‘Güç, insanlara değer ve katkı sağlamaktır’

0
36

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 45’inci dönem ve üçüncü kadın başkanı Cansen Başaran Symes, daha 21 yaşına gelmeden, uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi PricewaterhouseCoopers’a (PwC) katıldı. Bu kurumda tam 32 yıl çalıştı. 1981’den 2013 yılının nisan ayına kadar PWC Kopenhag, Londra ve İstanbul ofislerinde çeşitli kademelerde görev aldı. Symes, PwC’deki kariyerinin büyük kısmında da yönetim kurulu masasındaki tek ya da iki kadından biri oldu. Mart 2014 tarihi itibariyle Allianz Sigorta ve Allianz Hayat ve Emeklilik Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine atandı.
 
Çalışma arkadaşlarının yüksek enerjisi nedeniyle çizgi film karakteri “iyi kalpli süper kahraman” Atom Karınca’ya benzettiği Başaran Symes, gerçekten de yerinde duramayan, hiperaktif yöneticilerden biri. Bayrağı devraldığı TÜSİAD için “Dünyanın zor bir döneminde, TÜSİAD üyelerinin bilgisini iyi harmanlayarak, iş yapmaya çalışacağız. Onun için herkesin katkıları çok önemli” derken dayanışma ve ekip ruhuyla hareket etme konusunda ipuçları veriyor. Liderlik konusunda ise “Sonuç odaklı olmayan, verimsiz çalışan ekipler benimle çalışamaz” diyor. İşte Başaran Symes’in başarıya giden yolu nasıl açtığına yönelik Fortune’un sorularına verdiği cevaplar…
 

‘TÜSİAD yeni projeler üretecek’
TÜSİAD’da işini çok iyi bilen bir takımla çalışıyorum. Atom Karınca ifadesi iş dünyasının bana uygun gördüğü bir sıfat. Bu söyleme uygun olarak söyleyebileceğim şey, evet üretmeyi ve değer yaratmayı seven, aktif, pozitif enerji ile güçlü biriyim. Takımım da benimle aynı karakteristik özelliklere sahip. Pozitif enerjimizle ve emeğimizi doğru projelere koyarak doğru projeler gerçekleştireceğiz. Benim başkanlık dönemimde yönetim kurullarının ve TÜSİAD’ın daha fazla çalışacağını, yeni projeler geliştireceğini söyleyebilirim. Kariyerimde topluma fayda sağlayan işlerden çok beslendim. Hangi işi yapıyorsam bütün paydaşlara fayda yaparak kalkınmışımdır. Başarı herkesin haz aldığı bir şey olmalı. Uzun soluklu bir başarı hikayem olduğu söyleniyor. Bunun en büyük sırrı da bu. İşle ilgili projelere gönüllü olarak sağladığım katkılar, birlikte başarma ve zevk alma felsefem benim için çok önemli. Buradan çıkan sinerjiden herkes olumlu yönde besleniyor. Atom karınca olarak hikayemin önemli kısmında bu detaylar var.

TÜSİAD’da bugüne kadarki üçüncü kadın başkan oldunuz. Süreci biraz anlatır mısınız?
İş dünyasında kariyerimdeki aşamalara baktığınızda görüleceği gibi aldığım tüm görevlerde basamakları birer birer çıktım. 1998’de  PwC’de ülke başkanı olduğumda TÜSİAD ile yollarım kesişmişti. Beş yıl önce de sevgili Ümit Boyner’in daveti üzerine yönetim kuruluna girdim. Geçmişte TÜSİAD’ın çalışma gruplarında görevler aldım ve bu gruplarda yaptığım çalışmalarda değer yarattığıma inanıyorum. Beş yıl içinde TÜSİAD’da üç değerli başkanla çalıştım. Bu da benim için önemli bir tecrübe oldu. Aldığım her sorumlulukta hızla o ekipteki çalışma arkadaşlarımla birlikte neler yapabileceğimiz konusuna odaklanırım. Göreve seçilmemle birlikte bugüne kadar birlikte çalıştığım, iş yaptığım ve beni direkt veya indirekt tanıyan çok farklı sektörlerde çalışanlardan her seviyede kutlama ve tebrik mesajları aldım. Üniversitelerin öğrenci kulüplerinden kutlama mesajları geldi. Aslında başkan olduğumda toplumdan gelen tepkiler beni fazla şaşırtmadı. Ama yorumlar biraz şaşırttı diyebilirim. Bugüne kadar yaptığım hiç bir işte “kadın” kimliğimi düşünerek çalışmadım. Herkes beni TÜSİAD’ın 17’nci başkanı olarak değil de üçüncü kadın başkanı olarak tebrik etti. Kadın başkan sıfatının bu kadar öne çıkarılması düşündürücü. Aslında Türkiye kadın CEO oranı açısından öne çıkmış bir ülke. Avrupa ile kıyaslandığında da oldukça iyi durumdayız.

İş dünyasından profesyonel olarak basamakları adım adım çıkmış bir yöneticinin bu göreve gelmesi iş dünyası tarafından takdir edildi. TÜSİAD attığı adımlarla ülkenin var olan potansiyelini ortaya çıkarmak için çaba göstermiş cesur ve çağdaş bir kurum. Böylece profesyonellerin hayallerini de zorlamış olabiliriz. Yönetim kurulunu hazırlarken bu süreçte kimi telefonla aradıysam, saat kaç olursa olsun, kime mail attıysam, kimden randevu istediysem çok seri halde yanıt aldım. Bu yönetim kurulunu oluştururken,  müthiş güç aldım. Bence şahane bir yönetim kurulu ortaya çıktı. Müthiş bir enerjimiz var.  İşimiz zor. Sadece aslında TÜSİAD değil, iş dünyasında 34 sene emek vermiş bir kişi olarak söylemeliyim ki dünyada, iş dünyasının işi zor. Bu TÜSİAD’a ve Türkiye’ye özel bir şey değil. Böyle dünyanın zor bir döneminde hep birlikte, TÜSİAD üyelerinin bilgisini en iyi harmanlayarak iş yapamaya çalışacağız.
 
Sizin için gücün tanımı nedir?
Yaptığım her işte insanlara değer ve katkı sağlayan biri olmayı isterim. Bence en büyük güç aslında burada. Karşımdaki insanların da samimi olmasını isterim. Hiyerarşi yapılanmasında sırf başkan ya da üst düzey yönetici olduğum için (ki burada gücü temsil eden yönetici sıfatını kastediyorum) bana fikrimi soracaklarsa, bu çok doğru gelmiyor bana. Ama “Cansen’in de fikrini almak isterim” cümlesi daha anlamlı. Bir işe değer katabiliyorsam o iş benim için çok değerli. Gücün tanımında kaynakları kontrol edebilme isteği çok hakim. Güçlü lider tanımında içten gelen doğal ve topluma fayda sağlayan kişilerin algılanması lazım.
 
Liderlikle ilgili olarak kriz anlarında her zaman için bir B planınız var mı?
Her işe başlarken olasılıklarla hareket ederim. Bazen sadece B planı değil, C, D planlarını da yaparım. Bir dolu fikri projeye ekler, bir bütünlük içinde çalışırım. En kısa ve basit yoldan işi bitirmeye odaklanırım. Yaptığı işlerden hızlı sonuç almak isteyen biriyim. Seri halde çalışmayı seviyorum. Kaliteyi bozacak olumlu, olumsuz her detayı düşünürüm. Çok farklı fikirleri dinlerim, iyi bir fikir varsa onu kaçırmak istemem.
 
Türk iş dünyasında kadınların liderliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce yeteri kadar başarılılar mı?
Başarının genellenmesi çok zor. Türkiye’den çok başarılı kadın liderler bugün önemli şirketlerin tepe yöneticisi olarak görev yapıyor. Yine Türkiye’de yabancı kurumlardaki kadın liderlerin çoğunun  bölgesel sorumluluğu var artık. Kadınlarla ilgili en büyük sıkıntı, eğitimde fırsat eşitliğinin olmaması. Gelişmekte olan toplumlar kadınlara daha ağır görevler ve sorumluluklar yüklüyor. Kadınlar eğer iyi bir eğitim almışlarsa, iş dünyasındaki boşluğu rahatlıkla görüyor ve daha çok çalışıyorlar. Daha az seçici olduğumuzu düşünüyorum. Bu işi yapmayayım deyip, geri çekilmiyorlar. Kendilerine verilen görevleri titizlikle yerine getiriyorlar. Geçmişten bir örnek vermek gerekirse, PwC’nin Türkiye Başkanı  olarak katıldığım global toplantılarda ilk yıllarda dünyada iki kadın başkandan biri bendim, diğeri de Filipinli bir arkadaşımızdı. Oysa gelişmiş toplumlarda durum çok daha başka. Refah kadınların iş dünyasında daha geride kalmasına neden olabiliyor. Elbette bu genele yayarak söylenecek bir şey değil ama gelişmekte olan ülkelerin kadınlarının çok daha özverili ve birden fazla sorumluluk alarak çalıştıklarını söylemek mümkün.
 
Hayatla ilgili bir “keşke”niz var mı?
Bu soruyu her zaman kendime sorarım. Kariyerimde oldukça hızlı ilerledim. Hırslı biri olup olmadığım çok soruldu. Genç yaşta pek çok sorumluluk üstlendim. Her akşam evde kendimle o günün kapsamlı bir değerlendirmesini yaparım. Kendime sorular sorarım. Bu bazen ailemi de kapsayan bir durum halini alır. Eşim bazen bana, “Seninle yaşayan biri için de bu zor bir durum, farkında mısın?” der. Bu değerlendirmeleri çok sık yaptığım için insanın keşkeleri olmuyor pek.
 

Cansen Başaran Symes’den başarılı liderlik sırları…
  • Şefkatli olmak
  • Uzlaşma
  • İyi dinleyici olmak
  • Somut sonuçlar talep etmek
  • Yenilikçi olmak
  • Çevre ve aile duyarlılığına sahip olmak.

Nasıl bir yöneticisiniz?
Kendimle ilgili söyleyeceğim en önemli detay, çalışmayı çok seviyor olmamdır. İyi ve güzel şeyler yapmaya odaklı biriyim. Sevilen ve samimi bir yöneticiyim. Bazen gün içinde çalışanlar gelip benimle selfie çekerler. Bunların dışında çalışırken yine de zor biri olduğumu söylemek isterim. Sonuç odaklı olmayan, verimsiz çalışan bir ekip benimle çalışamaz. Yenilikçiliği zorlarım. Çevre ve aile duyarlılığına önem veririm.
 
İş dışında hayatınızda neler var? Hobileriniz neler?
Başlangıç safhasında golf oynuyorum. Eşim ise tam bir golf ustasıdır. Benimle golf oynayıp bu anları paylaşmayı seviyor. Yazın yüzmeyi çok severim. Kendimi en iyi ifade ettiğim hobim ise iç dekorasyon. Yalınlığı severim. Evimde birbiriyle uyuşmayan hiçbir aksesuar yoktur. Dönemsel olarak evimde çok dramatik değişimler yapabilirim. Dekorasyon çok detayı içinde barındıran bir hobi. Estetiğe çok önem veririm. Mesela hiçbir zaman sadece karın doyurmak için dağınık bir ortamda yemek yemem. Mutlaka bir masa ambiansı olmalı. Kalabalık ve zevksiz ortam sevmem.
 
Fortune Dergisi’nin Nisan sayısında yayınlanan röportajdır.