Kentlerde yaşayanlar yakın zamana kadar yazılı olmayan bir anlaşmaya onay vermiş durumdalardı. Buna göre, şehirlerde yaşamayı seçenler sıkışık yaşam alanları, gürültü patırtı ve hava kirliliğini tolere etmek zorundaydılar. Buna karşılık da kırsal alanda var olmayan, şehirlere özgü canlılığı tadabiliyorlardı.
Ancak pandemiyle birlikte bu durum değişti. Şimdi artık pek çok kentli taşınmaya hazır.
Dünyanın en canlı yerlerinden biri olan ancak koronavirüse karşı alınan önlemlerle adeta hayalet şehre dönüşen Londra’da temmuz ayı itibariyle publar ve restoranlar yavaş yavaş açılmaya başladı ancak sosyal mesafe kuralları nedeniyle pek çok işletme normal kapasitesinin yarısından daha düşük bir oranda faaliyet gösteriyor. Bundan dolayı da bazıları nihai olarak kapıları kapatmış durumda. Hükümet ise Londralıları daha fazla dışarıda yemeye teşvik etmek için Ağustos ayında restoran yemeklerine sübvansiyon sağlamaya başladı.
Şehirde kalmak için neden yok
Londra’da yaşayan Michael ve Agata Olszewska çifti de Londra’dan taşınmayı düşünenlerden.
Londra’da maaşlar genellikle İngiltere’nin diğer yerlerine göre daha iyi olsa da yaşama maliyeti ve özellikle de kiralar çok yüksek. Emlak satın almak ise peşinatların çok yüksek olması nedeniyle neredeyse hayal. Mimar olan Olszewska, “şehri terk etmeyi iki yıl önce düşünmeye başlamıştık. Pandemi ise bu taşınma kararımızı hızlandıran bir etken oldu” diyor.
Pek çok profesyonel gibi onlar da aylardır evden çalışıyor. Bunun da iniş ve çıkışları var tabii ki. Ancak artık şehre yapışıp kalmanın bir anlamı olmadığının farkındalar.
Emlak uzmanları her ne kadar Londra’nın boşalan ofis bloklarının yeniden dolacağını düşünseler de, ofislerin artık daha desantralize olacağını ve şirketlerin de yetenekleri çekmek ve elde tutmak için daha nitelikli alanlara ihtiyaç duyacağını söylüyorlar.
Emlak şirketi Hamptons’ta araştırma sorumlusu Aneisha Beveridge, “Londra dışına taşınma arayışı hep gündemdeydi. Sokağa çıkma kısıtlamaları ise daha fazla sayıda insanın bu kararları hayata geçirmesine sebep oldu” diyor.
Beveridge, aylarca eve kapanan insanların artık ister balkonlu bir daire ya da banliyöde bahçeli ev olsun, biraz daha fazla konfor aradıklarını belirtiyor.
Aslında bu trend sadece Londra’ya da özgü değil. Dünyada New York dahil başka kentlerde de benzer yönelimler söz konusu.
Ancak her ne kadar büyük kozmopolit kentler boşalsa da tamamen öldükleri söylenemez. Gözlemcilere göre, şehirlerde işyerleri olan insanların çalışanlarına neler sunabileceklerini ve yetenekleri nasıl ellerinde tutabileceklerini düşünmeleri gerekiyor çünkü artık kentler insanlar için cazibe merkezi değil. (Kaynak: cnnmoney.com)
Çeviri : ANAHİD HAZARYAN
