Hububat İhracatı 3. Çeyrek Sonunda 9 Milyar Dolar Oldu

By Fortune Türkiye

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından paylaşılan verilere göre; çikolata ve kakaolu ürünler, ayçiçek yağı, bisküvi ve gofret, şekerleme çeşitleri ile makarna ve buğday unu gibi temel gıda kalemlerini kapsayan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, yılın ilk 9 ayında toplam 9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Miktar bazında sektörün ihracatı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,6 azalış gösterirken; birim ihracat fiyatlarındaki yüzde 10,4’lük artış değer bazında yüzde 4,2 oranında bir yükseliş getirdi. İhracat sıralamasında, 971,7 milyon dolarlık tutar ve yüzde 61,7’lik artışla çikolata ve kakao bazlı ürünler ilk sırayı alırken, ikinci sırada yüzde 16,6 artış ve 790,4 milyon dolarlık ihracatla ayçiçek yağı yer aldı. 9 ayda 1,3 milyar dolar ile sektörün en fazla ihracat yaptığı pazar konumundaki Irak’ta, pazardaki sorunlara bağlı olarak ihracattaki gerileme yüzde 16,6’a ulaşırken; yüzde 38,8’lik artış sağlanan ABD’ye yapılan ihracat 647,9 milyon dolara ulaştı. Irak ve ABD’yi, ihracatta öne çıkan diğer ülkeler olarak Suriye, Cezayir ve Suudi Arabistan izledi. Almanya ile Birleşik Krallık da sektörün en çok ihracat yaptığı ilk 10 ülke arasındaki yerlerini korudu.

“Sektörümüz yurt içi gıda fiyatlarında dengeleyici rol üstleniyor”

Eylül ayı PMI verilerine göre, diğer sektörlerin yeni sipariş almakta zorlandığı bu dönemde üretim hacmini artırmayı başaran gıda sektöründe istihdam, satın alma hacmi ve stokların da yükseldiğine dikkat çeken TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu şunları söyledi: “Eylül ayında gıda enflasyonunda gözlemlenen yükseliş, büyük ölçüde taze meyve ve sebze fiyatlarındaki artışlardan; yani iklim koşulları, kuraklık ve bölgesel zirai don gibi unsurlardan kaynaklandı. Hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar tarafında ise fiyat istikrarının daha dengeli olduğunu, sektörümüzün yurt için gıda fiyatlarında dengeleyici bir rol üstlendiğini  görüyoruz. Bu süreçte TMO’nun hububat satış fiyatlarını makul seviyelerde açıklaması ve piyasaya yeterli miktarda ürün arz etmesi, iç piyasadaki dengelenmeye önemli katkı sağladı. Bu adımlar, arzın sürekliliği açısından hem sektör hem de tüketici nezdinde güven tazeleyen gelişmeler oldu. Temel önceliğin enflasyonla mücadele olduğu bu dönemde, fiyat istikrarını destekleyen her uygulamayı memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte, özellikle gübre, akaryakıt ve lojistik giderleri gibi girdi maliyetlerinin üretim tarafındaki arzın istenen ölçüde artmasını engellediği, üretim bölgeleriyle tüketim merkezleri arasındaki mesafelerin artması ve gıda zincirinin uzamasının da piyasa maliyetlerini yukarı çektiği de bir gerçek. Bu noktada hammadde fiyatlarının regülasyonu yanında, üretim maliyetlerini yönetilebilir hale getirecek destek ve teşvik mekanizmalarının güçlendirilmeye devam etmesinin kalıcı bir çözüm sunacağını düşünüyoruz.”

“Gıda sanayimizin katma değer üretme gücü yüksek”

Sektörün ihracat birim fiyatlarındaki artışın yüzde 10’u aşmasının, Türkiye’de gıda sanayinin katma değer üretme gücünü gösterdiğine işaret eden Tiryakioğlu şunları belirtti: “Tarımsal üretime yönelik desteklerin güçlenmesi ve gıda işletmelerinin üretim kapasitesinin artması, enflasyonla mücadeleyi destekleyecek biçimde hem iç piyasa istikrarının hem de dış pazarlardaki rekabetçiliğin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu noktada verimlilik ve ölçek ekonomisi, başlıca gündem maddeleri olmalı. Tarımın gelişiminde bilgi ve sermayenin toprakla buluşması kritik önem taşıyor. Çiftçilerimizde tecrübe, arazi ve ekipman; sanayici ve ihracatçımızda sermaye, pazar bilgisi ve analiz gücü var. Bu iki birikimin buluştuğu sözleşmeli üretim modeli, riskleri paylaşarak hem üretimde istikrarı hem de gıda zincirinde sürdürülebilirliği güçlendirecektir. Bu bütüncül yaklaşımın yerleşmesi, enflasyonla mücadelede kalıcı başarıya katkı sağlayacaktır.”

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...