Harekatın hedefi, son olarak Anbar vilayetinin başkenti Ramadi’yi ele geçiren IŞİD’i bölgeden tamamen çıkarmak.
Irak’ın batısında, Suriye sınırından başkent Bağdat yakınlarına kadar uzanan Anbar, ülkenin yüzölçümü bakımından en büyük vilayeti.
IŞİD’in, Ramadi’ye girmesiyle birlikte geri çekilen Irak ordusuna ait çok sayıda tank, top ve mühimmatı da ele geçirdiği tahmin ediliyor.
Harekata katılan Şii milis grubu Haşdi Şaabi’nin sözcüsü Ahmed El Esadi, Irak Devlet Televizyonu tarafından yayınlanan basın toplantısında harekata ‘Labeyk Ya Hüseyin’ (Yolundayız Ya Hüseyin) adının verildiğini söyledi.
IŞİD uzun süreli çatışmaların ardından 17 Mayıs’ta Ramadi’yi ele geçirmiş ve şehirde yaşayan binlerce kişi evlerini terk ederek Bağdat’a doğru kaçmaya başlamıştı.
Suriye’de de antik kent Palmira’nın neredeyse eşzamanlı olarak IŞİD’in eline geçmesi, örgütün Irak’ın Anbar vilayetiyle Palmira arasında bağ kurmasını sağlamıştı.
Irak ordusunun Ramadi’de aldığı yenilgi sonrası ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, “Irak ordusunun IŞİD’le savaşma iradesi yok” demişti.
Bu sözlere ise hem Bağdat’tan hem de İran’dan sert tepki geldi.
Irak Başbakanı Haydar El Abadi, “Carter, Irak’a büyük destek veriyordu. Eminim ki, kendisine yanlış bilgiler aktarılmış” dedi.
İran Devrim Muhafızları’nın komutanı General Kasım Süleymani’nin yorumu ise “Asıl ABD’nin savaşma iradesi yok. Amerikalılar Ramadi’yi kurtarmak için hiçbir şey yapmadılar” oldu.
Irak hükümetinin Anbar harekatı için Şii milisleri göreve çağırması, mezhep çatışmaları endişelerini yeniden gündeme getirmiş durumda.
Daha önce Bağdat’In kuzeyindeki Tikrit’in IŞİD’den geri alınması için yürütülen harekatta da Şii milislerin rol üstlenmesi Washington tarafından kuşkuyla karşılanmıştı.
