Montblanc: Entelektüel lüks

0
92

 MONTBLANC DENINCE ilk akla gelen ünlü kalemleri olsa da, günümüzde saatten aksesuara, çantaya, kırtasiyeye, akıllı cihazlara kadar çok geniş bir yelpazede lüks tüketimin merkezinde yer alan bir marka. Ancak bu lüks sözcüğü Montblanc’ı kısmen tanımlayabiliyor; 1900’lü yılların başında Hamburg’da bir yazı aracı olarak doğan Montblanc geçen yıllar boyunca yeni kanallara evrildi ama ikonik kalemleri belleklerde her zaman ayrıcalıklı bir yere sahip oldu. Yakın zamanda felsefesiyle yeniden gündeme gelen Antoine de Saint-Exupéry’nin ünlü yapıtı “Küçük Prens”e atfen özel bir kalem serisi hazırlaması, bu amaçla 94 yıllık Meisterstück’e has siyah rengini bu yapıt için özel bir mavi reçineye dönüştürmesi de bu entelektüel yönünü pekiştiriyor. Fortune Türkiye’ye konuşan Montblanc Ortadoğu, Hindistan ve Afrika bölgesi Başkanı Franck Juhel, bu kitabı seçmelerinin nedenini, yazarın kültür ve sanata olan tutkusunun ve tüm bunları besleyen hayal gücünün kendi felsefeleriyle örtüşmesi olarak açıklıyor.
Juhel ayrıca, yeni trendlere göre yön belirlerken markanın DNA’sına, değerlerine sadık kalmaya her zaman özen gösterdiklerinin altını çiziyor. Ayrıca girdikleri pazarlarda ilk olmanın da kendilerine avantaj sağladığını kaydediyor. Montblanc halen lüks devi Richemont Group’un bir parçası. Richemont Group Mart 2017’de biten mali yılda 10 milyar 647 milyon euro satış geliri elde etti; kârı ise 1 milyar 210 milyon euro oldu. Montblanc’ın Türkiye’deki distribütörlüğünü Rotap gerçekleştiriyor.

Montblanc lüksün geniş bir yelpazesinde ürünler sunsa da kalemleriyle özdeşleşmiş bir marka diyebilir miyiz?
Montblanc ilk başta bir yazı aracı olarak ortaya çıktı. Ama bugün artık farklı ürün kategorilerini paylaşan bir marka. Markanın bugün üç sacayağı var: Yazı araç gereçleri, seyahat çantaları ve saat. Görünürlük açısından üçü için de aynı şeyi söyleyebilirim. Tanınmışlığa gelince, ülkeye göre değişiyor. Örneğin Hindistan’da seyahat çantaları başta geliyor; Türkiye’de ise, kalemlerimiz ön planda. Ama seyahat çantaları ve saat segmenti de hızla büyüyor.

Markanızın “Küçük Prens” koleksiyonundan kısaca söz edebilir misiniz?
“Küçük Prens” kitabının felsefesini anlamak, okuduğunuz yaşla ilgili. Yaş büyüdükçe, anlattığı felsefeyi daha iyi anlıyorsunuz. Ve sanırım Antoine de Saint-Exupéry’nin orada paylaştığı fikirler geçmişe göre günümüzde çok daha fazla önem taşıyor. Montblanc bu değerlere yönelik takdirini göstermek istedi. Çünkü yazarın ortaya koyduğu fikirler bizim değerlerimiz ve DNA’mızla birebir örtüşüyor: Hayal gücü, kültür ve sanata olan tutku. Dostluk ve ilişkinin önemi… Bu değerleri Montblanc da paylaşıyor. Bundan dolayı yeni bir seriyle bu değerleri yansıtmak istedik. 94 yıl önce yaratılan ikonik kalem Meisterstück her zaman siyah renkte olmuştur. İlk kez, “Küçük Prens”i anmak amacıyla mavi yaptık. Bu bir ayrıntı gibi gözükebilir ama Meisterstück sadece Montblanc için değil bütün lüks dünyası için ikonik bir model. Bu siyah reçineye şimdiye dek hiç dokunulmadı; bu rengi nereye koyarsanız koyun -örneğin, cep telefonunuzun üzerine- renk her zaman daha da siyah gözükür. Bizim Ar-Ge birimimiz bir anlamda sihirli reçeteyi bulmaya çalışarak bu mavi reçineyi ortaya koydu. Bu kalemin üzerinde kitaptan alıntılar var. Ünlü tilki figürü ve daha pek çok ayrıntı söz konusu. Montblanc’ın tarihinde bir ilke imza atarak hem “Küçük Prens”i kattık hem de siyah reçineyle özdeşleşmiş ikonik Meisterstück’te mavi reçine kullandık. Bu seri bu yıl çıktı, Türkiye’de de satışta.
 
Saatlerinizin özellikleri neler?
Saatlerimizde İsviçre’nin saat uzmanlığının tüm unsurlarının var olmasını istiyoruz. Farklı koleksiyonlarla ortaya çıktık ama bunların hepsinin ortak özelliği İsviçre’nin saat ustalığını yansıtması. Bu bizim açımızdan çok önemli bir değer.

Tüm dünyada dijital bir devrim yaşanıyor. Siz bu süreci markanızla nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Günümüzde artık dijital için spesifik bir strateji geliştiremezsiniz. Çünkü dijital zaten sizin temel stratejinizin bir parçasına dönüşmüş durumda. Örneğin, Türkiye’de yüzde 70’lik bir internet penetrasyonu söz konusu. Yüzde 60’lık bir kesim sanal ortamdan alışveriş yapıyor. Bunun yüzde 20 kadarı her hafta bir defadan fazla online alışverişte. Bu da dijitalin ana stratejimizin bir parçası olması gerektiğini ortaya koyuyor. Montblanc’ın kuruluşundan beri öncü olmaya önem veriyoruz. Örneğin, mürekkebi damlatmayacak bir sistemle ilk yazı enstrümanını geliştiren Montblanc’dır. Şimdi ise yanmayan, çizilmeyen materyallerden çantalar geliştirdik. İki yıl önce akıllı kâğıdı (augmented paper) lanse ettik. Bu, yazıyla dijital arasında bir köprü. Özel bir kâğıda yazıyorsunuz. Yazdıklarınız doğrudan cep telefonunuza, tabletinize gidiyor. PDF ya da Excel doküman olarak alabiliyorsunuz. Bunun için özel bir kalem de gerekmiyor. Normal kaleminizle yazabiliyorsunuz. Geçen yıl da akıllı saati lanse ettik. Biraz önce İsviçre saatçiliğinin kodlarından söz ettim. Dijital saat olsa bile Montblanc’ın saatlerinde bu kodları bulacaksınız.

Siz Ortadoğu, Afrika ve Hindistan’dan sorumlusunuz. Bu coğrafyayla karşılaştırmak gerekirse Türkiye’nin lüks pazarını nasıl değerlendirirsiniz?
Bugün buradaki varlığım Türkiye’nin bizim için çok önemli bir pazar olduğunun göstergesi. On gün sonra beş günlük bir ziyaret için tekrar geleceğim. Türkiye lüks pazarında düzenli bir büyüme söz konusu. Rakamlar hem lüks sektörünün geneli hem de Montblanc için bu trendin süreceğini gösteriyor. Türkiye’de üç mağazamız var, ikisi İstanbul’da, biri de Ankara’da. Dördüncüsü de bu yıl içinde Emaaar Square’de açılacak. Ayrıca yirmi kadar çok markalı ürünler satan mağazada da varız. Öte yandan, lüks sektörünün büyümesinin yanı sıra bizim için asıl önemli olan Türk tüketicinin Montblanc’a aşina olması. Çünkü Türkiye nüfusunun yüzde 50’si 45 yaş altı. Gelir artışı var ve Montblanc kent yaşamıyla çok iç içe bir marka. Bu da Türkiye’yle paralellik oluşturan bir durum çünkü ülke nüfusunun yüzde 70 kadarı şehirlerde yaşıyor. Montblanc sırt çantaları genç Türk müşterilerimiz arasında çok popüler olan bir ürün. Akıllı kâğıt çok iyi satıyor. Akıllı saatler de pazara girdiği ilk aylarda hemen tükendi. Tabii ki, her zaman daha fazlasını yapmalısınız. Biz de Türkiye’de çok şey yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye’de hem kalem hem seyahat çantası her yıl çift haneli rakamlarla büyüyor. Birkaç yıl içinde pazarda markamızın üç ayağının da hemen hemen aynı seviyeye geleceğini söyleyebilirim. Kalite ve işçilik müşteri için çok önemli ve tarihi olan, değerlerini koruyan markalar ülkede başarılı oluyor. Nitekim Montblanc da yaklaşık 30 yıldır var olduğu Türkiye pazarında bu şekilde başarılı oldu. Herkes Montblanc’ın simgesi olan karlı tepe figürünü tanıyor. Bu çok önemli kültürel bir tanıma.