Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda, Japonya’da negatif faiz oranları uygulamaya ihtiyaç görmediğini, borçlanma maliyetlerinin BOJ’un uyguladığı agresif varlık alımının etkisiyle hali hazırda çok
düşük seviyede bulunduğunu bildirdi.
Finansal kurumların ellerindeki fonları krediyi yönlendirmek yerine merkez bankasına park etmelerini cezalandırmak için ECB’nin yaptığı gibi negatif mevduat faizi uygulamaya ihtiyaç görmediklerini
ifade eden Kuroda, “Bizim parasal genişleme politikamız ekonomide ve finansal piyasalarda arzu edilen etkiyi gösterdi. Bankalar reel ekonomiye kredilerini artırıyorlar. Negatif mevduat faiz oranı uygulamamız gerektiğini düşünmüyoruz” diye konuştu.
“PETROL FİYATLARI ENFLASYONU ETKİLEMEDİ”
Japonya Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi Takehiro Sato, petrol fiyatlarındaki cari düşüşün enflasyon beklentleri üzerine negatif bir etkisini görmediğini söyledi.
Konuşmasında parasal gevşeme politikasının etkisinin, uzun vadeli faiz oranlarıda çok fazla düşüş olmadığı ortamda, azalmasının muhtemel olduğunu da ifade eden Sato, BOJ’un cari hızla tahvil alımına sonsuza kadar devam edemeyeceğini de vurguladı.
“DARALMA VERİSİ REVİZE EDİLEBİLİR”
Japonya Ekonomi Bakanı Akira Amari, Ülke ekonomisinin 3. çeyrekte yüzde 0,8 daraldığına işaret eden GSYH verisinin yukarı yönlü revize edilmesini beklediğini söyledi.
Amari, Japon devlet televizyonu NHK’ya yaptığı açıklamada, “3. çeyrek GSYH verisinin sıfıra revize edilmesi olası ve ekonomi sonrasında pozitife geçecektir. Japon ekonomisi hali hazırda istikrarylıbir toparlanma trendinde” diye konuştu.
Japonya’da 3. çeyrek için revize GSYH verisi Salı günü açıklanacak.
DÖVİZ REZERVLERİ DÜŞTÜ
Japonya Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Ülkenin döviz rezervi 11 milyar 200 milyon dolar azalarak 1 trilyon 233,0 milyar dolar oldu.
Ülke’nin altın rezervleri ise 28,11 milyar dolardan 26,13 milyar dolara indi.
IMF rezerv pozisyonunun 9,41 milyar dolar olduğu ayda, SDR 17,9 milyar dolar oldu.
Japonya, yaklaşık 3,4 trilyon dolarla dünyanın en yüksek döviz rezervine sahip Çin’in ardından ikinci sırada bulunuyor.
