Kognitif leydi: Defne Tozan

0
149
Defne Tozan, büyük bir dönüşümün söz konusu olduğu IBM’in Türkiye yapılanmasının zirvesinde yer alıyor. Göreve gelmesinin ardından ilk toplantısında taktığım isimle IBM’in Kognitif Leydisi, iş yapış biçimlerinden insan kaynaklarına kadar her şeyin değiştiği bir dünyaya yön veren büyük veri, yapay zeka, makine öğrenmesi, derin öğrenme gibi kavramların bir ileri aşaması olarak kabul edebileceğimiz bilişsel (kognitif) teknolojiler, özellikle kurumların ve şirketlerin yaşam döngülerine kattıkları daha iyi karar verme yeteneği ile büyük bir dönüşümün zeminini oluşturuyor.

IBM Genel Müdürü Defne Tozan’ın en çarpıcı özelliği, IBM’in kognitif alandaki marka ismi Watson gibi ayakları yere basan ve asla aşırıya kaçmayan ya da abartmayan bir karaktere sahip olması. Kayda geçmeden önce yaptığımız kısa iş dünya analitiği seansında beş dakikadan kısa sürede doğru yol haritasına nasıl ulaşılacağı konusunda fikir vermeyi başardı; karşımda Watson ile psikolog arasında bir kişiliğin bulunduğunu hissettim. Tozan’ın bu kimliği, IBM’de geçirdiği 30 yıllık süre de dahil olmak üzere hayatı boyunca bugünler için özel olarak yetiştirildiğini düşündürüyor; en azından denk geldikleri kesin.

Tozan, “Defne geldi diye değişen bir IBM Türkiye şirketi söz konusu değil. Büyük bir dönüşüm içinde buraya geldim. IBM geçtiğimiz 10 senenin hatta 5 senenin IBM’i bile değil. IBM çok başka bir yere oynadı ve geldi. Bunu anlamak için resmi birleştirmek gerekiyor” diyor.

Resmin en önemli parçası, IBM’in 25 yıldır patent şampiyonu olması. Tozan bunu, IBM’in üç ila beş yıl sonrasının teknolojisini geliştirmesi şeklinde yorumluyor ve “Bu sefer de ‘beş yıl sonrasının teknolojisi ne olacak’ deyip yapay zekaya yatırım yapan IBM, ‘ben aslında bu veri etrafındaki resmi gördüm; veri çok artacak; bunun için yapay zeka olması lazım; daha yüksek işleme gücüne ihtiyaç olacak; dolayısıyla ben şimdiye kadar yapageldiğim işlerin bir kısmından çıkıp konsantrasyonumu buraya çeviriyorum’ dedi” şeklinde konuşuyor.
IBM’in son beş yılını şekillendiren hikâyesini bu şekilde özetleyen Tozan, 2016’da göreve geldiğinde IBM geleceğini yapay zeka ve buluta tahvil etmiş ve kendisini bunun üzerinden kurumsal pazara servis sunan bir şirket olarak tanımlamış durumda bulunduğunu kaydediyor.

“Kurumsal pazarın yapay zekası ve bulutuyuz dediğimiz bir noktada ben göreve geldim. Bir yandan buradaki organizasyona, iş ortaklarımıza ve çalışan profilimize, pazara yeni gidiş yollarına, müşterilerimize erişme ve onları büyütmeye, yeni müşterilere erişmeye bakarken diğer yandan ‘IBM’de kocaman bir şey oluyor, bunu nasıl getireceğiz’ sorusunun yanıtına konsantre oldum. Bunun böyle olması gerekti ama çok kolay olmadığını söyleyebilirim” şeklinde konuşuyor.

İnovatif teknolojilerin en önemli sorunu olan pazarı yaratmak ve pazarda farkındalık oluşturmak burada da zorluklar listesinin başında yer alarak etkisini gösteriyor. Sektörlerin yeni teknolojiyi kullanmaya başlaması ile teknolojinin geliştirilmesi ve konuşulması arasında yer alan faz farkı, bu zorluğun temelini oluşturuyor.

BU DÖNEMDE LISTELENEN HER ŞEYI birlikte yapmaya çalıştıklarını ifade eden Tozan, “Bir de pazar dinamiklerini eklersen 2017 benim için çok kolay bir yıl değildi ama şimdi geriye dönüp baktığımda iyi bir yol kat ettiğimizi görüyorum. Hem organizasyonu bu transformasyona göre yeniden şekillendirdik; mevcut ortaklıklarımızı bu yeni konulara yönlendirip iş ortaklıklarımızı artırdık” diyor. Gelirlerin çoğunu yaratan mevcuda tutunmak şirketler için öncelikli tercih ve zorunluluk olması –bu IBM için de geçerli- Tozan’ı hem geleneksel işleri iyi yapıp hem de yeni işleri oturtma ve bu arada büyüme yaratma denklemi ile karşı karşıya bırakmış.
Her iki zorluğu da ifade eden Tozan, IBM içinde daha çevik hareket edebilme gücüne sahip olmalarının ise kendileri için avantaj oluşturduğunu ve bu avantajdan sonuna kadar faydalandıklarını da ekliyor.

Mevcut uzmanlıkları ile kendi korunaklı alanlarında çok güçlü olan çalışanların bu yeni stratejiye göre yeniden şekillendirilmesi başlı başına bir dönüşüm başlığını oluşturuyor. Şirketin değişen stratejisinin ve müşterilerin kendi dinamiklerinin değişmesinin IBM çalışanlarının karşısına çıkacak soruları değiştirdiği bir dönemde, çalışanların bu yeni uzmanlıklara yönlendirilmesi başlı başına bir uzmanlık alanı haline geliyor. Tozan, “İnsanların kendi katma değerlerini artıracak yeni yetenekleri elde etmeye yönlendirilmesi dikkatle yapılması gereken bir iş. Çok zorlayıcı olduğunuzda tepki oluşabiliyor ama doğru hızda ilerlemediğinizde de siz sorun yaşıyorsunuz. Teknik elemanlarda bu dönüşüm çok daha kolay oluyor çünkü onlar teknolojiyi çok yakından takip ediyor. Daha fazla çabayı, satış organizasyonunun bu değişimi ve hizmet ettikleri endüstrilerdeki değişimi anlamasını sağlamak için harcamak gerekiyor” şeklinde konuşuyor.

Tozan diğer konularda olduğu gibi bu alanda da gelinen noktadan memnun olduğunu ama yapılacak çok işleri olduğu değerlendirmesini yapıyor. Finans, telekomünikasyon ve bir ölçüde perakendenin iyi gittiğini ancak KOBİ tarafında yapılacak daha fazla işin bulunduğunu söyleyen Tozan, büyük şirketlerin de danışmanlık şirketlerinin çizdiği dünya ile bunu gerçekleştirme konusundaki yetersizlikler arasında sıkıştığını gördüğünü söylüyor. “Büyük organizasyonlarda bile dijital dönüşüm, yapay zekâ gibi konular herkesin gündeminde ancak ‘yapmak lazım’ ile ‘yapmak’ arasında fark var. Bu, Türkiye’ye özgü bir durum değil ancak bu düşünceden aksiyona geçme arasındaki boşluğu doldurma konusunda Türk iş dünyası olarak alınacak yolumuz var. Yapay zekâ iş ihtiyaçlarınızın ya da iş stratejilerinizin daha kolay hayata geçirilmesine hizmet etmeli” diyen Tozan, “Ben IBM’i bu noktada çok şanslı görüyorum. Biz hem stratejiyi oluşturma konusunda çok ciddi birikime sahibiz, hem de uygulama, yürütme yeteneğimiz var. İkisinin arasını doldurmak açısından sahip olduğumuz şans, projelerin nerelere takıldığını; raporda belirtilenlerin gerçekleşmeme nedenlerini bilmemizden kaynaklanıyor” şeklinde konuşuyor.

ÇOK SAYIDA PROJENİN BAŞARIYLA tamamlanamayıp beklemeye düşmüş olmasının bu şirketlerde umutsuzluğu beslediğini belirten Tozan, içinden geçtiğimiz hızlı dönüşüm çağında deneyip yanılarak öğrenmenin daha geçerli bir yönteme dönüştüğünün de altını çiziyor. Bu Tozan’ın kendi kişisel dönüşüm yolculuğu için de geçerli. Kariyerinin başlangıcında daha ince eleyip sık dokuyan Tozan, o zamanlar “aman hata yapmayayım, her şey düzgün olsun” tarzında hareket ettiğini kabul ediyor. Bugün artık hata yapmaktan o kadar korkmayan IBM Türk Genel Müdürü Tozan, “Eskiden çok ince eleyip sık dokurdum. Hata yapmamaya çalışırdım, şu anda artık hata yapmaktan korkmuyorum. Hatalardan birçok öğreti çıktığına inanıyorum. Eğer hatayı özensizlikten kaynaklı olarak yapmıyorsan, öğrenmek için iyi bir fırsat olduğunu ve insanın koluna bir bilezik daha taktığı görüşündeyim” şeklinde konuşuyor.

Kısa süre önce IBM ekibiyle bir iç toplantıda söz en iyi iş tavsiyesine geldiğinde verdiği örnek, Tozan’ın bu sözlerini biraz vecize düzeyine taşıyor: “Ben ‘Harekette bereket var’ diye düşünüyorum. Bence statüko kötü bir şey. Bir fırsat varsa, o fırsatı yakalayacak kişi orada olan kişidir. Artık çok yetenekli ve çok akıllı olman gerekmiyor. Yeter ki deneyimleyebil.” Mükemmel formül ise, orada bulunmakla doğru vizyonu bir araya getirmeye dayanıyor.

ANCAK TOZAN SÖZ KONUSU olduğunda bu deneyimleme daha farklı bir anlam kazanıyor. Bir dönem kitap okuma yeteneğini kaybettiğini düşünen ve çaba harcayarak yeniden kitap okuyabilmeye başlayan Tozan, deneyimin temelini oluşturacak birikimi elde etmek için hâlâ ciddi çaba harcıyor. Vecizenin sırrına inebilmek için Tozan’ın değişen paradigmalardan yola çıkıp nasıl IBM’in kuantum bilgisayar yolculuğuna geldiğini dinlemekte yarar var:

“Değişen paradigmalar konusu hoşuma gidiyor. Okumaktan, dinlemekten zevk alıyorum, insana enerji veren bir konu. Son zamanlarda en ilgi duyduğum konu astrofizik. Bu konuda daha fazla okuyorum. Evren/uzay konuları çok ilgimi çekiyor. Bu sebeple olsa gerek kuantum etrafındaki konulara ilgim var. IBM de kuantum bilgisayar alanına çok yatırım yapıyor. Dünyada bu konuda öncüyüz. İlk 50 qubit’lik prototipi duyurduk. Kuantum bilgisayar dünyada yeni bir çığır açacak. Dünya çapında 7-8 şirket ile Q Network adlı bir konsorsiyum kurduk. Bu konsorsiyum ile endüstri bazlı ticari çözümler geliştirmeye çalışıyoruz. Bu konuda ‘10 sene içerisinde ticari bir uygulama çıkmaz’ diye bir algı var. Biz IBM olarak kendimize üç senelik bir hedef koyduk. İşte böyle bir şirkette çalışmak beni çok heyecanlandırıyor.”

Bu pasaj, Tozan’ın hata yapma riskini göze alması ile peşinde olduğu yolculuk arasındaki dengeyi çok iyi açıklıyor. Daha açıklayıcı bir örnek ise, yemek yapma deneyimi ile ilgili.

Yemek yapmayı çok seven ve “iyi yemek yaparım” diyen Tozan, “Yemek yaparken hiçbir zaman tarif kullanmam.
Bir yerde yemek yiyip beğendiğimde onu farklılaştıranın ne olduğunu anlamaya çalışırım. Ben buna ‘yemeğin fikri’ diyorum. Bu fikri yakalayıp aldıktan sonra onun etrafında yemeği kendime göre yaparım. Aslında tarifle yapsan sonucun her seferinde garantisi var ama ben tarifi okuyup yapmaktan çok sıkılıyorum. Bazen farklı sonuç çıkıyor. ‘Bu sefer böyle oldu’ deyip ondan da mutlu oluyorum” şeklinde konuşuyor.

Tarif olmadan yemek yapmak, suyu fazla kaçtığında pirinç koyup suyu çektirmek veya tuzu fazla olduğunda patates ile tuzluluğu azaltmak gibi küçük numaraları da bilmeyi gerektiriyor. Bu öğrenildiğinde sürecin bütününü kontrol edebilme konusunda elde edilen güç, deneyimleme cesaretine zirve yaptırıyor. “Tarif kullanmadan yemek zaten bunları bilerek yapılır. Çırpınca çok cıvık olursa içine biraz un koyarsın; lezzeti az olursa biraz peynir eklersin” şeklindeki sözleri, Tozan’ın hem aşçılık hem de yöneticilik tarafında sürece hakim olabilmekten gelen gücünü ortaya koyuyor.

Sağlıklı beslenmeye de ilgi gösteren Tozan, hem Ayşegül Çoruhlu’yu hem de Canan Karatay’ı takip etmesiyle ilgi çekici bir profil oluşturuyor. Tozan, özellikle çok iyi yazdığını söylediği Çoruhlu’yu Instagram’dan takip ederken yazma dilini ve kısaltmalarını bilmenin kritik önem taşıdığını ifade ediyor. Çoruhlu’nun bir diğer takipçisi olarak bu uzmanlığı etkileyici buluyorum ama daha etkileyici olan, Tozan kendi sözleriyle “İkisini de okuyorum; oradan sentez yapıp sonra böreğimi yiyorum” şeklinde ifade ettiği akış. Galiba Tozan’ın yönetim tarzı hakkında da en iyi fikri bu veriyor.