Her Şeyi Gören Kent

    0
    16

    Çin’in “akıllı şehir” girişiminin öncüsü olan Shenzhen hızla büyüyen kenti daha güvenli ve daha etkin kılmak için sensörler ve kameralardan yararlanıyor. Trenler tam zamanında hareket ediyor, kameralar sürekli çalışıyor. Bu dünyada yeni bir dönemin başladığının işareti olabilir mi?

    OCAK AYININ SON GÜNLERİNDE bir akşam Shenzhen Kuzey tren istasyonu hızla değişen metropolün mikrokozmosu ve aynı zamanda kaosun potansiyel çıkış noktası olabilir.

    Shenzhen 12,5 milyon nüfusa sahip. Bu rakam 1990’lardaki nüfusun yaklaşık on katı. Milyonlarca işçi hızla büyüyen teknoloji ekonomisinin etkisiyle buraya göç etti. Çin Yeni Yılı dolayısıyla yüz binlerce insan tatil için ailelerinin yanına gidiyor. Büyük bir yolcu kalabalığı ellerinde bavullar ve hediyelerle istasyonun karşısında çimene yayılmış. Koronavirüs salgınıyla ilgili kaygılar da arttığı için belli bir tedirginlik söz konusu.

    Ancak Shenzhen Kuzey İstasyonu aynı zamanda bu metropolün “akıllı şehir” teknolojisi ağının vitrini ve bu ağ da kalabalığın sorunsuz bir şekilde hareket etmesini sağlıyor. Yolcular istasyona yaklaşır yaklaşmaz bu ağın etkisi başlıyor. Metro trenleri ve duraklar kullanıcıları en yakın yürüyen merdivenlere yönlendiren ekranlarla kaplı. Yolcular metrodaki çıkış noktalarını bulmak için telefonlarını kullanıyor, böylece gecikmeler de azalıyor. İstasyona arabayla gelenler akıllı park yerlerine yöneliyorlar; buralardaki otomatik sistemler onları müsait park alanlarına yönlendiriyor. Ayrıca park ücreti ödemek için beklemek gerekmiyor. Plakaları okuyan yapay zekalı kameralar sayesinde otomatik olarak sürücülerin banka hesaplarından kesiliyor.

    İstasyonun içinde Çin vatandaşlarının yüzleri güvenlik kontrol noktalarında taranıyor. Yolcular daha sonra yüzlerce kameranın ve aynı zamanda güvenlik robotlarının dizili olduğu bir salona giriyor. Bu insan akışını bozan herhangi bir şey olursa, yetkililer hemen belirliyor ve buna göre harekete geçiyor.

    Shenzhen Kuzey İstasyonu teknolojinin Çin’in en akıllı kentinde nasıl düzeni sağladığının yalnızca bir örneği. Shenzhen, teknoloji şirketlerinin katlanarak büyümesinden kaynaklanan zorlukların aşılmasına katkıda bulunacak stratejiler geliştirmek için yetkililerin şehir planlamacılarıyla işbirliği yaptıkları kentsel bir laboratuvara dönüştü; bu yaklaşımlar dünyada daha fazla sayıda ülke ekonomisi küreselleştikçe daha fazla kabul görecek. Sonuçta ortaya çıkan kent de yetkililerin trafik sıkışıklığını, çevre kirliliğini, su ve elektrik gibi kaynakları yönetmek için daha devasa miktarda veri topladıkları bir yapı olacak. Aynı zamanda mahremiyet ve yurttaşlık bilinci arasındaki dengenin de kesinlikle tek yöne doğru evrildiği bir kent tasarımına tanık olacağız. Halen Çin’in en büyük teknoloji şirketleri burada yer alıyor; bunlar arasında sosyal medya ve oyun devi Tencent, telekom ekipman üreticisi Huawei ve drone yapımcısı DJI var. Shenzhen’in ekonomik üretimi geçen yıl 374 milyar dolara ulaşarak Hong Kong’unkini aştı. Mabel Zhang’ın yakınlardaki bir kentte büyüdüğü sıralarda Shenzhen Hong Kong yolu üzerinde sıkıcı bir mola yeriydi. Şimdi yirmili yaşların sonlarında olan Zhang Shenzhen’de yaşıyor ve şehrin yükselişini destekliyor. “Hızlı, genç ve aktif” diyor. “İnsanların bir sürü yeni fikri var.”

    BU FIKIRLERDEN BIRIDE teknoloji odaklı kent yönetimi. Teknoloji devlerinin yardımıyla Shenzhen, Çin hükümetinin bu tür platformlar oluşturmalarına verdiği destekle de sofistike, merkezileşmiş bir veri altyapısı oluşturdu.

    Tüm bu çabaların merkezinde olan ise Huawei; Huawei’nin siyasi yetkililerle çalışma arzusu ABD ve diğer ülkelerin şirketle iş yapma konusunda isteksiz davranmalarına neden oldu. (Şirket ekipmanı müşteriler hakkında bilgi toplamak için kullanmadığını söylüyor.) Huawei çeşitli alanlarda bir “şehir beyni” yaratmak için Shenzhen’le işbirliği yaptı. Huawei’nin baş dijital sorumlusu Edwin Diender, “Pek çok şehir proje bazında çalışmayı tercih ediyor ancak bu çok verimli değil” diyor. Bunun yerine Shenzhen geniş çaplı bir kent hizmet yelpazesinden aldığı verileri bir “komuta merkezi”nde topluyor.

    Herhangi bir anda sayısız kamera, sensör ve cihaz merkezi platforma devasa miktarda veri aktarıyor; bunların sonuçları da tek ve devasa bir dijital duvar üzerine yansıtılıyor. Bu beslemeler yöneticilerin trafiği, su kullanım oranlarını ve hatta parkların kapasitesini ölçmelerini ve buna göre düzenlemelerini sağlarken, suç işlenmesinde de caydırıcı oluyor. Aynı zamanda enformasyon silolarını kırarak yetkililerin, örneğin, yeni bir konut projesinin trafiği ve elektrik kullanımını nasıl etkileyeceğini hızlı bir şekilde tahmin etmelerini sağlıyor. Bu veriye aç makineyi beslemek için Shenzhen yeni ikamet edenlerin hane kayıt süreçlerini otomatikleştirdi; tüm ölçümlerin de yeni bilgiler doğrultusunda güncellenmesi sağlandı.

    Bu teknolojinin sağladığı yararlardan bazılarını şimdiden görmek mümkün. Çin’in kentlerindeki sürücüler çok uzun zaman yoğun trafiğe maruz kaldılar. Ancak trafik ışıklarını gerçek zamanlı yol kullanım verilerine göre ayarlayan Shenzhen’in “trafik beyni” arabaların daha rahat bir şekilde akmasını sağlıyor. Söyleşiler sırasında, şehirde yaşayan insanların çoğu veri toplamanın sağladığı güvenliğin şehrin en çekici özelliklerinden biri olduğunu söyledi. Hubei bölgesinden teknoloji çalışanı Dylan Li Fortune’a konuşurken şu noktaya dikkat çekti: “Sayısız kamera var; bundan dolayı da Shenzhen güvenli.”

    BU BEYIN GÜCÜ YAKINDA, sensörler, cihazlar ve veri tabanları arasındaki iletişimi anlık hale getirebilecek 5G teknolojisiyle büyüyecek. Shenzhen’in etrafında 13 bini aşkın baz istasyonu kuruldu; bunlar kentin Çin’de 5G’yi tam olarak uygulayacak ilk yer olmasını sağlayacak. Shenzhen’i araştıran Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden şehir planlama profesörü Richard Hu 5G’nin otonom araçlar ve tıbbi hizmete daha iyi erişim gibi bir dizi yararlı uygulamanın ortaya çıkışını hızlandırabileceğini kaydediyor. (Geçen mart ayında 5G bağlantısını kullanan Pekin’deki doktorlar robotla bin 900 km uzaklıktaki Shenzhen’de beyin ameliyatı gerçekleştirdiler.)

    Çin’de “Akıllı Şehir” gözetim şehridir ve bu durum sağlayacağı yararları gölgede bırakabilir. Destekleyenler gözetimin kamu güvenliğindeki rolüne dikkat çekiyorlar: Örneğin bazı kentlerde, kent yönetim verileri yetkililerin koronavirüse maruz kalan insanları bulup, tedavi etmelerini sağladı.

    Kısa süre önce Shenzhen’deki şehir yönetimi bu teknolojiyle ilgili nadiren tanık olunabilecek kamusal bir girişim ortaya koydu: Shenzhen’de Futian hızlı tren istasyonu Hong Kong’la beraber “Kentin Gözleri” adlı bir sergiye sponsor oluyor. Mart ayına kadar süren sergide teknolojinin kent yaşamındaki rolünü inceleyen enstalasyonlar yer alıyor. Bu tür çalışmalardan bir tanesi ziyaretçileri yüz tanıma teknolojisine davet edip, sergi boyunca teknoloji tarafından takip edilmeyi isteyip istemediklerini soruyor. Organizatörlere göre, katılımcıların büyük bir bölümü bu deneyde yer almamayı uygun gördü.

    “Şehrin Gözleri”nin baş küratörü ve MIT’teki Senseable City Lab’in yöneticisi, serginin “bireyleri bu teknolojiye karşı tavır almaya teşvik etmesini” umduğunu söylüyor.

    Öte yandan, bu teknolojinin etkisi de yayılıyor: Shenzhen yetkilileri Şili, Kamboçya, Sri Lanka ve Nijerya’da kent yönetim sistemleri için master planların geliştirilmesine yardımcı oluyorlar. (Huawei ve Shenzhen merkezli bir başka üretici olan ZTE’den donanım tedariği de bu işbirliğinin bir parçası.) Ancak veri toplamayla ilgili tartışmalar hâlâ sürüyor. Huawei’den Diender kentleri daha etkin kılmak için “gözetimden başka bir çare olmadığını” söylüyor. Shenzhen modelinin tüm dünyaya yayılıp yayılmayacağı sorulduğunda ise, “Bunun kısaca cevabı, evettir” diyor.