Kralların mücevhercisi Emaar’da

0
94

Her yeni koleksiyon ile tasarımlarında modernizmi vurgulamaya devam eden Cartier, Emaar Square Mall’un zemin katında yer alan 530 metrekarelik yeni butiğini geçtiğimiz ekim ayında açtı. Markanın en yeni koleksiyonlarının sunulacağı butikte LOVE, Trinity, Just un Clou, Diamonds ve Panthère koleksiyonları da yer alacak. Maison’u Fransa, İspanya, Meksika, Rusya ve şimdi de Türkiye, İtalya ve Yunanistan’ın da dahil olduğu Güneydoğu Avrupa bölgesinde temsil eden Cartier Güneydoğu Avrupa Direktörü François-Marc Sastre, “Saatlerin dünyasına karşı hep bir tutkum vardı, hatta üniversite bitirme tezim, saat endüstrisi hakkındaydı” diyor. François-Marc Sastre ile markanın hikayesini, Emaar’da açtığı yeni butiği, kolesiyonu ve Türkiye’deki gelecek planları üzerine konuştuk.
 
Cartier’in kuruluş hikayesinden bahsederek markanın stilini bizim için tanımlayabilir misiniz?  
20. yüzyılın başından itibaren Cartier kardeşler, müthiş bir ileri görüşlülük ve işbirliği becerisi göstererek büyükbabaları Jaques-Louis Cartier tarafından 1847’de kurulan Maison de Cartier’nin ününe ün kattılar. Louis, 1898’de açılan tarihi 13 rue de la Paix’deki butiğin yönetimini sürdürürken Jacques, Londra’ya giderek 1902’de New Bond Caddesi’ndeki Cartier butiğini açtı. Bundan çok kısa bir süre sonra Fransız mücevherci, gelecekte Kral VII. Edward olacak olan, zamanın Galler Prensi tarafından “kralların mücevhercisi ve mücevhercilerin kralı” olarak övüldü, böylelikle Cartier ve İngiliz Kraliyet Ailesi arasında güçlü bir bağ kurulmuş oldu. 1917’de Pierre, New York’a geldi ve inci bir kolye karşılığında 5. Cadde’deki malikaneyi satın almayı başardı. Bu mekan hala Amerika’nın geçen yüzyılda Cartier’e gösterdiği olağanüstü misafirperverliğin güçlü bir simgesi olarak varlığını sürdürüyor.
 
Jacques, Londra’dan Basra Körfezi’ne giderek en güzel incilerin peşine düşmüş, oradan Hindistan’a geçerek Cartier Paris’te yaratılan tasarımların modernliği ile mihracelerin gözlerini kamaştırdı. Jacques, Hindistan’da daha önce görülmemiş renk kombinasyonlarında tasarlanmış çiçekler, yapraklar ve muhteşem kompozisyonlarda dizilmiş pürüzsüz ya da dokulu kürelerden oluşan “tutti-frutti” akımına ilham verecek oymalı yakutlar, zümrütler ve safirler keşfetti. Renklerdeki içtenlik, dünyanın her köşesindeki moda öncülerini kısa zamanda büyüledi. Pierre, zarif mine işlemelerinden satın almak ve mücevhere düşkün soyluları tasarımları ile fethetmek için Rusya’ya gitmiş ve kısa süre içinde Cartier müşterileri haline gelen prenslerle dostluklar kurmuştu. Dünyaya açılmanın gerçek temellerini atan Cartier kardeşler daha önce gidilmemiş yerlere giderek markalarına Fransa ve ötesinde eşsiz bir ün kattılar.
 
Kaşif ruhlu Jacques, Louis ve Pierre Cartier kardeşler kısa zamanda dünyaya açılmanın önemini anladı. Seyahatlerinden dönerken yanlarında, Cartier tasarımlarının özgün tarzını oluşturan çeşitli sanatsal etkiler getirdiler ve her keşif gezisinden sonra yeni kitleleri cezbetmeyi başardılar. İcat ve patentlerine sürekli yenilerini katan Cartier, 1909’da kol saatlerinin görünür bir bağlantı olmadan kapanmasını sağlayan dünyanın ilk katlanan tokasını icat etti. Yaklaşık bir yüzyıl sonra, 2009’da Cartier, bakım ve ayar gerektirmeyen dünyanın ilk yarı-sürekli kol saati IDone’ı tanıttı. Louis Cartier mücevherde platini ilk kullanan kişi olmakla birlikte elmas dantel olarak adlandırılan tasarımların da yaratıcısıydı. Markanın ikonik hayvan figürü haline gelecek olan panter motifinin ilk benekleri 1914 yılında ortaya çıktı. Tankların palet izlerinden esinlenerek tasarlanan Tank saati 1917’de tasarlandı, Trinity yüzük 1924’de, Cartier LOVE bilezik ise 1970 yılında beğeniye sunuldu. Bu üç model, günümüzde hala Cartier’nin kült objeleri olarak yerlerini koruyor.           
 
Cartier yeni butiğini Emaar’da açtı. Biraz yeni butiğiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
En yeni koleksiyonları sunacak olan Maison’un 530 metrekarelik yeni butiği aynı zamanda mevcut mücevher ve saat koleksiyonlarına da ev sahipliği yapacak. İki katlı butik, Emaar Square Mall’un zemin katının kalbinde yer alıyor. Butiğin merdivenlerinin duvarları Paris’te tasarlanan özel duvar kağıtları ile kaplandı, iç dekorasyonu ise Bruno Moinart konseptine uygun tasarlandı. Butiğin ana rengi olan bronz pirinç, mobilyalar, duvar panelleri ve pencerelerde kullanıldı. Dekorasyonda kullanılan diğer malzemeler, meşe ağacı ve odaların renk tonlarına göre değişen kumaşlar oldu. Girişte konukları karşılayan Windfall avize, Cartier şıklığını ve zarafetini yansıtıyor.
 
Emaar’daki yeni butiğimiz, gelecek için sahip olduğumuz vizyonu ve zarif tasarım anlayışımızı tam anlamıyla temsil ediyor. Ayrıca Cactus de Cartier ve Paris Nouvelle Vague gibi yaratıcı koleksiyonlarımızdan bazı parçalar da, Emaar butiğimizde yer alacak. Maison’un en seçkin tasarımlarını Emaar’da hem var olan müşterilerimize hem de yeni dostlarımıza başarı ile sunacağımıza inanıyoruz.  
 
Yeni koleksiyonlarınızın detaylarını paylaşabilir misiniz? 
Bu yıl ikonik saatimiz Cartier Tank’ın 100. yılını kutluyoruz. Tank modeli, 1917’de uzun bir tasarım süreci ve güçlü bir vizyonun birleşiminden doğdu. Yeni yaşını kutlayan Tank, hiç olmadığı kadar yeni ve genç. Her yaştan özgür ruhlar için stil ve zarafetin bir yüzyıla yayılan eşsiz yolculuğunun evrensel sembolü haline geldi. Başlangıçtan itibaren aralarında Rudolf Valentino, Gary Cooper, Andy Warhol, Richard Avedon ve Prenses Diana’nın da olduğu birçok ünlüyü cezbetti. Günümüzde William Eggleston, Patti Smith, Alain Delon, Catherine Deneuve ve Air grubunun solisti Nicolas Godin gibi ünlüler için şık saatin sembolü oldu.  
 
Maison’un yeni mücevher koleksiyonu olan Résonances de Cartier, özgün karakterleri sebebiyle özenle seçilip yerleştirilen değerli taşların ve mücevherlerin uyumlu pırıltısı ile yankılanan bir koleksiyon. Koleksiyon, içlerinde bileğin ufak bir hareketiyle renk ve ruh halini değiştiren hareketli motiflere sahip göz alıcı ve özgün bir bilekliğin de olduğu yüzden fazla parçadan oluşuyor. Cartier’de, tasarım ekibi ve tasarımcılarımız için zanaatimizin odağında taşların gücü yatıyor. Résonances ismi, bizim için en uygun isim oldu çünkü fiziksel etkilerin ya da titreşimin ötesinde göz alıcı bir mücevher karşısında hissettiğiniz o sihirli duyguyu da ifade ediyor. Taş, her Cartier tasarımının odak noktasını oluşturuyor; tasarım ve kompozisyon tamamen sergilenmek istenen taşın kendisi tarafından belirleniyor. Tasarım, asla taşın güzelliğinin gözler önüne serilmesinin önüne geçmemeli.
 
Cartier’in Türkiye piyasasına ilk girişi ne zamandı? Türkiye için gelecek planlarınız nelerdir?
Cartier Türkiye’deki ilk butiğini 2007’de açtı, onu 2014’te İstinyePark’taki ikinci butik takip etti. Büyüyen ekonomik ve sosyal görünümünün yanı sıra 2000’lerin ortalarından beri yerel piyasada Cartier’e talep göstermeye başlayan sofistike müşteri tabanı sayesinde, Türkiye kayda değer bir piyasa haline geldi. Seyahatler ve kültürleri harmanlayarak büyüyen Maison de Cartier olarak, gün geçtikçe daha fazla saat koleksiyoncusunun ve seçkin mücevhere ilgi duyan kitlenin ortaya çıktığı Türkiye piyasasında büyüyerek var olmaya devam edeceğiz. Türk kültürünün bölgedeki etkisine güvenimiz tam ve Türk misafirperverliği sayesinde içimiz rahat.
 
Cartier’in Türk müşteri profilini nasıl tanımlarsınız? Cartier’in hizmet felsefesi nedir?
Türk müşterilerimiz mücevher ve tasarım konusunda olduğu kadar yenilikçi eserler konusunda da oldukça sofistike. Maison’un mirasını anlıyor ve gelenek ile yeniliği harmanlamayı seviyorlar. Cartier tarih boyunca kraliyet ailelerinden yeni evli çiftlere, herkesin en güvendiği marka oldu. Müşterilerimizin her Cartier ziyaretinin, ilk ziyaretleri kadar muhteşem ve eşsiz olmasını istiyoruz. Günümüzde uluslar ve kültürler arası çok geniş bir müşteri portföyüne sahibiz.