Katılım bankacılığının pazar payı yüzde 5’i aştı

0
89

Katılım bankacılığı sektörü, ekonomideki dalgalanmalara ve zorlu makroekonomik ortama rağmen, 2015 yılında da büyüme trendini sürdürdü.
   
Türkiye Katılım Bankaları Birliği(TKBB) ‘Katılım Bankaları 2015’raporu yayınlandı.
   
Rapora göre, Albaraka, Bank Asya, Kuveyt Türk, Türkiye Finans ve Ziraat Katılım’dan oluşan Türkiye katılım bankacılığı sektörünün toplam aktif büyüklüğü, 2015 yılında %15,3 büyüme kaydederek 120,3 milyar TL’ye ulaştı. 2009 yılında, bankacılık sektörü aktiflerine göre %4 olan katılım bankaları pazar payı, 2015 sonunda 1,1 puan artışla %5,1’e yükselmiştir.
   
Raporda şu bilgiler verildi:
   
“Türkiye’de faaliyet gösteren 5 katılım bankası, 2015 yılı sonunda ulaşmış bulundukları toplam büyüklükleri, piyasa payları, KOBİ’den kurumsal bankacılığa kadar bankacılığın farklı segmentlerindeki güçlü penetrasyon oranları ile katılım bankacılığının görece kısa bir geçmişine karşın elde ettiği başarıyı işaret eder niteliktedir.
   
Katılım bankalarının Türkiye geneline yayılmış şube ve alternatif hizmet ağları, gelişen ürün ve hizmet gamları, her geçen dönem artan istihdam seviyeleri ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine yaptıkları sürekli katkı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, katılım bankacılığı sektörünün, 2015 yıl sonu itibarıyla ülkemiz finans sisteminin temel taşlarından biri konumunda olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir.
   
Türk finans sistemi içindeki varlıklarını ve rekabetteki iddialarını hızla artırmakta olan katılım bankaları, son dönemde bankacılık sektör ortalamalarının üzerinde büyüme sergilemişlerdir. Diğer taraftan, katılım bankaları, 2008 küresel finansal krizini ve takip eden dalgalı dönemi başarıyla yönetmişler ve kriz sonrasında büyümelerini hızlandırmışlardır.
   
Ekonominin belkemiğini oluşturan KOBİ’lere kullandırılan krediler ve sunulan ürün, hizmet ve çözümlerde son yıllarda önemli seviyede gelişme izlenmektedir. Katılım bankaları, 2015 yılında da reel sektörün fon ihtiyaçlarını cevaplamanın yanı sıra bireylerin de fon ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürmüştür. Kredi kartlarından elektronik bankacılığa kadar sunulan çok sayıdaki yenilik, katılım bankacılığının Türk bankacılık sistemindeki yerini daha da pekiştirmiş ve faizsiz finans sisteminin ekonomik hayat içinde daha geniş kitlelerce kullanımı açısından önemli adımlar olmuştur.
   
Sağlıklı bir şekilde gelişen pazar payları katılım bankalarının her kesimden müşteriye hitap edebildiklerini ortaya koymaktadır. Katılım bankaları, teknolojik alt yapı anlamında eriştikleri seviye ile de konvansiyonel banka larla her kulvarda yarışmakta ve eşdeğer hizmet önerileri ile rekabette güçlü bir şekilde yer almaktadır.
    
Katılım bankaları organik büyümelerini sürdürmektedir

Türkiye, gelişmiş ekonomilere oranla, finansal ürün ve hizmetlerin kullanımı açısından görece düşük penetrasyon oranlarına sahip bir pazardır.
   
Bu olgu finansal hizmetler sektörünün tüm branşları için geçerli bir durumdur. Piyasanın bu özelliği, denklemin diğer ucunda başta bankacılık olmak üzere, sigortacılık, finansal kiralama, yatırım bankacılığı ve finansın diğer iş kolları açısından önemli bir büyüme potansiyeli arz etmeye devam etmektedir. 
   
2015 yıl sonu itibarıyla, katılım bankaları, gerek şubeleşme ve istihdam gerekse teknolojinin olanaklarını kullanarak alternatif dağıtım kanallarında yaptıkları atılımlarla sağlıklı bir büyüme performansı göstermişler ve organik büyümelerini sürdürmüşlerdir.
   
2015 yıl sonu itibarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren 5 katılım bankasının 1.080 şubesi bulunmaktadır. Katılım bankacılığı sektöründe, 2015 yılında toplam 90 yeni şube açılırken, Türkiye Finans’ın Bahreyn’de açtığı şubeyle beraber yıl sonu itibarıyla yurt dışındaki hizmet noktası 5’e yükselmiştir.
   
Katılım bankaları şube sayısı, sektör şube ağının %8,8’ini temsil etmekte olup, güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi işaret eden bir diğer endikatördür.
   
2015 yıl sonu itibarıyla katılım bankalarında toplam 16.554 kişi istihdam edilmekte olup, bu sayı toplam sektör istihdamının %7,6’sını oluşturmaktadır.
   
Türk bankacılık sektörünün bir önceki çeyreğe oranla toplam şube sayısının 60 ve istihdam edilen personel sayısının da 502 kişi azaldığı dikkate alındığında, katılım bankalarındaki organik gelişme çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır.
   
Sektörün yeni katılımcılarına ilaveten, orta ve uzun vadede Türkiye katılım bankacılığı sektörünün arz ettiği sürdürülebilir büyüme potansiyelini değerlendirmek isteyen yerli ve yabancı özel konvansiyonel bankaların da sektöre girişinin gerçekleşeceği düşünülmektedir. Bu durum, katılım bankaları şube ağının ve gerçekleştirilen istihdamın daha da genişlemesini tetikleyecek, penetrasyon oranlarını artıracaktır. 

Toplanan ve kullandırılan fonlardaki sağlıklı artış devam etmiştir
2015 yılında, sektör üyeleri toplanan fonlarda başarılı bir performans sergilemişlerdir. Toplanan fonların artış hızı %13,7 olurken, fon toplamı 74,4 milyar TL’ye ulaşmıştır. Katılım bankalarının reel sektöre kullandırdıkları fonlardaki artış da gelişimini sürdürmüş  kullandırılan fon toplamı %14,1 artış kaydederek 79,2 milyar TL’ye ulaşmıştır. Kullandırılan fonlar/toplanan fonlar oranı 2014 yılı seviyesini koruyarak %106 olarak gerçekleşmiştir. 
   
Diğer yandan, şube başına düşen toplanan ve kullandırılan fon miktarlarında %10 mertebesinde artış sağlanmıştır.
   
Türk bankacılık sektörünün mevduat ve kredi hacimlerindeki artış 2015 yılında sırasıyla %18,3 ve %19,7 olurken, katılım bankacılığı sektörünün bu seviyelerin altında bir büyüme gösterdiği izlenmektedir. Bunda bir üye katılım bankasının özel durumunun yansımaları söz konusudur. Buna karşılık gerek toplanan gerekse kullandırılan fonlarda sektörden alınan pay bir önceki yılki seviyelere yakın seyretmiştir. Toplanan fonlarda %5,20 nispetinde pay alınmıştır.

Sektörün özkaynakları ve Sermaye Yeterlilik Rasyosu güçlüdür
Sektörün özkaynakları da 2015 yılında sağlıklı yapısını korumuş ve büyümesini sürdürmüştür. Katılım bankalarının toplam özkaynakları %10 artışla 10,6 milyar TL seviyesine yükselmiştir.
   
Katılım bankaları toplam özkaynaklarının, bankacılık sektörü toplam özkaynakları içindeki payı %4 olmuştur. Bu durum, özkaynakların artırılması gerektiğini göstermektedir. 
   
Diğer yandan, 2014 yılında yönetimi TMSF’ye devredilen katılım bankasının açıkladığı zarar nedeni ile kârlılık oranlarında keskin düşüş yaşayan katılım bankaları sektörü, 2015 yılında baz etkisinin de katkısıyla net kârını %181 artırmıştır. Buna bağlı olarak, özkaynak kârlılığı 2014 yılındaki %0,9 seviyesinden %4,1’e yükselmiştir. 
   
Sektörün Sermaye Yeterlilik Rasyosu, 2014 yılındaki %14,5’lik güçlü düzeyini korumuş ve 2015 yılında da aynı değeri almıştır.” 

Kira sertifikalarının (Sukuk) artışı dikkat çekmektedir
Katılım bankacılığının ülkemizde büyümesine paralel olarak sistemde yerini alan kira sertifikası veya uluslararası arenada bilinen adıyla Sukuk, fon temini açısından giderek aranan bir araç olarak önem kazanmaktadır.
   
2015’te Hazine’nin yerli ve yabancı para cinsinden Sukuk (kira sertifikası) ihraçları devam ederken, katılım bankaları da yurt içi ve yurt dışı Sukuk ihraçları gerçekleştirmişlerdir. Küresel finansal piyasalardaki oynaklığa rağmen, gerek Hazine’nin gerekse katılım bankalarının ihraçlarına talep güçlü seyretmiştir. 
   
Kira sertifikası ihraçlarının önümüzdeki dönemde öneminin ve piyasadaki payının artacağı öngörülmektedir. Kira sertifikaları ürünü, sadece katılım bankalarının değil, mevduat bankalarının da fonlama tabanlarını çeşitlendirme hedeflerine hizmet edecek önemli ve cazip bir seçenektir.
   
Katılım bankalarının önümüzdeki dönemde de sağlıklı büyümelerini sürdürmesi ve bankacılık sektöründen aldıkları payları artırmaları beklenmektedir.
   
Sektörün büyümesi açısından Ziraat Katılım’ın katılım bankacılığı sektörüne dahil olması ve 2016 yılı başında Vakıf Katılım’ın kuruluşunun gerçekleşmesi önemli gelişmeler olmuştur.
   
Katılım bankacılığının yanı sıra İslami sigortacılık alanında yeni şirketlerin de devreye girmesiyle bu alanda önemli bir büyümenin gerçekleşmesi öngörülmektedir. Bu gelişmelerle birlikte, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin 2015 yılında yayınladığı strateji belgesinde, katılım bankacılığı sisteminin 2025’te %15 pazar payına ulaşma vizyonu doğrultusunda emin adımlarla ilerlediği gözlenmektedir.
   
Katılım bankalarının, hedeflenen bankacılık pazar payına ulaşması için bir takım mevzuat ve ürün düzenlemelerinin yapılması, ürün çeşitliliğinin artırılması gerekmektedir. Örnek olarak, halihazırda kullanılan ürünlerin etkinliğinin artırılması ve daha fazla kişiye erişilmesi için başta kira sertifikası ile murabaha kullanımının artırılması gösterilebilir. Demografik faktörlerin yanı sıra MENA bölgesi ve İslam ülkeleriyle artan ticaret hacmi ile kamunun KOBİ’leri destekleyen politikaları, özel sektörün katılım bankacılığı ürün ve hizmetlerini kullanması yönünde ivme kazandırıcı unsurlar olacaktır. 
   
Türkiye 2008 yılından bu yana artan yatırımlarla 2009-2013 yılları arasında Endonezya’dan sonra katılım bankacılığı alanında en çok büyüme gösteren ülke olup, EY 2016 Dünya İslami Bankacılık Rekabet Raporu’na göre, katılım bankacılığı sektörü toplam varlıklarının 5 yıl içinde %78,8 artarak 2020 yılında 93 milyar ABD dolarına ulaşması beklenmektedir. ”