Hibritler Türkiye’nin Elektrikle Geleceğine Işık Tutuyor

By Fortune Türkiye

Ipsos’un sosyal dinleme birimi olan Ipsos Synthesio tarafından yayınlanan #NEV2024 Elektrikli Araçlar (EV) ve Hibrit Araçlar Kategori Raporları, Türkiye otomotiv pazarının elektrifikasyon sürecindeki mevcut evreyi ve karmaşık tüketici beklentilerini detayları ile ortaya koyuyor  açıklamasında bulunana Ipsos Türkiye Synthesio ve Sağlık Araştırmaları Hizmet Birimi Lideri Özlem Bulut Sönmezyalçın, “Elektrikli mobilite, ülkemizdeki tüketicilerin gözünde artık soyut bir teknoloji olmanın ötesine geçti. #NEV2024 raporları, özellikle hibrit araçların elektrikli dönüşüm sürecinde güvenli ve pratik bir adaptasyon yolu olarak benimsendiğini işaret ediyor. Bu modeller, yalnızca geçici bir seçenek değil; tam elektrikli araçlara geçişte temel bir eşik işlevi görüyor” dedi ve çalışma hakkında aşağıdaki bilimsel verileri açıkladı.

Raporlara göre, elektrikli mobiliteyi deneyimleme arzusu ile mevcut altyapı eksiklikleri arasındaki boşluğu hibrit araçlar dolduruyor. Menzil kaygısı, batarya güvenliği ve şarj altyapısına ilişkin endişeler hibritlerde daha az karşılık bulduğu için, bu modeller pratik bir çözüm olarak öne çıkmakta ve hibrit araçlar, yalnızca teorik bir yenilik değil, günlük hayatla bütünleşebilen bir çözüm olarak değerlendiriliyor.

Tam elektrikli araçlar hâlâ uzun vadeli bir vizyonun parçası olarak görülse de mevcut ekonomik ve teknolojik koşullar hibritleri daha erişilebilir ve uygulanabilir bir alternatif hâline getiriyor. Bu bağlamda hibritler, bir tercih olmaktan öte, dönüşüm sürecinin stratejik yapı taşlarından biri olarak konumlanıyor.

Duygusal Yüksekliğin Nedeni: Esneklik ve Güvenlik

Hibrit araçlara dair içeriklerde gözlenen yüksek pozitif duygu seviyesi tesadüf değil. Bu fark, doğrudan kullanıcıların kontrol hissi, kullanım esnekliği ve daha düşük risk algısıyla ilişkilidir. Tam elektrikli araçlarda öne çıkan menzil endişesi, batarya yangını vakaları ve şarj altyapısı yetersizliği gibi başlıklar hibritlerde daha az yer buluyor.

Özellikle plug-in hibrit modeller, elektrikli araç dünyasını keşfetmek isteyen ancak altyapı eksikliklerinden çekinen kullanıcılar için güvenli ve kontrollü bir deneyim alanı sunuyor. Bu sayede hibritler, yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil, geleceğin dönüşüm sürecine de hizmet eden bir köprü niteliği taşıyor.

Teşvik Politikaları: Beklenti ile Gerçeklik Arasında

2024 yılında elektrikli mobilite gündeminde en çok öne çıkan başlıklardan biri ÖTV düzenlemeleri oldu. Aramaların en yüksek olduğu dönem, şarj edilebilir hibritlere yönelik vergi indirimleri ile yaşandı. Ancak bu artış, her zaman satın alma davranışına dönüşmüyor. Tüketiciler yalnızca indirim haberlerine değil; bu teşviklerin fiyatlara etkisine ve modellerin ulaşılabilirliğine de dikkat ediyor.

Stok yetersizliği, sınırlı kampanya süresi ve beklenen fiyat avantajının sağlanamaması gibi unsurlar, kullanıcıda zaman zaman hayal kırıklığı yaratıyor. Bu durum, teşviklerin yalnızca kısa vadeli çözümler sunmakla kalmadığını, sürdürülebilir stratejilerle desteklenmesi gerektiğini gösteriyor.

İkinci El EV ve Teknoloji Algısı: Deneyimin Uzun Vadeli Sorgusu

#NEV2024 raporları, ikinci el elektrikli araçlara yönelik kullanıcı ilgisinin yaklaşık iki katına çıktığını gösteriyor. Bu artış, kullanıcıların artık yalnızca yeni modellere değil; aynı zamanda batarya ömrü, zamanla performans düşüşü ve ikinci el değer kaybı gibi uzun vadeli kriterlere de odaklandığını ortaya koyuyor.

Bu bağlamda hibrit araçlar, daha oturmuş bir teknoloji imajı çizerek kullanıcıya güven veriyor. Dayanıklılık, bakım maliyetleri ve ikinci elde değerini koruma potansiyeliyle hibritler, yalnızca bugünün değil, uzun vadeli mobilite ihtiyaçlarının da güçlü bir yanıtı olarak öne çıkıyor.

Yeni Segmentler: Mikro Mobilite ve Elektrikli Ticari Araçlar

Elektrikli mikro mobilite araçları (e-skuter, küçük şehir içi araçlar), ilk etapta heyecan yaratsa da 2024 yılı boyunca sınırlı bir büyüme göstermiştir. Kullanıcıların bu segmentteki başlıca çekinceleri fiyat-fayda dengesi, yedek parça temini ve satış sonrası hizmetlerdir. İlginin durağanlaşmasında, sürdürülebilirlik ve hizmet altyapısının eksikliği temel belirleyici olmuştur.

Öte yandan elektrikli hafif ticari araçlar (e-LCV), özellikle şehir içi lojistik için umut vadediyor. Ancak yüksek ilk yatırım maliyetleri ve dizel araçlara göre daha düşük menzil gibi faktörler, bu kategorinin yaygınlaşmasını yavaşlatıyor. Tüm bu koşullar, pazarın bu alanlarda ilerleyebilmesi için daha net stratejilere ve uzun vadeli desteklere ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...