‘Hammaddeye rahat ulaşım, ihracatı yüzde 20 artırır”

0
45

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, sektöre yönelik olumsuz haberlerin üzücü olduğunu belirterek, “Hazırgiyimci dahi olmayan, haksız kazancı kendine helal gören insanlar ile bugüne kadar namusuyla çalışmış ihracatçıyı aynı kefede değerlendirmek zorumuza gidiyor” dedi.

18. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin tanıtım toplantısında konuşan Tanrıverdi, ihracatın genel seyrinde paritede yaşanan değişimin de etkisiyle negatif bir görünümün hakim olduğunu, bu sorunun pazar çeşitlemesine gidilerek aşılabileceğini, Zirve’nin de bu amaca hizmet ettiğini kaydetti.

Hazırgiyim ve tekstil sektörü olarak Türkiye ekonomisinin kilit taşı olduklarını bildiren Tanrıverdi, “Yıllardır üretimde, ihracatta ve istihdamda ülkemize değer katıyor, tüm bu verileri daha da yukarılara çıkarmak için pek çok ilke imza atıyoruz. Tüm dünyayı karış karış adımlarken, öğrendiklerimizi ülkemizin diğer sektörleriyle paylaşıyor, onların da büyümesinin, gelişmesinin önünü açıyoruz” dedi.

Türkiye 1995 yılında toplam 21,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, sektör olarak 6,2 milyar dolarla bunun neredeyse üçte birini gerçekleştirdiklerini aktaran Tanrıverdi, 2000’de 7,2 milyar dolar olan ihracatlarını, 2010’da 14,2 milyar dolara, geçen yıl ise 18,7 milyar dolara taşıdıklarını dile getirdi.

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü olarak son 20 yılda 233 milyar dolarlık ihracata imza attıklarını vurgulayan Tanrıverdi, “Son 10 yılda toplam 152 milyar dolar olan ihracatımızın 52 milyar dolarını geride bıraktığımız üç yıl içinde gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.

Türkiye ortalamasının 1,6 dolar/kg ihracat olduğu bir ortamda 24 dolar ile en yüksek katma değer sağlayan ilk üç sektörden biri olduklarına işaret eden Tanrıverdi, “Biri mücevher, diğeri savunma sanayi, peşinden de hazırgiyim geliyor. Hedefimiz şu an İtalya’nın rakamı olan 55 doların üzerine çıkarmak” diye konuştu.
 
“Biraz da çuvaldızı kendimize batırmamız lazım”
İHKİB Başkanı Tanrıverdi, sektöre yönelik çıkan olumsuz haberlerin kendilerini üzdüğünü belirterek, “Elma ile armudu ayırt etmemiz lazım. Hazırgiyimci dahi olmayan, haksız kazancı kendine helal gören insanlarla bugüne kadar namusuyla çalışmış ihracatçıyı aynı kefede değerlendirmek, aynı kare içinde göstermek bizim zorumuza gidiyor” dedi.

Bu insanlar tanımlanırken sektörün adının kullanılmasına şiddetle karşı olduklarını vurgulayan Tanrıverdi, suçluların adalet karşısına çıkarak yargılanmalarını istediklerini dile getirdi.

“Bir malda yüzde 70-80 vergi var. KDV ile birlikte bu yüzde 110-120 civarında bir vergi yapıyor. Bunu yaptığınız zaman siz birilerinin bunu yapmasını teşvik ediyorsunuz” diyen Tanrıverdi, Türkiye’nin artık her ülkeye mal satan bir hale geldiğini, dünyadaki rakip ülkelerle kıyas edildiğinde onların sadece yüzde 20-30’luk bir üretim avantajına sahip olduğunu söyledi.

Yüzde 20-30’luk bir verginin olmasının Türkiye’deki tüketiciyi korumak için kabul edilebilir olduğunu, ancak bu tür yollara başvuranların da önünü açtığını anlatan Tanrıverdi, “Biraz da çuvaldızı kendimize batırmamız lazım. Bu tür olaylardan dolayı da ihracatçının kullanmış olduğu dahilde işleme sistemi maalesef delik deşik edilmek durumunda kalınıyor. Her böyle bir olaydan sonra ek bir sıkılaştırma, ek bir sorun çıkıyor ve sonunda ihracatçılar hammaddeye ulaşamıyor” ifadelerini kullandı.

Tanrıverdi, sektörün dahilde işleme rejimini kullanmaktan imtina eder duruma geldiğini, burada sorunun temelinin yüksek vergiler olduğunu söyledi.

Hayali ihracat operasyonu ile sektörün herhangi bir maddi kaybı olmadığını anlatan Tanrıverdi, Mahmutpaşa’daki bir hanın 7. katındaki 30 metrekarelik bir dükkanın sahibinin de adının tekstilci olarak geçtiğini, binlerce işçi çalıştıran bir fabrikanın sahibinin de tekstilci olarak geçtiğini, burada bir ayrım yapılması gerektiğini ifade etti.

Gerçek ihracatçının işine gücüne bakan insanlar olduğuna işaret eden Tanrıverdi, burada bir algı oluşturulduğunu, kendilerinin buna tepki gösterdiğini, bu algıların sonucunda bürokrasinin “Burada kaçakçılık var” deyip olayın önüne bir takım engellemeler koyduğunun altını çizdi.

Yüzde 30’un üzerinde olan vergilerin çağ dışı kaldığını vurgulayan Tanrıverdi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye yüzde 30 vergi ile rekabet edemiyor ise artık o ürünü üretmemesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin rekabet gücünü iyi görmemiz lazım. Her yerde rekabetçiyiz diyoruz ama bunu gümrük duvarları ile yapamayız. Gümrük duvarları ne kadar çok yüksek olursa, kaçakçılığın önünü o kadar çok açmış oluruz. Anti-damping vergilerinin kalkması gerek. İhracatçılar hammaddeye çok daha rahat ulaşabilse, ihracatta yüzde 20’nin üzerinde bir ekstra artış olabilir. Ekonomi yönetiminin 2023 hedeflerinin altındaki kırılımları çok iyi çalışması gerekiyor, zaman daralıyor. Ek vergilerle birlikte 3 milyar dolar civarında bir para toplandı, bu paraların sektöre tekrar teşvik olarak dönmesi gerekiyor. Yapılan düzenlemeler nedeniyle işletmeler, işlerini daha fazla büyütmeyi durdurma noktasına geldi. Hükümet tarafından yapılan çalışmaların altının doldurulması gerekir.”
   
18. Avrasya Ekonomi Zirvesi 7 nisanda başlayacak
Marmara Grubu Vakfı (MGV) Başkanı Akkan Suver ise toplantıda “Entelektüel Kapitalizm ve Bağlantı Ekonomisi” ana başlığı altında gerçekleştirilecek zirve hakkında bilgi verdi. 

Suver, zirvenin Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da olduğu kadar Avrupa’da ve Uzak Doğu’da da kabul gören bir etkinlik haline geldiğini söyledi.

Suver, Zirveye 40 ülkeden cumhurbaşkanı, başbakan, başbakan yardımcıları, bakanlar, din adamları ve devlet adamlarının yanı sıra Türkiye’den de TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun katılacağını kaydetti.

Suver, şöyle konuştu: “Avrasya Ekonomi Zirveleri olarak, Türkiye ile Azerbaycan arasında gerçekleşen TANAP projesine büyük önem veriyoruz. TANAP projesine yalnız bir ekonomi ve enerji projesi olarak bakmıyor, bundan dolayı da zirvemizde enerji oturumunda konuyu tartışmaya açıyoruz. 18. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde ekonominin, enerjinin, bilişim teknolojisinin yanı sıra yaşamakta olduğumuz tahammülsüzlük karmaşasını, insanlık haysiyetiyle bağdaşmayan ve din adı kullanılarak yapılan terörizmi gündeme getireceğiz. Bizler pek iyi bilmekteyiz ki; istikrarın, güvenin ve saygının olmadığı bir coğrafyada zenginliğin, paranın ve refahın yeri de düşüncesi de olamaz. Dolayısıyla ortak bir akıl ve sorumlulukla Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’ya musallat olan vahşeti sona erdirmek zorundayız.”

İHKİB desteği ile 7-9 Nisan 2015’de düzenlenecek 18. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne, Güney Kore’den İspanya’ya, Rusya’dan Uruguay’a kadar bir çok ülkenin yüzlerce temsilci katılacak.