​Merkez Bankası açıklamasında öne çıkan noktalar

0
18

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu beklentiler doğrultusunda faiz oranlarında değişikliğe gitmezken Merkez Bankası’nın toplantı sonrası yaptığı açıklamada üç noktada değişikliğe gittiği görüldü.

MERKEZ BANKASI FAİZİ DEĞİŞTİRMEDİ

Merkez Bankası’nın Eylül ayı faiz kararı açıklamasında yer alan ‘‘Ayrıca Kurul, “küresel para politikalarının normalleşme sürecinde yol haritası” kapsamında alınan ve alınması öngörülen önlemleri değerlendirmiştir.” ifadesi bu ayki açıklamada yer almadı.

Eylül ayı açıklamasında bulunan ”Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır” ifadesi ”Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır” şeklinde değiştirildi.

Merkez Bankası Eylül kararında olan ‘Getiri eğrisini yataya yakın tutma’ ifadesi Ekim’de yer almadı. 

Eylül ayı açıklamasında yer alan ”Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir.” ifadesi ise ”Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir” olarak değiştirildi.

”KURUN DEĞER KAZANMA EĞİLİMİNİN ENFLASYON ÜZERİNDEKİ ETKİSİNE DEĞİNİLMEDİ”
Halk Yatırım’ın değerlendirmesinde, kurun son dönem değer kazanma eğiliminin enflasyon üzerindeki etkisine değinilmediğine dikkat çekildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: ”Bunda da, son dönemde FED normalleşmesinin ötelenme eğiliminin gelişen ülkeler üzerinde yarattığı rahatlamanın kalıcı olup olmadığına yönelik temkinli duruşun etkili olduğunu düşünebiliriz. Mevcut durumda, FED’in faiz artırımlarına başlama zamanının 2016 yılına ötelenmiş olabileceği beklentisinin ağırlık kazandığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla, FED’in 
gelecek hafta yapacağı faiz toplantısında bu doğrultuda sinyaller verip vermeyeceği, gelişen ülke para birimleri üzerinde gözlenen değer kazanma eğiliminin kalıcılığında önemli olacak. 

Büyüme görünümüyle ilgili olarak ise, net ihracatın ön plana  çıktığı yaklaşımın korunduğunu izliyoruz. Ancak, AB bölge ekonomisinde son dönemde belirginleşen zayıflama sinyalleri, bu büyüme modelinin geçerliliğiyle ilgili soru işaretleri yaratıyor. Bu çerçevede, ECB’den beklenen ek genişleme adımlarının hangi oranda proaktif olarak karşılanacağı, dış talep koşullarına yansıması açısından kritik bir faktör olarak beliriyor. 
 
Gelecek dönem para politikası kararlarında sıkı duruşun biraz daha belirginleştirildiği bir eğilim sözkonusu. Önceki toplantılara göre, gelecek dönem kararlarında ‘enflasyondaki iyileşmenin hızının’ değil, ‘enflasyon görünümünün’ etkili olacağı ifadesinin yer aldığını izliyoruz. Diğer bir ifadeyle, enflasyon görünümünde iyileşme beklentisinin biraz daha geri plana çekildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, para politikasında ‘temkinli’ duruşun yerini ‘sıkı’ duruşun 
aldığını izliyoruz. Son olarak, ‘verim eğrisinin yataya yakın tutulması’ ifadesinin kaldırıldığını  yani ters eğimli durumun daha belirginleşebileceğini düşünebiliriz.
 
Kısa vade politika duruşu olarak da, FED normalleşmesi faiz artırımı ile başlayana kadar likidite yönetiminin hakim olduğu  faiz artırımının gerçekleştiği durumda ise, politika faiz göstergelerinin de devreye girmesiyle sıkılaştırma eğiliminin belirginleştiği bir çerçeve çizebiliriz.”