IoT dünyasının sanatı

0
146

Geleceğin dünyasını şekillendirecek insanları yaratma formülü olarak STEM’i (Science, Technology, Engineering, Mathematics- Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) seçeli çok uzun zaman oluyor. Buna sanatın (Arts) A’sının eklenmesi ile STEM+A’ya ulaşmamız da aynı derecede eski. Belirsizliğin yüksek ve dalgaların şiddetli olduğu büyük değişim denizinde çıkış yolunu bulmak için ilhamın önemini yansıtan bu tercih. Açık söylemek gerekirse, bu tercihlerin önemine inanmakla birlikte çarpıcı sonuçları nasıl yaratacakları ile ilgili sorularım vardı. Şans eseri önüme başarılı bir örnek çıktı.
Sanatçı Danile Iregui, küratörler Ceren Arkman ve Irmak Arkman ile sponsorluk tarafında Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya toplamda bir STEM+A insanının nasıl olacağı konusunda iyi bir fikir veriyor. Olay ise şöyle açıklanıyor: Contemporary Istanbul çağdaş sanat fuarında Siemens Ev Aletleri’nin ikinci defa sponsorluğunu üslendiği Plugin Yeni Medya Bölümü, bu yıl extra/ordinary (olağan/dışı) teması altında ziyaretçileriyle buluşacak. Teknolojinin sanatta yarattığı sıra dışı etkiye ayna tutan Plugin bölümü, Ceren ve Irmak Arkman küratörlüğünde dünya çapında eserlere ev sahipliği yapacak. Siemens Ev Aletleri’nin özel olarak sergileyeceği Daniel Iregui’nin “Control, No Control” eseri ise interaktif özelliği sayesinde günümüz teknolojisinin tek bir dokunuşla sonsuz olasılıkların kapısını araladığına vurgu yapacak. 
Benim için en zihin açıcı olan, bir sanatçının teknoloji dünyasında olanları nasıl daha iyi görmemizi sağlayabileceğinin aklıma kazınması oldu. Bu nedenle Iregui ile yazılı olarak yaptığımız röportaja öncelik veriyorum. 
 
Enstalasyonun özünde ne yatıyor: Göstermek mi etkileşim sağlamak mı?
Control No Control gibi bir iş yaratırken amacım sanat eseri aracılığıyla izleyici ile benim aramda ve daha önemlisi izleyicilerin kendi aralarında, mesela yanınızdaki tanıdık insanlarla ya da hiç tanımadığınız insanlar arasında bağlantılar yaratmaktı. Bir diğer amacım da güzel bir şey yaratmaktı ancak bu benim bakış açım ve zevklerimle bağlantılı çok subjektif bir durum. Ama bu sistemi, bu heykeli etkileşimli yaparak, eserin alacağı son hali izleyiciye delege edebiliyorum ve bu da kendimi az da olsa eserin son halinden dışarıda tutmama imkan veriyor ki, bu özellikle yapmak istediğim bir şey.  
 
 Bu etkileşimi kontrol etme ya da etmeme noktasındaki duruşunuz ne?
Control No Control, yüzeyine dokunan her şeye tepki veren bir LED küp. İzleyicilerden herhangi biri, işin yanından geçen herhangi biri, işe yaklaşıp eliyle, ayağıyla, kafasıyla, hatta belki tüm vücuduyla dokunabilir ve yaptığı her şey enstalasyonda ses ve görüntü olarak karşılık bulur. Control No Control işinin genel görüntüsüne bu şekilde etki etmenin ve katkı sağlamanın yanı sıra işle etkileşiminiz sayesinde başkalarının işle etkileşiminin sonuçlarını da etkilersiniz ve bu sizi diğer insanlara da bağlar. Ve böylece iş aracılığıyla başka insanlarla da etkileşime geçebilirsiniz.
 
Microsoft’un dokunmatik yüzeyinden farkı ne?
Control No Control, bir ürün değil; Microsoft’un insanların ve diğer şirketlerin satın alması için ürettiği ürünlerden farklı bir yerde. Control No Control, bir sanat eseri. Ticari amaçlarla üretilmedi. Hiçbir zaman seri üretimi yapılmayacak. Sadece gördüğünüz ve etkileşime geçtiğiniz heykelden ibaret. Sanat eseri olarak görülmesi ve kontrol edebileceğiniz bir sanat eseri olarak deneyimlenmesi gerekiyor. Mekana yerleşiminde farklılıklara gelince, Control No Control küp şeklinde olduğu için dört bir tarafında içerik var. Bu nedenle, heykeli bütünlüğüyle görüp izleyebileceğiniz merkezi bir lokasyonda konumlanması çok önemli. 
 
 Yapıtınızı IoT dünyasında nasıl konumluyorsunuz? 
Fuarda sergileyeceğimiz bu eser sanat eserine dönüşmüş teknolojik bir iş aslında. Artık gelişme halinde değil, son halini almış durumda; yani gördüğünüz şey tamamlanmış bir eser. Bunun başka versiyonları ve gelişmiş halleri başka sanat eserleri olacak ve ben farklı araçlar, farklı medyalar ve farklı konseptler araştırarak bu tarz çok sayıda iş ürettim. Control No Control işini sergilediğimde insanların dikkatini çekmek ve onları küpe doğru çekmek istiyorum; böylece sonunda ona dokunabilecekler ve asıl deneyim o zaman başlayacak. Yani ben insanların ilgisini çekmeye çok önem veriyorum ve bu nedenle, sessiz kalmak Control No Control işinin yapmak istediği bir şey değil.      
 
Sanatının hedefi ne? 
Bence etkileşimli enstalasyonlar ve belki genel anlamda sanat değil ama özellikle benim sanatım, gelip dokunmaya ve etkileşime girmeye yetecek derecede meraklı olan herkes için bu tarz sanatı erişilebilir kılıyor. Ben bu işi herkesi düşünerek yarattım. Aklımda belirli bir yaş grubu ya da belirli tipte bir insan yoktu. Bu iş biraz hayal gücü olan; bir şehirde, kamusal alanda ya da Contemporary Istanbul’da dolaşırken bu heykeli, bu ışık küpünü gören ve ona yaklaşıp dokunmak ve deneyimlemek isteyen herkes için. Bunu yaptıklarında biliyorum ki birkaç dakikalığına da olsa onların dikkatine sahip olabilirim. Genel anlamda tüm sanatçılar ve sanat eserleri için konuşamam ama sanatım tam da böyle bir şey.
 
Sanattan teknoloji tarafına geçersek bağlantılı ev aletlerine bakışınız nasıl?
Benim için bağlantılı ev aletleri ve teknolojideki her yenilik, tek bir amaca hizmet etmeli: daha fazla zamanım olmasını sağladıkları için sevdiğim şeyleri daha fazla yapabilmeliyim. Mesela daha fazla spor yapabilmeli, film seyredebilmeli ya da müze gezip sanat eserlerine bakabilmeliyim. Ve eğer bu gerçekleşirse ve daha fazla boş zamanınız kalır ve bu zamanınızda bir müzeye ya da sergiye giderseniz, orada Control No Control ya da başka bir işimle karşılaşabilirsiniz. Bence bir insanın hayatını daha verimli hale getirerek dışarı çıkıp daha çok sanat görmesini sağlayacak bir teknolojik ev ile benim işim bu noktada çakışıyor ve bu Control No Control ile Siemens’in Ev Aletleri ile yapmaya çalıştığı şeyin de kesişme noktası.
Bu kesişme noktasının diğer tarafında yer alan Siemens, teknoloji tarafından sanata baktığında benzer bir tablo görüyor. Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya, “Teknoloji artık tüm yaşamımıza yön veriyor. Sabah uyandığımız andan gece yastığa başımızı koyduğumuz ana kadar geçen süre içinde teknolojiyle sürekli temas halindeyiz. İkili ilişkilerimizden ev yaşamına, estetik kaygılarımızdan sanata kadar pek çok eylemi ve olguyu şekillendiriyor teknoloji” diyor. 
Iregui’nin sanatı ile insanların dikkatini çekip deneyim yaşatma çabasının bir benzeri farklı bir boyutta, Siemens Ev Aletleri’nde gözleniyor. Özkaya, “Evimizde teknolojinin sağladığı değişiklikler ise bize hayatı daha farklı yaşamak için fırsatlar sunuyor. Siemens Ev Aletleri olarak biz de bu fırsatları yaratabilmek için çalışıyoruz. Çünkü hayatı farklı yaşamak için gerekli olan heyecan verici olasılıkların evde başladığına inanıyoruz. Teknolojisiyle hayatı kolaylaştıran ürünlerimiz, hayatı farklı yaşayanların tercihi olurken, sağladıkları fonksiyonellik ve avantajlar, kullanıcılarımızın ev yaşamları dışında kendi ilgi alanlarına yönelik, hayat kalitelerini artıracak farklı deneyimlerle uğraşmaları için fırsatlar yaratıyor” şeklinde konuşuyor. 
Özkaya, Iregui’nin çalışması ile kendi yaptıkları iş arasında daha fazla ortak nokta olduğunu da düşünüyor ve bunları; “Bu yıl Siemens Ev Aletleri alanında sergileyeceğimiz Daniel Iregui’ye ait ‘Control, No Control’ eseri aynı hayat gibi sayısız etkileşim sonucunda şekillenen süreğen değişim ve dönüşümü konu alıyor. Eser, insan dokunuşuyla, ses ve görsel özelliklerini yeniden yapılandırıyor. Yeni bir yaşam tarzı için de ilham veren Siemens’in Home Connect teknolojisi de sağladığı esneklik ile yepyeni bir yaşam tarzı yaratıyor. Siemens Ev Aletleri, Home Connect sistemi ile kullanıcılarına, iOS ve Android cihazlarla uyumlu, ücretsiz tek bir ortak uygulama üzerinden ev aletlerini kontrol etme olanağı tanıyor Home Connect ile bulaşık makinesinden, çamaşır makinesine, fırından kahve makinesine ve hatta elektrikli süpürgeye kadar ev aletleri kolayca kontrol edilebiliyor. Home Connect’in tek bir dokunuşla, kontrolü eline alarak evde sonsuz olasılıkların kapısını aralıyor” şeklinde ifade ediyor. 
Küratörler Ceren Arkman ve Irmak Arkman’ın görüşleri her iki taraf arasındaki köprü oluyor:
 
Teknolojik gelişme sanatı nasıl dönüştürüyor?
Sanatın aslında tarih boyunca teknolojiyle yakın ilişkide olduğu söylenebilir. Yani aslında her dönemin sanatı büyük ölçüde o dönemin teknolojisinin mümkün kıldığı sanat. Günümüzde bu ilişki çok daha belirgin ve göz önünde… Çünkü teknoloji, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı bir değişim içinde. Dahası teknoloji hiçbir dönem olmadığı kadar tabana yayılmış ve günlük hayatımıza nüfuz etmiş durumda. Bütün bu değişimler ister istemez sanat ve estetik anlayışımız üzerinde de etkili oluyor. Bilgisayar ortamında üretilen sanat eserleri giderek daha fazla ilgili görmeye başlıyor; dijital ortamda transfer edilebilen sanat eserleri daha önce hiçbir dönemde hiçbir sanat dalının görmediği ölçüde dolaşım kapasitesine sahip oluyor; yeni koleksiyoner alılarının büyük kısmını internet ortamında yapıyor. Teknoloji günlük hayatı dönüştürdüğü gibi sanat üretme, izleme ve satın alma pratiklerimizi de dönüştürüyor.
 
Sanat diğer ikisini nasıl değiştiriyor?
Büyük teknoloji şirketleri sanatçılarla Ar-Ge konusunda yakın işbirliği içinde. Teknolojinin akıl almaz bir hızla ilerlediği ve teknolojik Ar-Ge’nin inanılmaz rekabetçi olduğu bir ortamda sanatçıların teknolojiye getirdiği yenilikçi bakış açısı büyük teknoloji firmalarına rakiplerinin bir adım önüne geçmelerini sağlayacak avantajı sağlayabiliyor. Dijital sanatçılar hem bu şirketlerle yaptıkları ortaklıklarla hem de kendi pratiklerinde ortaya çıkardıkları yeniliklerle geleceğe yön veriyor diyebiliriz. 
 
Dijital sanat ve insan ilişkisi ne şekilde değişiyor?
Dijital sanatla insanlar arasındaki ilişkide en baskın temalardan biri etkileşim. Bu daha önceki dönemlerde sanatta çok karşılaşmadığımız bir olgu. Teknolojiyle günlük hayatta sürekli etkileşim içinde olduğumuz için teknolojiyle kurduğumuz bu bağ dijital sanatlar alanına da taşıyor. Sanat eserleri ilk defa insanlara korkutucu değil, tanıdık ve gündelik gelmeye başlıyor. Sanat konusunda fazla birikimi olmayan bir kişi bir resmi ya da heykeli ya da enstalasyonu yanlış anlamaktan ya da anlamamaktan çekinebilir; ama konu dijital sanat olduğunda insanlar eserlere korkmadan yaklaşıyor. Özellike teşvik etmeye gerek kalmadan insanlar bu eserlerle etkileşime geçiyor. Bu açıdan dijital sanat daha eski sanat alanlarının hepsinden daha kapsayıcı ve kucaklayıcı.