MICHELIN Rehberi’nin Türkiye seçkisi, yıldızların ötesinde bir hikâye anlatıyor. Değişmeyen evrensel kriterler yerel mutfakları görünür kılarken, rehberin ülke geneline açılması gastronomiyi kültürel bir vitrin olmaktan çıkarıp şehirler arası bir ekonomik haritaya dönüştürüyor. Peki bu dönüşüm Türkiye için ne anlama geliyor?
Günün koşturmacasını geride bırakıp bilgisayarımdan gelen mailleri tarıyorum. Ekranda hızla akan başlıklar arasında Medyaevi Medya Grup Direktörü Hilal Arı’dan gelen mail dikkatimi çekiyor. Açıyorum. MICHELIN Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec’e yönelttiğim soruların yanıtları ekli.
Gwendal Poullennec’in cümleleri kısa, tonu sakin. Ne iddialı bir vaat var ne de beklenti yükselten ifadeler.
Satırlar ilerledikçe anlatılanın yalnızca restoranlar ya da yıldızlar olmadığı netleşiyor.
Cevaplar, MICHELIN’in Türkiye’ye nasıl baktığını, hangi ölçütleri sabit tuttuğunu ve hangi alanlarda genişlemeyi hedeflediğini gösteren daha büyük bir çerçeve çiziyor.
O noktada aklıma takılan soru şu oluyor:
MICHELIN Türkiye’de neyi ölçüyor ve neyi büyütmek istiyor?
Sorunun cevabı için gelen maili tekrar okumam gerekiyor.
MICHELIN’in Türkiye vizyonu
“MICHELIN Rehberi yalnızca beş evrensel kriterle çalışır.”
Poullennec’in bu keskin sınırları, değerlendirme yönteminde esneklik arayan yaklaşımları baştan dışarıda bırakıyor. Kriterler oldukça açık: Ürün kalitesi, teknik hâkimiyet, lezzet uyumu, şefin kişiliği ve tutarlılık.
Gerek Türkiye için gerekse Fransa, Japonya ya da ABD gibi herhangi bir farklı ülke için geçerli olan aynı standart çerçeve.
“Bu kriterler değişmez ve hiçbir dış etkenden etkilenmez.”
Vurgusu, gastronominin teşvik ya da tanıtım aracı olarak ele alınmadığı yönünde. Aksine ölçülebilir bir kalite alanı olarak değerlendirildiğini söylüyor.
Yerel mutfaklar, ayrıcalıkla yaklaşılmazken özgünlükleriyle öne çıkıyor. Bu da rekabeti daha şeffaf, daha kalıcı bir zemine taşıyor.

Gastronomi haritası genişliyor
“Olgunluk, bir şehrin farklı yemek stillerinde tutarlı kalite sunabilme yeteneğinde ortaya çıkar.”
Tanım, tek bir iyi restoranın yeterli olmadığını ima ediyor. Şehrin kimliği, çeşitlilik ve süreklilikle ölçülüyor.
İstanbul’un Osmanlı mirasıyla çağdaş mutfağı birlikte taşıyabilmesini bu nedenle örnek gösteriyor.
“Kapadokya, kendine özgü karakteriyle dikkat çekici bir potansiyel sunuyor.”
İfadesi, coğrafyanın ve turizmin özel dinamiklerinin, geleneksel mutfakların yeniden keşfedilmesi sürecini hızlandırdığını düşündürüyor.
İzmir ve Muğla’nın Ege ürünleri etrafında kurduğu mutfak dili de aynı bağlamda okunmalı.
Türkiye’nin 171 restoranla rehberde temsil edilmesi, coğrafi zenginliğin henüz başlangıcı olduğunu düşündürüyor.
Harita genişlerken, merkez kavramı da yeniden tanımlanıyor.
Turizme küresel bir referans
Poullennec, Rehberin işlevini basit bir öneri listesi olmanın ötesine taşıyor.
“Yüzyılı aşkın süredir, dünya çapında gezginler ve yemek tutkunları için güvenilir bir rehber olarak hizmet veriyor.”
Markanın güvencesine vurgu yapıyor. MICHELIN Rehberi’nin bir şehre girişi, gastronomi çevrelerini olduğu kadar, turizm akışını da şekillendirebiliyor.
“Yerel yetenekleri uluslararası sahnede öne çıkararak mutfakların ve şeflerin sesini güçlendiriyor.”
Yerel tatların globalleşebilmesine dair işaret veriyor.
“Kültürel etkileşimi teşvik ediyor ve bölgesel mutfakları küresel düzeyde görünür kılıyor.”
Sözler, Türkiye’deki şeflerin daha fazla uluslararası tanınırlık kazanması anlamına geliyor.
Türkiye’nin gastronomi potansiyeli, bu küresel vitrin sayesinde, tavsiye edilen destinasyondan, aranan deneyime doğru evrilme olanağı bulabilecek.
2026 seçkisinde İki Yıldızlı iki restoran ve Bir Yıldızlı on beş restoranın yer alması, bu yükselişin somut bir göstergesi.
Hedef Türkiye’nin tamamını kapsamak
“Önümüzdeki yıllardan itibaren rehberin tüm Türkiye’yi kapsayacak olması heyecan verici.”
Bu heyecan, yeni yıldızlardan çok coğrafi yayılımla ilgili. Rehberin ülke geneline açılması, gastronomi değerinin birkaç şehirle sınırlı kalmaması anlamına geliyor. Bu da turizm gelirinin niteliğini ve dağılımını etkileyebilen bir unsur.
“Anonim ve bağımsız müfettişlerimizin çalışmaları devam ediyor.”
Sürecin zamana yayılacağını işaret ediyor. Yaygınlık, hızdan ziyade tutarlılıkla kuruluyor.
Gastronomi burada bir vitrin olmanın ötesinde; yerel üretim, istihdam ve şehir markasıyla birlikte büyüyen yapı taşı haline geliyor.
Sorularımın cevaplarını almıştım.
Maili kapatırken aklıma yeni bir soru geliyor:
Mesele yıldız sayısında mı yoksa bir şehrin mutfağının hikâyesini derinleştirebilmesinde mi?
