merkezi” diyor; “Bizler bir proje şirketiyiz. Projelerin yapılabileceği ve bu projelerin yapılabilmesi için gereken kaynakların bulunduğu yerlere gideceğiz.”

    Ve Ortadoğu’nun pek çok yerinde, çok fazla sayıda kaynak mevcut. Mısır Süveyş Kanalı’nın genişletilmesine yönelik 4 milyar dolarlık bir projeye soyundu; hükümet “güvenlik koşulları kötüleştiği”nden üç yıllık projeyi bir yıl içinde bitirme telaşında.

    Tabii ki, bu tür kararlı bir iyimserlikle bile, büyük çalkantıların hakim olduğu yeni dönem bazı ülkeleri vatandaşlarının (ve yabancı yatırımcıların) kendilerini daha güvende hissetmeleri için çaba harcamaya zorluyor. Bunlardan Suudi Arabistan amacına ulaşmak için yüz yıllık bir taktikten yararlanıyor: Kuzey ve güney sınırlarında sızdırmaz bir duvar inşa etmek. Kolay mı dediniz? Unutmayın ki, Irak sınırındaki duvar 160 kilometre uzunluğunda olacak.